Anime yapımlarında, hangi yıllara ait çizimleri beğeniyorsunuz?

90 lardaki yapımların konularının işlenişi özgünlüğünü en çok beğendiklerimdi ama teknolojinin gelişmesiyle 2000 lerden sonrakiler daha bir görsel oldumu ne..

code geass,death note,bleach,one piece,slam dunk,Hajime no ippo hepsi farklı yıllara ayit akıcı ve çok yapmacık olmadıktan sonra sorun yok çizimlerde son şık en uygunu

@ozizItolkIr; burası bir anime sitesidir, anket animelerle ilgili bir ankettir, saygısızlık affedilemez ve tekrarlarsanız siteden uzaklaştırılacaksınız, nezaket kurallarının farkında olan biri uygun bulmadığı bir ankete katılmaz, eleştiri yapacaksa da bunu kendi doğrularıyla mantığını belirterek açıklayarak anlatır. Bu size son uyarıdır.

90 lar dedim bnde çünkü çoğu kişinin dediği gibi şimdiki çizimler pek bi parlak

benim için belli bir tarih değilde izlediğim yapımları kendi çizimlerine göre beğeniyorum şıkkı en mantıklısı bu dönemin çizimleri herkesin bahsettiği gibi çok parlak ve eski zamanın çizimleride çok başka mesela slam dunk serisini günümüz çizimleriyle hayal bile edemiyorum aynısı bu zamanın serileri içinde geçerli

Parlaklık olmayınca fazla sade geliyorlar. Önceden çizim ile ayrıntılandırma yapılıyordu şimdi renklendirme ile.

2000 den öncesi animelerin yüzüne bile bakmıyorum. Hatta 2000 sonrası animelerden de yarısını çizimleri yüzünden izlemiyorum. Bu aşırı iyi çizim arayışımdan kurtulamadım :fright:

90'lı yılların çizimlerini hep sevmişimdir...

2000li yılları el üstünde tutmakla birlikte aslında daha önceki yapımların çizimleri gözüme çok da kötü görünmemekte. Ne olsa izleriz yani

Mesela şunun gibi bu:Onizuka nın çizimlerini çok beğenirim.Yani nostaljikliği güzel.Ancak yeni çıkan bir animeninde güzel.O yüzden aynı kefeye koymak zor.İzlediğim animenin çizimlerine bakarım.Yıllarına göre ayıramam

animeye bağlı.....hepsinin çizimi farklı.....hele karakterlerin saç çizimleri....bazılarının ki süper oluyo

örneğin elfen lied deki LUCY...... burst angel daki JOE.....death note taki L. gibi vs vs.........

2000'li yıllardan sonraki animelerin çizimlerini beğeniyorum, özelliklede Death Note'un çizimleri beni çok etkilemişti, çok gerçekçiydi...

lovely complex' teki çizimleri beğendim...özellikle Risa' nın saç stilleri... vee tabi otanii..

2000 ve üstü tercihim. Sanırım 720p indirebilmek büyük avantaj oluyor yeni serilerde.

80 ve 90'lı yıllar her zaman daha çekici gelmiştir bana,belkide nostaljik hava hissettirdiğinden bilemiyorum ama tercihim 80-90 yılları arasında olan çizimlerden yana.

2000 yılından sonraki çizimler genel olarak gözüme daha bi hoş daha bi güzel geliyor ...

Bi'çok kişi gibi ben de diğer yılların bi'çoğuna Fransız kaldığımdan ötürü son şıkkı işaretlemeyi seçtim.

Cowboy Bebop eski bi' anime olduğu halde favorim olma becerisini de göstermiştir misal.

YouTube- ���80���女 Anime Girls 80

80'ler:

90'lar:

Tek oy hakkımız olduğu için 80-90 arası dedim. (90'lı yılları da sevsem de 80'lerin gerek karakter, gerekse mekanik çizimlerinin ayrı bir tadı var) Nostalji hissiyatı olarak algılamayın, gerçekten ayrı bir detay ve estetik düşüncesi vardı bu dönemlerde.

Genellikle 70-80-90 ancak yeni yapımlarda da çok beğendiğim çizimler olmuştur ancak Naruto bunlardan biri asla ve asla değildir.

2000 li lerden sonrasını seviyorum özelikle 2007 ve sonrası:Pama NGE çizimleride yılına göre çok iyiydi tabi başka animelerde var. Ama ne olursa olsun şimdiki animeler eskinin tadını veremez

bana göre 90 yılların çizimleri ile birlikte konuları da çok iyi.

90-2000 arasını çok beğeniyorum.

Son çıkan animeleri özelikle bilgisayar destekli 3 boyutlu çizimleride barındıran (macross zero ve sonrası) oldukça kaliteli buluyorum. Parçalanma ve dağılma efektleri çok daha gercekci oluyor. Fakat yeni çizimlerin sansure uğraması beni sinir ediyor. Mesela kan gösterilememesi.

Tüm hayal gücünüzün, ucuz western çizgi romanlarından beslendiğini düşünsenize. Tenefüs aralarında Teks'lerin, Zagor'ların, Tommiks'lerin, Swing'lerin okul bahçesinde cirit attığı bir dönemde geçti benim çocukluğum. Sonra bir anda veritech'ler ortaya çıktı Tamam televizyonda Atlantis'ten Gelen Adam, Blake'in Yedilisi, Star Trek, Galaktica vardı ama bu çizgi film bambaşka birşeydi. Savaş uçakları robotlara dönüşüyordu. Küçük bir çocuk, bu robot - uçakların içinde Dünya'yı yok etmeye çalışan dev uzaylılara karşı savaşıyordu. Okul bahçesindeki Zagor'lar ve kafası kırılasıcası Çiko'lar, yerini Rick Hunter'la ve ağabeyi Roy'a bırakmıştı. Bayrak töreni sonrasında, tenefüs aralarında sürekli Robotech'den konuşuyorduk. Yurtdışına giden aile dostlarına, amcalara, halalara, herkese Robotech oyuncağı görürlerse bir tane almaları için yalvarıyordum. O kadar hastasıydım. TRT'de Robotech'in yerine Esteban ve Altın Kent isimli çizgi film yayınlanmaya başladığında yaşadığım hayal kırıklığını anlatamam... Benim açımdan daha sonraları gösterilen robotlu çizgi filmlerin hiçbiri Robotech'in yerini dolduramdı... Ki o yıllarda Zagor'un, Teks'in İtalyan çizgi romanı olmadığını bilmediğim gibi Robotech'in gerçek adının da Macross olduğunu ve bir Japon çizgi filmi olduğunu da bilmiyordum. Hani söyleseler de çok fazla anlayacağımı sanmıyorum Çocuktum sonuçta... Bildiğim tanıdığım tek Japon, Shogun dizisindeki (ki afilli bir Shogun beslenme çantam vardı) Toronaga'ydı. Çekik gözlüydüler ve çok bağırıyorlardı. Ne komedi ama Ki Animelerin, Avrupa'yı işgal etmeye başladığı 80'lerden bahsediyoruz. Benim kuşağım için Robotech'den kalan boşluğu Reeve'li Superman filmleri, Silver Surfer, Conan, Örümcek Adam çizgi romanları doldurmuştu.

90'larda televizyonda gösterilen animeleri hayal mayal hatırlıyorum. Kardeşim izlerdi. Benim Metal müzik dinleyip, dibine kadar Anglo Sakson çizgi roman bataklığının içine gömüldüğüm yıllardı. 2000'lerin sonlarına doğru mainstream Amerikan çizgi romanlarından iyice sıkıldım ve alternatifler aramaya başladım. DC'nin yetişkin okurlar için bastığı Vertigo çizgi romanları, Fransız Çizgi Romanları iyi bir alternatifti ama yetmiyordu. Bir arkadaşımda Otomo'nun Akira'larının İngilizce baskılarını gördüm ve resmen vuruldum. Bombaydı... Arkası dolaylı olarak geldi. Koike, Shirow, Urusawa... Sokak satıcılarında bulduğum divx format animeleri biraderimle beraber izlerdim. Yıllar sonra leş bir tezgahta gördüğüm Macross Plus, çocukluk aşkımın depreşmesine neden oldu.

Açıkcası kendimi hiçbir zaman için hasta bir anime fanı olarak nitelendirmedim. Şu aralar download'larla aradaki açığı hızla kapatıyorum Eskiden gün aşırı Amazon'a ve Mycomicshop'a girerdim. Şimdilerde HLJ'ye çok fena dadandım.

Ankete gelince. Belki de yaş itibariyle indirdiğim animeler içinde 80'ler ve 90'lar dönemi işler bana daha cazip geliyor. Özellikle 80'lerin başı anime sektörü için oldukça verimliymiş. 2000'lerle beraber tür sanki biraz kendini tekrar etmeye, hatta kendini tüketmeye başlamış. Sanki konular giderek daha da basitleşiyor ve belli pazarlama yöntemlerinin arkasına sığınılıyor gibi. Kardeşimin bu konuda ilginç bir gözlemi var. Eskiden izlediğimiz animeler içinde karakterler bizimle beraber büyür olgunlaşırdı. Hayatın gerçekleriyle yüzleşip, sorumluluk almayı öğrenirlerdi. 90'ların sonlarından itibaren animelerde yeniyetmelik travmasından bir türlü kurtulamayan, kişiliği oturmamış kahramanlar, seks bağımlısı lolitalar, tikiler ve emo'lar görmeye başladık. Görsel anlamda ise ruhsuz işler ortaya çıkıyor... Çok fazla dijital. Aynı durum Manga'lar içinde geçerli. Tabii tüm bunlar benim düşüncelerim.

Eski tv yapımlarından mangaya, oradan yeni anime yapımlarına. Bu durum yabancı gelmedi.

Zamanla gelen değişim, 80'lerden bu yana yapımları ciddi anlamda takip edebilmiş ecnebiler içinde pek iç açıcı değilmiş gibi gözüküyor. Değişimi görmek için GAINAX şirketinin yapımalarını zamana göre sıralayıp incelemek yeterli. 88 Yapımı "Gunbuster"la 2010 Yapımı "Panty & Stocking with Garterbelt" nerden nereye dedirtiyor.