Jump to content
  • Kayıt Ol

Genel Anime Sohbet Başlığı v2


CHOBiTS

Önerilen İletiler

(düzenlendi)

Gürültücü karakterlere uyuz oluyorum. Sürekli bağırarak konuşan, aşırı tepkiler veren, gereksiz yere çıkışlar yapan saçma salak karakterlerden bahsediyorum. Yapanlar(karakteri tasarlayanlar) öyle olduğunu düşünmüyordur muhtemelen. :58_disappointed_relieved: Bir başka meselede animangalarda vb. antreman yaparken ağaçlara ve çevreye zarar veren manyaklar. Sinir oluyorum açıkcası. :5_smiley: Bunları anımsamamı sağlayan da Black Clover oldu bu arada. :6_smile:

Düzenlendi: (Kudo Shin'ichi)
  • Teşekkür 1
  • Süper 3
Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

13 saat önce, Kudo Shin'ichi dedi ki:

Gürültücü karakterlere uyuz oluyorum. Sürekli bağırarak konuşan, aşırı tepkiler veren, gereksiz yere çıkışlar yapan saçma salak karakterlerden bahsediyorum. Yapanlar(karakteri tasarlayanlar) öyle olduğunu düşünmüyordur muhtemelen. :58_disappointed_relieved: Bir başka meselede animangalarda vb. antreman yaparken ağaçlara ve çevreye zarar veren manyaklar. Sinir oluyorum açıkcası. :5_smiley: Bunları anımsamamı sağlayan da Black Clover oldu bu arada. :6_smile:

 

Al benden de o kadar. Bir de böyle çok gevezelik, yani boş konuşan tiplere uyuz oluyorum baya. Artı, shoujolarda gereğinden fazla utangaç tasarlanmış ana karakterler yok mu? Deliriyorum artık, eskiden bazıları sempatik görünüyordu bana ama son zamanlarda tüm shoujolar bunlarla dolup taşınca çekilmez oldular artık. :D 

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 5 hafta sonra...

O değil de, bu sezon gerçekten kurak geçiyor herhalde. Bundan 1-2 sene önce konuşacak en az 10-15 tane güz sezonu Anime'si olurdu, şimdi çıka çıka 5 tane çıkabilmiş.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

(düzenlendi)

Bazen anime karakterlerini gerçek birer oyuncu gibi düşünüyorum. Bu açıdan bakınca oyunculukta eski serilerin yenilere fark attığını görüyorum. Sadece oyunculukta da değil. Sinematografi, sahne-müzik uyumu, kamera açıları (hangi açılarla duygu en iyi verilir), gerçekçilik, sadelik-verimlilik, atmosfer... gibi konularda bariz gerileme var(kasıntı gaz sahneler, efekt kirlilikleri, ucuz artistik sahnelerde de ciddi bir artış). Teknoloji ve imkanlar artsa da, zihniyet olarak genel anlamda bariz bir gerileme var. Özellikle aynı serilerin eski ve yeni uyarlamalarına bakınca (veya uzun süredir devam eden bir serinin eski ve yeni bölümlerine bakınca) bunu fark ettim. Düşüncelerin belki zamanla yeni animeler izledikçe, yeni bakış açıları keşfettikçe değişiklik gösterebilir ama şimdilik böyle.

Bu düşüncelerimin oluşmasında büyük pay sahibi olan Hunter x Hunter 1999 vs 2011 kıyaslamalarından bazıları:

Gizli İçerik

 

Gizli İçerik

 

Gizli İçerik

 

Gizli İçerik

 

Gizli İçerik

 

 

Bir başka örnek de Young Black Jack'in ilk bölümündeydi sanırım. Hazama ameliyatı bitiriyor, dikiş iplerini kesiyor sonra makası elinde artistik hareketlerle döndürüp (dönme efekti falan da var) finali yapıyor. İçimden dedim hadi yeni çıkmış bir seri olsa neyse de Black Jack gibi kült bir anime serisinde bu yapılır mı böyle ucuz numaralara ne gerek var. Ama işte günümüz zihniyetinde böyle şeyler havalı gözüküyor (havalı görüneceğini zannediyorlar).

Hala güzel seriler çıkabilir, çıkıyor da. Kurgu olsun işleniş olsun.. Ama bazı konularda (sadelik olayı mesela) bir daha asla eskilerin seviyesinin yakalanamayacağına dair bir hisse kapılıyorum, daha doğrusu (yakalanacağına dair) bir beklentiye girmiyorum.

Düzenlendi: (Gallardo)
  • Teşekkür 1
Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 4 ay sonra...

Oniisama-e izlerken kendimi kızlarla dolu bir okuldaki tek erkekmişim gibi hissediyorum. Bir shoujo-ai feminen atmosferi bana bu denli hissettiriyorsa bence başarılıdır.

  • Beğeni 1
Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

On 02.04.2018 at 22:37, Gallardo dedi ki:

Oniisama-e izlerken kendimi kızlarla dolu bir okuldaki tek erkekmişim gibi hissediyorum. Bir shoujo-ai feminen atmosferi bana bu denli hissettiriyorsa bence başarılıdır.

Ikeda ve Dezaki bir araya gelirse elbette ki böyle bir güzellik ortaya çıkar. ;) Shoujo ai ve yuri tercihlerim arasında değildir hiç ama o melankolik havası yanında, erkek olsun, kadın olsun tüm karakterleriyle kendine bağlayan tek shoujo ai idi diyebilirim. Müziklerini de yabana atmayalım. <3 

 

Hatunların tarzını da es geçmeyelim lütfen, her zamanki gibi bir moda şovu havasındaki etkiye sahip olan o görselliği akıtmış yine Dezaki ve Ikeda usta. :) 

 

 

  • Beğeni 1
Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 ay sonra...

Kimsenin Takahata'nın ölümünü konuşmamış olması beni gerçekten çok şaşırttı. Favori direktörlerimden birisi. Emekleri için kendisinin huzur içinde yatmasını diliyorum. Mirai Shounen Conan, Akage no Anne, Kaguya-hime no Monogatari, Haha wo Tazunete Sanzenri, Omoide Poroporo gibi şaheserler için kendisine teşekkür ediyorum.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Konuyu açacak halim yoktu. Hakikaten yıkılmıştım resmen. Bir Ghibli hayranı değilim, hiçbir zaman da olacağımı sanmıyorum ama Takahata filmleri gerçek anlamda zamanının çok ötesinde izlenilirliği olan, minimalist bir estetik anlayışına sahip ve önemli kısmı da yaşadığımız dünya ile alakalı birşeyler söyleyebilme cesaretine sahip filmlerdi. Hani gerçekten klişe bir laf olacak ama yeri doldurulamayacak bir kayıp. 

  • Beğeni 1
Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 ay sonra...

Sonunda sabırsızlıkla beklediğim, çevrilse de izlesem dediğim ikonik ve birçok seriyi Ashita no Joe gibi etkilemiş ve parodisi yapılmış Attack No. 1, 53. bölüme kadar çevrildi. Hatta günceldeyim şu anda. Çok da sevdiğim bir seri oldu. Hatta çok önceden biliyordum ve geçen seneden beri izliyorum. Bunu buraya yazsam mı diye çok düşündüm, ancak çevrildiğini bilmeyenler için (ve eminim bu seri de çevrilse de izleyelim dediğiniz serilerdendir), yazmak istedim. Darısı Kyojin no Hoshi, Tiger Mask gibi klasiklerin başına. Sanmıyorum ama, umut edebiliriz her zaman. Altyazılara buradan ulaşabilirsiniz.

 

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 2 yıl sonra...
(düzenlendi)

Bir anime 10 puanlık etki verebilir ama bu etki kalbin 1. katmanı ile sınırlı olabilir. Üst bölge titreşir ama derinlere pek ulaşmaz. Bir anime 6 puanlık etki verebilir ama 3. katmana dokunabilir. Etkisi daha az şiddetli ama daha derin olabilir. Bir animenin etkisi farklı katmanlarda farklı şiddetler de gösterebilir. Örnekler çoğaltılabilir. Yüksek puanları, uç etkileri sevsem de sanırım özünde katmanlarla ilgiliyim. 

Düzenlendi: (Gallardo)
Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 yıl sonra...
(düzenlendi)

Sonunda ana Gundam serisine başladım. Aslında başlama planım yoktu meraktan biraz göz atacaktım. O akşam 2 bölüm izledim sonra izleme listem kalabalık diye 3ü izlemekten vazgeçip yattım. Ertesi gün anime aklımdan çıkmayınca (özellikle Amuro) listeye alıp devam etmeye karar verdim. Az önce de 8 ve 9u izledim.

Öncelikle bir serinin mecha olması için içinde mühendislik kaygısı ve teknik detaylar barındırması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden mecha denince akla gelen belki de ilk anime olarak bu yönünü fazlasıyla hissettiriyor. Dönemin şartları göz önüne alındığında muhtemelen potansiyelinin ancak %20-30'unu görebildiğimiz bir seri ama buna rağmen beklediğimden çok daha iyi bir işçilikle karşılaştım. Animasyonlar gayet anlaşılır ve temiz. Hareketlerden kısıp detaya vermişler ve çok isabetli bir tercih olmuş. 

Yoshiyuki Tomino'nun izlediğim ilk serisi. 9-10 yıllık bir anime tecrübesiyle kendisini tanımam bence iyi oldu. Gördüğüm kadarıyla, acılı öğrenme sürecine özellikle önem veren biri.

Karakterlerden ilk başta Amuro ve Fraw Bow odağımdaydı. Aralarındaki etkileşimi sevdim. Bence harika bir çift potansiyeli var ama Sayla da çok iddialı bir kız. Düşmanın kız kardeşi olması gibi bir avantajı var + Amuro'nun ''ölümle burun buruna geldiğim zamanlarda senin sesin ben kurtardı Sayla-san'' diyebileceği bir konumda. Öte yandan Bright'ta da bir gün Sayla'ya duygularını itiraf ediverecekmiş gibi bir hava seziyorum bu ihtimal beni korkutuyor.

Bright idealist biri ne olursa olsun yapılması gereken yapılmalı kafasında. Tokat olayından sonraki reaksiyonuyla, aslında kavgaya uzak bir tip olduğu inanılmaz iyi yansıtılmış.

Char beklediğim gibi kusursuza yakın bir profil çizdiği için pek şaşırmadım ama o da son bölümlerde yavaş yavaş ilginçleşmeye başladı.

Bir de Teğmen Matilda var ki bir bölüm geldi canıma okuyup gitti.

Düzenlendi: (Gallardo)
  • Hayran 1
Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

(düzenlendi)

İlk Gundam serisi gerek sıfırdan bir subgenre'ı vareden bir yapım olması, gerek gerek ilk çıktığında 10 hafta erken yayından erken kaldırılacak kadar maddi hedefleri ıskalamış bir yapım olduğu halde Uchuu Senkan Yamato ile birlikte "Anime sektörü" (ve otaku subculture'u) kavramını gerçek manada yaratan yapımlar olması (hatta bu yıl itibariyle yıllık 800 milyon dolarlık bir cirosu ile 10 farklı paralel evrene yayılmış bir multiverse'e dönüşmesi), tüm bunları da amatör denilebilecek bir ruh ile başarmış bir Anime. İlk serinin yapım sürecini anlatan bir Manga olan Gundam Sousei okunursa yada geçen yıl NHK'nın hazırladığı Gundam dökümanteri izlenirse bunun daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum.
 


Amuro ile başlayacak olursak, bu "mücadele etmek, zafere koşmak, asla pes etmemek" gibi temaların beylik şekilde işlendiği bir dönemde gelip de savaşmanın acı verdiği, mücadele etmenin yeri geldiğinde uykusuz bıraktığı, seninle beraber zafere koştuğunu düşündüklerinin tek tek düştüğünün görüldüğü bir realiteyi belki de ilk kez izleyicinin yüzüne vuran bir karakter. Hatta seslendirici Tohru Furuya "bir genki boy olarak nitelendirildiğim halde Gundam'a geldiğinde bu stereotipin zıt tarafını görmek beni bile şaşırtmıştı" demiştir. Amuro o denli bir başrol hissiyatına terstir ki orijinal draft'ta Amuro'nun serinin bir noktasında öldürülmesi bile düşünülür (UC'nin sub canon'u olan roman edisyonunda ve kimi yan materyallerde bu olay gerçekten yaşanıyor) elbette olay sadece bir yönetmenin kendi başrolünü öldürmeyi düşünmüş olması değil, elbette bu da var, fakat asıl olay hikayenin birden fazla bölümünde yeralan her karakterin şu yada bu şekilde başrol karakter kadar önemli bir yer işgal edebiliyor olmasıdır. Bu yüzden olsa gerek, klasik serinin evreninin zaman çizgisinde sadece klasik seri başlayıp biterken, Amuro ile yolu hiç kesilmemiş olsa bile başrolü devraldığı söylenebilmiş onlarca karakter sayılabilir.

Fraw ve Sayla taban tabana zıt iki kızı temsil ediyorlar. Fraw pasifist, içinde bulunduğu şeyin adı bir savaş olmasına karşın, anaç tavırlarla başrol karaktere yaklaşan ve onun çeşit çeşit olanaksızlıklar ve ekstrem şartlar içerisinde iken bile insani sınırlar içerisinde kalmasını sağlayan bir karakter. (Terfi töreni esnasında Amuro'nun iyice kendini kaybedip tümden dağıttığı sahnenin akabinde onunla olan diyaloğu sanırım bunun en güzel örneğidir) Sayla ise aslen orijinal draft'da bizim Char olarak bildiğimiz karakterin ana taslağı olsa da, serinin son tahlilinde kendi yakın geçmişlerinde ayrı düştükleri abisine onun bu yola neyin ittiğini bizzat ondan duymak için çabalayan, bunu yaparken de sadece Amuro'nun değil, tüm White Base'in denge faktörü olan bir karakter. (Geminin hem operatörü, hem hemşiresi, hem Gundam'ın yedek pilotu, hem de Char'ı güttüğü bu kan davasında bile insani sınırlar içerisinde kalmaya ikna etmiş bir arabulucu kendisi. )

Bright Anime serisinin prodüksiyonu ilk haftasına geldiğinde bile yaşına karar verilememiş bir karakter. Son tahlilde onu 18 yaşında ama kendisinden onlarca yaş büyük üstleriyle tartışıp insiyatif alırken görüyoruz. (Dikkat ederseniz serinin yarısına yakınında White Base'in kaptanlığını resmi bir görevlendirme olmaksızın yaptığını, fakat onun bu durumu bile gayet kitabına uygun yürüttüğünü göreceksiniz) Yeri geldiğinde koltuğunu bırakıp elde silah düşmana kurşun yağdırmaktan geri durmadığını da, sırf kritik bir noktada verilecek iki kararın da yanlış olması ihtimaline karşı oylamaya gittiğini de, defalarca yem olarak kullanılsalar dahi artlarından gelecek tüm birliklere ilerlemeleri için cesaret ve azim verdiğini de gördüğümüz bir karakter. Emareleri okuma yeteneği oldukça iyi ve çoğu zaman haklı çıktığını gördüğümüz, öte yandan bazen rütbece dengi olmayan bir karakterin bile fikrine danışıp ona uyabilen bir karakter. Bu bağlamda Bright'ın Earth Federation'ın erdemlerinin ete kemiğe bürünmüş hali diyebiliriz. (bunun zıt karmasını da ileriki serilerde, başka kumandanlar üzerinden de göreceğiz) 

Char aslen tıpkı Sayla gibi asıl motivasyonu ve orijin hikayesi klasik seride sadece tek bölümde, o da birkaç dakikada geçilmiş (bu bağlamda daha çok Gundam The Origin prequel'inde rol almış) bir karakter olsa da söylediği her söz ve giriştiği her aksiyonla o sahnenin ışığını hiçbir efor sarfetmeden çalabilen bir karakter ki bunu yapabilen çok antagonist sayamazsınız. 18. yüzyıl edebiyatına (özellikle de Monte Cristo Kontu ve Demir Maskeli Adam gibi) yakın şekilde canlandırılması günümüz izleyicisi için ilk bakışta biraz yadırgatıcı olabilecek olsa da intikamın soğuk yenen bir yemek olduğunu bizlere her anlamda ispatlayan bir karakter.  

Seride minör yer kaplayan karakterler bile çeşitli karakter şablonlarının atası olabilmiş hikayeler ortaya koyabilmişlerdir. Örneğin SDF Macross yönetmeni Noboru Ishiguro Roy Focker'in klasik serideki Sleggar'ı daha uzun işleyebilmek için kendisine uhde kaldığını, Sleggar'ın bu bağlamda onun o evrendeki uzantısı olduğunu söylemiştir. Zabi ailesi içindeki (daha doğrusu Gihren ve Kycillia arasındaki demek daha doğru) sessiz iktidar savaşının Makyavelizm kuramı açısından okunmaya ne derece açık olduğu herhalde az çok ortadadır. Hakeza sinir bozucu derecede sinsi Mqueve'nin seslendirici Kaneto Shiozawa'nın kariyerine sıçrama yaptıracak denli başarılı yansıtıldığını herhalde kimse gözardı etmeyecektir.

Yönetmen Yoshiyuki Tomino'nun Hayao Miyazaki ile yaşıt olmasına karşın bence ondan çok daha önemli işler yapmış bir kreatör olduğunu düşünüyorum. NHK'nın kendisiyle bu yıl yaptığı söyleşiye buradan, kendisiyle ilgili hazırladığım dosyaya da şuradan ulaşılabilir.

Düzenlendi: (Akuma_Blade)
  • Teşekkür 1
Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 yıl sonra...

Yukarıdaki katmanlarla alakalı yorumumu örneklendirecek olusam, mesela:

 

1. Katman: Death Note, Code Geass, Fullmetal Alchemist, Shingeki no Kyojin, Tokyo Ghoul, Naruto, Haikyuu, Kuroko no Basket, Kimetsu no Yaiba, Violet Evergarden, Boku no Hero Academia.

1-2 (ne tam 1 ne tam 2 bir nevi ara bölge): Steins Gate, Shokugeki no Souma, Jujutsu Kaisen (1 veya 1-2 şimdilik belirsiz)

2. Katman: Oregairu, Re: Zero, Youkoso Jitsuryoku, 86 Eighty Six, Kaguya-sama, Oshi no Ko, Kuzu no Honkai, Bocchi the Rock, Psycho-Pass, Fate Zero, Yuukoku no Moriarty, ACCA 13, Fugou Keiji, Iron Blooded Orphans (tahmini), Gangsta, 91 Days.

2-3: Chainsaw Man, Spy Family, Fruits Basket, Skip Beat, Fire Punch.

3. Katman: Cowboy Bebop, Samurai Champloo, Ashita no Joe, Harlock, Votoms, Gundam UC, Trigun, Outlaw Star, Eat Man, Noir, Ergo Proxy, Lain, Gunbuster, Evangelion, School Rumble, Gintama, Casshern Sins, Mushishi, Space Dandy...

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Forum Kuralları'mızı okudunuz mı?