Genel Anime Sohbet Başlığı v2

Aynen öyle, zaten animenin afişine konusuna vesairesine bakinca hafiften anliyorsunuz ne tür bir şeyler olduğunu ama yine de bi bakayim diye içinizi kemiriyor. O zaman da zevkini vesairesini bildiğiniz kişilerin yorumlarina baksaniz yeterli oluyor.

Ben No Game No Life baktım, fena değil. İzlettiriyor kendini, çerezlik olarak gider bu sezon. Ishukan Friends 1 bölümünü izledim, çizimleri ve karakterleri hoşuma gitti. Onu da takip etmeyi düşünüyorum. Jojo zaten takip listesinde, Haikyuu bakacağım yine. Mecha pek izlemediğimden Mechalar hakkında bir fikrim yok. Akuma No Riddle bakıyorum, kendini izlettiriyor. Bir de hayatta kalma mücadelerini sevdiğim için sevdim seriyi. Dragonar' a baktım, izlenecek gibi olmadığından bıraktım.(Kendi açımdan tabii.) Belki 1-2 seriye daha bakarım sezondan, belli olmaz.

Ama şaka maka geçtiğimiz 1-2 bahar sezonlarina kiyasla açikçasi bu sezon çok cesur seriler var. Mecha ağirlikli bi sezon var elimizde, battle royale + fanservice pekiştirmesi de mevcut. Spor türünün önünü alamiyoruz zaten her sezon birer ikişer geliyorlar ama bu sezon mechaya doyduk.

Şu fanservice işini biraz azaltsalar diyorum ama olmuyor, her sezon daha da artiyor. Artik fanservice'i ciddi konularla da harmanlamayi başarmişlar, en ummadiğiniz anda hatunumuzu wallpaper'lik poz verirken iç çamaşirli halde buluyorsunuz. Devir değişti

Bana göre tam anlamıyla rezalet bi sezon, muhtemelen son 5 yıl içindeki en kötü bahar sezonuyla karşı karşıyayım kendi içimde.Kısadan baktığım serileri yorumlıyayım;

No Game No Life: Kendini izlettiren bi seri, aşırı derin bir hikaye veya kendine bağlayan bi evren yok fakat eğlenceli,izlemek için yeterli.Benim için sezonun nadir kaliteli yapımlarından.

Daimidaler: Ecchi severim ederimde, ana karakterin erotik şeyler yaparak dünyayı kurtardığı serilerden nefret ediyorum tam anlamıyla (Dakara Boku wa h ga Dekinai animesi gibi). Tam anlamıyla rezalet,geçiniz.

Mahouka Koukou: Incest anime görmeyeli uzun zaman olmuş,her ne kadar konusu hikayesi vs pek ilginç veya kendine çekici olmasa da 26 bölüm olması ve sezonda fazla bi alternatifim olmaması adına bakacağım muhtelemelen,en azından unutmazsam. Fakat tekrardan pek bir artısı veya güzel bir noktası olmadığını söyliyeyim,sadece kış sezonunda da birşey izlemediğimden bir bakıma el mahkum diye izliyorum.

Gokukoku no Brynhildr: Op dehşet,Gayet karanlık bir atmosfer var seride ki pek bulunmadığından buda güzel bir + sayılabilir fakat bunlar haricinde aşırı bir öne çıkan özelliği yok ne yazık ki,üzerine 13 bölüm olması çerezden öteye gitmeyeceğini bas bas bağırıyor.

Ishuukan Friends: Bir bölüm izledim kendisinden,hoş tatlı izlemeye değer birşey gibi görünüyor, ancak "unutulmaz" olacak bir seri değil kesinlikle.Diğer çerezlik serilerden bir adım önde olsa da buda gayet çerezlik kategorisinde bence.

Aşırı mecha hayranı olmayan ve spor animeleri ilgisini çekmeyen biri olarak ne yazık ki bu kadar.Bakmayı düşündüğüm 2-3 seri daha vardı fakat bunlar sayesinde o hevesimde kaçtı. Senenin en iyi sezonu olan ilkbaharda 1 tane bile hevesle izleyeceğim seri olmaması çok yazık, anime sektörü git gide ölüyor gözümde.

Önceden en azından bütün yayınlanan animelerin ilk bölümlerine bakardım da bu sezon yalnızca bir iki tanesine baktım. Zaten bu sezonun kötü olacağı iki tane yaoi potansiyeli olan kızların oluşturduğu erkek harem serilerinden belliydi. Uzak durmak lazım, aman deyim.

Orta ayar bir sezon, Jojo'yu saymazsak tabi. Yorumlardan ziyade kendim izleyip de göreyim dedim ve sanırım yarısı drop edilecek türden yapımlar. Benim yorumlarım da gelsin. Eğer aşağıda bahsedilmeyen anime varsa misal Dragonar gibi, konusunu falan okuduğum gibi küfür savurup ilgili sayfayı kapattığımdandır.

Akuma no Riddle, hatunların Battle Royale stili macerası, fakat belli bir karaktere karşı diğer hepsi olması biraz benzerlerinden sıyrılmasını sağlıyor, şimdilik fena değil.

Captain Earth, sezonun en görkemli mechası. Yapımcı sağlam, animasyonlar sağlam, mecha sevmeyen birinin bile izleyince beğeneceği türden bir yapım, tabi kesin karar vermek için erken, sezon daha yeni başladı.

Fuuun Ishin Dai☆Shogun, karakter tasarımları hariç hiç bir olayı olmayan mecha serisi, animasyon yok denecek kadar az, benim gibi mecha sevenler için bile zaman kaybı, forumdaki konusunda daha iyi açıklamıştım. Uzak durun bu seriden.

Haikyuu!!, sezonun en iyi yapımlarından biri olacağına herkesin kesin gözle baktığı spor serisi. Voleybol vs. işte.

JoJo's Bizarre Adventure: Stardust Crusaders, tam bir zaman kaybı, izlemeyin bunu. Şaka bir yana mangasını okuduğum için haftalık takip etmek pek hoşuma gitmiyor ama herkesin favorisi olmuş bile şimdiden.

Kenzen Robo Daimidaler, neresinden bakacağınıza göre alacağınız zevkin değişeceği bir anime, mecha falan değil, mecha diye izlemeyin, eicchi bir animeye mecha elementinin yerleştirilmesi, bana göre ilk üç bölümde 7-8 puanlık bir yapım, ama daha fazla da alamaz. Sadece eksi yanlarını görenlerdenseniz mümkün mertebe uzak durun. Sezonun en iyi açılış parçasına sahip ayrıca.

Mahouka Koukou no Rettousei, ensest ilişki neyse de, kız kardeşin aşırı onii-sama tavrı animeyi batıran unsur. Bir veya iki bölüm sonra droplayacağıma kesin gözle baktığım bir seri.

Ping Pong The Animation, forumda konusu açılmadığından taştışamadık henüz, fakat çizimleri hariç fena olmayan bir seri, çizimler birçok kişinin animeden keyif alamamasına neden olacaktır.

Sidonia no Kishi, tartışmasız benim adıma sezonun en iyi animesi. Hem mecha, hem Tsutomu Nihei, hem de hikayenin sıradan bilindik dünyadan çok farklı bir dünyada geçiyor oluşu fazlasıyla takibe alınmaya değer bir seri olduğuna işaret.

Mangaka-san to Assistant-san to The Animation, sezonun virgin power furyasının bir başka örneği, komedi diyor ama komik bir olay yok maalesef. İlk bölümden dropladığım bir seri.

Sidonia no Kishi, Daimidaler ve Haikyu!! sonuna kadar takip etmeyi planladığım seriler, diğerlerinin akıbeti belli değil benim için.

Suke, Ping pong konusu açılmamış demişsiniz. Bizim gözümüzden kaçan bir seri varsa siz de başlık açabilirsiniz, sadece biz başlık açacağız diye bir şey yok o bölümde. Tartışmak isteyen arkadaşlar animenin konusu yoksa kendileri açabilir, ufak bir tanıtım ve de bir afiş ile(olmasa da olur fakat olması daha iyi olur.) açılan konuya neden böyle bir konu açtın demeyiz. Her şeyi devletten beklemeyelim lütfen

Genelde sezon animelerine başlarkan ahım şahım bir şeyler beklemiyorum. Zaten iyi yapım olacaklar önceden kendini belli ediyor. Bende kısaca bahsedecek olursam.

JoJo ve Haikyuu'nun çok iyi olacağını bekliyordum. İkiside beni yarı yolda bırakmadı, bırakmayacaklarda.

Fairy Tail'i ise sırf olayları unutmamak için izliyorum. Arada bir shounen damarım boş kalmasın diye izliyorum. Çizimleri iyi olacak dendi ama hala çizimler aynı çizimler.

Mangaka-san to Assistant-san to, Bokuwa minna Kawaisou, Issuukan friends, No game no life ise çerezlik olarak gördüğüm yapımlar.

Akuma no Riddle ise yuri olmasına karşın izletebilen bir yapım. Eğer yurilik fiziksel boyuta ulaşmadığı sürece iyi bir yapım olacaktır.

Nereden bakarsan bak kan ağlayan bir sektör ile karşı karşıyayız. Durumun gerçekten vahim olduğu bir gerçek. Yine de arada nadiren de olsa kaliteli yapım çıkmıyor değil: Fate/stay night remake, Psycho-pass 2. Sezon ve Watanabe Shin`ichirou’nun yeni animesi Zankyou no Terror gibi beni heyecanlandıran birkaç yapım var. Şu an için bu tarz seriler üretmeye cesareti kalan firmalara güvenmek zorundayız. Eğer o saçma sapan, anime demeye bin şahit isteyecek çöp yığınları yüzünden bu cesaretleri kırılır, onlar da bırakırsa işte o zaman kaybederim umudumu. Sektörü ayakta tutan tek şey, iki elinin parmağını geçmeyecek sayıdaki anime yapmasını bilen kişilerdir. Umarım bayrağı teslim edecekleri nesil bu bilinci devralır.

Bahar sezonuna gelirsek: Haikyuu, Captain earth ve ilk sezonu bitirince jojo stardust crusaders’ı eklersek şu an için beklentilerimi karşılayan 3 seri var. Bir de Shaft’ın yeni animesi Mekakucity Actors ilgimi çekti. Görselleri ve karakter tasarım tarzı Bakemonogatari’ye benziyor. Gerçi yönetmenleri aynı yanlış bilmiyorsam. Sadece ilk bölümü izlediğim için bir şey söylemek erken ama potansiyeli var gibi.

Kısaca bahsetmek gerekirse: İki senedir hikikomori olarak yaşayan Shintarou, bir yıl önce bilinmeyen birinden aldığı mail sonucu bilgisayar ekranında oluşan Ene adında bir siber kız ile tanışır. Sonrasında bu kız bilgisayarda yaptığı her şeye karışıp ona müdahale etmeye başlayınca kıza iyice sinir olur. Bir gün Ene ile kavga ederken klavyesi bozulur ve yenisini almak için dışarı çıkmak zorunda kalır. Klavye almaya gittiği alışveriş merkezinde soyguncuların ortaya çıkmasıyla işler karışır. Alışveriş merkezindeki Shintarou’nun da içinde bulunduğu insanlar rehin alınmıştır. Rehineler arasındaki gizemli güçlere sahip iki kişi, Shintarou ve cep telefonuna da kendini aktaran Ene’nin yardımıyla soygunculardan kurtulur. Gizemli güçlere sahip bu insanlar kimdir ve amaçları nedir. Ene ile ne gibi bir bağlantıları vardır. Bu soruların cevabını gelecek bölümlerde öğreneceğiz.

İyi bir sezon olması için kaç tane güzel anime çıkması gerekiyor. (Bu arada bu cümleler herhangi kızma, savunma, tersleme içermemektedir. Mesajın yanlış anlaşılma ihtimaline karşı.) Yani ben çok güncel izleyen birisi değilim ama güzel denilen sezonda kaç tane iyi seri çıkıyordu? Mesajlardan yola çıkarak herkesin beğendiği serilere bakarsak;

Captain Earth, Haikkyu!, Sidonia Kishi, Jojo, Baby Steps, Akuma no Riddle; ilerleyen günlerde çıkacak beklenen yapımlar var; örnek, Hanamonogatari. Sonra kimilerinin çerez dediği bazılarının beğendiği Gokoku no brynhildr, Fairy tail, Dragon ball z, Ishukan, ping pong, no game no life, mahouka var. Benim kendi açımdan şimdilik beğendiğim(genel beğenilenler dışında) Black Bullet, ryuujago nanana var. Filmlerden Detective Conan movie 18 benim beklediğim bir film, diğer filmleri bilmiyorum. Araya kendi beğendiklerimi de ekledim ama genel herkesin beğendiği seriler bakarsak bile 7 anime saydım.

Kendi düşüncelerimi eklersem, son yıllarda tabi ki güzel seri çıkarma konusunda sektör iyi durumda değil. Ama hiç yok da değil.

AkuTan'ın yorumuna maalesef katılamayacağımı belirteyim. Benim anladığım kadarıyla gerçek anlamda çöl bir dönem olan 2010 yılının herhangi bir sezonunda bile izlenebilecek olandan çok daha fazla sayıda izlenebilir seri ve çok daha fazla türde farklı seçenek var. En basitinden Kindaichi Shounen no Jikenbo R'nin varlığı bile bu sezonu özel kılmaya yeter ki Sidonia no Kishi, Haikyu, Captain Earth yada Akuma no Riddle gibi, türün özel bir izleyicisi olmaksızın bile zevk alınabilecek serilerin varlığına hiç girmiyorum, hani velev ki bunların hiçbirinden zevk almayanlar var, JoJo's Bizarre Adventure'u, Dragonball Z Kai'yi de mi yoksayalım?

NOT: Kabul edin ya etmeyin, Mecha türü serilerin kısır geçtiği dönemler rehavetten insanı öldüren sezonlar olurken tam tersine Mecha serilerinde bolluk olan yıllar sayı ve çeşitlilik olarak her türde ziyafet anlamında yıllar görüyoruz. Pek tesadüf olmasa gerek diye düşünüyorum.

2010-2011 arasındaki dönemde sevdiğimi iddia edebildiğim 10 TV serisi bile çıkmamıştır, eğer illa karşılaştırma yapmamız gerekecekse.

Bence sezon hakkinda konuşmak için henüz çok erken, yayinlanan animelere biraz şans vermelisiniz. En basitinden Jojo daha "serüven" işine girmiş bile değil, Haikyuu'da antremanlar yeni başliyor vs vs bu tarz animeler çat diye mevzuya giremezler ilk bölümden. Onlari geçtim çerezlik animelere bile 2-3 bölüm şans verilmeli, bunun yaninda da ileri tarihte yayina başlayacak olanlari da unutmamak gerek.

Bu sezonda da gördüğümüz üzere stüdyolar artik eski kafa kiz düştü eteği açildi kavramindan çok, aksiyon ağirlikli veya hikayeye de biraz ağirlik veren ortamlara ecchi unsurlarini gizliden gizliden yedirmeye başlamişlar. Bunlara hiç gelemiyorsaniz zaten siz o unsurlari çat diye görebiliyorsunuz. Aksiyon/çerezlik isteyenler de bu ufak tefek ecchi'leri görmezden gelip izlemeye devam ediyor. Artik eski kafa slice of life'lar, eski kafa ecchi'ler o kadar da tat vermiyor izleyicilere gördüğüm kadariyla. Eski kafadan kastim da şu 2008-2012 arasi dönem.

Açikçasi ben bu sezondan şimdilik memnunum. Zaten bir sezonda hiçbir zaman 20 animenin de 20'si, üzerinden zaman geçse de akillarda kalacak cinsten olmaz. Kimisi özellikle çerezlik olsun diye vardir, kimisi "biz çok iddialiyiz" diye gelir ve öyle bir reklam yapar ki siz isteseniz de istemeseniz de kendinizi o animeyi izlerken bulursunuz (SnK gibi), kimisi sirf animasyonunu elaleme gösterip stüdyo olarak akillara kazinmak, kimisi de bolca bayan karakter yaratip sonra da figürlerinden para kazanmak için vardir o sezonda (ve dahasi). Önemli olan bu türlerin dengesini sağlamakta. Arz talep anacim

Bu sezon bu dengenin geçtiğimiz sezonlara kiyasla biraz daha iyi sağlandiğini gördüm, mesela mecha uzun süredir ihmal edilen ve hak ettiği animeleri bulamayan bir türdü. Ben hala inanamiyorum nasil oldu da her stüdyodan böyle bir mecha ataği geldi diye. Akuma_Blade'in de gösterdiği gibi çok da güzel ürünler var. Üstelik hepsi saf military mecha modunda değil, her biri farkli kafadan dalmiş seç beğen al Keşke bu çeşitlilik, bu denge her sezonda sağlanabilse.

Böyle saydığınızda sezon çok dolu gibi geliyor da,problem olan nokta benim kanımı kaynatan, nasıl diyeyim "perşembe şu anime çıkıyor" tarzında sıcağı sıcağına takip edeceğim hiçbir seri yok ne yazık ki.Benim gözümde en azından baktıklarımın hepsi 2-3 haftada veya ayda bir aklıma gelirse "şu seride ne olmuş bi bakayım" kalitesinde seirler sadece.

Örneğin söylediğiniz Kindaichi, pek bileni olmasa bile benim de ilk sezonunu izleyip sevdiğim,en azından benim kriterlerime göre hoş bir seri.Fakat Return'de ilk sezonun çeyreği etkisi alamadım henüz.Belki izlediğim yaş değiştiğinden aynı etkiyi yaratmadı, belkide gerçekten ilkine göre daha kötü fakat benim için "2. sezonun" herhangi bir özel anlam ifade etmediği bir gerçek.

Kısacası sezonda saydığınız gibi benim gözümde "çerezlik" veya biraz yumuşatarak "bakmaya değer" seri çok var da, "kaçırılmaması gereken" seri pek yok,Hatta üç aşağı beş yukarı hiç yok."aoshi" Nickli arkadaşın yorumu tam oluyor yani, Bunun üzerine kış sezonundaki vasatlığıda ekleyecek olursak ben anime dünyasında pek ışık göremiyorum artık.

Edit: Ben yazarken üstteki yorum yoktu, onun üzerine de birşeyler konuşayım. Öncelikle Slice of life - ecchi ikilisi hiçbir zaman tükenmez, dediğin gibi "arz talep" olayı sonucunda ortaya çıktı bu ikili sonuçta. Figür - Poster veya benzeri ürün satışları bunların asıl hedefi zaten, amaçları "anime" yapmak değil yani kâr yolları çok geniş olduğundan yapılıyor.Ki kış sezonunda gayet fazla vardı zaten, ilkbaharda düştüğü bir gerçek ama muhtemelen bunun acısı önümüzdeki 1-2 sezonda çıkar.

Herneyse çokta tek tek cevap vermeye gerek yok bu konuda herkesin beğendiği türler farklı, kriterler farklı sonuçta.Ne yazık ki ben fazla izlemeye değer bir seri bulamadım kendim için,muhtemelen sonunu göreceğim seri 1-2yi geçmeyecek aralarında.

Ben de 34 tane bildim. Yalnız çok keyifliydi be... Bi'de anime aklımda resmen oynuyor ama adı çıkmıyor ya, çıldırmaya az kalmıştı. Adını yazamadıklarım için klavyeyi dövdüm zaten. Son 20 şarkıyı dinleyemedim, o da koydu. Ama çok keyifliydi be... Beni geçen var mı?

Paylaştığım AMV'deki gibi biraz ders almak icap ediyor sanırım.

Ben de o müthiş kurguya sahip AMV üzerine bu oyunu hatırlayıp paylaşmıştım. Hazırlayan kişi yakından takip ettiğim bir blogger olduğu için onun da avantajıyla övünmek gibi ol...sun zamanında 57 doğru çıkarmışlığım var. Tex... yanlış yazılmıştır bu arada.

Hoşuna gidenler aynı site üstünde bu kez görüntülü versiyonu da deneyebilirler. Aşağıdaki "Bunu seven bunu da sevebilir" bölümünden veya anime sorgusuyla da farklı oyunlar bulmak mümkün.

Bir yerim şişmesin editi: Ping Pong + Jojo + şimdilik underdog Sidonia = 2021'e kadar en iyi anime yılının bahar sezonu.

Bu ezici bir üstünlük olmuş

Böylesi oyunlar var mı diye geçiriyordum aklımdan, mesajın çok makbule geçti, yarın onu da bir deneyeyim. Süreli olunca gevşekliğe gelmiyor.

Ping Pong, dar alanda hızlı atraksiyonlar olan bir spor olduğu için nasıl sergileneceğini merakla bekliyordum. Şu an için özellikle değinmek istediğim Yuasa Masaaki'nin kendisinden beklentimi doyurucu bir şekilde karşılamış olduğu. Topun şiddetini, falsosunu kamera açılarını çok iyi seçerek ve akış hızını değişken tutarak dinamik bir şekilde yönetmiş. (Yani topu görüyoruz, en güzel açılardan hemide, kimse endişelenmesin. )

Edit: O AMV için başlı başına bir inceleme yapasım geliyor izledikçe.

Miyazaki filmleri diğer animeler gibi olsaydı:

If Miyazaki Films Were Like Other Anime

Çalışma cidden çok iyi yahu

Harlem shake -> Gintama:

Not: Rus AMV sitesinin hazırladığı parodi videosu yaklaşık otuz dakika ve içerisinde eğlenceli bölümler var, ama spoiler sayılabilecek kısımlar da barındırıyor, tamamını izlemek isteyenleri uyarayım.

Gundam 00'i izliyorum da, henüz yorum yapmayacağim hakkinda fakat bahsetmem gereken bir şey var. Şu ilk ending ne zaman dinlersem dinliyeyim bana hep eski Athena şarkilarini animsatiyor, müziği vokali vesaire

Bu da böyle bir izlenimimdir

Daha çok açılışları kalmış benim aklımda, şimdi tekrar dinledim kapanışı, benziyor

Bu vesileyle ilk açılışı da tekrar dinledim. İlerleyince bir tane daha izlenim paylaş ki ikinciyi de dinleyeyim.

Nedense Openingi o kadar çok sevmedim ya, bir 10 saniye sonra falan elim ilerlet tuşuna gidiyor. Ending'i istesem de geçemiyorum, oturup izliyorum o kadar beğendim

Jeanne L'Arc aşkına... Bu akşamın hatırına bir portakal atardım şimdi sana ama nimet, atılmaz

İşin aslı ben de kapanışı sonuna kadar hiç dinlememiştim, sayende o da oldu.

Sonunda Love Live animesine başladim, neredeyse ilk sezon bitmek üzere. O kadar oyununu oynadiğim karakterleri animede kişilik bulmuş olarak görmek çok hoşuma gitti, hepsi kizlarim gibi Ayase Eli karakteri harika işlenmiş, etkilenmemek elde değil. O kizi da ağlattilar ya, bu nasil bir tatliliktir. Ruslari sevmek için bir neden daha:

[bimgx=400]http://puu.sh/a0F5k/a67abfe138.jpg[/bimgx]

Ekstra:

UminE, serisini bilmiyordum şimdi oyunu bile olduğunu öğrendim.

Benim bir sorum var.

Bilindiği gibi Japonlar isimlerini kullanırken soyadlarını önce getiriyorlar. Bu bizim alışageldiğimiz kullanıma ters ve beni ikilemde bırakıyor yer yer. Bazen kulak aşinalığım olan kişi veya karakter adlarında Japon usulüne göre ifade ediyorum, bazı zaman ise bizde anlaşılır olduğu şekliyle. Böyle ikicikli yapmak da hoşuma gitmiyor. Var mı kendinden emin gerekçelerle buna bir standart getiren?

Örneğin, Satoshi Kon mu daha uygun yoksa Kon Satoshi mi?

meyday, o konu benim de kafamı kurcalıyor, ben de soyisimden çok isimleri söylemeye çalışıyorum, isim soyisim söyleyeceksem de hangi şekilde alıştıysam öyle söylüyorum.

Mesela şöyle bir şey vardı, Kill la Kill'den Kiryuuin Satsuki, Matoi Ryuuko diyoruz, burada soyisimler önce olmuş, bazı arkadaşlar kraliçeden bahsederken Satsuki, diğer kızdan bahsederken de Matoi diyor, ben buna takıyorum aslında biraz. İnatla Ryuuko.

UminE, serisini bilmiyordum şimdi oyunu bile olduğunu öğrendim.

Benim bir sorum var.

Bilindiği gibi Japonlar isimlerini kullanırken soyadlarını önce getiriyorlar. Bu bizim alışageldiğimiz kullanıma ters ve beni ikilemde bırakıyor yer yer. Bazen kulak aşinalığım olan kişi veya karakter adlarında Japon usulüne göre ifade ediyorum, bazı zaman ise bizde anlaşılır olduğu şekliyle. Böyle ikicikli yapmak da hoşuma gitmiyor. Var mı kendinden emin gerekçelerle buna bir standart getiren?

Örneğin, Satoshi Kon mu daha uygun yoksa Kon Satoshi mi?

TDK gibi dalgalı kura sahip yanardöner bir siteyi referans olarak vermek istemezdim (umarım, Japoncaya ve Türkçeye hakim olanlar yardım ederler) ama sorunun cevabı burada: TDK, ki o cevap bile kendi içinde tutarsız (Hiroşima yazarken iyi, Kayako Hayashi yazınca da... ya sabır!). İşin doğrusu, Latin alfabesine sahip olmayan dillerdeki özel isimler Türkçe söylenişlerine göre yazılır. Ör. Satoşi Kon