Jump to content
  • Kayıt Ol

Genel Anime Sohbet Başlığı v2


CHOBiTS

Önerilen İletiler

Evet, benim de ulaştığım son sonuç o. Spor olduğu için edebiyatın önemi kalmamış. Sen deyince bir iki videoya baktım da anime iyi ki böyle değil. O makyajlar nedir öyle. :D Ses kalitesi pek iyi değil gerçi ama okuyucunun sesi çok kötü. Tabii tüm oyunlar bu videodaki gibi değil.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Nagi no Asukara ile ilgili sorular gelmiş, bunu aslinda blogdaki son yazimda biraz açiklamaya çalişmiştim ama burada daha iyi anlatabilirim sanirim.

Şimdi seriye başlarken ben de "klasik romance/fantasy animesi" diye başladim. Sonra ilk 4-5 bölüm hep aşk üçgenleri döndü; ama serinin arkaplaninda ciddi bir hava olduğu da belliydi. Yani yetişkinlerin de seride payi vardi, onlarin da rolleri vardi.

Üstelik haftalik izlerseniz eğer, hazir 7 gün geçtiği için, atiyorum 6. bölümde kafadan bir buçuk ay geçmiş oluyor. Bunu neden söyledim şöyle bahsedeyim, karakter gelişimlerini adamlar bu sürece o kadar güzel yaymişlar ki. Ardarda izlerseniz belki yakalayamayabilirsiniz; ama uzun haftalik süreci düşünürsek birinci bölümdeki ana karakterle 1,5 ay sonra gelen 6. bölümdeki ana karakter arasinda fena değişiklikler oluyor. "Büyüyor" karakterler bir nevi.

Zaten MAL'de falan review'lere bakarsaniz, puan artişinin en büyük sebebi karakter gelişimini çok iyi tasarladiklarindandir. Bildiğiniz üzere Nagi no Asukara ne manga ne de roman uyarlamasi, tamamen orijinal gidiyor. Dolayisiyla süprizler çok fazla. Seri bir anda en önemli bir karakteri 5-6 bölüm ortadan kaybedebiliyor.

Shinsekai Yori gibi bir ortam olduğunu söyleyebilirim fantastik açidan fakat o tarz ciddiyette/ağirlikta bi şeyler beklemeyin. Evet bazen çok slice-of-life gidecek ama seri en doğru yerde en doğru süprizleri yapmayi çok iyi biliyor. Bölüm bittiğinde merak ediyorsunuz bir sonraki bölüm ne olacağini.

Ben açikçasi şu an nasil biteceğini kestiremiyorum bile, seri bir şeyler inşa edip sonra onlari yikiyor. Sonra yiktiği şeyden bambaşka şeyler inşa etmeye başliyor bu kadar söyliyeyim spoiler'siz. Şu kalan 6 bölümde tüm önemli karakterlerin ölmesi bile mümkün, o kadar sürprizlerle dolu bir seri.

Animasyonu falan hiç bahsetmiyorum, mavinin tonlari her yerde ve mimariden manzaraya her şey özenle işlenmiş. Gözünüzü epey doyuruyor.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

UnderminE, çok yararlı oldu yazdıkların, teşekkürler. Blogda fazla aktif olmadığınız için bir süre sonra bakmayı unutuyoruz whistling.gif

Nasıl taş attım ama tongue.gif

Chihayafuru üzerine

painscream, Chihayafuru spor merkezli bir hikaye. İçerisinde farklı karakterler ve bu karakterlerin kendilerine göre farklı nedenleri, istekleri var fakat spor temasının önüne geçmiyor bunlar. Aksine spor olgusunu desteklemek, maçlarına rekabet ve heyecan katmak için kullanılıyor. Romantizm çok konuşuluyor olması daha çok izleyicinin bakış açısıyla alakalı, algıda seçicilik denilen olay. Romantizm ağırlığında bir spor yapımı olsa böyle sevebileceğimi hiç zannetmiyorum. Bazı karakterlerin duygu yoğunluğu farklı olabiliyor ama hikayede dökülen gözyaşları, atılan sevinç çığlıkları ekseriyetle karuta için -çok şükür-. İkinci sezon örneğin, maçlar öyle bir geçiyor ki sindiremediğim, tadına doyamadığım için baştan izledim çoğu bölümü.

tabibitosan, dikkat çekmek istediğim birkaç nokta var. Bu şiirlerin okunması, yarışmacılar ilk hecelerde kartları aldı diye yarıda kesilmiyor. Yarışanlar hangi hecede almış olursa olsunlar bu şiirler sonuna kadar okunuyor. Hatta son kart daha ilk hecede alınıp şampiyon olunsa bile şiir tamamlanmadan hiç kimse adabını bozmuyor, bozmaması isteniyor.

___Şu gerçek ki şiirler ile oluşturulan bu spor, kartları en hızlı alabilme rekabeti üzerine yapılıyor. Hedeflenenin gerçekleştirilmesi sırasında şiirlerin ikinci plana kalması kaçınılmaz, hatta zaruri. Lakin bu şiirlere önem verilmiyor sonucuna da çıkmamalı. Seride Kana-chan -şiire yaklaşımı nedeniyle çok sevdiğim bir karakter- gibi biri varsa, bu şiirlerin anlamına, tarihine değer veren insanların olduğunu göstermek ve bu şekilde sporun daha çok mana ifade edeceğini anlatmak için var. Kana-chan'ın şiirlerin anlamlarını bilmeyenlere, manalarına değer vermeyenlere ne denli kızdığını ve onları daha iyi anlamaları için telkin ettiğini hatırlatmak isterim. Tabii bu Chihayafuru'nun karutanın güzelliklerini anlatmak için yüklendiği bir misyon, açıklama ve tavsiye niteliğinde. Herkesin bir sporu yapma nedenleri ve onunla yaşadıkları çok çeşitli.

___Dikkat çekmek istediğim bir diğer nokta, hikayede de yoğun olarak vurgulanan şiir okuyucusunun önemi üzerine. Şiirler ne kadar ahenkli okunursa yarışanlar da o nispette kaliteli yarışabilir. Şiirleri en güzel şekilde okumak ise anlamlarına, duygularına, tarihine vakıf olmayı gerektiriyor, sadece ilk hecelerini bilmekle olacak iş değil. Bu da şiirlerin bütününü karuta sporunun olmazsa olması yapan bir durum oluyor nihayetinde.

Çok değerli arkadaşımla yaptığımız güzel bir Chihayafuru sohbetinde izlediğimiz birkaç videoyu da paylaşmak istiyorum.

Şiirdeki tüm hecelerin okunması acemi düzeydeki yarışmacılarda görülüyor.

Karutanın en temel unsurları; cinsiyet ve yaş ayrımını gözetmeyen bir spor olması ile tarihinden yansıyan şiirler ve kıyafetler gibi kültürel değerlerini yaşatmaya hizmet etmesi.

Gerçek bir karuta meijin maçlarına dair

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@meyday, çok iyi noktalara değinmişsin. Hatta yazdığın ilk paragraf yüzünden moralim bozuldu. :D

2. sezonda turnuvayı kazandıkları zaman tüm takım sevinçten bağırırken Kana-chan sessiz olmaları için uyarıyor herkesi. Biz de okunsun diye bekliyoruz tüm heyecanımızla. Dizeler okunuyor ve artık şampiyonuz. Chihaya, Taichi'nin ve Nikuman'ın üzerine atlıyor ama Taichi'nin söylediği tam bir trollük örneği "Yüzünde tataminin izi çıkmış." Dizelerin okunmasıyla ilgili değil ama şampiyonluk sahnesini aklıma getirince moralim bozuldu işte. Açtım tekrar izledim, yine aynı şey.

Okuyucunun önemi benim verdiğim video ile senin verdiğin usta maçı videosunda çok bariz bir şekilde ortaya. Sanırım benim verdiğim videoda küçük yaş grupları oynadığı için derecesi yüksek olmayan bir okuyucu var. Sesi çok ince olduğu için rahatsız edici geliyor. Usta maçındaki okuyucunun sesi ise tam animedeki gibi. Gerçi videoyu hazırlayan müzik ekleyip biraz batırmışlar. :D

Son olaraksa @painscream, romantizm olayı bana kalırsa tamamen bayan izleyicilerle alakalı bir olay. Taichi ve Arata sevilen karakterler olduğundan onları ana karakter Chihaya'ya yamamaya çalışıyorlar. :D Bazı kısımlar az da olsa romantizme gidiyor ama kesinlikle bir spor animesi. Özellikle de 2. sezonu.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Konu almış gitmiş ama ben de bir şeyler ekleyeyim dedim. :P

Öncelikle F/S N konusunda bir şeylere değinmek istiyorum; Emiya sevmeyenlerdenim ki seride Emiya dışında ister sahte karakter olsun ister hikayedeki orjinal karakterler olsun hepsinin yeri gönlümde ayrıdır. Novel konusunda Zero kaliteli gözükebilir fakat bir yapım orjinaline sadık diye de beni bazı kısımlarında bayıyor diye sevemem. En sevdiğim kitap ve anime serisinden örnekle gitmek istiyorum. Monte Kristo Kontu işlendiği zaman ve konunun sürükleyicliği, artı karakter çeşitliliği ile beni benden alan bir intikam öyküsü. Hepsinden öte zekasıyla herkesi kendine hayran bırakabilecek Kont karakteriyle aslarım arasında olan bir romandır. Bunun yanında, animesini ayrı bakış açısıyla ele aldığımda kaliteli sayabileceğim listemde yerini rahatlıkla alabileceğini söyleyebilirim, hem de hikayenin özünde oynamalar yapılmış olmasına rağmen. Bazı özellikleri romanın orjinalinden kopmuş, bazılarında romana sadık kalınmış ama en önemli özelliği delinip gidilmiş bir yapımdı Gankutsuou çünkü eski zaman yerine çok ama çok ileri bir dönemde işlenmişti, Kont karakterinin azmi yine keyifle verilmişti. Neyse konumuz Gankutsuou değil ama ben romanı roman kategorisinde, mangayı manga kategorisinde, filmi film kategorisinde, animeyi anime kategorisinde, novelı da novel kategorisinde değerlendiren kesimdeyim. Kısacası, ister novel uyarlamasına sadık kalsın ister kalmasın o anime beni büyleyemedikten sonra orjinal olmuş olmamış pek umursamıyorum, kusura bakmayın ama orjinal yapım izleyeceğim diye de kendimi kasamam. Ek olarak müzik konusu, yine bir örnekle gideyim; Kenshin animesinin, ondan da öte Tsuiokuhen OVA'sının müzikleri efsanedir. Live Action yapımını izleyeli de yeni oldu ve sadece OVA'sından alınan bir melodi vardı, onun dışında ise yepyeni melodilerle seyircisini karşılamış yapımcılar ki bence çok iyi yapmışlar. Bu, filmden bir şey eksiltmemiş, dahası filme yeni gözlerle bakmamı sağlamıştı. Zero yapımcıları da bunu yapabilirdi, zira benim için anime demenin kurallarından biri de o vazgeçilemez güzellikteki OSTlara sahip olmasıdır çünkü izleme zevkimi ikiye katlamamı sağlayan özelliklerden biri de müziklerdir.

Chiya konusunda ise, anlaşılan seriden sıkılan tek izleyici benim. Bugüne kadar karşıma benim gibi düşünen bir iki kişi çıktı, benim için serinin etiketleri bir daha gözden geçirilmeli. Josei dendiğinde daha fazlasını vermeli, sırf kart oyunu izleyeceksem oturur orjinallerini netten bulur onları izlerim.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Chiya konusunda ise, anlaşılan seriden sıkılan tek izleyici benim. Bugüne kadar karşıma benim gibi düşünen bir iki kişi çıktı, benim için serinin etiketleri bir daha gözden geçirilmeli. Josei dendiğinde daha fazlasını vermeli, sırf kart oyunu izleyeceksem oturur orjinallerini netten bulur onları izlerim.

Chihayafuru için

aniDB etiketleri: Clubs, Josei, Manga, Romance, Sports

MAL etiketleri: Drama, Game, Sports, Josei

ANN etiketleri: Comedy, Drama / Temaları: Card games, karuta, sports

İçlerinden tek doğru olanı ANN ama o da ilk sezonun yüzü suyu hürmetine. Hele ikinci sezon için tek bir tür kafi, o da spor. Ne Josei ne de romantizm var Chihayafuru'da. Bu serideki komedi aynı yönetmenin Nana'sındaki komedi kadar ve bu serideki drama da yine Nana'daki komedi kadar; yani her ikisi de varla yok arası. Chihayafuru'yu (bilhassa da ikinci sezonu) tanımlayacak tek cümle "Spor, rekabet içindir" olabilir, belki bir de "karuta bir oyun değildir!" gibi tatlı sert bir çıkış da yapılabilir. Değme sportif görünümlü güzeller geçidi animelerinin yansıtamadığı spor ruhunu vermişti... diye düşünüyorum.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Konu almış gitmiş ama ben de bir şeyler ekleyeyim dedim. :P

Öncelikle F/S N konusunda bir şeylere değinmek istiyorum; Emiya sevmeyenlerdenim ki seride Emiya dışında ister sahte karakter olsun ister hikayedeki orjinal karakterler olsun hepsinin yeri gönlümde ayrıdır. Novel konusunda Zero kaliteli gözükebilir fakat bir yapım orjinaline sadık diye de beni bazı kısımlarında bayıyor diye sevemem.

Bak yine yanliş anlamişsin kraliçem ;_; Fate/Zero'nun şu an kaliteli olup olmamasi veya düzgün uyarlanip uyarlanmamasi gerçekten önemli değil. Bu adamlar bir halt yedi ve şu an toparlamaya çalişiyorlar. Önce gelip FSN uyarlamasi yapmaya çalişiyorlar; ama uyarlama sadece ilk route'un uyarlamasi oluyor ve serinin villain'ini dahi "belli etmeden" seriyi bitiriyorlar. Villain'i de herkes Gilgamesh yaaa diye söyleyip geçiştiriyor. Grail'in falan temellerini hiç saymiyorum. Kirei'nin gençlik yillarini da saymiyorum. Rider'dan bahsedemiyorum bile.

Üstüne bir de gelip Fate/Zero yapiyorlar ki FSN'yi adam gibi bilen insanin bile çat pat bağlanti kuracaği bir seriyi, böyle bir uyarlamanin üzerine getiriyorlar "bakin 10 sene öncesi, burda da Saber var alin izleyin" dercesine. Beğenmemekte son derecede haklisiniz, açikçasi romani okuduktan sonra re-watch yapmasam FZ benim için de ne anlatmak istediği belli olmayan veya "sadece Kiritsugu gözüksün diye yapmişlar ya arada da Saber fanservis falan" diyebileceğim bir seri olurdu sanirim.

Burada bu işi baştan savma yapan adamlara sövmek lazim, çorbaya çevirdiler serinin uyarlama işini resmen :D Yani şu an gelecek FSN re-make'ini en çok böyle izleyiciler için istiyorum ya, güzel olsun diye dua edicem artik. Çünkü madalyonun asil yüzünü gördüğünüzde FSN serisine olan sevginiz ve sayginiz kat kat artacak, sağa sola Rider'lar Dark-Saber'lar döşeyeceksiniz eminim.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Sanırım F/S N konusunda farklı görüşte olan kimse birbirinin ne demek istediğini anlayamıyor, bu konuşma da uzayıp gidiyor. :P:D Sadece son bir şey söyleyeceğim, Zero'dan bir şey anlamadığım için sıkılmadım, işleniş açısından durağan bir seri olduğu için, dövüş sahnelerinde bile bir heyecan hissetmediğim için sıkıldım. Değinmek istediğim nokta bu benim, yoksa konusu noksanmış, eksik kısımlar varmış, benim kaçırdığım yerler varmış, bu değil anlatmak istediğim. İşlenişi bayık olan kısımları mevcut ve heyecandan bi haber olan dövüş sahneleri.

Hmmmm, sanırım alatım eksikliğim var benim, bu ara pek anime tartışmadığım için anlatmak istediğimi iletemiyorum gibi bir his kapladı her yerimi.

@animedyum

Anlatmak istediğim bu işte, kart oyunu ve spor etiketine sahip olmasına lafım yok ama sadece bu kart oyunu etiketini taşıyor diye ben 25 bölüm boyunca her an kart oyunu izlemek istemiyorum. Eğer öyle bir isteğim olsaydı önceki mesajımda dediğim gibi gider orjinal kart oyunları videolarını bulur onları izlerim, daha iyi. Hikaru no Go serisi de bir oyun serisi biliyorsun ama orda her an gözüme Go oyunu sokulmuyordu, üstelik romantizm namına da bir şey yoktu (ki benim açımdan böylesi bir seri için olmaması daha güzeldi) ama heyecanı güzelce bünyesine saklamıştı. Artı komedi etiketi olmamasına rağmen eğlenceli sahneleri mevcuttu.

Komedi mi? Pardon ama nerde gülüyoruz, ben o kısmı kaçırmışım sanırım. Bir iki gülünecek sahne ekleniyorsa o seriye komedi gözüyle bakamam açıkçası. Genel klasmandaki spor serilerine bakarsan heyecanı doruğa çıkaran, izleyicisini gaza getiren bir sürü sahne ile karşılaşırsın. Güzeller geçidi ya da yakışıklılar geçidini kastetmiyorum ki Kuroko no Basket bile o güzeller geçidine rağmen gönlümü alamayanlardan biri. Benim kastettiğim şey, spor serisi bir anlamda 'heyecan' demektir, ne yazık ki spor etiketinin verdiği heyecandan da yoksun bir seri benim gözümde. 'Rekabet' olayını taşıyan bir yapımdı ona lafım yok ama ana karakter kızın ağzından, rakip seçtiği kişinin adını düşürmemesi klişe bir spor etiketi atraksiyonu ve bu spor yapımlarında sevmediğim özelliklerden biri. Onun dışında ise spor serisinin verebildiğini veremeyen bir yapım ki bu serinin de çizimleri fazlasıyla izleyicisine hitap eder nitelikte. Çoğu kızın seri daha yeni başladığında o elemanın fotoğraflarıyla orda burda cirit attığını gördük, yani seri bir güzeller geçidi olmasa da çoğu kızın gönlünü bu yönden de almayı başarmış. :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Neticede ippo hepinizi döver :P

Bence de :P

Onun gibi gaza getiren başka bir spor serisi var mıdır ki? Var da Ippo başka yahu. xD Sorumu da sorarım cevabımı da veririm. :P:D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@Squaw

Ayrıldığımız nokta galiba senin Chihayafuru'da istemediklerinin benim tam da istediklerim olmasıymış :) 3 yıl önce karuta nedir bilmezken, bu seri sayesinde (meyday kadar olmasa da) en ince ayrıntısına kadar öğrendim ve (eğer varsa) daha fazlasını da görmek istiyorum. Mümkünse sadece maçlardan ibaret olsun diyecek kadar sevdim bu "sporu". Karutayı kart oyunu veya Go'yu taş oyunu gibi görmüyorum... daha doğrusu bahsi geçen iki seri bünyesinde bunları oyun gibi değil, spor gibi yansıtmayı başardıkları için bir oyun olarak değerlendiremiyorum.

Komedi kısmında yanlış anlaşma yaşamış olabiliriz. Varla yok arası dedim... ki Chihaya'nın her maç sonrası çuval gibi düşüp uyuması bir süre sonra beni o kadar da güldürmemeye başlamıştı.

Güzeller geçidi benzetmesini sana ithafen söylememiştim, son 4-5 yıldaki spor ambalajlı serilere yönelikti eleştirim. Fakat sporu ve spor animelerini yalnızca bana yaşattıkları heyecan veya gaza getirici anlar için sevmiyorum, takımdaşlık ve rekabet olguları benim için daha önemli. Chihayafuru'yu da takımdaşlığı çok ileri boyutlara taşıyan bir seri olarak okuduğum için sevdim. Keza yakın tarihte bunu aşılamaz bir çıtada sergileyen Ginga e Kickoff'a da aynı nedenlerle tapıyorum.

O kadar laf sokmuş olmama ve sokmaya da devam edecek olmama rağmen KnB'nin ikinci sezonda yavaş yavaş bu şahsi iki ana spor motivasyonumu desteklemeye başladığını görüyorum... veya görmek istiyorum. Tüm o güzeller geçidi sanki ilk sezonda fandom yaratmak için kurgulanmış bir stratejiye dönüştü. Basketbolun doğasında yer alan ağız dalaşları müthiş bir seviyeye çıktı ve rekabet adım adım keşfedildi. Gerçi geçti Bor'un pazarı, Aomine is my Husbando seviyesindeki bir kitle yaratıldı ve sayıları her geçen gün artıyor.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Chihayafuru için

İçlerinden tek doğru olanı ANN ama o da ilk sezonun yüzü suyu hürmetine. Hele ikinci sezon için tek bir tür kafi, o da spor. Ne Josei ne de romantizm var Chihayafuru'da. Bu serideki komedi aynı yönetmenin Nana'sındaki komedi kadar ve bu serideki drama da yine Nana'daki komedi kadar; yani her ikisi de varla yok arası. Chihayafuru'yu (bilhassa da ikinci sezonu) tanımlayacak tek cümle "Spor, rekabet içindir" olabilir, belki bir de "karuta bir oyun değildir!" gibi tatlı sert bir çıkış da yapılabilir. Değme sportif görünümlü güzeller geçidi animelerinin yansıtamadığı spor ruhunu vermişti... diye düşünüyorum.

.....

@animedyum

Komedi mi? Pardon ama nerde gülüyoruz, ben o kısmı kaçırmışım sanırım. Bir iki gülünecek sahne ekleniyorsa o seriye komedi gözüyle bakamam açıkçası. Genel klasmandaki spor serilerine bakarsan heyecanı doruğa çıkaran, izleyicisini gaza getiren bir sürü sahne ile karşılaşırsın. Güzeller geçidi ya da yakışıklılar geçidini kastetmiyorum ki Kuroko no Basket bile o güzeller geçidine rağmen gönlümü alamayanlardan biri. Benim kastettiğim şey, spor serisi bir anlamda 'heyecan' demektir, ne yazık ki spor etiketinin verdiği heyecandan da yoksun bir seri benim gözümde. 'Rekabet' olayını taşıyan bir yapımdı ona lafım yok ama ana karakter kızın ağzından, rakip seçtiği kişinin adını düşürmemesi klişe bir spor etiketi atraksiyonu ve bu spor yapımlarında sevmediğim özelliklerden biri. Onun dışında ise spor serisinin verebildiğini veremeyen bir yapım ki bu serinin de çizimleri fazlasıyla izleyicisine hitap eder nitelikte. Çoğu kızın seri daha yeni başladığında o elemanın fotoğraflarıyla orda burda cirit attığını gördük, yani seri bir güzeller geçidi olmasa da çoğu kızın gönlünü bu yönden de almayı başarmış. :D

Edit: Animedyum değinmiş, mesajlar çakıştı.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@animedyum

Anime takipçileri olarak hepimizin bir seriden bekledikleri elbette farklıdır, ikimizin de ayrıldığı noktalar bundan kaynaklıyor elbete. Yalnız bir yapımı izleme listemize seçerken dikkat ettiğimiz noktaların başında gelen şeylerden birisi konusu diğeri de etiketidir eminim. Kimse bir yapıma etiketine bakmadan başlamıyordur diye düşünüyorum. Bu seri 'komedi' etiketi alıp 25 bölüm boyunca bana bir iki sahne komedi sunuyorsa, benim gözümde o etiketi hak etmiyordur. Ben uzman değilim elbet ama bir izleyici olarak da istediğim bir şeyler olmalı ve istediklerimi alabilmeliyim. Bahsetmek istediğimi aktaramamışım ya da yanlış sözlerle ifade etmişim. Bahsettiğim serileri (serileri karşılaştırmıyorum bu arada, kimse yanlış anlamasın, örnek açısından veriyorum) ben de kesinlikle bir kart oyunu ya da Go oyunu olarak görmedim ama nedense Chihaya bana bir anime yapımdan çok izlediğim şeyin sadece 'kart oyunu' olduğu hissine götürdü. Hikaru no Go ise kesinlikle bu hissi vermedi, daha çok Hikaru'nun ve diğer oyuncuların içini, birbirleriyle olan rekabet arzusunu, yeri geldiğinde de arkadaşlığı, en önemlisi de karakterlerin kendisini izlediğim hissine kapıldım. Artı Sai'nin ardında getirdiklerini izledim ve bana beklemediğim hisleri veren (bazı yerde sevinçten bazı yerde hüzünden ağladığım sahneler bile oldu) bir yapım oldu ki benim açımdan Chihaya'da, rekabet ve arkadaşlık hissi hariç kasettiklerim bunlardı. Şimdi biri çıkıp, biri 25 bölüm diğeri 70 küsur bölüm diyecek eminim, bu konunun bölümle alakası yok ki Slam Dunk'tan bile bir puanı sırf bu yüzden kırmış biriyim. Bana bir spor serisinde olması gereen ne varsa sunmuş, sadece karakterlerin ardında neler saklamış onu verememişti ki o kadar bölümlük bir yapıma neler sığdırılabilirdi.

Kısacası, benim anlatmak istediğim, ben bu seriyi 'kart oyunu' olarak izlemek istemezdim, bana bu seri söylendiği zaman sadece ve sadece 'kart oyunu' izlemiş gibi bir hisse kapılıyorum çünkü kimse kabul etmese de seride art hikaye namına hiçbir şey yoktu. İkinci ya da üçüncü sezona saklamış olabilirler ama benim içim bu özelliklerinden ilk sezona da yerleştirilmemişse ben o seriden direk soğuyorum.

Spor serisi konusuna gelirsek -ki yine yanlış anlama olmuş- kastım bir spor serisinin özelliklerini taşıyıp taşımamasıydı. Chihaya 'arkadaşlık' kısmını taşıdığı için bunu noksanlık olarak görmemiştim ve dile getirmemiştim. Sanırım bu noktada benim bir spor serisinde aradığım özellikler yanlış anlamaya sebep olmuş. Benim her yazımda ve her spor serisi tanıtımımda değindiğim ilk özellik 'arkadaşlık' ve 'birliktelik ruhu'dur. Bir spor serisinde sevdiğim özelliklerin başında da bu gelir. Bir spor serisine sadece 'heyecan' ve 'gaza getirici' özellikleri için bağlanmadım asla, bu üçü ve birkaç spor serisi özelliğini de birleştirince o yapım benim gönlüm almayı başarıyor. Daha önce yazılarıma ya da benim bir spor serisi yorumlarıma rastlamamışsın anlaşılan. :P Üşenmeyip göz atmak istersen daha önceki yorumlarımdaki spor serisi ile ilgili olan anlaşmazlıkları giderebileceğini düşünüyorum ve bir spor serisinin benim için ne anlam taşıdığını anlayabilirsin. Sitedeki tanıtımları ekliyorum, sitede olduğu için kendi bloğumda tanıtıma açtıklarımı da ordan ekleyeceğim.

Hajime no Ippo

Eyeshield 21

Ookiku Furikabutte

Slam Dunk

One Outs

Major

Kuroko no Basket

Kuroko'nun ikinci sezonu için bir şey diyemeyeceğim çünkü izlemediğim bir yapım hakkında konuşmak benim harcım olamaz. :D

''Güzeller geçidi benzetmesini sana ithafen söylememiştim, son 4-5 yıldaki spor ambalajlı serilere yönelikti eleştirim.''

Bu konuda ben de ne kadar dertliyim bir bilsen, çizimle takipçileri yakalayabilmek adına son yıllarda gelen hiçbir spor serisinde aradığımı bulamıyorum. Ne varsa eskilerde var diye boşuna dememişler. xD

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@squaw

Ace of diamond'a bi şans verebilirsin o zmn, hafif bi goro tadı veriyor başroldeki eleman :) ...

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

2014 spor serisi açısından zengin oluyor şu sıralar, Yowamushi, Kuroko, Ace of Diamond ve Hajime no Ippo hepsi aynı dönem çıktılar. Yakın dönemde de bir voleybol serisi gelecek. Baya dolu bu sene spor açısından kısaca. Hepsi de izlenilesi seriler, keyifle izliyorum ben en azından. :)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Ben bir çılgınlık daha yapacağını umarak Masaaki Yuasa'nın yöneteceği Ping Pong The Animation serisini bekliyorum.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@Meyday

Bu seriden haberim yoktu açıkçası, onu da ekledim hemen izlenecekler listesine. Cidden spor açısından zengin bir sene.

Edit: Bunu söyledikten sonra, MAL' da ping pong diye arattım ve böyle bir seri daha çıktı. http://myanimelist.net/anime.php?id=914 Bunu da ekledim listeme.

Ping pong animation 11 bölüm olacakmış bu arada, arattığımda denk geldim ona da :)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Ping Pong The Animation umarım maç esnasında yavaş çekimde olur. Diğer türlü topu hiç göremiyorum sadece oyuncuların hareketine bakıyorum. :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Masaaki Yuasa yöneteceği için topu gösterir mi göstermez mi hiçbir fikrim yok oleyo.gif Rahat olun ama, kalitesiz bir iş yapmaz -bana göre- tongue.gif

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@animedyum

Yalnız bir yapımı izleme listemize seçerken dikkat ettiğimiz noktaların başında gelen şeylerden birisi konusu diğeri de etiketidir eminim. Kimse bir yapıma etiketine bakmadan başlamıyordur diye düşünüyorum.

Benim için: Konu evet, etiket hayır. Önceki sayfada örneklendirdiğim gibi etiketi veren üç kodaman sitenin ne birbirleriyle ne de bu seri ile alakaları yok. Kim yaftalıyor bilmiyorum ama bu durumun kabahatlisi o anime veya stüdyosu değil. Sonuçta Madhouse (veya diğer stüdyolar) çıkıp kendi animesine etiket biçmiyor.

Bölüm sayısı mukayesesinin gereksizliğine ben de katılıyorum ama Chihayafuru karakterlerinin yalnızca maçlarla tanıtılmış ve geliştirilmiş olmaları bana göre karakterleri ikinci plana atıp onları değil, karutayı kahramanlaştırmak için yapılan bir tercihti. Senin için bu bir eksik olmuş, "yanlış anlamadıysam" :) 2. sezona da geçirtmemiş. Bir bakıma isabetli karar vermişsin zira ikinci sezonun neredeyse tamamı maçlardan ibaret.

Evet, ben kabul ediyorum :) Sanatsal bir altyapı yok çünkü ortada elle tutulur bir hikaye kahramanı yok... karuta dışında. Ben bu yüzden spor animesi demiştim, senin için de bu yüzden spor animesi olmamış. Zevkler, renklere bağlandık gibi...

Sonrasında vurduğun balta tam yerine oturdu :D Bir dahaki spor animesi tartışmamıza hazırlanıp geleceğim.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@animedyum

Kesinlikle, bu kez benim için olan esksikliği yakalamışsın, o halde ben hiç ikinci sezonunu izleyeyim diye cebelleşmeyeyim. xD

Aynen dediğin gibi bu iş zevkler ve renkler meselesi, herkesin beklediği şeyler farklı, izlediği şeyde görüp yakalayabildikleri farklı. Bu nedenle seninle böyle zıt yorumlaşmaktan çok mennun kaldım, ne zamandır anime yorumlaşmasına girmiyordum, özlemişim baya. :)

Hay hay, o günü sabırsızlıkla bekliyorum çünkü dediğim gibi ne zamandır anime tartışmasına girmemiştim. Hele de zıt görüşlü tartışmalar başka bi keyif veriyor, bir de spor serisi olursa değmesin kimse keyfime. xD Bu nedenle, dediğin gibi bir dahaki tartışmamıza sıkı çalışıp gel. :P

@hione

Öneri için teşekkürler, aslında ne zamandır anime izlemiyorum. Gerçi, izlemeye odaklansam neler var izleyeceğim; Touch, Whistle!, Ace wo Nerae!, Dear Boys, H2, Hungry Heart, Over Drive, Plawres Sanshirou.

Amma da çok varmış, bu spor serilerini bu zamana kadar beklettiğim için utanıyorum. :P Daha Prince of Tennis'i tamamlayacağım. :/

Ping Pong The Animation serisinden benim de haberim yoktu, paylaşım iyi oldu, teşekkürler @meyday. Küçükken bir ping pong setim vardı, ne çok oynardım. :)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Chihayafuru için

aniDB etiketleri: Clubs, Josei, Manga, Romance, Sports

MAL etiketleri: Drama, Game, Sports, Josei

ANN etiketleri: Comedy, Drama / Temaları: Card games, karuta, sports

İçlerinden tek doğru olanı ANN ama o da ilk sezonun yüzü suyu hürmetine.

Benim için: Konu evet, etiket hayır. Önceki sayfada örneklendirdiğim gibi etiketi veren üç kodaman sitenin ne birbirleriyle ne de bu seri ile alakaları yok. Kim yaftalıyor bilmiyorum ama bu durumun kabahatlisi o anime veya stüdyosu değil. Sonuçta Madhouse (veya diğer stüdyolar) çıkıp kendi animesine etiket biçmiyor.

Benim de uzun zamandır dertlendiğim bir konu bu etiketlemeler. Özellikle shoujo, shounen, seinen, josei gibi yaftalamalar. Bunların işlenen konu ile ilgili bilgi verme amaçları yok ve her yere iliştirildikleri için tutarlılık taşımayıp, birbirlerini yalanlıyorlar. ANN hiç değilse bunları kullanmayarak biraz kurtarıyor.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

ben de bunu paylaşayım, zamanında gördüğüm ve hâlâ acaba sahte mi gerçek mi dediğim bir PV. Daha önce paylaşılan yerde gerçek PV olduğu söyleniyordu. Hem bilmeyenler de görmüş olur.
Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Forum Kuralları'mızı okudunuz mı?