Jump to content
  • Kayıt Ol

Bitirdiğiniz Son Kitap ve Yorumlarınız


A.U

Önerilen İletiler

Puslu Kıtalar Atlası - İhsan Oktay Anar

Geçen gün, BkM'de elime aldığım ama almaktan vazgeçtiğim bir kitap, önerine uyarak bir dahaki sere bunu alıp okuyacağım.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 7 ay sonra...

Ayşe Kulin - Gizli Anların Yolcusu

Tuhaftı bildiğimiz Ayşe kulin ve bilmediğimiz Ayşe Kulin... Yüreğimi titretti uzun zamandır hissetmediğim bir kitaba bağlanma hissini bana yeniden yaşattı... Acı çektim mutlu oldum ağladım...

Tek kelime ile beni Yordu... Ama tavsiye ederim...

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 2 hafta sonra...

Bitirdiğim son kitabın adı: Bize Göre

Yazarı: Ahmet Haşim

Konusu: Ahmet Haşim'in yazdığı gazete yazılarını bir araya getiren bir kitap.

Benim Yorumum: Genel olarak günlük olaylardan bahseden bir kitap :)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Charles Bukowski-Ölüler böyle sever.. Fena değil tamamen sıradan hayatın içinden biri ve orta yaş üstü bitmişliğin, bezginliğin kitabı denebilir.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 3 hafta sonra...

jean Christophe Grange-Sisle Gelen Yabancı

Grange fanı birileri var ise "siyah kan ve şeytan yemini halt etmiş bu kitabinin yanıda" dersem ne kadar başarılı bir kitap yazdığını anlarlar.. koloni ile iniş grafiğine geçmişti ölü ruhlar ormanı ile tırmanışa geçmişti ama bu kitapla bence kariyerinin en başarılı projesine imza atmış diyebilirim. son anına kadar kim? acaba? diyerek sizi ters köşeye göndermede usta bir tarzla kitabı ele alınmış.. ilgililenenler bence bir an önce edinip okumalı..

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 2 ay sonra...

Ken Grimwood -Sil Baştan, Hayatınızı tekrar, tekrar ve tekrar yaşamak zorunda kalsaydınız...

Kevin Guilfoile - Kulüb 1000

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 3 ay sonra...

Yüzüklerin Efendisi - Yüzük Kardeşliği

Şu an harika ilerliyor. Bir başyapıt olduğu her halinden belli.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Çılgınlar gibi Game of Thrones serisini okuyorum. Martin amca her defasında beni şaşırtıyor.

Yazık değil mi bu Starklara. Hiç mi vicdanın yok be adam:qaglayacak: Arya da kör oldu.

Türkçeye çevrilen tüm kitapları bitti. Napıcam bilmiyorum

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 4 ay sonra...
  • 3 hafta sonra...

Bir-Psikiyatristin-Gizli-Defteri-600x369.jpg

Gerçek hikâyeler kurgudan çok daha tuhaftır, Dr. Gary Small da bunu gayet iyi biliyor. Psikiyatriyle ve insan beyni üstüne çığır açıcı araştırmalarla geçen otuz yıl içinde Dr. Small pek çok şey görmüş. Şimdi ofisinin kapılarını açmaya ve kariyerinin en gizemli, ilginç ve tuhaf hastalarını anlatmaya hazır.

Bu kitap bir psikiyatristin zihnine ve onun giderek gelişim gösteren mesleki yaşamına yapılan aydınlatıcı bir yolculuk. Aynı zamanda bu branşın ve daha önce görülmemiş, tanısı koyulmamış çeşitli akıl hastalıklarının perde arkasına da bir bakış... Kitabı okurken kendinizi, bizi insan yapan şaşırtıcı tuhaflıklar üstüne düşünürken bulacaksınız.

Sıkça komik, kimi zaman trajik ve daima etkileyici Dr. Small, sizleri kariyeri içinde Bostonun kalabalık acil servis koridorlarından başlayıp ülke elitlerinin multimilyon dolarlık kayak localarına dek uzayan bir geziye çıkarıyor. Bu gezi sırasında birbirinden tuhaf gerçek karakterleri anlatırken, bir yandan da esrarengiz histerik körlükle, penisinin küçüldüğüne inanan bir adamla, gizli sürdürülen çifte hayatlarla ve ürkütücü derecede psikotik romantik arzularla baş ediyor. Akıl hocası kendi hastası olduğunda Dr. Smallun kariyeri ve kişisel hayatı tam bir döngüyü tamamlıyor ve Smallun kimsenin zihinsel araştırmanın ötesinde olmadığını anlamasını sağlıyor; kendisinin bile...

Tanıtım Bülteninden..

Valla enteresan bir kitaptı.. Tabi yazar her okuyucunun bilinçsizce okuyup, neyden neyi çıkarıp kendine nasıl yontacağını ön göremediğinden, detayları kendine saklamış olsada, insanı şaşırtan ilginç pskolojik vakaları, belirtileri, kendi hayatını da içine katıp, biraz hikayeselleştirip okuyucusan sunmuş..

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 3 hafta sonra...
Gece Evi serisinin İşaret - İhanet ,Seçilmiş ve Vahşi'yi okudum.Harcadığım zamana lanet olsun.

İlk başlarda neyse iyi gidiyordu bir şekilde başka bir vampir stili sunmuştu bize yazar.Ana karakterler ve yan karakterlerin diyaloglar sonradan herşey klasikleşti.Farklı hiçbirşey yok.Bir şey dışında

ana karakter kızın kaşar olması dışında

Haha bende aynen böyle demiştim halbuki gayette iyi başlamışlardı

eğer mitoloji seviyorsun pc castın diğer kitaplarını okuyabilirsin hepsi çok güzel kitaplar

en son hmm sanırım 3 hafta içinde harry potter serisini bitirdim(yorum yapmaya gerek duymuyorum bile sonuçta HARRY POTTER!) ve Linda Howad dan Av Mevsimi ni okudum. Okuduğum hiçbir kitabı ilk göz ağrım olan Hep Senin Yanındayımın tanıdı vermedi ama genede çok iyiydi. Bu yazarı seviyorum ya. Nora Robert'a tarz olarak çok benziyor. İki yazarıda tavsiye ederim.

Şimdide Olimposlular serisine başlayacağım.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Stefan Zweig - Satranç

Mutlaka okunması gerektiğine inandığım, kısa ama öz kalıbına tamamen uyan, bittikten sonra aslında o kadar da kısa değilmiş, baya uzun bir metinmiş hissiyatı yaşatan inanılmaz bir mizaca sahip başlandığı gibi de biten sürükleyici bir kitap. Karakterler ve diyaloglar gerçekten etkileyici. İntiharı öncesi yazdığı son eseri olması da işe ayrı bir etki katıyor.

"Yeryüzünde hiçbir şey insana hiçlik kadar baskı yapamaz…"

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 5 ay sonra...

Bin Muhteşem Güneş~Khaled Hosseini

Bir hafta arayla Uçurtma Avcısı (Khaled Hosseini'nin ilk eseri) ile Bin Muhteşem Güneş'i (bu da ikinci eseri) okuduğumdan mıdır bilinmez, bana betimlemeler ve diyaloglar çok benzer geldi bunun dışında akıcılığı, gerçek olaylarla kurgu karakterlerin harmanı, doğru yerlerde gelen vurucu cümleleri ile beni kendine hayran bıraktı ve boğazımda bi' düğüm, burnumun direğinde bi' sızıyla bitiverdi...

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Candaş Tolga Işık- İthal edilmiş korkular ülkesi:

Köşe yazılarından derlediği bir kitap. Araştırmalarla bu yazılar desteklemiş ve bir çeşit kanak kitabı gibi olmuş kesinlikle yakın tarihe ilginiz varsa okuyun.

Yılmaz Özdil-Beraber yürüdük biz bu yıllarda:

Gene köşe yazılarından derlenmiş bir kitap ancak Işıktan varklı olark Özdilin daha munzu bir uslubu var. İnce iğnelemeleri ile bazen çok can sıkıcı bir gerçeğe gülebiliyorsunuz. Bazı stırları sizi o kadar delirtebiliyor ki "Satırlarda tepinmek" deyimini uydurttu bana.. Şiddetle bir diğer tafsiyem..

Eren Erdem-Devrim Ayetleri:

Çok farklı bir yorumlama ince bir kitap olmasına karşın okurken sürekli araştırma, teyit etme pekiştirme doğrulama ihtiyacı doğurtuyor. Bilinçli okuyucu için inceliği baya kalınlaşıyor. Uyarmadı demeyin.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 ay sonra...

Dan Brown - Cehennem. Kitabın son bölümlerinin İstanbul'da geçmesi hoşuma gitmişti. Türk kültürünü iyi bilen bir yazar, gerçi tüm kültürleri bilip kitap yazabiliyor. İlahi Komediden alıntı yaparak olayları gelecekte geçen olaylara iyi bağlamıştı.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Kitap_3104973.jpg

Antti Tuomainen-Şifacı

2011 En İyi Fin Polisiye Roman Ödülü

"Yılın en iyi on polisiye romanından biri" Crime Fiction Lover

26 ülkede yayınlandı

Ülkenin en ünlü ve en zengin ailelerinin nasıl birden ortadan kaybolduğuyla ilgili bir haber üzerinde çalışan gazeteci Johanna, kimsenin aklına bile gelmeyecek bir planı devreye sokmak üzere olan bir adamın, ya da herkesin bildiği ismiyle Şifacı'nın kara listesinde artık ilk sıradadır.

Johanna kaybolalı 24 saat olmuştur. Kocası Tapani'ye bıraktığı son şey ise yanlışlıkla kaydettiği bir telefon görüşmesidir. Dünyanın unuttuğu bir şair olan Tapani, Noel'den iki gün önce hayatın cehenneme döndüğü, metro tünellerinin sele kapıldığı, terk edilmiş araçların sokaklarda alevler içinde kaldığı Helsinki'de hem hayatta kalmaya çalışan çok az insandan biri olacak, hem de umutsuzca kaybettiği karısının izlerini kendisine bırakılan ipuçlarıyla arayacaktı.

"Sade bir dille yazılmış, bir o kadar şaşırtmacalı ve beklenmedik bir anda yumruk kadar sert. Daha önce okuduklarınıza hiç benzemiyor."

-The Sunday Telegraph, (İngiltere)-

"Tuomainen'in konuyla bütünleşmiş eşsiz üslubu önemli bir soruyla zihninizi kurcalıyor: Kanun ve düzen yerle bir olduğunda umut ışığını nerede arardınız?"

-Financial Times, (İngiltere)-

"Her sayfada kan kokusu almanıza neden olacak nefes kesici bir gerilim. Son sayfaya gelmeden gözlerinize uyku girmeyecek."

-Turun Sanomat, (Finlandiya)-

"Kıyameti andıran bir zaman diliminde derine gömülü sırların birer birer ortaya çıktığı bu kitap, size her anını ürpertiyle hatırlayacağınız bir okuma deneyimi sunuyor. 2011 yılının en iyi cinayet romanı seçilse de şiirsel-politik bir kisveye bürünmüş bir psikolojik gerilim romanı."

-Berlingske, (Danimarka)-

"Karanlık bir atmosfer ve hiç bitmeyen bir yağmurun hakim olduğu mükemmel bir gerilim romanı."

-Le Courier de l'ouest, (Fransa)-

"İskandinav gerilim romanı okurlarına güzel haber! Toumainen En İyi Fin Polisiye Roman Ödülü aldı ve 26 ülkede yayınlandı. İyi bir romandan da bu beklenir."

-Library Journal, (Amerika)-

"Diyaloglar, karakterler ve olay örgüsü öyle iyi işlenmiş ki bir kez okumaya başladınız mı soluğu son sayfada alacaksınız."

-Neoluxor, (Czech Republic)-

"Antti Tuomainen cesaret isteyen bir konuyu zarif ve kusursuz bir üslupla işlemiş."

-Kurier, (Avusturya)-

"Antti Toumainen büyüleyici ve dehşet dolu bir gerilimi dedektif hikayesi ile bütünleştirerek ortaya başarılı bir iş çıkarıyor."

-Westdeutscher Zeitung, (Almanya)-

(Tanıtım Bülteninden)

Alıntıdır: idefix

Ya ödülü neye dayanarak almış ben halen anlamadım! Bana göre zaman kaybından başka hiç bir şey değildi kitap...

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 2 hafta sonra...

48e4957c-7fa6-473f-a418-acd9fbef5f5d.jpg

Haruki Murakami-Koşmasaydım yazamazdım.

Değişik bir kitap olmuş. Roman değil. Daha çok yazarın, Koşma tutkusunu ve bu tutkuyu endekslediği yaşamını anlatıyor koşmadan önceki Murakami ile Koşmaya başladıktan sonraki Murakami.. Kolay sevilebilecek bir kitap değil ama spora ilginiz var, hele de koşmayı çok seviyorsanız okumak için bir alternatif olabilir..

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 ay sonra...

Stephen King 22/11/63

59c49527-9f14-4e82-a16d-cf63726f4102.jpg

10/10 Üzerinden verebileceğim ve hayatımda okuduğum en muhteşem 2. kitaptır. Zaten olayları araştırma üzerinden kendisinin deyişiyle (Kitabın son sözünde) %98 %99 gerçeğini almış ve hikayeleştirilmiş. Muhteşem bir zaman yolculuğu. Fakat öyle bildiğiniz zaman yolculuklarından değil... (Gerçek olan kısmı ise, JFK olayı)

22/11/63

22 Kasım 1963te, Dallasta üç el silah sesi duyuldu, Başkan Kennedy öldü ve dünya tarihi değişti. Peki, bütün bunları değiştirme şansınız olsaydı? Kendi kuşağının sosyal, kültürel ve politik meselelerini sindirmiş bir yazar olan Stephen King, bu mükemmel kurgulanmış gövde gösterisinde okuyucuları geçmişe uzanan inanılmaz bir yolculuğa çıkarıyor.

Her şey Mainedeki Lisbon Falls kasabasında yaşayan ve fazladan iki kuruş kazanmak için sınavlara hazırlık derslerine giren 35 yaşındaki İngilizce öğretmeni Jake Eppingle başlıyor. Öğrencilerinden kompozisyon ödevi olarak hayatlarını değiştiren bir olayı yazmalarını isteyen Epping, nefesini kesen bir ödevle karşılaşıyor: Harry Dunningin babasının elli yıl önce eline çekici alıp ailesini katlettiği gecenin tüyler ürpertici hikâyesi. O kompozisyonu okuduğu an, Jake için bir dönüm noktası. Tıpkı 1963ün ABD tarihi için bir dönüm noktası olması gibi… Kısa süre sonra kasabadaki lokantanın sahibi ve Jakein arkadaşı olan Al, ona bir sır veriyor: Deposu, aslında geçmişe, 1958deki belirli bir güne açılan bir geçit. Ve Al, Jaketen saplantı haline getirdiği görevi devralmasını, Kennedy suikastını engellemesini istiyor. Böylece Jake, George Amberson olarak Ike, JFK ve Elvisin, büyük Amerikan arabalarının ve fiyonklu çorapların dünyasında, herkesin her yerde sigara içtiği bir Amerikada yeni bir hayata başlıyor. Mainedeki Dunning ailesinin yaşadığı boğucu Derry şehrinden, Jakein hayatının aşkıyla karşılaştığı Teksastaki sevgi dolu Jodie kasabasına, Lee Harvey Oswalda ve Dallasa uzanan bu romanda; geçmiş, geçmiş olmaktan çıkıp gerilim ve heyecan dozu yüksek bir maceraya dönüşüyor.

Zamanda yolculuk hiç bu kadar inandırıcı ve bu kadar ürkütücü olmamıştı!

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 3 hafta sonra...

Kırık Kanatlar~Cibran Halil Cibran

Kitaba çok büyük bir beklentiyle başladım, ilk bölümleri harikaydı sonra hikaye sıradanlaştı -böyle olunca bir süre okumaya ara verdim ama bu hiçbir şeyi değiştirmedi tabii- ve Türk filmi edasında bitti. Ha... Cibran'ın esas olayı felsefî ve ağdalı cümleleri, satır aralarındaki mesajları diye düşünürsek "olmuş bu kitap" diyebilirim ama bu hikayenin vasatlığını değiştirmiyor işte ya da bu aşk meşk olayları bana göre değil, bilemedim.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 2 hafta sonra...

Piyon - Michael Sikkofield

Blogunu da takip ettiğim yazarın kitabı güzel başlıyor, güzel de devam ediyor ama kısa sürede kurgu kısmı kitabın genelini ele geçiriyor, o yüzden bir yerden sonra beklentileri düşüyor insanın. Bir de kitabı nasıl basmışlarsa son 30 sayfaya geldiğimde 8 sayfanın yerinde yeller estiğini görüp mecburen o kısımlarda ne olduğunu okuyamadan tamamladım. Zamanında korsan okuduğum kitaplarda bile basım düzgündü, benimki nasıl şanssızlıksa artık...

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 4 ay sonra...

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski - Ecinniler

Dostoyevski'nin en güzel kitaplarından birisi. Kitapta genel olarak nihilizm ve sosyalizm eleştirisi olduğu için diğer kitapları kadar çok sevilmez ama bence karakterleriyle ve konusuyla herşeyiyle harikadır. Ayrıca kitaptaki birkaç karakteri o dönemde Rusya'da bazı olaylara karışmış kişilerden ilham alarak yazmıştır.

  • Beğeni 1
Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 2 yıl sonra...

Harry Potter ve Lanetli Çocuk

Bu kitabı alıp okuyacağım zaman tiyatro metni olduğunu biliyordum. O açıdan okuyunca kötü bir senaryo diyemem. Fakat roman açısından okursam kötü. Çok kötü... Klişe. Yinede heyecandan elimden bırakmayıp bir günde bitirdim. 1999'dan beri Potterhead'ım... Bu yüzden yıllar sonra tekrardan H.P. dünyasına dönmek çok keyifliydi. Draco Malfoy'un oğlu Scorpius'da favori H.P. karakterlerimden biri oldu.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 4 ay sonra...

1.5 ay içinde bitirdiğim 4 kitap oldu. İlki, Monogram Cinayetleri - Sophie Hannah. Kitap Agatha Christie'nin ilk roman kahramanı Hercule Poirot'u konu alıyor. Agatha Christie'nın romanlarını okumadım ama bu roman onlara yetişemediği çok belli.Hayranları için yazılmış ve ortalamanın altında bir roman olduğunu düşünüyorum. Hercule Poirot hakkındaki diğer kitapları okumuş olsaydım daha iyi şeyler söyleyebilirdim.

İkinci kitap,  Fısıltı - Becca Fitzpatrick. Monogram gibi bu da ortalamanın altında kalıyor benim gözümde. Kitabın en iyi yanı baskı kalitesi, verdiğiniz parayı hak ediyor ama hikayesi ve anlatım tarzı için aynı şey söz konusu değil. Romanın içinden cinselliği çıkart 3-10 yaş çocuk romanı olacak kıvamda. Özellikle okumaya değer bir yanı yok. 

Üçüncü kitap, Şeytan Severse - Cenk Enes Özer. Kitap dini bir konuyu ele almasına rağmen hikayesi çok sürükleyici son kısma kadar. Son kısım herkesin bildiğini varsaydığım bir konuyu anlatıyor. O yüzden biraz sıkıcı geçiyor o kısım ama bitişi çok iyi bağlamış. Okuduğum kitapların içinde en iyi son diyebilirim, çoğu kişinin bu tip sonları beğenmediğini de biliyorum. 

Son kitapta, Saklambaç - Lisa Gardner. New York Times Bestseller olduğu her halinden belli ediyor. Sadece ana karakteri çok iyi yansıtamadığı söyleyebilirim ya da ben karakterle bütünleşemediğim için de olabilir. Gizem ve polisiye türünü sevenlere için ideal bir kitap. Bunun gibi New York Times Bestseller olmuş Harlan Coben'in Asla Vazgeçme ve Oyunbozan, Ted Dekker'in Oyun, Tess Gerritsen'in Kan Gölü ve Michael Palmer'in Beşinci Tüp gibi romanlar okuma listelerine almalarını tavsiye ederim. 

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 8 ay sonra...
(düzenlendi)

Ready-Player-One-Fan-Art-03192015.jpg

 

Ready Player One'i yaklaşık 3 aydır arıyordum ama buradaki hiçbir kitapçıda bulamayınca, yayınevinin aradım ve şu an yeni baskısının yapıldığını öğrendim. Bulamayanlar olursa haberiniz olsun diyeyim, yeni baskı iki haftaya kadar dağıtıma girecekmiş.

İkinci fragmandan sonra yeni baskıyı artık bekleyemeyeceğimi farkettikten sonra yazarın ikinci kitabı Armada'yı ilk gördüğüm yerde aldım ve öncesinde okumak üzere Ready Player One'ı e book'dan okumaya başladım. Yaklaşık 1.5-2 günde göz açıp kapayıncaya dek bitti. Walloftext yapasım yok ama Spoiler de vermeden ana hatlarıyla izlenimlerimden bahsedeceğim.

-Kitap oldukça akıcı. Adeta su gibi akıyor. Ortaokul yada lisede okuyan bir arkadaşınız yada kardeşiniz/yeğeniniz varsa bu kitabı oldukça sevecektir.
-Kitabın başrol karakter Wade'in yaşadığı tükenmiş dünyayı, OASIS'e bağlanma donanımları, benzer şekilde tekelleşmiş bir megaşirket olan IOI hakkındaki betimlemeleri son derece doyurucu.
-Bu tasvirler ve anlatım doygunluğu maalesef karakterleri derin şekilde anlatmaya yansımıyor. Anlatımın birinci tekil kişi üzerinden yapılması yüzünden ana karakter dışındaki tüm karakterleri ya sadece ana karakterle konuşurken yada genele açık bir ileti yollarken duyuyorsunuz. Haliyle karakterler off-screen görüldükleri sürece karton tiplemeler olarak kalıyorlar. Zaten kitapta başrol karakterin etkileşim kurduğu karakter sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
-Halliway'in süpriz yumurta avı aklıma ilkokulda izlediğim bir Merlin Jones filmini getirdi, orada da bir grup arkadaş ipuçlarını takip ederek bir trivia yarışı yapıyordu. Yeni nesil ise konuyu One Piece adlı bir anime'den esinlendiğini düşünecektir. 
-Sanal dünyada geçen oyun tabanlı tüm yapımlarda olduğu gibi Ready Player One'da da maalesef oyunun sınırlarının çok muazzam olması nedeniyle oyun hissi alınamaması (bkz. Sword Art Online) hatasına bu yapımda da düşülmüş. Karakterler illa epik ve sinematik atraksiyonlar yapıyorlar ve dahası bunlar uzun bile sürmüyor, kapışmalar en fazla 2-3 cümle sürüyor.
-Hikayeye gerçekten etkisi olan göndermeler iki elin parmaklarından fazla değil. (ilk phreaker olan Captain Crunch, gerçek hayatta büyük bir ödülü olan ilk trivia meydan okuması içeren oyun Swordquest ve içine içerik saklanmış ilk oyun olan Adventure bunlardan birkaçı) Yani hikayeden zevk almak için 80'ler uzmanı yada otaku filan olmanız gerekmiyor. 
-Referanslar genellikle 80'ler şarkıları, filmler ve oyuncular üzerinden yapılıyor. 80'ler oyunlarını saymazsak diğer referanslar son derece yüzeysel. Bir 80'ler animeleri hayranı olarak hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim. İlla bir karşılaştırma yapmak gerekirse, Blue Blazes yada Stranger Things dizileri bana 80'leri yaşatmakta bu kitaptan daha etkili olmuşlardı.
-Karakterlerin 80'lere ilişkin popüler kültür bilgiş dağarcıkları inandırıcı olmaktan çok uzak. Monty Phyton and Holy Grail'i tüm repliklerine dek ezbere bilmelerinden herhangi bir diziyi bölüm isimlerine varana dek hatırlamalarına değin bu düşüncemi körükleyen çok şey var. 255 seviye boyunca Pac Man oynayıp ölmeden oyunu bitirdikleri anlatılırken hadi be dememek elde değil.
-Kitabın 3/2'lik kısmında kaçmayı, son 3/1'lik kısmında ise daha iyi bir gelecek için savaşmayı kutsaması yazarın bir mesaj karmaşası yaşadığını düşündürttü.

Özetle Ready Player One daha çok 1971 doğumlu değil de 1995-1996 doğumlu birisi tarafından yazılmış gibi duran, o dönemleri görmüş geçirmiş arkadaşların yüzünde tebessüm oluşturacak birçok referans kullanmasına rağmen bunları çoğu zaman derinlikten uzak ve rastgele şekilde kullanan bir iş olmuş. Filmden ise umutluyum zira hem kitapta olmayan birçok referans, replik ve sahne vardı, hem de kitapta 1-2 cümlede geçiştirilen kapışmaların doyurucu şekilde anlatılacağını, zaten konunun kitaptan çok sinema diline daha yakın olduğunu düşünüyorum. Ama arka plana tercihen bir Mitch Murder playlist'i açarsanız kitaptan zevk almanız imkansız değil.

Düzenlendi: (Akuma_Blade)
Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 6 ay sonra...

22 yaşında, neredeyse 23 yaşına girecek ve üniversiteden yeni mezun olmuş birinin, Karamazov Kardeşleri daha yeni bitirmesi biraz üzücü bir şey, ancak yok yok abisi... daha önce zaten bitirmişti bu tatlı çocuk. ? <--- nefret ediyorum bu arada bundan.

 

İkinci kez okudum. İlk seferde düşüncelerim net değildi ve kitapları biraz daha tecrübe sahibi olduktan sonra okumak daha iyi oluyor. Bol bol yeniden okuyorum zaten. İlk Yeraltından Notlar ile tanıştığım ve beni derinlemesine sarsan baş karakterinin arkasından, Dostoyevsky gittikçe beni mest etti her şeyi ile. Karamazov Kardeşlerde ise, bu aldı başını gitti. Delirtti beni çoşkudan. Bazı yazarlar sizi kendisine çeker. Delirtir sizi. Arthur Rimbaud, Albert Camus, Sylvia Plath, Samuel Beckett, Marcel Proust, Charles Bukowski vb. yazarlar beni her zaman mest ettiler. Ancak hiçbiri Dostoyevsky kadar etkileyemedi beni. Bundan emin değildim, Karamazov Kardeşler bitince tekrar anladım. Şaheser ve kendisinin başyapıtı olarak görülen bu kitap, kendisine verilmiş tüm övgüleri hak ediyor bence de.

 

"I love mankind," he said, "but I am amazed at myself: the more I love mankind in general, the less I love people in particular, that is, individually, as separate persons."

 

 

 

 

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Forum Kuralları'mızı okudunuz mı?