Fullmetal Alchemist Tartışma

dünyada bütün insaları filazof taşına çevirirse dünyada kimse kalmaz neden ölümsüz ordu kursun ki o zaman.

dünyadaki bütün insanları çevirmiyor zaten anladığım kadarıyla o coğrafyadaki tüm insanları öldürüp filozof taşı yapıcaktı ama bende onu dedim hükmedecek insan kalmayacak bu gidişle diye. aklımada başka bir şey gelmyor açıkcası ama miriayı orduya çağırırken falan söylediği şey oydu ordan aklımda kalmış. bi de bu ülkenin yöneticisi yok mu ya asker mi yönetiyor anlamadım

Amestris ve Xerxes isimleri çok tanıdık geliyordu, nereden hatırladığımı buldum sonunda. Babiller zamanında bir Pers kralı bu Xerxes, Persçe okunuşu Kşayarşa. Amestris ise onun karısının ismi. Amestris'in çok zalim bir kadın olduğu ve Xerxes'in saraydaki başka bir kadına aşık olması üzerine o kadının annesini öldürttüğünü falan okumuştum. Gerçi isimler pek aklımda kalmamış. FMA ile kıyasladığımız zaman aklıma gelen de bu, Amestris ülkesi zalim bir kral tarafından yönetiliyor ve insanları kurban ederek Filozoflar Taşını yaratmaya çalışıyor. İşin ilginç kısmı Pers krallığında o dönemlerde insan kurban vermek büyük günah sayılırmış.

Filozoflar taşı (lapis philozophorum) ise normalde sıradan metalleri altına çevirme kabiliyeti olduğuna inanılan bir taşmış. Simyagerlerin en büyük amaçlarından biri de bunu yapabilmekmiş. Yalnız bu taşın aynı zaman insanlara ölümsüzlük verebildiğine de inanılırmış. Efsanelerini duyduğumuz hayat iksiri de bu taştan üretildiği düşünülürmüş. Bundan da önce, mitolojide hayat çeşmesi veya hayat pınarı olarak geçen şeyin bununla aynısı olduğu düşünülüyor. İranlı bir simyagerin 8inci yüzyılda araştırmaları arasında bahsi geçen El-iksir ve El-kibrit el-ahmar'ın (kızıl kükürt tozu) da bu taştan yapıldığı düşünülüyor.

Benim gibi mitolojiyi sevenler eminim ki böyle küçük detayları duymaktan büyük keyif alıyorlardır. Ama bu hikayeyi bir de bugünkü koşullara göre yorumlamaya çalıştım kendimce.

Örneğin Amestris ülkesinin kralı King Bradly diye geçen bir adam var. Japoncasında kendisine [Kingu Buradurii Daisoutou Kakka] şeklinde hitap edilmesine rağmen İngilizce'ye uyarlamasının içine bir Führer sıfatı da eklenmiş. Bildiğimiz gibi Führer Nazi Almanya'sının lideri Adolf Hitler için kullanılan bir sıfattı ve anlamı ise önder. Japoncasını birebir İngilizce'ye çevirmeye çalışsam ben olsam His Excellency the Great President diye birşey uydururdum, tabii birebir çevirmeye kalksam. Führer diye çevirdiğimiz zaman olayı Nazi Almanya'sının II.Dünya Savaşı sırasında Yahudilere yaptığı soykırımlar insanın aklına geliyor. Ama FMA'nın konusu içinde soykırıma uğrayan ırklardan birisi olan Ishval halkı bana pek Yahudi'leri andırmadı açıkçası.

Bir dakikalığına, Führer kelimesi ile aklımızda yer edinen Nazi imajını bir kenara bırakalım ve Ishval halkını düşünelim. Size günümüzde yaşayan hangi halkı anımsatıyor? Benim aklıma ilk gelen Filistin halkı olmuştu açıkçası. Yaşadıkları bölgeyi, evleri ve iklimi de düşünürsek aşağı yukarı aynı gibi olduğu görünüyor. Az önce 30'uncu bölümü izledim ve bir sahnede askerlerin sıradan halkı yıkık duvarlar arasında katlettiği bir sahne görünce, son yıllarda televizyonlarda görmeye alıştığımız sahneler gözünüm önüne geldi.

Homunculus'lara da Hristiyanlıkta adı geçen yedi büyük günahın isimleri verilmiş. Animede simya ile insanların yaratılmaya çalışılması büyük bir günah olarak işlenmiş olmasıyla da bağlantılı tabii ama, bir de şöyle düşünün. Şu anda dünyayı kasıp kavuran kötülüklerin kaynağı olan bu büyük günahlar, animede ülkenin yönetimi içinde çok sağlam bir konumda ve halkın bundan haberi yok.

Henüz tam olarak emin olamadığım kısım ise, bizim iki kardeşin bu ortamdaki rolünün ne olduğu. İki kardeş olarak mitolojik iki karakteri mi simgeliyorlar yoksa, sıradan insanların dünyada var olan kötülüklere karşı umudunu mu, veya başka bir şeyi mi? Ayrıca bu çocukların babaları ve anneleri neyi temsil ediyor? İzledikçe güzel şeyler çıkmaya devam ediyor. İzlemeye devam!!!

dediğim gibi dövme alev simyasıymış. risanın babası ölmeden önce mustange alev simyasını öğretmeyeceğini söylemişti ama birkaç bölüm sonra o dövmenin yakıldığını (%99.9 mustang tarafından) görüyoruz. bu konuya seride henüz açıklık getirilmedi ama çok büyük ihtimal babası öldükten sonra risa bu sırrı mustang e anlattı, ya da ölmeden hemen önce babası mustang e sanatı öğretmeyi kabul etti.

risa nin dövmesi :

http://th09.deviantart.net/fs14/300W/i/2007/110/8/5/Riza_Tattoo_by_angelalegna.png

alev simyası:

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/4/42/Roy_Mustangs_Glove_(FMA).JPG/200px-Roy_Mustangs_Glove_(FMA).JPG

http://rlv.zcache.com/roy_mustang_button-p145875909355594477tmn2_210.jpg

hemen duygusala bağlamayın. ne demek mustang yakmaz? öğrendikten sonra sanatın artık öğrenilmez hale gelmesi için bunu yapmıştır, ki bunu çok yüksek ihtimal risa istemiştir. ister de zaten.

alev simyası seride çok güçlü, dikkat edin mustangden başkası kullanamıyor. o simya lust gibi bir homonculusu öldürdü.

simyayı kim neye göre yapıyor? şöyle : her simyanın bir mantığı var. mesela suyu aleve çeviremezsin çünkü gerekli tepkimeyi sağlayacak elemente ve ortama sahip değil. bakırı altına çevirebilirsin çünkü sadece metalin iç yapısını değiştiriyorsun. bir simyacı yerden toprağı kaldırıp farklı şekle sokabilir bu hepsi için basit ve yaygın bir öğreti. ancak havadaki oksijeni kullanarak alev oluşturmak öyle herkesin bilebileceği bir şey değil, işte bu işin nasıl yapılabileceğini anlatan sanat alev simyası. dövme bunu anlatıyordu.

mesela ilk bölümdeki suyu buza çeviren karakter aynı zamanda kanı da buza çevirebiliyordu neden çünkü içinde su var, bir bitkiyi yada bir insanı dondurabilir çünkü içinde su var. ama bir metali buza çeviremezdi

sera myu, "neden sadece o kullanıyor?" çünkü sadece o biliyor. Sonuçta DjinnTheBlack'in dediği gibi bu işi öğrenmek uzun uğraşlar istiyor ve adam o yönde uzmanlaşmış.

eldivenlere çizilen semboller kimseye ekstra bir güç katmıyor. tek özellikleri kolay ulaşılabilir olmaları. yoksa her simya yapacaklarında yere sembol çizmeye uğraşmaları gerek.

kimblee'nin de sanatı o işte. dokundugu yerde patlama etkisi yaratıyor. adam bu sanata kasmış bunu yapıyor. şöyle düşün; ben yıllarca uğraştım araştırdım ve kağıdı metale çevirmeyi buldum. bunu bir başkası nasıl yapacak yapma yolunu bilmeden?

働かざる者食う可からず

hatarakazaru mono kuu bekarazu.

Bu bir atasözü. Anlamı ise "çalışmayana yemek yok". General Armstrong bizimkileri çalıştırmak için söylediği söz.

弱肉強食

jakiniku kyoushoku.

En güçlünün hayatta kalması.

Briggs Kalesinin ilkelerinden birisi. Güçlü olan kişiler hayatta kalır. Zayıf olanlar ölür. Bu deyimi aslında ilk defa Rurouni Kenshin'de, Kyoto bölümlerinde duymuştum.

虎穴に入らずんば孤児を得ず。

koketsu ni irezunba koji wo ezu.

kaplanın mağarasına girmeyen, yavrusunu yakalayamaz.

Bunu deyimin İngilizce karşılığı "nothing ventured, nothing gained". Eclipse de bu şekilde çevirmiş zaten. General Armstrong'un King Bradley'nin yanına gitmesi hakkında yapılan yorum. Bu sadece bir deyim de olsa, aslında kaplanın Bradley olduğunu düşününce, kaplan yavrusu da Selim Bradley oluyor. Bu tür bir gönderme yapılmış olabilir belki de. Kaldı ki Selim'in kim olduğu da ortaya çıkmış durumda zaten.