Kitiara 5 Eylül 2009 Share 5 Eylül 2009 Bölüm Sayısı: 24 Süre: 23 dakika Yayın Tarihi: 2006 (Roman: 2002 Manga: 2004) Orijinal Eser: Tatsuhiko Takimoto Senaryo: Satoru Nishizono Yönetmen: Yusuke Yamamoto Açılış: Puzzle (Round Table-Nino) Kapanış: Odoru Akachan Ningen (Kenji Ohtsuki- Fumihiko Kitsutaka) Modokashii Sekai no Ue de (Yui Makino) TANITIM Satou Tatsuhiro, Tokyo’da tek başına yaşayan bir gençtir. Üniversitedeki ilk yılının sonunda, bir gün okula giderken etraftaki herkesin ona güldüğünü düşünmüş, bu baskıya dayanamayarak kendisini küçük apartman dairesine kapatmıştır. Bu olaydan sonra okulu bırakmış ve bir daha dışarı çıkmamıştır. Öyle ki geçimini bile sadece ailesinin gönderdiği parayla sağlamaktadır. Yani Japonya’da bilinen ismiyle bir “hikikomori” olmuştur. Bu şekilde yaklaşık 2 sene geçirir. İçinde bulunduğu bu durumdan nefret eden Satou, bunun sorumlusunu da kendince keşfetmiştir: NHK! Japonya’nın en büyük televizyon kanallarından biri olan biri olan NHK’nin açılımının “Nihon Hikikomori Kyoukai” olduğunu düşünmektedir. Satou, kendisi ve kendisi gibi olanları sonsuza kadar küçücük odalarında yaşayan bir hikikomori olmaya zorlayan bu şeytani kuruluşun planlarını bozmak için hayatını değiştirmeye ve öncelikle bir iş bulmaya karar verir. Dışarı çıkmak için yaptığı ilk denemesinde karşısına genç bir kız çıkar. Misaki ismindeki bu genç kız, Satou’nun bir hikikomori olduğunun farkındadır ve daha sonra ona bu durumdan kurtulmak için yardım etmeyi teklif eder. Sorunundan utanan Satou ise, Misaki’yi kandırmaya çalışır. Uzun zamandır tek kişilik bir dünyada yaşayan Satou’nun hayatı, sinir bozucu bir anime parçasını gün boyu son seste dinleyen yeni komşusunun ve tatlı Misaki’nin varlığıyla değişmeye başlayacaktır. YORUM NHK ni Youkoso’yu hemen hemen her anime sitesinde “komedi” sınıfına dahil ettiklerini görebilirsiniz. Bense tanıtımda özellikle bu durumdan kaçındım. Daha önce bir başka yorumumda da söylemiştim, bu seri kesinlikle komedi değil. Başlardaki 5-6 bölümlük komik sahneler böyle bir etiket için kesinlikle yeterli değil. Zira dramayı da geçtim, trajedi bile sık sık karşımıza çıkıyor. Yukarıda Satou için “izleyiciyi de sürekli hayal kırıklığına uğratan” ifadesini kullandım. Bu öylesine yazdığım bir ifade değil, özellikle seçtiğim bir ifade. Çünkü karşımızdaki sıradan bir seri değil. Artık o kadar çok anime izledik ki yeni bir seriye başladığımızda ilerde olabilecekleri şöyle böyle tahmin edebiliyoruz ya da kendi çapımızda teori üretebiliyoruz. Her ne kadar bizim toplumumuzda da yavaş yavaş hikikomori’ler türese de, millet olarak bu soruna çok yabancıyız. Benim size tavsiyem, NHK ni Youkoso’u izleyecekseniz bir animeden ziyade bir uyuşturucu bağımlısının biyografısini izliyormuş gibi olacağınızı düşünün. Bu sayede hikayeye daha kolay uyum sağlarsınız. Çünkü size ümit ettiklerinizi sunmayacak NHK ni Youkoso! Ben NHK ni Youkoso’ya bir arkadaşımın övgü dolu sözlerinden sonra başlamaya karar verdim. Beni bu kadar etkileyeceğini hiç düşünmemiştim doğrusu. Seride toplumun kanayan yaralarına değiniliyor sürekli. Uzun bir süredir Japonya’nın en büyük problemlerinden olan “hikikomori” ve Higashi no Eden’ı izleyenlerin sık sık karşısına çıkan “NEET (not in employment education or training)” kavramları animenin odak noktası. Kalabalık içinde yapayalnız kalan insanlar sadece Japonya’da değil oysa. Teknolojinin hayatımızdaki yeri arttıkça insan ilişkileri zayıflıyor. Bu yüzden Satou’lar çoğalıyor. Hatta bundan öte, hepimiz bir Satou olma yolunda ilerliyoruz. Anime izlemenin üstümdeki en kötü etkilerinden biri, bir karakterle ortak bir noktamı fark ettiğimde kendimi onunla özdeşleştirmemdir. Ne yazık ki Satou’yla ortak noktalarımın olduğunu fark edişim, benim için seriyi daha da üzüntülü bir bakış açısıyla izlemeye sebep oldu. Kimilerinin müzik zevkine kesinlikle hitap etmeyeceğini düşündüğüm ilk kapanış parçası da melodik olarak tüm tuhaflığına rağmen, anlattıklarıyla karamsarlığımızı artıracak nitelikte 1 Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Borastus 5 Eylül 2009 Share 5 Eylül 2009 Şimdiye kadar izlediğim en iyi animelerden NHK. Çok basit olan konuyu çok güzel işlemişler. Seri boyunca hiç abuk sabuk, zorlama, ihtimal dışı veya olağanüstü bir olay olmuyor. Ana karakter Chaos;Head deki gibi izleyicileri aşırı sıkmıyor. İzlenmesi gereken animelerden bence. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
rockchu 10 Eylül 2009 Share 10 Eylül 2009 Hatta bundan öte, hepimiz bir Satou olma yolunda ilerliyoruz. Anime izlemenin üstümdeki en kötü etkilerinden biri, bir karakterle ortak bir noktamı fark ettiğimde kendimi onunla özdeşleştirmemdir. Tanıtımda zaten en güzel noktaya parmak basılmış ancak ben arkadaşın söylediği drama ağırlıklı seri olayına katılmıyorum ya da şöyle diyeyim arkadaş haklı ama bu dramalardan bile gülünecek bir şey çıkarmak hatta o onlara gülmek gerekiyor yoksa seri ile kendi hayatınız arasında çok fazla benzerlik bulduğunuzda sizin için iyi olmayabiliyor. Gerek toplumsal sorunlara parmak basan konusu gerek tasarım ve video kalitesi ve bana göre güzel giriş çıkış parçaları ile özellikle anime kültürü ile içli dışlı olan herksin beğeneceği bir seri. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Seifukusha 12 Eylül 2009 Share 12 Eylül 2009 NHK ismini görünce merak ettim. Verilen oylar bu kadar yüksek madem, benim de aklımda olacak, indireceğim bunu. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
secret_senshi 5 Ocak 2010 Share 5 Ocak 2010 Annem gördü kadının animeler hakkındaki fikri değişti arada soruyo bitirdin mi diye(çünkü kendi kızı da baş karakter gibi olma yolunda olduğundan beni dinlemiyo bari animeden ders alır diyo herhalde) yararlı konu işlemişler diye sevdi baya :)bende sevdim.eski anime olduğundan çizimlere bişi diyemeyiz. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
smygon 5 Ocak 2010 Share 5 Ocak 2010 gerçekten izlemesi zevk veren animelerden biriydi izleyiciyi de sürekli hayal kırıklığına uğratan ifadesine kesinlikle bende katlıyorum bu kadar başarısız becerksiz bi karakter daha olamaz şuan 14. bölümde old devaında başarılı mı bilimiyorum Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Kisiliksiz 5 Ocak 2010 Share 5 Ocak 2010 eski anime olduğundan çizimlere bişi diyemeyiz. Sadece 3-4 yıllık yahu... Hele bir ardından 25 sene geçsin, eski bir yapım deriz Neyse, sağlam yapımdır. Ayriyeten manga ya da bir göz atılmalı... Bilgisayar başında fazla kalsam aklıma hep bu yapım geliyor... İnsan kendinden şüpheleniyor. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
secret_senshi 5 Ocak 2010 Share 5 Ocak 2010 hd -blu ray teknolojisine göre 2009 da çıkmış dvdlere de eski diyorum artık o bakımdan Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Emperor Lelouch 5 Ocak 2010 Share 5 Ocak 2010 Çok güzel bir seinen, slice of life örneği. Başında bu karakter adam olucak hepimiz sevineceğiz dedim ama drama drama drama .... Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
SyLaR_54 5 Ocak 2010 Share 5 Ocak 2010 Seriyi çevirmeme rağmen Kitiara gibi kısa ve öz anlatamazdım herhalde bu animeyi. Eline sağlık. (: Komedi yerleri var ama bazı yerlerde bu komediyi kişilik sorunu üstünde işlemişler. Ağlanacak duruma gülüyoruz türünden. Sosyal ders verme açısından çok yerinde ve izlenmesi gereken bir anime. Çoğu animenin mutlu sonla bitmesini istemem izlerken. Ama nedense bu animede acıdım elemana ve mutlu sonla bitmesini istedim. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
ramelow 28 Ocak 2010 Share 28 Ocak 2010 Slm arkadaşlar bu güzel seriyi bende çok merak ettim yanlız. sitede verilen altyazılarıyla uyumlu videoları varmı lütven. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Coreality 8 Şubat 2010 Share 8 Şubat 2010 Başına gelen her olayın NHK[Nihon Hikikomori Kyokai]'nin komplosu olduğunu düşünen bir gencin hikayesi anlatılmaktadır. İzlediğim en iyi animelerdendir. Hayata dair gerçekçi bir şeyler görmek istiyorsanız bu animeyi izlemenizi öneririm.. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
drtrzan 9 Şubat 2010 Share 9 Şubat 2010 bu alanda seyrettiğim en iyi animelerden biri. olay sade bir şekilde çok iyi anlatılmış. bazı diyaloglar beni rahatsız etmiş olsa da izldiğime çok memnunum beni en çok sinirlendiren kızdan şüphelenip kaçmasıydı. ''hikikomori olmak bir lüksmüş aslında'' bu söz gerçekten çok orjinaldi. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Akuma_Blade 14 Temmuz 2010 Share 14 Temmuz 2010 "Rüya ve komplo!" Seriyi bu haftasonu tesadüfen HDD temizliği yaparken bulup karşılaştım. Konusuna dair hiçbirşey bilmeden izlemeye başladım ve ertesi gün bitirdim. Benim askerlik dönüş yılıma (2006) denk geldiğinden farkedememiştim ve ve bu zamana dek içeriğinden haberim olmamıştı. Açıkçası izlerken lanet ettim kendime... "Neden bu harika Anime'den bu kadar zaman haberim olmadan yaşamışım" diye? Zira karşımda şu yaşıma dek izlediğim tüm o Anime serilerini geçin, tüm o okuduğum/izlediğim kurgusal (?) anlatıların içinde en zirvede duran şey duruyordu. Öyle başarılı bir kurguydu ki, aslında gerçeğin kendisi olduğundan şüpheleniyordum. Karakterler öylesine canlı, öylesine olması gereken tepkiler veriyorlardı ki, hiç yaşanmamış ve yaşanmayacak tiplemeler olması imkansızdı. Ve espriler o kadar başarılıydı ki pratogonist'in yaşadığı o syntax error durumlarının aynını hayatımın bir kısmında mutlaka yaşadığım için ekran karşısında acı acı sırıtıyordum. İki yüzlü bir bıçak gibiydi bu seri. Aynı duruma ne olduğunu tam olarak anlayana dek kahkahalarla gülebiliyor, yada elinizi alnınıza götürüp acı acı gülümsüyorsunuz. Diyebilirim ki, sizi işte böyle hem kahkahalarla hem acı acı güldüren, hem bilinçlendirip size birşeyler katan, hem de sizi hayatın içinde bambaşka bir hayatı gösteren çok fazla yapım bulamazsınız. "Bu dünyada komplolar vardır" Satou'nun, klişe bir abazan genç tiplemesi değil bir "tutunamayan" olması, şizofreniyle zalim gerçek dünyanın duvarları arasında çarpıp duran bir hikayeye sahip olması, onu anlamamızı hatta sahiplenmemizi ve onunla daha iyi empati kurmamızı sağlıyor; "kaybeden" olmayı kof bir tanım olmaktan çıkarmayı ve sonuçlarını değil nedenlerini göstermeyi başarıyor bu seri. Az yada çok görünseler bile her karakterin ayrı bir hikayesi ve seriye kattıkları birşeyler olduğunu göreceksiniz. Ben özellikle Hitomi (Satou'nun sempai'si) ile ilgili hikayeden etkilendim ve seri bittikten sonra onla ilgili her sahneyi yeniden izledim: Eğer sizin de -az yada çok- Satou'ya benzer bir geçmişiniz olduysa ve en azından hayatınızın bir döneminde sosyal uyum problemleri yaşadıysanız, hayatınızın saniyelerle ölçülen bir kısmında gösterdiğiniz iradesizlik nedeniyle hala pişmansanız bu yan hikayenin bağlandığı her bölüm sizi ayrıca etkileyecektir. Ayrıca hikayenin tek bir temada geçmemesi de çok güzel bir artı. Değil, bölümler arası, bölüm içinde kullanılan temalar bile birbirini gerçek anlamda tekrarlamıyor. (Örnek vermek gerekirse 9. bölümde Kaoru'nun çocukluk flashback'i ve akabinde "bir insanın neden Kamen Rider izlediğini" özetleyen 5-6 saniyelik sahneyi hala çevirip çevirip izlerim) "Dramatik ölümler bizim gibilere yakışmaz!" Eğer tıpkı Belye Nochi, Hearts in Atlantis, Breakfast Club yada KKNJ gibi insanın toplum içindeki yerini ve olgunlaşma sürecini sorgulayan bir "analiz" kurguları arıyorsanız Welcome to NHK, geçmişi andıkça daha iyi empati yapacağınız karakterleri ile bunu oldukça güzel yapıyor. Seride sevginin ne olduğundan Tanrı'ya, gündelik hayatın manik depresif haline getirdiği insanlardan MMO oynarken ölenlere, eroge oyun sektörünün durumundan toplu satış yapan şirketlerin aldatmacalarına, new age intiharlardan psikotrop ilaçların yarattığı kişilik bozukluklarına, ailelelerin aşırı beklentilerinin çocuklarda yarattığı çöküntüden çocukların olabildiğince erken çalışmalarının onların iyiliğine (?) olduğuna dek sayısız hikaye ve ders var, dahası bu temaların izleyiciye bilinçlendirici, yol gösterici, uyanış sağlayıcı, ama bunların pragmatik şekilde değil dostça anlatarak yapılması; karakterlerin her birinin geçmişten yaralı yada hastalıklı kişilikler olması ve bunu süreç içinde anlamamız oldukça güzel. "Eğer ölürsen mutsuz olacak birileri varsa, yaşamalısın" Pearl Kyoudai imzalı müzikler defalarca çevirip çevirip dinlenecek denli kaliteli. Kimagure Orange Road ve GTO Drama'dan beri ambiansı ve karakterlerin o sahnedeki hissiyatıyla bu denli örtüşen müzikler görmedim desem yeridir. (Günlerdir albümü çevirip çevirip dinliyorum: Tek kelimeyle mükemmel!) Farklı tarzlardan parçalardan oluşan OST'lar kaliteyi daha yukarı taşıdığı gibi tarz olarak kendini hiç tekrarlamıyor. Serinin belli yerlerine bir nevi sos olarak eklenmiş yarım düzine vokal parça duruma cuk oturmakta, opening-ending olaraksa her ne kadar 1. Ending'i pek sevmesem de opening ve 2. ending hayli hoş. Benzer şekilde, farklı kuşaklardan seiyuu'lar karakterlere adeta can veren samimiyette bir performansa ulaşmışlar. -Mutlusun, değil mi? -Mutlu olduğum için huzursuzum. Negatif yorum yapabileceğim iki konu var ki; bunlardan ilki 2 yada 3 bölümde animasyonların çok basitleşmesi. Ama bu, anladığım kadarıyla bölüm ve karaktere özel animasyon kullanılmasından dolayı pek gözüme batmadı ki tabir-i caizse serinin genelinde şiir gibi çizimlerin ardına düşmüş, kaptırıp gitmiş hissediyorsunuz kendinizi. İkinci konu ise çevrimiçi buluşma ve kış con'u öncesindeki boşluklarda en az serinin yarısı denli hikaye sıkıştırılabilecek boşluklar olması ki Manga'sının zaten Anime'sinden fazlası olduğunu okuyunca rahatladım ve bu da benim için bir eksik olmaktan çıktı. Bunun dışında serinin sırf Hitomi ile ilgili kısımların biraz daha uzun sürdüğünü görmek için serinin daha uzun yapılmış olmasını isterdim, o kadar) "Ölecek olsam, bu seni üzer miydi?" Manga'sını henüz okumamış olsam da -ki bu yazıyı okuduğunuz saatlerde Manga'sına başlamış olacağım- Mangaka'nın tek eserinin bu olması, seride hissettiğimiz ayrıntılı psikolojik tasvirlerin boşa olmadığını ve yaratıcısının tüm samimiyetini serdiğini sanki bize önceden haber vermekte. Yönetmeninin de şu ana dek sadece 2-3 eseri olsa da bu serideki kurgunun başarısı, bana gelecekteki yapıtları için şimdiden heyecanlanmamı sağlar nitelikte. Welcome to the NHK işte böyle bir seri. Aslında hepimizin yaşadığı birşeyleri samimiyetten ödün vermeden harika bir şekilde harmanlayıp aslında hepimize tanıdık gelecek karakterlerle donatarak "hayat tadında" bir iş çıkartılmış. Öyle bir seri ki -en azından benim adıma bile- yazacak resmen milyon tane şeyi var, bu yüzden -bu yazıda da olduğu gibi- hakkında birşeyler yazmaya çalışmak resmen zor, çok zor; yaşamanız, hissetmeniz gerek. Bu yüzden sevdiğiniz tür ne olursa olsun, yarın, hayır bugün, hayır hemen şimdi bir yerlerden bulun ve izleyin! Zira bu yapıt, -en azından benim için- hayatımda izlediğim en iyi şey; daha doğrusu, 28 yıllık ömrümde izlediğim tüm Anime'lerin, dizilerin, filmlerin, hatta tüm kitapların toplamından daha yüksek değerde bir yerde durmakta. İYİ SEYİRLER! not: Bu güzel serinin çevirisini yapıp çok daha fazla kişiyle buluşmasını sağlamış SyLaR_54'e teşekkürlerimi sunarım. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Luna 24 Temmuz 2010 Share 24 Temmuz 2010 (düzenlendi) ... Düzenlendi: 6 Kasım 2019 (Luna) Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
muhtesemmatrix 24 Temmuz 2010 Share 24 Temmuz 2010 Herkese çoğu sahnede kendimden birşeyler gördüm dedirtecek bir anime... Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Akuma_Blade 26 Temmuz 2010 Share 26 Temmuz 2010 @Luna Benim yazmak isteyip yazamadıklarımı da bambaşka bir hassasiyetle sen yazmışsın, tercüman olduğun her düşünce için sana ayrı ayrı teşekkür ederim. Hakkaten de Hitomi'nin yeri apayrıydı. Her bölümde Hitomi gözüksün konuşmasa öylece masanın üzerinden boşluğa baksa bile yeterdi benim için. Issız adada nişanlısının gelip "Söz, evleneceğiz!" demesiyle birlikte Satou'nun dizlerinin bağı çözülüp kendini kaybetmesi, akabinde gerçekten intihar etmeye çalışması, bana göre acı tatlı bölümlerin şahı Welcome to God'da "Hamileyim" dediği anda böğrümüze çarpan yumruk, hatta çok öncesindeki flashback'de "Ayrıldım, bu seni mutlu etti mi?" sorusuna Satou'nun "Pek değil" cevabı (Hani bazı anlar gelir söylediğinizin doğru mu yalan mı olduğunu siz bile anlayamazsınız yada bir cevap verene dek geçen sürede milyonlarca yıl geçmiş gibi hissedersiniz) ne denli sahici anlardı? Ve dahası, Hitomi göründüğü her sahneyle hepimizin içindeki hastalıklı, acı çeken, yanlızlığın labirentlerinde duvarlara çarpa çarpa kendi olmaktan bile vazgeçmeye başlayan "bizlere" ne denli benziyordu? Sahi ya, "artık marketlerde herşey, hatta son model cep telefonları bile bulunuyor. Ama insan ilişkileri satın alınmıyor" yada "Belki daha o zamanlar çıkmalıydık..." dediğinde hissettiklerimizin toplamı belki de gördüğümüz hiçbirşeyin kurgu olmadığını, aslında hepimizin kendi hayat hikayesinin sağlamasını izlediğimizi gösteriyor ve bunu en çok, güldüğümüz herşeye acı şekilde bakakaldığım 2. izleyişte daha iyi anlayabiliyorum. Seni unutmayacağız. Göründüğün her saniye içimizde hayal kırıklıklarıyla karışık, düne dek hatırlamak istemediklerimizi bize hatırlatarak bize kattıkların için, yaşamak ve ölmek için sebeplerimizin olmasını bizlere öğrettiğin için, tutunamayan olmanın bir stereotip olmadığını hepimizin içindeki tutunamayanı afişe ederek en güzel şekilde gösterdiğin için... ve en çok da... hiçbir insanın diğerinden kopuk, ıssız bir ada olmadığını bize yaşattığın için. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Aurora Borealis 13 Ekim 2010 Share 13 Ekim 2010 gece izlerken aklımda kurduğum yazmak istediğim bir sürü cümlem vardı. şimdi ise ne yazmam gerekir bilmiyorum. herkes özellikle akuma ve luna aslına bana diyecek pek söz bırkamamış tavsiye etmeyi kenara bırakıyorum kesinlikle herkesin izlemesi gereken bir anime olduğunu düşünüyorum. basit bir anime değildir. abartıdan uzak, gerçek hayatın tam içinden bir seri bu. size hiç bir şey vermemesi mümkün değil. bir sahnesi bile olsa sizin size gerçekliğinizde, görmediğiniz, hayatınızda kaçırdığınız ya da görüpte görmemezlikten geldiğiniz bir gerçeğinizi tokat gibi yüzünüze çarpanlardan bu seri. mangakasını ve yönetmeni ayrıca tebrik etmek gerekiyor. izleyiciyi boğmadan yer yer güldürürken düşündürerek, yer yer direk üzerek acının üzerine basarak, vurguları insanların gözüne sokarak anlatmışlar. dedim ya aslında denebilecek çok şey var ama bana çok fazla söz bırakılmamış. izleyin...(müzikleri de oldukça isabetli seçilmiş ancak sürekli çalan şarkı hangisiydi hatırlamıyorum şimdi, benide kahrmanımız gibi delirtecekti:)) Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Önerilen İletiler
Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın
Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor
Hesap oluştur
Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.
Hesap OluşturGiriş yap
Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.
Giriş Yap