Hades Project Zeorymer (1988)

Giriş:

Zeorymer'i ilk kez 2000'lerin ortalarında, belki 10 yıldır aradığım Daimaju Gekitou Hagane No Oni'nin orjinal ismine rastladığımda aynı yönetmenin benzer çizgideki işi olduğunu öğrenerek araştırmaya başlamıştım. Super Robot Wars serisinin GBA'daki son oyunu Robot Wars J'de Zeorymer'in de gizli birim olarak ortaya çıkması ve buna hemen hemen yakın zamanda serinin Fansub'lanması ile seriyi yeniden htırladım ve izledim. Olaya ani şekilde giriş yapan 4 bölümlük OVA, 2. ve özellikle 3. bölümlerde tabir'i caizse izleyiciyi duvardan duvara savuracak gerçekleri ortaya çıkartarak enfes bir bilimkurgu-komplo hikayesi ortaya çıkartıyor. Maalesef 4. yani son OVA'da, daha önce oluşturulan tüm bu potansiyel yazık dedirtecek denli boşa gidiyor. Yine de hala 3. bölümde serinin ulaştığı nokta açısından bu serinin animasyon ve kurgu alanında ders konusu olarak okutulması gerektiğini düşünürüm.

Tanıtım:

Alternatif yakın geçmişte, dünyanın en büyük ağır sanayi, bilgisayar teknolojisi ve askeri şirketlerinin çoğu aslında Hau Dragon isimli Çin menşeili ezoterik bir vakfın paravan şirketleridir ve bu oluşum dünyayı kontrollerine almak yada yoketmenin kendi kaderleri olduğuna inanan bir yeraltı organizasyonudur. Ölümcül gizliliklerine rağmen, Hau Dragon'un yarattığı, her biri tabiatın 8 gücünü temcil eden ve her biri tek başına ordularla savaşabilecek, birkaç şehri tek atışta imha edebilecek güçte ve nükleer silahları aciz bırakacak kadar dayanıklılıkta dev savaş makinaları olan Hakkeshuu'lardan 7'si, Hau Dragon'a ihanet eden bir bilimadamı -Kihara Masaki- tarafından kendi kendini imha sistemleri tetiklenerek yokedilmiş, bu olay sırasında eski Hau Dragon yönetici kastı hayatını kaybetmiş ve son birim olan Zeorymer taraf değiştiren Masaki tarafından kaçırılarak Japon hükümetine teslim edilmiştir. Fakat bu noktaya kadar olanlar başlangıcın sonu değil sadece sonun başlangıcıdır.

15 yıl sonra Hau Dragon'un başına Yuratei adlı acımasız ve duygusuz bir kadın liderin geçmesiyle birlikte Hau Dragon'un nihai amacının yeniden yeniden uygulamaya konmasına karar verilmiştir, -sonradan anlayacağınız gizli bir sebepten ötürü- yeniden inşaa edilemeyen Zeorymer yerine diğer 7 birim yeniden tamamlanmış ve ilk Hau Dragon saldırıları başlamıştır. Japon hükümeti ise elindeki tek koz olan Zeorymer'i devreye sokacaktır fakat bunun için sıradan bir hayatı olan Masato Akitsu adında bir okul çocuğu seçilir. Güne sıradan bir şekilde başlayan Masato, hükümet ajanları tarafından kaçırılır ve hücreye atılır. Burada aslında 15 yıldır yaşadığını sandığı tüm hayatın bir yalan olduğunu öğrenir ve kendisinden gizlenenler bu kadar da değildir: Aslında kendisi, tüm dünya için Hau Dragon'dan çok daha büyük bir tehdittir!

İnceleme:

Beni tanıyanlar "Real Robot" (Gundam, Macross, Votoms, Patlabor gibi nispeten küçük ve gerçekçi Mecha'ları işleyen alttür) türünü ne kadar sevdiğimi bilirler fakat bu tür kadar örneği karşımıza çıkmayan ama bu denli sevdiğim bir tür var ki o da "Super Robot" (İlk olarak Go Nagai ve Tadao Nagahama'nın serilerinde yarattığı klasik tür) serileri kadar, belki de onlardan çok daha güçlü birimlere sahip, fakat yine de hala ordu, hükümet, komplolar, milyonlarca yıl önceki/şimdiki ölü uygarlıklar gibi temaları işleyebilen ve çoğu zaman post apokaliptik sonlarla biten yapımlarda karşımıza çıkan hibrid tür: Eskilerden Ideon, yenilerden 90'lar sonu 2000 başından RahXephon gibi. Yada bir ölçüde Evangelion gibi. Bu yan türün en hissedilebilir örneklerini Toshiki Hirano'nun yapımları ile görmeye başladıktan sonra sıra aynı yönetmenin izlemediğim bu türden son serisine gelmişti: Zeorymer

Tabii yapım tarihine baktığımızda bu yapım, tüm türün tarihi içinde olabilecek en özgün Mecha konsepti denemelerinden birisi. Bunu ne ben tartışabilirim ne de başkası. Dizaynlar son derece hoş, özellikle de Rose C'est La Vie adlı düşman birim bir Mecha tasarımcısının tamamen serbest bırakıldığında, -hedeflenen şey hiç de "Real Robot" konseptine girmediği halde- setting'i TTGL gibi kendiyle dalga geçer hale sokmaksızın tür için standardın en üst noktalarına ulaşılabilineceğini bize gösteriyor.

Çoğu serinin aksine olayın hükümet kademeleri/ordu birimleri çapındaki bağlantı noktalarından bağımsız anlatılmaması, düşmanın kendi içindeki iç çatışmaları, ana karakterin korkak ve çekingen bir Amuro Ray taklidi olmaması takdire şayan noktalar. Animasyonlar yönetmenin önceki işlerinde olduğu gibi yanlızca "zamanının çok ötesinde" şeklinde özetlenebilecek çalışmalar olmuşlar.

Zeorymer'ın asıl sorunu TV serisi, yada en azından 6 OVA olması gereken hikayenin oldukça zorlama şekilde 4. bölümün ortasında gibi bitirilmiş olması. Öyle ki 3. bölümde kendinize gelemezken 4. bölümü tam ekran izlerken bittiğini gördüğünüzde "bu muydu?" diyeceksiniz. (Yönetmen Hirano'yu ne kadar seviyor ve özel bir saygı duyuyor olsam da maalesef sonuç olarak reji olarak iyi olan yönetmenin "iyi bir hikaye anlatıcısı" niteliğine sahip olduğunu söylemek mümkün değil) Benim kafamdaki son en azından kapostrof idi fakat seride bir son bile yok. Aslında var fakat ne olduğu tamamen boş bırakılmış.

Ayrıca hikayede gereksiz sahneler yok gibi birşey olmasına rağmen dövüş sahneleri umduğunuzdan kısa sürüyor: Bunu yazmak istemesem de bir tür "ben kazandım" butonu gibi birşey var gibi. Sonuçta birşeyler harika giderken bazı şeyler hiç uygulamaya konmaya fırsat bulunamamış sonucuna varıyoruz, tabii bunun tek sebebi de bu hikayenin 4 bölüme sığmayacak kadar detaylı ve uzun olması gerektiği için.

Manga:

Hal böyleyken, Manga'sını okumaya karar verdim zira en azından Anime'de olmayan sahneler ve gerçek final bu Manga'da karşıma çıkabilir diye düşündüm fakat beni çok daha büyük hala kırıklığı bekledi zira burada karşıma dövüş sahnelerinden daha uzun süren ve en az kötü bir hentai'deki kadar kötü seks sahneleri, zaten varolmayan bir hikaye ve seridekinden hem çokdaha kısa süren hem çok çok daha kötü işlenmiş dövüş sahneleri bekliyordu. İşin tuhafı, bu Manga'nın aslında Yoshiki Takaya'nın (Guyver'in mangaka'sı olur kendileri) kaleminden çıkmış olması ve OVA serisinin Manga'nın orjinalinden çok daha "sahici" durması.

Manga ile Anime arasındaki yapısal en büyük fark Zeorymer'ın Manga'da kullanıcısı paramparça olsa da ölmesini engellemesi ama bunun için minareyi kılıfına adam gibi uyduran bir açıklaması var.

1983'deki bu Manga'nın haricinde 2007 ve 2008'de çıkmış 2 ayrı cildi daha bulunuyor fakat henüz okuma imkanım olmadı zaten Anime News Network'de filan değil de bir tek Wikipedia'daki sayfasında bahsediliyor. Sonuncusu şu an hala yayınlanıyormuş, bulan olursa tez elden bana bildirsin lütfen.

Oyun:

Zeorymer'in Super Robot Wars J'de yeraldığını yazmıştım. (Bilmeyen arkadaşlar için: Super Robot Wars serisi 1990'dan beri devam eden Turn Based bir strateji serisi, yönettiğimiz birimler ise Mecha serilerinde gördüğümüz birimler ve pilotlar) Bazı şartları yerine getirirseniz sadece bu oyuna özel ortaya çıkan ve tüm Hakkeshuu'ların saldırılarına ve yan özelliklerine sahip "Great Zeorymer" formu ortaya çıkıyor ve bu haliyle haritanın neredeyse yarısındaki düşmanları tek vuruşta imha edebiliyor! Ama bunun bir bedeli var: Eğer Great Zeorymer'i alacak şartları yerine getirirseniz oyundaki diğer tüm gizli karakterler ve Mecha'ları kaybetmeyi kabul etmiş oluyorsunuz: Seçim sizin.

Sonuç:

Zeorymer, OVA'daki sonunu ve 80'lerdeki şaka gibi Manga'sını saymazsak Mecha türünün zirvelerinden birisi. Hem "nasıl yapılmalı" hem de "nasıl yapılmamalı" türünden bir ders konusu olarak bile izleyebilirsiniz. Bu seriyi türü seven sevmeyen herkese öneriyorum zira kullanılamayan potansiyelin boyutları, türün kendi sınırlarını çok ama çok aşıyor. Umarım ileride bir gün bu serinin uzun bir remake TV serisi yapılır.

Eline, klavyene sağlık Akuma. Yine muhteşem bir inceleme olmuş.

ellerine sağlık çok güzel bir atnıtım olmuş

böyle bi tanıtımdan sonra kendimi izlemk zorundaymışım gibi hissediyorum:D

fakat bunun için sıradan bir hayatı olan Masato Akitsu adında bir okul çocuğu seçilir. Güne sıradan bir şekilde başlayan Masato, hükümet ajanları tarafından kaçırılır ve hücreye atılır.

bu kısım acayip şekilde bana code geass ı hatırlattı

@symgon

Hikayenin 3. bölümünde Lelouch örneğini verirken ne dediğimi daha iyi anlayacaksın. Zaten C.C. karakteri için de Miku'dan esinlenildiğini düşünüyorum ben.