"Favori Anime" Kavramı

Sizin favori animelerinizden, gönüllerinizde taht kuran animelerden bahsetmek istiyorum.

Neden favori animenizdir? İlk izlediğiniz animelerden biri olduğu için mi? Hani şu "anime otaku" yoluna adım attığınızda ilk karşınıza çıkan ve soluksuz izlediğiniz, nefes almayı unuttuğunuz her detayına kafayı taktığınız animeler midir? Yoksa izlediğiniz 100. anime seriniz de favori anime listenize girebilir, ve ben bu animeyi ilk animemden daha çok seviyorum diyebilir misiniz?

Veya ilk izlediğiniz anime için, "bu aslında çok vasat bir yapımmış, ama ben o dönem nasıl fark edecektim ki bunu?" söylevinde bulunduğunuz hiç oldu mu yoksa ona sonsuz desteğinizi hep sürdürdünüz mü?

Hellsing Ultimate

Kan, vahşet, silah, vampirler ve birbirlerinden nefret eden güçlü gruplar.

İstediğim her şey onda var. Bu yüzden favorim. Birde adamı kanser etmese daha iyi olacak.

Zamanında favori animem Death Note idi. Hiçbir anime bu kadar iyi olamaz diyordum. Sonra Code Geass izledim, dedim DN'den daha güzel. Sonra OP izlemeye başladım, dedim böyle bir anime yok! Geçenlerde One Outs izledim, o da favorilerim arasına girdi.

Demek istediğim şey, anime izledikçe karşımıza izlediklerimizden iyisi çıkabiliyor. Yukarıda saydıklarım en çok sevdiğim 4 anime. Death Note bir zamanlar en baştayken, başka animeler izledikçe aşağılara düştü.

Hiçbir zaman şu anime çok iyi ondan iyisi olmaz demedim. Arada bi kaç bölüm izleyip bıraktığım seriler beni heyecanla sürüklemeyen seriler kötü serilerdi işte onlar favori anime listeme giremediler. Tabi bu bana kötü gelen animelerin dışında konusunu, çizimlerini ve konu akışını beğendiğim ama sonunu sevmediğim animeler oldu aynı şekilde onlarda favori anime listeme giremediler ^^'

Zamanla insnalr bir öncekinden daha iyi bir iş çıkaracaklar eminim ama yinede ben içerisinden birisini favori olarak değilde tüm beğendiklerimi aynı seviyede tutacağım.

valla otakuluktan falan filan anlamam. çokta anime izlemem. ama tek tercihim olursa her şeyi ile; açılışı, kapanışı, karakterleri, hikayesi, görseli, seslendirmesi ile beni kendine hayran birakan tek one outs oldu

Rose of Versailles benim en sevdiğim anime, ne kadar çok anime izlersem izleyeyim değişmeyecek (şu ana kadar değişmedi) beni kendisine bağlayan şey, tarihi bir olayı anlatması mı, güzel bir aşk hikayesi oluşu mu, Oscar gibi güçlü bir bayan karakteri mi, çarpıcı sonu mu... tv' de ilk izlediğimde neler hissetmiştim şimdi hatırlayamıyorum. Belki de çocukluk yıllarına ait güzel bir anı olduğu için bu kadar bağlıyım. Yerine başka bir animeyi koyamıyorum. Hikaye anlatımı o kadar gerçek gelmişti ki anime bitiminde ansiklopedilerde hayali karakterleri arar bulmuştum kendimi.

Gerçekten bir sürü güzel anime izledim ama ondan aldığım hazzı hiçbirinden alamadım.

One Piece

Benim favori kavramım daha çok benim ayaklarımı yerden kesen yapımlar olur. Bunların en başında One piece gelir. Çünkü one pieceyi her yönüyle seviyorum. Bana gaz veren arka plan müzikleri, karakterleri, karater arasında ki ilişkiler, bir kişi için dünyayı karşısına alabilecek olması beni benden almıştır. Nasıl özel hayatta arkadaşlığa önem veriyorsam bu anime de arkadaşlığa ne kadar önem verdiği göstermekte.

Slam Dunk - İzlerken çok eğlendim, güldüm, hüzünlendim, heyecanlandım. Benim için bir klasik Slam Dunk.

Hajime no Ippo - Hajime şuana kadar izlerken en çok heyecanlandığım seri. Yumruklarıma hakim olamıyordum, az sallamadım Ippo ile bende yumruk. O yenildi, ben üzüldüm, o yendi ben sevindim. Ringe çıkmış bir boksör gibi heyecan hissettiriyor size izlerken. Ben Ippo'yum deyip az dempsey roll hareketini yapmadım.

Haibane Renmei - İzleyeli çok uzun zaman oldu ama kendimi bulduğumu hissettiğim bir animeydi.

D.Gray-man - İlk 60 bölümünü beni öyle sıkmıştı ki bırakmayı düşünüyordum ama sonra bir aksiyon, bir sır perdesi, soru işaretleri doldu ki senaryo pufff ve bağlandım bir anda ama sonu çok açık bitti animenin. Bir son bile yok ortada mangadan devam ediyor ama çeviren yok şuan için.

Toradora - En başta karakterleri çok sevdim, sonra diyaloglar çok hoş ve komik, okul animelerini sevmişimdir ve taiga işte benim hatun dedim. Aşk vardı bide ama sıkmıyordu insanı.

Bunun dışında herkez gibi/çoğu kişi gibi bende Fullmetal Alchemist, Code Geass, Death Note, Naruto, One Piece, Ga Rei Zero, Durarara, Baccano, Great Teacher Onizuka seviyorum ve favori olabilir hepsi. Kişiye bağlı. Geçen MAL da bir anime vardı hatırlamıyorum merak ettim baktım kaç kişi favorisine koymuş diye 2 kişi koymuş.

Benim favori kavramım şudur.Bir anime bana herşeyi tattırabiliyorsa,yeri geldiğinde gülmeyi,yeri geldiğinde ağlamayı,yeri geldiğinde heyecanlanmayı,yeri geldiğinde korkmayı ve de bir sonraki bölümü merak içinde beklememi sağlıyorsa o anime benim için favori animedir.Birçok anime izledim ancak bana sorarsanız favorim en fazla 10 tane çıkar.Bu yüzden Favori Anime için biraz ince eleyip sık dokumak gerekir.

Benimkilerden birkaçı;One Piece,Hajime No Ippo,FullMetal Alchemist Brotherhood,Giant Killing,Katekyo Hitman Reborn,Black Lagoon,Clannad,D.Gray-Man(devam etse 1 numaramdı),School Rumble,DragonBall-Z-Kai...

benim için en özel anime sailor moon dur çünkü o olmasaydı animenin varlığından bile haberim olmazdı. anime konusunda açıkcası öylesine zevk için arada izliyorum diyemem gerçekten üstünde durduğum bir hobi zaten ayırdığım vaktin de karşılığını aldığımı düşünüyorum ve eğer animeden haberim olmasaydı şimdi olduğum gibi bir insan olmazdım. kendimi düşünemiyorum bile o şekilde xD

ama favorim sailor moon değil tabii ki.

full metal alchemist: bh bir daha böyle bir anime olmayacak çünkü kusursuz. izlediğim kusursuz tek anime buydu ve büyük olasılıkla öyle kalacak. eleştireceğim en ufak bir noktası yok bunun yanında mükemmel olmadığı hiçbir yön yok. karakterler, kurgu, hikaye, görsellik, final aklına ne gelirse hepsinde kusursuz bir animeydi.

favori animem açık ara budur ama Ouran ve Slam Dunk manganın sonuna kadar gitseydi fma nın yanına eklerdim. Bunun yanısıra Code Geass ve Junjou Romantica da anlatılmaz yaşanır xD Code Geassin kurgusu, görselliği çok iyiydi. Junjou Romantica ise oooofff offf tüm bayanlara nowaki gibi bir sevgili dilerim

Rose of Versailles benim en sevdiğim anime, ne kadar çok anime izlersem izleyeyim değişmeyecek (şu ana kadar değişmedi) beni kendisine bağlayan şey, tarihi bir olayı anlatması mı, güzel bir aşk hikayesi oluşu mu, Oscar gibi güçlü bir bayan karakteri mi, çarpıcı sonu mu... tv' de ilk izlediğimde neler hissetmiştim şimdi hatırlayamıyorum. Belki de çocukluk yıllarına ait güzel bir anı olduğu için bu kadar bağlıyım. Yerine başka bir animeyi koyamıyorum. Hikaye anlatımı o kadar gerçek gelmişti ki anime bitiminde ansiklopedilerde hayali karakterleri arar bulmuştum kendimi.

Gerçekten bir sürü güzel anime izledim ama ondan aldığım hazzı hiçbirinden alamadım.

Benim beklediğim mesaj bu tarzda veya zıttı olanlardı. "Favori animem" kavramı benim için birazda o animeyi sahiplenmek manasına geliyor. Misal one piece benim için öyledir. Kesinlikle kimseye laf ettirmedim, laf edene de elimde olmadan kelimenin tam anlamıyla uyuz oluyorum .

Bu duyguların garip ve gereksiz olduğu konusunu da tartışılır, sorun değil. Ama benim için bu şekilde hissettiğim bir kaç seri var, ve ben bu günlerde bir tanesini hakikatten sorgulamaya başladım. Lain'den bahsediyorum. İlk indirip izlediğim animedir. Nedeni hatırlamıyorum, o dönem belkide anime nedir araştırırken ilk karşıma çıkan oydu.

Her ne kadar onun tahtını sarsacak animeler gelsede ardından ( Nana) en büyük adaydır (ama izlediğim 100 kusuruncu anime serisidir.) nana'yı bir türlü onun gibi sahiplenemem veya biri laf söyleyince o kadar da üzerime alınmam. Ben daha çok bunun sadece bana ait bir his olup olmadığını merak ediyorum.

içindeki her şeyiyle bana bir şeyler his ettirmiştir.bu kadar basit.

Sadece anime için konuşmamak lazım tabi.

Favori serilerimin hep beni eğlendiren seriler olmuştur. Komedi türü demiyorum yanlış anlamayın. Zaten sektörün amacı bireyi eğlendirmektir. Merak ederek, korkarak, düşünerek eğlenir insan. Ama favori serilerim arasında en ilginç bağ'a sahip olduğum seri bleach. Bilmiyorum ben hep eğleniyorum bu seride. Kötü gitse de iyi gitse de ondan tad olmasını biliyorum. Onun eksiklerinle dalga geçmeyi veya artılarını göklere çıkarmayı seviyorum. Bu seri batsada göklere çıksada beni eğlendirmesini biliyor. O yüzden favorilerim arasında.

Edit: Ayrıca Kubo Tite ile dalga geçmeyi ve yine onu göklere çıkarmayı seviyorum. Adamın en çok sevdiğim yanı ise, karakterleri kayırmaması. Birçok kişi toushiro diyecek şimdi ama o veletin o kadar ön plana çıkıp hayran kazanmasını sağlayan da kt'dir. Sonradan tutup fanservice sarmamıştır KT. KT'nin yerinde başka bir mangaka olsaydı Aizen'i çoktan öldürürdü. Bir villain düşünün ki onca ankette hep geri sırada hep arkalarda ama hala seride. O yüzden kt'nin diğer birçok mangaka gibi okuyucuya oynamamasını," benim serim bu arkadaş işinize gelirse" demesini hep takdir etmişimdir.

ben de sahiplendiğim animenin eleştirilmesine uyuz olurum bknz: Ouran xD

Sevdiğim, özdeşleştiğim, kendimden birşeyler bulduğum, tekrar izlerken bile ilk günkü kadar zevk aldığım her türde çok Anime vardır ama inovasyon sahibi olmasıyla, Anime tarihini değiştirmesiyle, iyi-yada kötü tarafta olsa da yüzlerce hatırlanabilir ve de "doğan-yaşayan-ölen" karakterleri ile, çoğu serinin 300 bölümde anlatamadıklarını 6 ile 50 bölüm arası bir genişlik içinde anlatabilmesiyle, "aslında ne oldu?" babından onlarca yıl arkadaşlarınızla tartışabileceğiniz yön taşıması ile, herşeyden ziyade "Anime'de öykü anlatıcılığı ve evren dizaynı" konusuna temel örnek teşkil etmesiyle bende önem taşıyan Gundam ve Votoms serilerinin yeri bende ayrıdır.

"Favori Anime"

kişiden kişye deyişir kim kan kim romatik kim duygusal

ben GTO ve türleri gercek hayatan gecen veya gecebilecek

senaryo kişilik hikayelerini severim

misal=Suzuka,gto,Ichigo 100%,Clannad,(Gekijouban Clannad )Hanbun no Tsuki ga Noboru Sora

Hmm. Benim için izlediğim en iyi anime koltuğunda 'Eyeshield 21' vardır hiç şüphe yok ki.

Neden mi öyle? Uzun uzun yazabilirim de, kısaca sevdiğim yönlerini bahsediyim. Sadece ana karakter üstünde durulmaması, yan karakterlerin bile geçmişini görmemiz. Her maçın heyecandan hop oturup hop kalktırması. [bknz; Shinryuuji, Oujo White Knights maçı] Dram, aksiyon ve de komediyi tam anlamıyla seride işleyebilmesi. Shin Seijuuro gibi katı bir karakteri seyirciye komik göstermeyi becerebilmes. [bknz; 31. Bölüm Panther ile Shin'in Yaban Domuzu repliği]

Karakterlerini genellikle sevmem, nefret ettiğim karakter sayısı azdır. Kız karakterlerinin geri zekalı olmaması da başka sevdiğim bir yönü. Tabii bunların yanında opening ile ending şarkılarının da güzelliği geliyor. Kendisi bu ve de sayamadığım bir çok neden yüzünden benim için favori anime kavramını tam anlamıyla karşılıyor.

Son olarak; Devil wants you! YA-HA! diyim de konsepte uygun olsun. lol

Başlığı o dönemde pek giremediğim için kaçırmışım ama güzel bir başlık olmuş,konuya dönersek;

Özz'ün tutkusunu bilirim,eminim ki o da benim Rose of Versailles tutkumu bilir,ne kadar çok izlemiş olmam önemli değil bu seriyi çünkü her izleyişimde ilk izleyişimdeki heyecanı bulacağımdan eminim,aynı şekilde bu heyecanın verdiği etkiyle sanki ilk kez izliyormuşum gibi her anında ilgimi hiçbir şey yıldıramayacaktır bu seriye karşı.

Rose of Versailles'i neden sevdiğime gelince sanırım Özz'ün yazdıklarına ekleyecek farklı bir şeyim yok diye düşünüyorum,ne konusundan vazgeçebilirim,ne içindeki tarihi öğelerin bir oya edasıyla işlenişini es geçebilirim ne de Oscar gibi bir karakterin varlığını görmezden gelebilirim...Belki birçok öğeyi daha da fantastikleştirerek bize sevdirmeleri amaçlanmıştır bu seri için ama ne olursa olsun aklıma ilk gelen seridir Rose of Versailles. Tv.de izlediğim dönemlerin nostaljiliği mi onu favorim yapmaya itiyor diye düşündüğümdeyse kesinlikle olumsuz cevap geliyor çünkü inanıyorum ki onu bu konuma getiren ben için böyle bir etki kuvvetini ortaya seremez,tetikleyen öğelerden birisidir belki de ama her şeyiyle bir bütün olarak düşündüğüm yapımların ilk sırasındadır ve bu konumunu kimseye kaptırmaz.Oscar faktörünü ilk izlediğimde bile nasıl bir tutkuyla bağlandığımı hatırlıyorum,oysa o dönemde anime kavramının derinine bu kadar inmemiştim ama şundan adım gibi eminim ki bugünkü anime tutkumu oluşturan öğe kesinlikle Rose of Versailles'tir ve ona yapılan her olumsuz eleştiri bana yapılıyormuş gibi hissediyorum ya da Oscar'a yapılan en hafif olumsuz eleştiri bile bana dokunmaktadır hem de fazlasıyla.

Rose of Versailles serisi kadar ilk sıraya yerleştiremedim ama onun ardından gelen yapımlardan ikisi de Rurouni Kenshin: Meiji Kenkaku Romantan - Tsuiokuhen ve Fate/stay Night'tır.

Merak ediyorum acaba birdaha Legend of The Galactic Heroes gibi bir animeye rastlıyacakmıyım ?...Sanırsam imkansız...

Her ne kadar konuda bayağı soru işaretleri olsada , Bleach beni en çok çoşturan,güldüren seridir.Sanırım en büyük etkisi karakterleri yüzünden olsa gerek.Aizen , Kenpachi , Byakuya,Gin vs.. daha hepsinden seri çıkabilicek karakterler var serinin içinde.

zhenya demiş ki:

Merak ediyorum acaba birdaha Legend of The Galactic Heroes gibi bir animeye rastlıyacakmıyım ?...Sanırsam imkansız...

Evet sana katılıyorum. Bir daha Legend of The Galactic Heroes gibi bir animeyi görebiliceğimi pek sanmıyorum şu hayatımda. Hatta daha sonrası için bile ihtimal vermiyorum...Mühteşem bir anime...

Naruto:Hikayesi,ostları,sıkmaması zaten içerdiği türleride iyi gayet.1 günde 45 bölüm izlemiştim.Öyle yani

Benim favori animem Kesinlikle NHK ni Youkoso animesidir.Aslında izlediğim animelerin doğaüstü değilde gerçek hayata uygun olmasını pek umursamam.Ama NHK tamamen gerçeklerden yola çıkılarak yapılmış bir anime verdiği mesajlar ve içeriği bakımından toplumdaki bozulmalara dikkat çekiyor.Eleştirel bir yanı da olan bir anime.Bu zaman zaman insanı çok güldürüyor bazen de gerçekten ağlatıyor.Bazen ana karekterin başından geçen bir olay karşısında "evet bence de " diyebiliyorsunuz ve gülmekten kırılırken bile hafiften bir acı hissediyorsunuz-ki kara mizah dedikleri şey de bu olsa gerek. Sonuç olarak etkisinde kaldığım pek çok anime olsa da NHK ni Youkoso beni diğerlerinden daha farklı bir şekilde etkilediği için şimdilik favorim...