Susano'o 17 Eylül 2010 Share 17 Eylül 2010 Bu başlık altında birkaç yıl önce bulduğum Tao te Ching, yani "Yol ve Erdem" kitabından bazı maddeleri sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. İnternette çevirilerine rastlayabilirsiniz fakat, eski Çince'den çevirmesi oldukça zor olduğundan farklı yorumlar olduğunu göreceksiniz. Kitabın yazarı, Lao Tzu (Laozi olarak da geçiyor) olarak kabul edilse de, bu konuda tarihçilerin tamamı aynı fikirde değil. Milattan önce 600 yılında doğduğu ve 130 yıl yaşadığı biliniyor. Taoizmin babası olduğu söylenebilir. Ayrıca bu başlığa Sosyal Gruplardan, Felsefi Akımlar grubuna girerek de ulaşabilirsiniz. Fazla uzatmadan konuya giriyorum. YOL VE ERDEM KİTABI Bölüm 1 Anlatılabilen Tao ebedi Tao değildir. İsimlendirilebilen isim ebedi isim değildir. İsimlendirilemeyen ebediyen gerçektir. İsimlendirmek her özgün şeyin kökenidir. Arzulardan bağımsız, gizemi keşfedersiniz. Arzulara yakalanırsanız, sadece belirtileri görürsünüz. Gizem ve belirtiler aynı kaynaktan doğar. Bu kaynağın adı karanlıktır. Karanlık içinde karanlık. Tüm anlayışa giden bir geçit. Bölüm 2 İnsanlar bir şeyi güzel olarak görmeye başlayınca, diğer şeyler çirkin olur. İnsanlar bir şeyi iyi olarak görmeye başlayınca, diğer şeyler kötü olur. Olmak ve olmamak birbirini yaratır. Zor ve kolay birbirine destek olur. Uzun ve kısa birbirini tanımlar. Yüksek ve alçak birbirine ihtiyaç duyar. Önce ve sonra birbirini takip eder. Bu yüzden Üstad hiçbir şey yapmayarak davranır ve hiçbir şey söylemeyerek öğretir. Ortaya çıkarlar ve O onların gelmesine izin verir, ortadan kaybolurlar ve O onların gitmesine izin verir. Sahiptir ama egemen değildir, davranır ama beklentisi yoktur. İşini bitirdiğinde, unutur. İşte bu yüzden ebediyen hayatta kalır. Bölüm 3 Büyük insanlara gereğinden fazla itibar ederseniz, insanlar güçsüz hale gelir. Varlıklara (mal) fazla paha biçerseniz, insanlar hırsızlık etmeye başlar. Üstad insanların zihinlerini boşaltıp çekirdeklerini doldurarak liderlik eder, hırslarını zayıflatıp kararlılıklarını güçlendirerek. Bildikleri ve arzuladıkları herşeyi kaybettirir ve bildiğini zannedenlerin aklında kargaşa yaratır. "Hiçbir şey yapmamayı" uygulayın ve herşey yerli yerine oturacaktır. Bölüm 4 Tao bir kuyu gibidir kullanılır ama asla bitmez. Ebedi boşluk gibidir sonsuz ihtimallerle doludur. Saklıdır ama her zaman mevcuttur. Onu yaratan kimdir bilmiyorum. Tanrıdan bile eskidir. Bölüm 5 Tao taraf tutmaz; hem iyiyi hem kötüyü doğurur. Üstad taraf tutmaz; Azizleri de günahkarları da kabul eder. Tao bir körük gibidir, boştur ama becerisi sonsuzdur. Ne kadar çok kullanılırsa, o kadar çok üretir, ne kadar çok konuşulursa, o kadar az anlaşılır. Merkeze tutunun. Bölüm 6 Tao için Büyük Anne derler, boştur ama bitmez, tükenmezdir, sonsuz dünyalar doğurur. Her zaman içinizdedir. İstediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. Bölüm 7 Tao sonsuzdur, ebedidir. Neden ebedidir? Hiç doğmadığı için, asla ölemez. Kendisi için bir arzusu yoktur, bu yüzden tüm varlıklar için vardır. Üstad arkada kalır, bu yüzden öndedir. Tüm şeylerden kopmuştur, bu yüzden hepsi ile birdir. Kendisini bıraktığı için, tamamen tatmin olmuştur. Bölüm 8 En büyük iyi su gibidir, gayret sarfetmeden herşeyi besler. İnsanların hor gördüğü alçak yerlerde mutludur. Yani Tao gibidir. İkamet ederken, yere yakın yaşayın. Düşünürken, basit yaklaşın. Anlaşmazlık olduğunda, adil ve cömert olun. Yönetirken, kontrol altında tutmaya çalışmayın. İşinizde, sevdiğiniz şeyi yapın. Aile yaşantısında, her zaman mevcut bulunun. Sadece kendiniz olmak ile mutlu olduğunuzda ve kendinizi kimseyle kıyaslayıp, yarışmadığınızda, herkes size saygı duyacaktır. Bölüm 9 Kâsenizi ağzına kadar doldurursanız, dökülecektir. Bıçağınızı keskinleştirmeye devam ederseniz, körleşecektir. Para ve güvenlik peşinde koşarsanız, kalbiniz asla açılmayacaktır. İnsanların onay vermesini önemserseniz, onların mahkumu olursunuz. İşinizi yapın ve geri çekilin. Dinginliğe giden yegâne yol budur. Bölüm 10 Zihninizi, özünde olan tekliği muhafaza ederek, tatlı sözlerle kandırarak gezinmesine engel olabilir misiniz? Bedeninizin yeni doğmuş bir bebek gibi, yumuşak ve esnek olmasını sağlayabilir misiniz? Işık haricinde bir şey görmez hale gelene kadar, içgörünüzü temizleyebilir misiniz? Kendi arzularınızı yüklemeden, başka insanları sevip öncülük edebilir misiniz? En hayati konularda dahi olayları akışına bırakarak üstesinden gelebilir misiniz? Kendi zihninizden bir adım geri çıkarak, böylelikle tüm varlıkları anlayabilir misiniz? Doğurmak ve besleyip büyütmek, hakim olmadan sahip olmak, beklentiler olmaksızın hareket etmek, öncülük etmek ve kontrol etmeye çalışmamak: en büyük erdem budur. Bölüm 11 Tekerlekleri çomaklara oturturuz, ama at arabasını hareket ettiren merkezindeki deliktir. Kile şekil verip bir çanak yaparız, ama istediğimiz şeyi barındıran içindeki boşluktur. Ahşabı işler ve ev yaparız, ama onu yaşanır kılan içerideki boş alandır. Varlık ile uğraşırız, ama kullandığımız şey yokluktur. Bölüm 12 Renkler gözü körleştirir. Sesler kulakları sağırlaştırır. Çeşniler tat alışı uyuşturur. Düşünceler zihni zayıflatır. Tutkular kalbi soldurur. Üstad dünyayı gözlemler fakat kendi içgörüsüne güvenir. Olay ve varlıkların gelip gitmesine izin verir. Kalbi gökyüzü kadar açıktır. Bölüm 13 Başarı, başarısızlık kadar tehlikelidir. Umut korku kadar koftur. Başarı başarısızlık kadar tehlikelidir ne anlama gelir? Merdivenden yukarı çıkıyor da olsanız, aşağı iniyor da olsanız, bulunduğunuz mevki sallantıdadır. Her iki ayağınız da yere bastığı zaman, dengenizi sürekli koruyabilirsiniz. Umut korku kadar koftur ne anlama gelir? Umut ve korku, ikisi de kendimizi düşünmemizden doğan birer hayaldir. Kendimizi, kendimiz olarak görmediğimiz zaman, korkacak neyimiz olabilir ki? Dünyayı kendiniz gibi görün. Olay ve varlıkları olduğu gibi kabul edip onlara inanın. Dünyayı, kendinizi sever gibi sevin; böylelikle tüm varlıklara önem verip sevebilirsiniz. Bölüm 14 Bak, ve onu göremezsin. Dinle, ve onu duyamazsın. Uzan, ve ona erişemezsin. Yukarıdayken, parlak değildir. Aşağıdayken, karanlık değildir. Kusursuz olan, isimlendirilemeyen hiçlik diyarına geri döner. Tüm biçimleri içeren bir biçim, görüntüsü olmayan bir görüntü, gizli, tüm kavrayışın ötesinde. Ona yaklaşın ve başlangıcı olmadığını göreceksiniz; takip edin ve sonu olmadığını göreceksiniz. Onu bilemezsiniz, ama o olabilirsiniz, kendi hayatınızda rahat olabilirsiniz. Sadece nereden geldiğinizin farkına varın: bilgeliğin temeli buradadır. Bölüm 15 Kâdim üstadlar engin ve sır dolu idiler. Bilgelikleri kavranılamazdı. Bunu tarif etmenin bir yolu yok; tek tarif edebileceğimiz nasıl göründükleridir. Dikkatliydiler, Buz tutmuş bir nehirden geçercesine. Düşman bölgesindeki bir savaşçı gibi tetikte. Bir misafir gibi nazikâne. Eriyen buz gibi akışkan. Bir ahşap parçası gibi şekillendirilebilir. Bir vadi gibi alıcı (kabul edici). Bir bardak su gibi berrak. Çamurunuzun dibe çöküp suyun temizlenmesini bekleyebilecek sabrınız var mı? Doğru eylem kendiliğinden ortaya çıkana kadar hareketsiz kalabilir misiniz? Üstad ifa etmeyi amaçlamaz. Ne amaçlar, ne de bekler. O mevcuttur, ve herşeyi nezaketle karşılayabilir. Bölüm 16 Zihninizi tüm düşüncelerden arındırın. Kalbinizin huzura ermesine izin verin. Varlıkların hengâmesini izleyin, ama dönüşlerini tefekkür edin. Evrendeki tüm ayrı varlıklar ortak kaynağa geri döner. Kaynağa geri dönmek dinginliktir. Kaynağın farkına varmaz iseniz, karışıklık ve hüzün içinde tökezlersiniz. Nereden geldinizin farkına vardığınızda, kendiliğinizden hoşgörülü olursunuz, tarafsız, neşelenmiş, bir büyükanne kadar sevecen, bir kral kadar vakur. Tao'nun mucizesine dalmışsanız, hayatın karşınıza çıkarabileceği her şey ile baş edebilirsiniz, ve ölüm kapınızı çaldığında, hazır olursunuz. Bölüm 17 Üstad yönettiği zaman, insanlar onun varlığını neredeyse hiç fark etmez. Ondan sonraki en iyi olan sevilen bir liderdir. Ondan sonraki ise korkulan. En kötüsü ise hor görülendir. İnsanlara güvenmezseniz, onları güvenilmez kişiler yaparsınız. Üstad konuşmaz, davranır. İşini bitirdiğinde, insanlar şöyle der: "Harika! Hepsinin üstesinden kendi başımıza geldik!" Bölüm 18 Büyük Tao unutulduğunda, iyilik ve sevgi/saygı ortaya çıkar. Bedenin zekası düşüşe geçtiğinde, zekilik ve bilgi ortaya çıkar. Ailede huzur kalmadığında, anne babaya saygı ortaya çıkar. Ülke kargaşaya düştüğünde ise, vatanperverlik doğar. Bölüm 19 Kutsallığı ve bilgeliği bir kenara atın, ve insanlar yüz kat daha mutlu olacaktır. Ahlâk ve adaleti bir kenara atın, ve insanlar doğru şeyi yapacaktır. Sanayiyi ve kârları bir kenara atın, ve hiç hırsız kalmayacaktır. Şayet bu üçü yetmiyor ise, halkanın merkezinde durun, ve her şeyin oluruna varmasını bekleyin. Bölüm 20 Düşünmeyi bırakın ve sorunlarınızı sonlandırın. Evet ve hayır arasında ne fark var? Başarı ve başarısızlık arasında ne fark var? Başkalarının değer verdiklerine değer vermek, uzak durduklarından da uzak durmak mı zorundasınız? Ne kadar saçma! Başka insanlar heyacanlanırlar, sanki bir geçit törenindeler gibi. Yalnızca ben umursamıyorum, yalnızca ben ifadesizim, gülümsemeyi henüz öğrenmemiş bir bebek gibi. Başka insanlar ihtiyaçları olan şeylere sahip; yalnızca benim bir hiçbir varlığım yok. Yalnızca ben avare avare dolaşıyorum, evi olmayan bir insan gibi. Bir ahmaktan farkım yok, zihnim bomboş. Başka insanlar parlak; yalnızca ben karanlığım. Başka insanlar daha keskin; yalnızca ben körelmişim. Başka insanların bir amacı var; yalnızca ben bilgisizim. Okyanusta bir dalga gibi sürükleniyorum, yönü olmayan rüzgâr gibi esiyorum. Sıradan insanlardan farklıyım. Büyük Anne'nin memesinden besleniyorum. Bölüm 21 Üstad zihnini her zaman, Tao ile birlikte tutar; ona parıltısını veren budur. Tao 'kavranamaz'dır. Zihni nasıl onunla birlikte olabilir ki? Çünkü o fikirlere takılıp kalmaz. Tao karanlık ve akıl erdirilmezdir. Öyleyse ona nasıl parıltı verebilir ki? Çünkü o, buna izin verir. Zaman ve uzayın varlığından çok öncelerinden bu yana, Tao vardır. Olmak veya olmamanın ötesindedir. Bunun doğru olduğunu nasıl mı biliyorum? Kendi içime bakıp görüyorum. Bölüm 22 Eğer bütün olmak istiyorsanız, parçalı olmanıza izin verin. Eğer düz olmak istiyorsanız, bükük olmanıza izin verin. Eğer dolu olmak istiyorsanız, boş olmanıza izin verin. Eğer yeniden doğmak istiyorsanız, ölmenize izin verin. Her şeyin size verilmesini istiyosanız, herşeyden vaz geçin. Üstad, Tao'nun içinde ikamet ederek, tüm diğer varlıklara örnek teşkil eder. Kendini göstermediği için, insanlar onun ışığını görebilir. Kanıtlayacak bir şeyi olmadığı için, insanlar sözlerine güvenebilir. Kim olduğunu bilmediği için, insanlar onda kendini görebilir. Zihninde hiçbir teşvik olmadığı için, yaptığı herşey başarılı olur. Kâdim Üstadlar söyle dediklerinde: "Herşeyin size verilmesini istiyosanız, herşeyden vaz geçin." boş tabirler kullanmamışlardı. Yalnızca Tao içinde yaşayarak hakiki kendiniz olabilirsiniz. Bölüm 23 Kendinizi tamamı ile ifade edin, ardından sessiz kalın. Doğanın kuvvetleri gibi olun: estiği zaman, yalnızca rüzgâr vardır; yağmur yağdığı zaman, yalnızca yağmur vardır; bulutlar geçince, aralarından güneş parlar. Kendinizi Tao'ya açarsanız, Tao ile bir olursunuz ve onu bünyenizde tamamı ile barındırabilirsiniz. Kendinizi iç görüye açarsanız, iç görü ile bir olursunuz ve onu tamamı ile kullanabilirsiniz. Kendinizi kayba açarsanız, kayıp ile bir olursunuz ve onu tamamı ile kabul edebilirsiniz. Kendinizi Tao'ya açın, sonra doğal tepkilerinize güvenin; ve her şey rayına oturacaktır. Bölüm 24 Parmak uçlarında duran kişi, sağlam durmaz. Acele eden kişi, uzağa gitmez. Parlamaya çalışan kişi, kendi ışığını kısar. Kendini tanımlayan kişi, gerçekte kim olduğunu bilemez. Başkaları üzerinde gücü olan kişi, kendini güçlendiremez. Yaptığı işe tutunan kişi, dayanabilen bir şey üretemez. Tao'ya uyum sağlamak istiyorsanız, işinizi yapın, sonra da bırakın gitsin. Bölüm 25 Evren doğmadan önce, şekilsiz ve mükemmel bir şey vardı. Dingin. Boş. Yalnız. Değişmeyen. Sonsuz. Ebediyen mevcut. O evrenin annesidir. Daha iyi bir isim olmadığından, adını Tao koydum. Tüm varlıkların içinde akar, içeride ve dışarıda, ve tüm varlıkların kaynağına döner. Tao büyüktür. Evren büyüktür. Dünya büyüktür. İnsanoğlu büyüktür. Bunlar dört büyük güçlerdir. İnsanoğlu dünyanın peşinden gider. Dünya evrenin peşinden gider. Evren Tao'nun peşinden gider. Tao yalnızca kendi peşinden gider. Bölüm 26 Ağır olan, ışığın köküdür. Hareketsiz olan, tüm hareketin kaynağıdır. Bu nedenle, Üstad gün boyu yolculuk eder, evinden hiç çıkmadan. Manzara ne kadar muhteşem olursa olsun, dingince kendi içinde kalır. Neden bir ülkenin başkanı, bir aptal gibi etrafta gezinmek zorunda olsun? Sağa sola savrulmanıza izin verirseniz, köklerinizle irtibatınız kopar. Tez canlılığın sizi hareket ettirmesine izin verirseniz, kimliğiniz ile irtibatınız kopar. Bölüm 27 İyi bir yolcunun sabit bir planı yoktur, ve varmaya niyetli değildir. İyi bir sanatçı sezgilerinin kendisini istediği yere götürmesine izin verir. İyi bir bilim adamı kendisini kavramlardan kurtarır, ve var olanı görmek için zihnini açık tutar. Bu nedenle, Üstad herkes için müsaittir, ve kimseyi geri çevirmez. Tüm durumları kullanmaya hazırdır, ve hiçbir şeyi boşa harcamaz. Buna ışığı somutlaştırmak denir. İyi insan, kötü insanın öğretmeni değilse nedir? Kötü insan, iyi insanın işi değilse nedir? Bunu anlamıyorsanız, kaybolursunuz, ne kadar zeki olursanız olun. Büyük sır budur. Bölüm 28 Erkeği bilin, ama dişiye bağlı kalın: dünyayı kucaklayıp kabul edin. Dünyayı kucaklarsanız, Tao sizi asla terk etmez ve küçük bir çocuk gibi olursunuz. Beyazı bilin, ama siyaha bağlı kalın: dünya için bir örnek olun. Dünya için örnek olursanız, Tao içinizde güçlü olur ve yapamayacağınız hiçbir şey olmaz. Kişisel olanları bilin, ama kişisel olmayana bağlı kalın: dünyayı olduğu gibi kabul edin. Dünyayı kabul ederseniz, Tao içinizde ışıldar ve en eski özünüze dönersiniz. Dünya boşluktan şekillenmiştir, bir kütükten şekillenmiş aletler gibi. Üstad aletleri bilir, ama kütüğe bağlı kalır: bu nedenle herşeyi kullanabilir. Bölüm 29 Dünyayı iyileştirmek istiyor musunuz? Bunun yapılabileceğini sanmıyorum. Dünya kutsaldır. İyileştirilemez. Onu kurcalarsanız, mahvedersiniz. Ona bir nesne gibi davranırsanız, kaybedersiniz. Önde olmanın bir zamanı vardır, arkada kalmanın da bir zamanı vardır. Harekete geçmenin bir zamanı vardır, dinlenmenin de bir zamanı vardır. Dinç olmanın bir zamanı vardır, yorulmanın da bir zamanı vardır. Emniyette olmanın bir zamanı vardır, tehlikede olmanın da bir zamanı vardır. Üstad, kontrol altında tutmaya çalışmadan herşeyi olduğu gibi görür. Kendi yollarında devam etmelerine izin verir, ve çemberin merkezinde ikamet eder. Bölüm 30 İnsanları yönetirken Tao'yu kullananlar, meseleleri zorlamaya ve düşmanları kaba kuvvetle mağlup etmeye çalışmaz. Her etkinin bir tepkisi vardır. Şiddet, iyi niyetli bile olsa, her zaman kişiye geri döner. Üstad işini yapar ve ardından durur. Evrenin sonsuza dek kontrol dışı olduğunu, ve olaylara egemen olmaya çalışmanın Tao'nun akıntısına ters olduğu bilir. Kendine inandığı için, başkalarını ikna etmeye çalışmaz. Kendisi ile mutlu olduğu için, başkalarının onayına ihtiyaç duymaz. Kendisini kabul ettiği için, bütün dünya onu kabul eder. Bölüm 31 Silahlar şiddet için yapılmış aletlerdir; tüm düzgün insanlar onlardan tiksinir. Silahlar korku için yapılmış aletlerdir; düzgün bir insan uzak duracaktır, yalnızca en korkunç ihtiyaç duyulan durumlar haricinde, ve yalnızca mecbur bırakıldıysa kullanır, ki o zaman da kendini azami miktarda dizginler. O'na göre en yüksek değer barıştır. Şayet barış parçalanmış ise, nasıl mutlu olabilir ki? Düşmanları şeytanlar değil ki, kendisi gibi insanlar. Ne onlara zarar vermek ister, ne de galibiyetine sevinir. Galibiyete nasıl sevinebilir ki, insanların canına kıyılmasından nasıl haz alabilir ki? Savaşa çok ciddi bir şekilde girer, içinde büyük keder ve merhamet bulundurur, bir cenazeye katılır gibidir. Bölüm 32 Tao algılanabilir değildir. Bir elektrondan bile daha küçüktür, içinde sayısız galaksi barındırır. Güçlü erkek ve kadınlar Tao'nun merkezinde kalabilselerdi, her şey uyum içinde olurdu. Dünya cennet olurdu. Tüm insanlar huzur içinde, kanunlar ise kalplerinde yazılı olurdu. İsim ve şekilleriniz olduğu zaman, bunların geçici olduğunu bilin. Bir kurum veya gelenekleriniz olduğu zaman, bunların işlevlerinin nerede biteceğini bilin. Durmanız gereken yeri bilirseniz, her türlü tehlikeden sakınabilirsiniz. Tüm varlıklar Tao'da son bulur, nehirlerin denize akması gibi. Bölüm 33 Başkalarını tanımak zekadır; kendinizi tanımak ise hakiki bilgeliktir. Başkalarında ustalaşmak kuvvettir; kendinizde ustalaşmak ise hakiki güçtür. Yeterince şeye sahip olduğunuzun farkına varırsanız, hakikaten zenginsinizdir. Merkezde kalıp ölümü tüm kalbinizle kabul ederseniz, sonsuza kadar dayanabilirsiniz. Bölüm 34 Büyük Tao her yere doğru akar. Tüm varlıklar ondan doğar, ama o, onları yaratmaz. Kendisini kendi işine akıtır, ama hiçbir iddiası yoktur. Sonsuz sayıda dünyayı besler, ama onlara bağlı kalmaz. Tüm varlıklar ile birleşmiş ve kalplerinde saklanmış olduğundan, ona mütevazi derler. Tüm varlıklar onun içinde yok olduğundan, ve yalnız başına dayandığından, ona büyük derler. O kendi büyüklüğünün farkında değildir; zaten bu yüzden gerçekten büyüktür. Bölüm 35 Tao'nun merkezinde olan kişi, dilediği yere tehlikeye düşmeden gidebilir. O, evrensel uyumu idrak eder, hatta büyük bir acının ortasındayken bile, çünkü kalbinde huzuru bulmuştur. Müzik veya güzel bir yemeğin kokusu insanların durup zevk almalarını sağlayabilir. Ama Tao'yu gösteren kelimeler monoton ve tatsız gibi görünür. Baktığınız zaman, görecek bir şey yoktur. Dinlediğiniz zaman, duyacak bir şey yoktur. Kullandığınız zaman, tükenmek bilmez. Bölüm 36 Bir şeyi küçültmek istiyorsanız, önce genişlemesine izin vermelisiniz. Bir şeyi ortadan kaldırmak istiyorsanız, önce gelişmesine izin vermelisiniz. Bir şeyi almak istiyorsanız, önce verilmesine izin vermelisiniz. Buna varlıkların oldukları halinin ince algılaması denir. Sertin üstesinden yumuşak gelir. Hızlının üstesinden yavaş gelir. Çalışmalarınızın bir sır olarak kalmasına izin verin. İnsanlara sadece sonuçları gösterin. Bölüm 37 Tao asla bir şey yapmaz, ama her şey onun üzerinden olur. Güçlü erkek ve kadınlar kendilerini onun içine yerleştirebilselerdi, bütün dünya, kendi doğal ritmi içinde dönüşüme uğramış olurdu. İnsanlar, basit günlük yaşamdan mutlu olurlar, uyum içinde, arzulardan özgür yaşarlardı. Arzular olmadığı zaman, her şey huzur içindedir. Bölüm 38 Üstad güçlü olmaya çalışmaz; bu yüzden gerçekten güçlüdür. Sıradan bir kişi güç peşinde koşar; ama asla yeterince gücü olmaz. Üstad hiçbir şey yapmaz, ama hiçbir şeyi bitirilmemiş bırakmaz. Sıradan bir kişi sürekli bir şeyler yapar, ama pek çoğu hala yapılmayı beklemektedir. Nazik bir kişi bir şeyler yapar, ama yine de bir şeyler eksik kalır. Adil bir kişi bir şeyler yapar, ama yapılacak çok şey bırakır. Ahlaklı bir kişi bir şeyler yapar, ve kimse cevap vermediğinde kolları sıvar ve güç kullanır. Tao kaybolduğu zaman, orada iyilik vardır. İyilik kaybolduğu zaman, orada ahlak vardır. Ahlak kaybolduğu zaman, orada ayinler vardır. Ayinler gerçek inancın kabuğudur, kargaşanın başlangıcıdır. Bu yüzden Üstad derinlerle ilgilenir, yüzeydekiler ile değil, meyve ile ilgilenir, çiçek ile değil. Kendisi için bir dileği yoktur. Hakikat içinde yaşar, ve tüm illüzyonların gitmesine izin verir. Bölüm 39 Tao ile uyum içinde iken, gökyüzü açık ve geniştir, toprak katı ve doludur, tüm canlılar birlikte beslenir, bulundukları durumdan hoşnutturlar, durmaksızın kendilerini tekrar ederler, durmaksızın yenilerler. İnsan Tao'ya müdahale ettiğinde, gökyüzü kirlenir, toprak tükenir, denge parçalanır, canlıların soyu tükenir. Üstad parçalara sevgi ile yaklaşır, çünkü bütünü anlamaktadır. Sürekli uyguladığı şey tevazudur. Mücevher gibi parıldamaz ama Tao'nun kendisini şekillendirmesine izin verir, sıradan bir taş gibi, pürüzlü. Bölüm 40 Tao'nun hareketi geri dönmektir. Tao'nun yöntemi yol vermektir. Tüm şeyler 'var'lıktan doğar. 'Var'lık ise yokluktan doğar. Bölüm 41 Üstün bir insan Tao'yu duyduğu zaman, onu derhal somutlaştırmaya başlar. Sıradan bir insan Tao'yu duyduğu zaman, yarısına inanır, yarısından şüphelenir. Aptal bir insan Tao'yu duyduğu zaman, bağıra bağıra güler. Zaten gülmeseydi, bu Tao olmazdı. Bu yüzden şöyle derler: Işığa giden yol karanlık görünür, ileri giden yol geriye gidiyor gibi görünür, dosdoğru olan yol uzun görünür, gerçek güç zayıf görünür, gerçek saflık lekeli görünür, gerçek metanet değişken görünür, gerçek duruluk belirsiz görünür, en büyük sanat pek sade görünür, en büyük sevgi kayıtsız görünür, en büyük bilgelik çocukça görünür. Tao hiçbir yerde değildir. Ama herşeyi besler ve tamamlar. Bölüm 42 Tao, Bir'e hayat verir. Bir, İki'ye hayat verir. İki, Üç'e hayat verir. Üç, tüm varlıkara hayat verir. Tüm varlıklar sırtlarını dişi olana verir ve yüzlerini erkeğe döner. Erkek ve dişi birleştiğinde, tüm varlıklar ahenge ulaşır. Sıradan insanlar yalnızlıktan nefret eder. Ama Üstad ondan faydalanır, kendi yalnızlığına sarılır, tüm evrenle bir olduğunu bilir. Bölüm 43 Dünyadaki en hassas varlık dünyadaki en dayanıklı olanın üstesinden gelir. Madde olmayan şey alan olmayan yere girer. Bu, eylemsizliğin değerini gösterir. Kelime kullanmadan öğretmek, eylemde bulunmadan davranmak: Üstad'ın yolu budur. Bölüm 44 Şan ve doğruluk: bunlardan hangisi daha önemli? Para ve mutluluk: bunlardan hangisi daha değerli? Başarı ve başarısızlık: bunlardan hangisi daha yıkıcı? Memnuniyet için başkalarına bakarsanız, asla gerçekten memnun olamazsınız. Mutluluğunuz paraya bağlı ise, asla kendiniz ile mutlu olamazsınız. Elinizde bulunan ile mutlu olun; her şeyin her zamanki halinden zevk alın. Eksik bir şey olmadığını fark ettiğinizde, tüm dünya size ait olacaktır. Bölüm 45 Hakiki mükemmellik kusurlu görünür, ama mükemmel bir şekilde kendisidir. Hakiki doluluk boş görünür, ama dolu bir şekilde mevcuttur. Hakiki düzlük eğri görünür. Hakiki bilgelik aptalca görünür. Hakiki sanat hünersiz görünür. Üstad olayların olmasına izin verir. Olaylar olageldikçe onları şekillendirir. O yoldan çekilir ve Tao kendi adına konuşur. Bölüm 46 Bir ülke Tao ile uyum içinde ise, insanlar yük vagonları ve pulluklar üretir. Bir ülke Tao'ya aykırı hareket ederse, şehirlerin dışına savaş arabaları yığılır. Korkudan daha büyük bir yanılsama yoktur, kendini savunmaya hazırlanmaktan daha büyük bir yanlış yoktur, bir düşmana sahip olmaktan daha büyük bir bahtsızlık yoktur. Kim ki tüm korkuların içini görür, her zaman emniyette olur. Bölüm 47 Kapınızı açmadan, kalbinizi dünyaya açabilirsiniz. Pencerenizden dışarı bakmadan, Tao'nun özünü görebilirsiniz. Ne kadar çok bilirseniz, o kadar az anlarsınız. Üstad ayrılmadan varır, ışığı bakmadan görür, hiçbir şey yapmadan başarır. Bölüm 48 Bilginin peşinde iken, her gün bir şeyler eklenir. Tao uygulanıyor iken, her gün bir şeyler eksilir. Eksildikçe, bir şeyleri zorlama gereği de azalır, en sonunda eylemsizliğe varırsınız. Hiçbir şey yapılmadığında, hiçbir şey yapılmadan bırakılmamış olur. Gerçek ustalık, varlıkların kendi yolunda gitmesine izin vererek kazanılır. Müdahale ederek kazanılamaz. Bölüm 49 Üstad'ın kendine ait bir zihni yoktur. İnsanların zihinleri ile çalışır. İyi olan insanlara karşı iyidir. İyi olmayan insanlara karşı da iyidir. Hakiki iyilik işte budur. Güvenilir insanlara güvenir. Güvenilmez insanlara da güvenir. Hakiki güven işte budur. Üstad'ın zihni boşluk gibidir. İnsanlar onu anlamaz. Ona bakıp beklerler. O, onlara kendi çocukları gibi davranır. Bölüm 50 Üstad kendisini anın getireceğine teslim eder. Bir gün öleceğini bilir, ve tutunacağı hiçbir şey yoktur: zihninde hiçbir yanılsama, bedeninde hiçbir direnç yoktur. Eylemleri hakkında düşünmez; eylemleri varlığının özünden akar. Hayatında hiçbir şeyi zapt etmez, bu yüzden ölmeye hazırdır, bir adamın yorucu bir günden sonra uyumaya hazır olması gibi. Bölüm 51 Evrendeki tüm varlıklar Tao'nun birer ifadesidir. Varoluşa doğru atlar, şuursuz, mükemmel, özgür, fiziksel bir beden alır, koşulların kendisini tamamlamasına izin verir. Bu yüzden tüm varlıklar kendiliğinden Tao'ya saygı gösterirler. Tao tüm varlıklara hayat verir, onları besler, muhafaza eder, onlara bakar, teselli eder, korur, kendine geri alır, sahip olmadan yaratır, beklenti olmadan davranır, müdahale etmeden rehberlik eder. Bu yüzdendir ki, Tao'nun sevigisi tüm varlıkların doğasında vardır. Bölüm 52 Başlangıçta Tao vardı. Herşey ondan yayıldı; herşey ona döner. Kökeni bulmak için, belirtileri takip edin. Çocukları tanıyıp annelerini bulduğunuz zaman, kederden özgür kalacaksınız. Zihninizi yargılar içinde ve arzu trafiğinde kapatırsanız, kalbiniz sıkıntıya düşer. Zihninizin yargılamasını engel olur ve hisler tarafından yönlendirilmezseniz, kalbiniz huzur bulacaktır. Karanlığın içini görmek duruluktur. Yol vermeyi bilmek kuvvettir. Kendi ışığınızı kullanın ve ışığın kaynağına geri dönün. Buna ebediyeti tatbik etmek denir. Bölüm 53 Büyük olan Yol kolaydır, ama insanlar yandan gitmeyi tercih eder. Denge kaybolduğu zaman dikkatli olun. Tao'nun içinde merkezde kalın. Çiftçiler topraklarını kaybederken, Zengin alavereciler muvaffak olduklarında; ülkeyi yönetenler paraları tedaviler yerine silaha harcadıklarında; fukaranın yardım isteyeceği kimse yokken, üst tabakadakiler müsrif ve sorumsuz olduklarında- tüm bunlar hırsızlık ve kargaşadır. Tao ile uyum içinde olmamaktır. Bölüm 54 Tao'ya ekilen her kimse kökünden sökülemez. Tao'ya sarılan her kimse ayağı kaydırılamaz. Onun ismi nesilden nesile saygı ile anılır. Tao'nun hayatınızda bulunasına izin verin böylece samimi olursunuz. Ailenizde bulunmasına izin verin böylece aileniz sağlıklı gelişecektir. Ülkenizde bulunmasına izin verin böylece ülkeniz bütün diğer ülkelere örnek bir ülke olacaktır. Evrende bulunmasına izin verin ve evren şarkı söyleyecektir. Bunun doğru olduğunu nasıl biliyorum? Kendi içime bakarak. Bölüm 55 Her kim Tao ile uyum içinde ise yeni doğmuş bir çocuk gibidir. Kemikleri yumuşak, kasları zayıf, ama kavrayışı çok güçlüdür. Erkek ve dişinin birleşmesi hakkında bir şey bilmez, ama buna rağmen cinsel gücü doruktadır, hayat veren gücü bu kadar yoğundur. Bütün gün çığlık atabilir, ama sesi asla kısılmaz, ahengi bu kadar eksiksizdir. Üstad'ın gücü de böyledir. O herşeyin gelmesine ve gitmesine izin verir, çabasızca, arzuları olmadan. Asla bir sonuç beklemez; bu yüzden hayal kırıklığına asla uğramaz. Asla hayal kırıklığına uğramaz; bu yüzden ruhu asla yaşlanmaz. Bölüm 56 Bilenler konuşmaz. Konuşanlar ise bilmez. Ağzınızı kapatın, duyularınızı söndürün, keskinliğinizi körleştirin, düğümlerinizi çözün, bakışlarınızı yumuşatın, tozlarınızın dibe çökmesini sağlayın, Bu sizin en eski kimliğinizdir. Tao gibi olun. Ona yaklaşılamaz, ondan uzaklaşılamaz, ondan kâr edilemez, ona zarar verilemez, ona hürmet edilemez, o rezil edilemez, Kendisini mütemadiyen teslim eder. Bu yüzden dayanır. Bölüm 57 Büyük bir önder olmak istiyorsanız, Tao'yu izlemeyi öğrenmelisiniz. Hükmetmeye çalışmayı bırakın. Sabit plan ve fikirleri bırakın, böylelikle dünya kendi kendini yönetecektir. Ne kadar çok yasak olursa, insanlar o kadar erdemsiz olur. Ne kadar çok silah olursa, insanlar o kadar emniyetsiz olur. Ne kadar çok devlet yardımı olurusa, halk o kadar özgüvensiz olur. Bu yüzden Üstad der ki: Kanunları bıraktım, ve halk dürüst oldu. Ekonomiyi bıraktım, ve halk muvaffak oldu. Dini bıraktım, ve insanlar dingin oldu. Müşterek iyilik için olan tüm arzuları bıraktım, ve iyilik çimenler kadar yaygın oldu. Bölüm 58 Bir ülke hoşgörü ile yönetilirse, halk rahat ve dürüst olur. Bir ülke baskı ile yönetilirse, halk karamsar ve hilekâr olur. İktidar arzusu iş başındayken, ülkü ne kadar yüksek olursa, sonuçlar o kadar düşük olur. İnsanları mutlu etmeye çalışın, ve ızdırap için altyapıyı hazırlamış olursunuz. İnsanları ahlaklı kılmaya çalışın, ve ahlaksızlık için altyapı hazırlamış olursunuz. Bu yüzden Üstad bir örnek olarak hizmet etmekten ve dileklerini empoze etmemekten memnundur. Onun ucu sivridir, fakat nüfuz etmez. Açık sözlüdür, fakat uysaldır. Işıl ışıldır, fakat gözleri rahatsız etmez. Bölüm 61 Bir ülke büyük güce eriştiğinde, bir deniz gibi olur: tüm akıntılar ona doğru akar. Ne kadar güçlenirse, alçak gönüllü olma gereği o kadar artar. Alçak gönüllülük Tao güvenmek anlamına gelir, böylelikle de, savunmaya geçmeye asla gerek duymamaktır. Büyük bir millet büyük bir insan gibidir: Bir hata yaptığı zaman, onun farkına varır. Farkına varırsa, hatasını kabul eder. Kabul ederse, hatasını düzeltir. Hatalarını gösteren kişileri en iyilik sever öğretmenleri olarak görür. Düşmanlarını ise kendisi üzerinden düşen gölge olarak. Bir ülke Tao'nun merkezinde ise, kendi halkını besler ve başkalarının meselelerine burnunu sokmaz, dünyadaki tüm ülkeler için bir ışık olur. Bölüm 62 Tao evrenin merkezidir, iyi bir insanın hazinesidir, kötü bir insanın sığınağıdır. Şeref güzel sözlerle satın alınabilir, saygı iyi eylemler ile kazanılabilir; ama Tao tüm değerlerin ötesindedir, ve onu kimse elde edemez. Bu yüzden, yeni bir lider doğduğunda, ona zenginliğiniz veya becerileriniz ile yardım etmeyi teklif etmeyin. Bunun yerine ona Tao'yu öğretmeyi teklif edin. Kadim Üstadlar neden Tao'ya itibar ederdi? Çünkü Tao ile bir olduğunuzda, aradığınız zaman, bulursunuz; ve bir hata yaptığınızda, affedilirsiniz. Bu yüzden herkes onu sever. Bölüm 63 Yapmadan davranın; çabasızca çalışın. Küçüğü büyük olarak düşünün azı ise çok olarak. Zor ile henüz kolayken yüzleşin; büyük görevi bir dizi küçük eylem ile başarın. Üstad asla büyük olanın peşinden koşmaz; böylelikle büyük olmayı başarır. Bir zorluk ile karşılaştığında, durur ve kendini ona verir. Kendi rahatına tutunmaz; bu yüzden sorunlar onun için sorun değildir. Bölüm 64 Kökü olan bir şeyi beslemek kolaydır. Taze olan bir şeyi düzeltmek kolaydır. Nazik olan bir şeyi kırmak kolaydır. Küçük olan bir şeyi dağıtmak kolaydır. Sorunu ortaya çıkmadan önce engelleyin. Varlıkları henüz oluşmadan düzene sokun. Büyük çam ağacı küçük bir filizden büyür. Binlerce kilometrelik bir yolculuk tek bir adımınız ile başlar. Hareket etmek için acele ederseniz, başarısız olursunuz. Varlıkları kavramak isterseniz, onları kaybedersiniz. Bir planı tamamlanması için zorlarsanız, neredeyse olgunlaşmış olanı mahvedersiniz. Bu yüzden Üstad olayların kendiliğinden gelişmesine izin vererek hareket eder. Başlangıçta olduğu gibi, sonda da sakince bekler. Hiçbir şeye sahip değildir, bu yüzden kaybedeceği hiçbir şey yoktur. Arzuladığı şey arzusuzluktur; öğrendiği şey öğrenmezliktir. O yalnızca insanlara her zaman olduklarını kişiyi hatırlatır. Tao dışında bir şeyi umursamaz. Bu yüzden tüm varlıkları umursayabilir. Bölüm 65 Kadim Üstadlar insanları eğitmeye çalışmadılar, ama nazikçe bilmemeyi öğrettiler. İnsanlar cevapları bildiğini düşündükleri zaman, onlara rehberlik etmek zorlaşır. Bilmediklerini bildikleri zaman, kendi yollarını bulabilirler. Nasıl yönetilmesi gerektiğini öğrenmek istiyorsanız, zengin ve zeki olmaktan kaçının. En basit kalıp en açık olanıdır. Sıradan bir hayat ile memnun olduğunuzda, kendi gerçek doğalarına giden yolu tüm insanlara gösterebilirsiniz. Bölüm 66 Tüm nehirler denize doğru akar çünkü o kendilerinden aşağıdadır. Ona gücünü alçakgönüllülüğü verir. İnsanları yönetmek istiyorsanız, kendinizi onların aşağısına yerleştirmelisiniz. İnsanlara önderlik etmek istiyorsanız, onların peşinden gitmeyi öğrenmelisiniz. Üstad insanların üstündedir, ama kimse baskı altında hissetmez. İnsanların önündedir, ama kimse idare edildiğini hissetmez. Tüm dünya ona müteşekkirdir. Çünkü o kimse ile yarışmaz, kimse de onunla yarışamaz. Bölüm 67 Bazıları benim öğretilerimin saçmalık olduğunu söyler. Bazıları da muazzam ama uygulanamaz olduğunu. Ama kendi içlerine bakanlar için, bu saçmalık çok mantıklıdır. Ve bunu uygulamaya koyanlar için, bu muazzamlığın kökleri çok derinlerdedir. Öğretecek yalnızca üç şeyim var: yalınlık, sabır, şefkât. Bu üçü sizin en büyük hazinenizdir. Eylem ve düşüncede yalınlık ile, varoluşun kaynağına gidersiniz. Düşman ve dostlara karşı sabır ile, var olan duruma uyum sağlarsınız. Kendinize karşı şefkât ile, dünyadaki tüm varlıkları bağdaştırırsınız. Bölüm 68 En iyi sporcu rakibinin en iyi formunda olmasını ister. En iyi komutan düşmanının zihnine girer. En iyi iş adamı toplumun iyiliğine hizmet eder. En iyi önder halkın dileklerininin peşinden gider. Onların hepsi rekabet etmemenin erdemini somutlaştırır. Rekabet etmeyi sevmediklerinden değil, rekabeti bir oyun olarak yaşarlar. Bunda, birer çocuk gibidirler ve Tao ile uyum içindedirler. Bölüm 69 Askerlerin bir sözü vardır: "İlk davranmaktansa bekleyip izlemek daha iyidir. Bir adım ilerlemektense iki adım geri çekilmek daha iyidir." Bunun adı ilerlemeden ileri gitmektir, silah kullanmadan geri çekilmektir. Düşmanınızı hafife almak kadar büyük bir talihsizlik yoktur. Düşmanınızı hafife almak onun kötü olduğunu düşünmetir. Böyle yaparak üç hazinenizi yok eder ve kendi düşmanınız olursunuz. İki büyük güç karşı karşıya geldiğinde, zafer yol vermeyi bilenin olacaktır. Bölüm 70 Benim öğretilerimi anlaması ve uygulamaya koyması kolaydır. Buna rağmen sizin zekanız bunu kavrayamayacaktır, ve onları uygulamaya çalıştığınızda, başarısız olacaksınız. Benim öğretilerim dünyadan bile eskidir. Anlamını nasıl kavrayabilirsiniz ki? Beni tanımak istiyorsanız, kendi kalbinize bakın. Bölüm 71 Bilmemek gerçek bilgidir. Bildiği farz etmek bir hastalıktır. Öncelikle hasta olduğunuzu fark edin; ondan sonra iyileşmeye başlayabilirsiniz. Üstad kendi kendinin hekimidir. Kendisini tüm bilmelerden iyileştirmiştir. Bu yüzden gerçekten bütündür. Bölüm 72 Huşu hissini kaybettikleri zaman, insanlar dine döner. Kendilerine güvenmedikleri zaman, otorite sahiplerine güvenmeye başlarlar. Bu yüzden Üstad geri çekilir ve insanların kafasını karıştırmaz. Bir öğretisi olmadan insanlara öğretir, böylelikle insanların öğrenecek bir şeyi olmaz. Bölüm 73 Tao her zaman rahattır. Rekabetin üstesinden gelir, tek kelime etmeden cevap verir, çağırılmadan varır, planı olmadan başarır. Onun ağı tüm evreni kapsar. Ve gözeneklerinin geniş olmasına rağmen arasından hiçbir şey geçemez. Bölüm 74 Her şeyin değiştiğini fark ederseniz, tutunmak isteyeceğiniz bir şey kalmaz. Ölmekten korkmuyorsanız, başaramayacağınız bir şey kalmaz. Geleceği kontrol altında tutmaya çalışmak usta marangozun yerine geçmek gibidir. Usta marangozun aletlerini kullandığınız zaman, kuvvetle muhtemel elinizi kesersiniz. Bölüm 75 Vergiler çok yüksek olduğu zaman, insanlar aç kalır. Hükümet çok fazla müdahale ettiği zaman, insanlar şevkini yitirir. İnsanların iyiliği için çalışın. Onlara güvenin; ve yalnız bırakın. Bölüm 76 İnsanlar yumuşak ve esnek olarak doğarlar; öldüklerinde, sert ve katıdırlar. Bitkiler narin ve bükülgen doğarlar; öldüklerinde, kırılgan ve kurudurlar. Yani her kim ki sert ve bükülmezdir, ölümün mürididir. Her kim ki yumuşak ve esnektir, yaşamın mürididir. Sert ve katı olanlar kırılacaktır. Yumuşak ve esnek olanlar üstün gelecektir. Bölüm 77 Dünyada davrandığı sürece, Tao bir yayın bükülmesi gibidir. Üst taraf aşağıya doğru; alt taraf yukarı doğru bükülür. Fazlalık ve eskiklikleri ayarlar, böylece mükemmel bir denge oluşur. Çok fazla olandan alır ve yetersiz olana verir. Kontrol etmeye çalışanlar, güçlerini koruyabilmek için kaba kuvvete başvuranlar, Tao'nun ters yönüne doğru giderler. Yetersiz olanlardan alırlar ve gereğinden fazlası olanlara verirler. Üstad her zaman verebilir çünkü onun zenginliğinin bir sınırı yoktur. Beklentisi olmadan davranır, övgü almadan başarılı olur, ve kendisini başkalarından üstün görmez. Bölüm 78 Dünyada hiçbir şey su kadar yumuşak ve yol verici değildir. Buna rağmen sert ve bükülmez olanın çözülmesinde onu geçebilecek hiçbir şey yoktur. Yumuşak olan sertin üstesinden gelir; narin olan katı olanın üstesinden gelir. Bunun doğru olduğunu herkes bilir, ama pek az uygulamaya koyabilir. Bu neden Üstad kederin içinde dingin kalır. Kötülük onun kalbine giremez. Yardım etmekten vaz geçtiği için, insanlar için en büyük yardım odur. Hakiki sözler çelişkili görünür. Bölüm 79 Başarısızlık bir fırsattır. Bir başkasını suçlarsanız, suçlamanın sonu yoktur. Bu neden Üstad kendi yükümlülüklerini yerine getirir ve kendi hatalarını düzeltir. Yapması gerekeni yapar ve başkalarından bir talepte bulunmaz. Bölüm 80 Bir ülke bilgelik ile yönetiliyor ise, vatandaşları mutlu olacaktır. Elleri ile yaptıkları işten zevk alırlar ve iş azaltacak makineler icad etmekle vakit kaybetmezler. Evlerini içtenlikle sevdikleri için, yolculuk etmek ile ilgilenmezler. Bir kaç araba ve tekne bulunabilir, ama bunlar bir yere gitmez. Bir silah depoları olabilir, ama bunları kimse kullanmaz. İnsanlar yediklerinden zevk alırlar, aileleri ile birlikte olmaktan zevk alırlar, haftasonlarını bahçeleri ile uğraşırlar, mahallenin işlerinden keyif alırlar. Ve yandaki ülke horozların ötüşü ve köpeklerin havlaması duyulacak kadar yakın olsa bile, oraları hiç görmeye gitmemiş olarak yaşlanıp ölmekten memnundurlar. Bölüm 81 Doğru sözler dokunaklı değildir; dokunaklı kelimeler doğru değildir. Bilge kişilerin fikirlerini kanıtlama gereksinimi yoktur; fikirlerini kanıtlama gereksinimi olanlar bilge değildir. Üstadın hiçbir varlığı (mal) yoktur. Başkaları için ne kadar çok iş yaparsa, o kadar mutlu olur. Başkalarına ne kadar çok şey verirse, o kadar zengin olur. Tao zorlamayarak besler. Hakim olmayarak, önderlik eder Üstad. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
necromancer 11 Haziran 2011 Share 11 Haziran 2011 çok etkilendim hemen bu kitabı bulup edinicem 4. defa baştan okuyorum ve hayat görüşüm değişmeye başladı Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Önerilen İletiler
Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın
Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor
Hesap oluştur
Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.
Hesap OluşturGiriş yap
Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.
Giriş Yap