Jump to content
  • Kayıt Ol

Bir insan neden fansub ve çeviri işi yapar?


gezz+

Önerilen İletiler

sevmediğim animeyi yapmam, sevdiğim animeyi isteyerek yaparım, ve indirildiğini görünce de bu bana büyük bi haz verir. bu gazla fansub yapmaya daha bi şevklenirim.

yabancı gruplarda çalışmak da iyi fikir aslında beğendim :birnumara:

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • İleti 104
  • Oluşturma
  • Son yanıt

En Çok Yazanlar

  • gezz+

    8

  • Susano'o

    6

  • Deddo

    5

  • Kisiliksiz

    5

Valla ben bu manyak tanimina uyan biriyim sanirim:spit:. Eger bir seri hosuma giderse isterse kimse indirip seyretmesin ama genede onu yaparim. Hatta bizim gruptaki bazi elemanlar, abi nerden buluyosun böyle eski animeleri seyredenide olmaz emegine yazik diyorlar.( Manyak misin diyeceklerde rütbeleri yetmiyor:spit:).

Manyak mısın arkadaşım? (Rütbesizlik rulz) :D:D:D:D:D:D:D

İsterse 10 kişi izlesin, emek karşılığını 1 kişi bile izlese buluyor. ^_^

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

İzlenmemiş her anime yenidir :)

(ne alaka bilmiyorum ama bu konuya gider gibi geldi yani her çeviri emeği karşılığını alır :P)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Ben çevirmen değilim, encoder da değilim. Manga editörüyüm. Bu da bizi pek farklı kılmaz herhalde. Benim bu işi yapma sebebim; Bahsedebileceğim bir meselem olması. Ara sıra soğumuyor değilim, "ne uğraşıcam, oturup animemi seyrederim" felan da derim. Lakin bir süre sonra yeniden yeniden yaparım. Bu işi seviyorum. Canım istedikçe yapar, kendimi çok işe yarar biri gibi hisseder ve otururum. Yani bu mekanda kendine bir "yer" edinmek istiyordur elbette herkes. "İşimi sevdiğim için yapıyorum" Tamam, sevdiğin için yapıyorsun ama neden seviyorsun ? Editimi yaparım, upload eder linki veririm, teşekkür felan gelir; Aa, yapabiliyor muyum? Yapabiliyorum.

Kimse bir küçük Emrah veya bir Luke Skywalker değil.

Ama ego sahibi olmak da o insanı bir Nuri Alço yapmaz, değil mi ?

Onu bunu geçtim, edit sayesinde bir şeyler de öğrendim. O konuda az çok işime yaradı.

"Sevdiği seriyi tanıtmak." Bu bir gerçek. Bunu ben de yapmak istedim. Ga-rei tanınsın diye fok balığı misali çırpındım ama işin komik tarafı; Ga-rei'yi yalnız benim bildiğim günleri özlüyorum. haha...

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Bu arada belirtmekte fayda var. Fansub sayesinde etkili bir şekilde kullanmayı öğrendiğiniz yazılım, programlama dili, codec, yabancı dil gibi şeyleri CV'ye eklemek, yılların çürütemediği o "Hem eğlenip hem öğreniyorum." klişesine Beşiktaş taraftarıymışçasına destek çıkıyor.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

bir insan neden fansub ve çeviri işi yapar ? sorusunun benim için cevabı şudur; hatta ufakta bi hikayesi vardır Asura Cryin serisinin çevirmeni olan Fatih arkadaşımızın 'kodlama işininin çeviri süresinden fazla olduğunu' sölediği yazıdan sonra bende kendisini o zmna kadar hiç tanımama rağmen böle böle bi makinam var kodlama sürecinde yardımcı olabilirsem ne mutlu bana demiştim (o zmna kadar kodlamanın ne olduğunu dahi bilmiyordum tabi. tek amacım serinin daha hızlı bi şekilde sunulması idi) , kendiside sağolsun o zmn ilgilenmişti benimle abi dedi şu şu programları indir şurdaki kaynakları biraz oku ztn senin makina canavar çok kısa sürede bu kodlama işini yaparız demişti ve benim encoder lık hayatım bölece başlamış oldu şu an ise takip edenlerin bildiği üzere 12 krallığı mehmet çeviriyor hitokiri kontrolünü yapıyor en son bana gelior ve o gün içerisinde kodlamalarını yapıp uploadera sıraya koyuyorum, tabiki upload etmek ne yazık ki kodlamaktan kat ve kat daha fazla zmn alıyor ama ttnetin bize sunduğu upload hızı bu kadar ne yazık ki , konumuza gelicek olursak eğer, benim için kodlama yapmanın iki amacı var , birincisi ztn işin büyük bi bölümünü yapmış olan çevirmenin üzerinden hiç olmassa kodlama ve upload etme yükünü alarak onun işini biraz hafifletmek , ikincisi ise bunu daha önceden msnden mehmete'de sölemiştim oda bilir çevirisi yapılmış olan bi animenin ilk izleyicisi olmanın verdiği haz :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

"Sevdiği seriyi tanıtmak." Bu bir gerçek. Bunu ben de yapmak istedim. Ga-rei tanınsın diye fok balığı misali çırpındım ama işin komik tarafı; Ga-rei'yi yalnız benim bildiğim günleri özlüyorum. haha...

Bu konuya bende birşeyler demek istiyorum. O kadar uğraştığımız, insanlara "Anime" kavramını aşılarken, biz mi yanlış aşılıyoruz, onlar mı kafasız? 2 anime izlemiş, gitmiş çeviriyi bulmuş adam akıllı bile izlememiş, konusunu tam kavramamış, sırf izlemiş gözükmek için izleyenler, gelip laf çarpıtıyor. Animeyi onun yarattığını, her bilgiyi bildiğini sanıyor. Sırf bu yüzden, "Death Note" serisinden soğudum. Halbuki ne etkilemişti o anime beni. Herkeste bi "fan"lık.

Kim için çeviriyoruz? Ne için çeviriyoruz? Başkaları izlesin diye mi? Başkasının bizim aldığımız hazzı/zevki almadığını düşünüyorum.

İnsanların fansub işini neden yaptığına gelince... Çeviriyi yapan, ingilizcesini geliştirmek ister. Encodeyi yapan, programcılığı, -az da olsa- öğrenir, bazı şeyler hakkında bilgi sahibi olur. Editörlük yapan, photoshop hakkında bilgi öğrenmek ister/geliştirmiştir göstermek ister. Tamamiyle kişinin kendi gelişimi amaçtır. Başarısını sergilemekte en büyük hakkı. Ben şahsen, "başkaları aman öğrensin" zihniyetiyle asla çalışmadım. Kendimi geliştirmek esas amacımdı.

"Ha başkaları da öğrensin, bu anime kavramından mahrum kalmasın" diyenler de vardır elbet. Ben demedim. Artık demiyorum/demeyeceğim. Adıma konuşuyorum :3

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Bu konuya bende birşeyler demek istiyorum. O kadar uğraştığımız, insanlara "Anime" kavramını aşılarken, biz mi yanlış aşılıyoruz, onlar mı kafasız? 2 anime izlemiş, gitmiş çeviriyi bulmuş adam akıllı bile izlememiş, konusunu tam kavramamış, sırf izlemiş gözükmek için izleyenler, gelip laf çarpıtıyor. Animeyi onun yarattığını, her bilgiyi bildiğini sanıyor. Sırf bu yüzden, "Death Note" serisinden soğudum. Halbuki ne etkilemişti o anime beni. Herkeste bi "fan"lık.

Kim için çeviriyoruz? Ne için çeviriyoruz? Başkaları izlesin diye mi? Başkasının bizim aldığımız hazzı/zevki almadığını düşünüyorum.

İnsanların fansub işini neden yaptığına gelince... Çeviriyi yapan, ingilizcesini geliştirmek ister. Encodeyi yapan, programcılığı, -az da olsa- öğrenir, bazı şeyler hakkında bilgi sahibi olur. Editörlük yapan, photoshop hakkında bilgi öğrenmek ister/geliştirmiştir göstermek ister. Tamamiyle kişinin kendi gelişimi amaçtır. Başarısını sergilemekte en büyük hakkı. Ben şahsen, "başkaları aman öğrensin" zihniyetiyle asla çalışmadım. Kendimi geliştirmek esas amacımdı.

"Ha başkaları da öğrensin, bu anime kavramından mahrum kalmasın" diyenler de vardır elbet. Ben demedim. Artık demiyorum/demeyeceğim. Adıma konuşuyorum :3

İngilizce tercümesi:

"Yo Stensei, i'm happy for ya and imma let you finish. But Death Note's one of the best animes of all time!"

Kendimi tutamadım, üzgünüm. :D :D :D :D :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

2 anime izlemiş, gitmiş çeviriyi bulmuş adam akıllı bile izlememiş, konusunu tam kavramamış, sırf izlemiş gözükmek için izleyenler, gelip laf çarpıtıyor. Animeyi onun yarattığını, her bilgiyi bildiğini sanıyor.

Burası bunları konuşmak için doğru yer değil. Ortam gerilmesin.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Deddo,

TIKLA

Amacım ortam germek değildi. Sadece fikrimi söyledim ^^' yanlış anlaşıldıysa kusura bakmayın ^^'

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Guest Cheza

Öncelikle bana göre neden fansub ve neden çeviri yaparsınız soruları tamamen farklı kulvarların sorusudur, bazı arkadaşlar fansub yapmayı dil öğrenmekle bağdaştırmış ki buna anlam veremedim, çeviri yapmak denilse tamam da, fansub yapınca dil mi öğreniliyor, çeviri bu işin temel kısmıdır fakat fansub kısmı tamamen zevk meselesidir kişi fansub yapmaktan zevk aldığı için fansub yapabilir, ama dil gelişimi ya da başkalarının anime izlemesini arttırmak fansub yapımından ziyade çeviri yapıp o animeyi Türkçeleştirmekle alakalıdır diye düşünüyorum.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Öncelikle bana göre neden fansub ve neden çeviri yaparsınız soruları tamamen farklı kulvarların sorusudur, bazı arkadaşlar fansub yapmayı dil öğrenmekle bağdaştırmış ki buna anlam veremedim, çeviri yapmak denilse tamam da, fansub yapınca dil mi öğreniliyor, çeviri bu işin temel kısmıdır fakat fansub kısmı tamamen zevk meselesidir kişi fansub yapmaktan zevk aldığı için fansub yapabilir, ama dil gelişimi ya da başkalarının anime izlemesini arttırmak fansub yapımından ziyade çeviri yapıp o animeyi Türkçeleştirmekle alakalıdır diye düşünüyorum.

Dediğine katılıyorum. Yani insan dilini geliştirmek için çeviri yapar, fansub ise işin süslemesidir belki de. Ancak şu da bir gerçek ki, saysak kaç tane eder bilemiyorum gerçi ama, bazı seriler var ki, sadece altyazı ile izlendiği zaman bir çok şey havada kalabilir. Bunu neden söylüyorum? Çevirmiş olduğum oniki krallık adlı seride çok önemli bilgiler içeren üst notlar koyuyorum. Sadece altyazı ile izlemek ile fansub'dan izlemek arasında fark var.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Abi bu işi ego için yapan bazı elemanlar var ki onlara hastayım. On numara kişilikler. Eğer öyle arkadaşlar gördüyseniz lütfen onlara en iyi şekilde davranın. Çünkü onlar herşeyin en iyisine laikler ( layik mi yoksa? Bunu hep karıştırıyorum yahu. Olsun beni ben yapan şeylerden biri bu da. En azından taklit olasılığı düşük asdfs )

Konu neydi? Ha pohpoflanmak isteyen arkadaşlardan bahsediyorduk. Gelin bu arkadaşları başka bir daldan inceleyelim. İnsan doğası gereği eksikliğini yaşadığı birşeyi tamamlamaya çalışır. O istediği şeyi tam olarak bulamasa da taklidini veya derece olarak azını arar, onla yetinir. Marie Antoinette hanım efendimiz de zamanında bu konuya dikkat çekmiş halkı için " Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler " demiştir. Fakat burdaki pasta bizim yaş günlerinde hepi börtdey deyip doğum günü çocuğunun üzerindeki mumları üflediği pasta değildir. Burdaki pasta hayvan yemidir. Gerçi herkes bilmez bunu ve deli der bu hanfendiye. Bence çok önemli bir noktaya dikkat çekmiş. Birşeyi bulamıyorsan onun benzeriyle veya derece olarak azıyla azıyla idare etmelisin demek istemiştir. Tabi kendisini bunu derken rahat ve sefa içinde olduğundan halk tarafından pek hoşnut karşılanmamıştır. Gel gelelim konumuza. Örneğin aile sevgisi. Bir çocuk yeteri kadar aile sevgisi almamışsa o aile ortamını yaşayamamışsa o ortamı o sıcaklığı başka yerlerde arar. En basitinden gider bir takımın amigosu olur. Onunla yatar onunla kalkar. Kendi gibi arkadaşlarıyla bir aile ortamı oluşturur ve aile sıcaklığını orda tatar. Tam olarak bu açlığını isteiğini tamamlayamasa bile bununla yetinir. Veya çevresi ve arkadaşları tarafından azilen bi çocuk ailesine ters davranıyorsa bunun nedeni de " şeklini " koyamamazlıktır. Çocuk ezilmişliğini başkalarını ezmeye çalaşarak kapamaya çalışır. Asi takılır anasını babasını tersler. Bu tıpkı şiddet görenin şiddet uygulaması gibidir. Gel gelelim iletimizin ana kahramanları olan gerçek hayatta hiçbir başarısı bulunmamış hiçbir zaman takdir görmemiş kişiliklere. Bunlar az önceki cümlenin tamlayanında da belirtiği gibi gerçek hayatta yaşadığı eksiklikleri bu sanal alemde tamamlamaya çalışmaktadırlar. Hayır onları ezmeye çalışmıyorum veya dalga geçmiyorum. Bu insan'ı insan yapan şeylerden biri. Dediğim gibi doğamızda var bu eksikliğini yaşadığımız şeyleri tamamlama isteği. Zaten o nedenle diyorum ya bu arkadaşlara iyi davranın onlar herşeyin en iyisine laikler diye.

Yalnız şimdi afacanın teki çıkar gelir " ben yapmıyorum öyle, ego için yapıyorum da ben hep takdir gördüm çevremden ne diyon sen? " Çok pis gülerim. Gin gibi. Doygunluğunu yaşadığın birşeyi tekrar tatmak için bu kadar can atmaz insan. Evet onun sürekli kalmasını ister ama bunu böyle bir sanal ortama taşımaz. En basitinden bir örnek vereyim. Doktorun tekini düşünün doçent mi ne olmuş artık nasıl yazılıyorsa. Adam o kadar okumuş ki dışarı çıkacak zamanı yok paso kafası kitaplarda. Sonra bi arkadaş ediniyor felan bara gidiyorlar. Arkadaşı diyor " oğlum şu kız sana bakıyor lan! ". O doktorun eli ayağı gövdesi beli bacağı ayrı bir oynamazsa ben bu forumda bi an bile durmam arkadaş. Ama gel gör barmene desin biri bunu. Barmen'in hareket şu " Salla gitsin " Adam çünkü doymuş. Aşmış olayı elini sallasa elisi. Barmen bu doktora benzemez. Bu tıpkı saçlarını omzuna kadar uzatmakta çıldıran ben ile kuzenim gibi. Kendisi benden 6 yaş büyük. Diyorum kendisine " oğlum şu lise bi bitsin saçlar omuzda. " Kendisi zamanında uzatmış sonra kesmiş, " yapma lan hiçbir yararı yok, kafa sallarken belki bi hoş oluyor ama o kadar uzamasına gerek yok. Sonra x Ayşe diyordu bana sanada çağla felan der. " ( x ufak kuzen ) Ben daha o hevesi onu tatmamış biri olarak çıldırırken o onu yaşamış tatmış biri olarak gayet rahat ve pek bi aksiyonu yok felan diyor. Buna artı bir örnek olarak lunapartka büyüklerin birşeye binmek istememesi ama çocuklarının bunun için çıldırması gibi. Çocuk tabi cocuk çıldırıyor. Ama büyük çocukluğunu yaşamış doygunluğa erişmiş pek takmıyor. Tabi bazı çocukluğunu yaşayamamış tipler şekilden şekile girmiyor değil o ufacık çarpışan arabalara binmek için. İşte o tipleri ben bizim pohpoflanmak isteyen arkadaşlarıma benzetiyorum. Dışardan öyle 1 saniye durup bakınca çok komik gözüküyorlar.

Yani artık bu arkadaşları bilelim iyi tanıyalım. Onları el üstünde tutup eksikliklerini tamamlamalarına izin verelim. Lütfen arkadaşlar bu arkadaşlar için elele verelim felan. Sonraki yazımda da bu arkadaşların çocukluklarına inmemi isteyenler olacaktır fakat. Olmaz yapmam. Bu kadar yeter. Kalın selametle.

Bu arkadaşlara önemli not: Her saat başı kendinze " Ben süperim ben süperim ben süperim " deyin. Yardımı dokunur sanırım. Öyle umuyorum.

Edit: O değil de ben beim buraya yolladığım son iletiden sonrakileri okumadım. Biri çıkıp o sırad aben ego için yapıyorum dediyse çok pis kavga çıkar sanırım : )

Edit2: Barmen doktor örneği değiştirilmiştir.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

bence kişisel gelişim için

ve seki bir söz vardır

yaptın banaysa öğrendin kendinedir

tüm cevirmen doslarıma saygılar

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Kendi adıma aklıma gelen son şeyler.

"Bunu çocukken izleseydim çok severdim."

"Kesinlikle çoğunluğun sevmeyeceği bir yapım ama bence kendince anlatmaya çalıştığı bir öyküsü var."

"Kendi tarzında eğlence sunuyor."

Bu üçünün sadece teki ya da kombinasyonları.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Guest Cheza

Aslında çeviri ya da fansub çalışmaları tamamen amatör çalışmalardır (hiçbir resmiyeti ve "haklı saklıdır" olayı olmayan ticari kaygı içermeyen çalışmalar), büyük çoğunluğun zevk için yaptığını düşünüyorum, bu zevk için yapılan çalışmaların zevk için yapılmasının yanında küçük bir yüzdede de yapıldığında alınan övgülerin de payı olabilmektedir, demin bahsettiğim kısmın dışında sadece saygınlık için yapanlar da var olabilir ama sadece saygınlık için (bir de nette :)) bu işi yapmak zevk için yapmaktan çok daha zordur, sonuçta beni ilgilendiren kısmı; çevirinin ne amaçla yapıldığından ziyade aslına sadık bir çeviri olması ve düzgün Türkçe kullanımıdır. Bu işi gerçekten düzgün yapanlar var, kendini geliştirmekte olanlar da var, ve önemli olan yapılan işin ciddiye alınmasıdır, yaptığı işi ciddiye alan birisi mutlaka o işte gelişecektir.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

gezz+ arkadaşımız güzel bir konu açmış ama ön yargılı ya da altında farklı bir şeyler bulma amacıyla da bunu yapmış izlenimi taşımakta. Olay fansub ya da genelden algılarsak, kısaca her şeyi yapmadaki amaç. Hakikaten bir insan deli midir de günlerini, haftalarını, aylarını bir seriye verir? Çevirsin, zamanlasın ne bilim kareoke falan filan... Ne kazanıyor, ne kazan mıyor?

Gelipde şunu bunu, şunun için yapıyorum demeyeceğim, gerekte yok. Bu işi dendiği gibi egomanyaklığı ile yapanda var, yapmayanda. Buradaki tüm yorumlar doğru, ayrıca bir o kadar da yanlış.

Bunun yerine izleyici kitlesine bir de baksak bir gün, yada bir ara? Tabii seyirci için sorun yok yeter ki çeviri vesaire biraz düzgün olsun. Ama kötü olursa, vay o altyazıyı yapanın haline :)

Türkiyede FanSub hakkıyla mı yapılıyor, yoksa hak ettiğini alıyor mu?

Neyse ya fazla kasmamak lazım. Kısa bir human ömrümüz var zaten. Hepimiz mutlu yaşayalım.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

evet, bir şeyleri eşeleme amacıyla böyle bir başlık açtım, istediğim cevapların çoğunu da aldım, hayal kırıklığına uğramadım yani.

Çünkü onlar herşeyin en iyisine laikler ( layik mi yoksa? Bunu hep karıştırıyorum yahu. Olsun beni ben yapan şeylerden biri bu da. En azından taklit olasılığı düşük asdfs )

ikisi de değil, layık. asdfasd:D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Güzel bir soru, görünce çok heyecanlandım ve hemen bütün yorumları tek tek okudum. Eklenebilecek pek fazla şey yok açıkçası çünkü sekiz sayfada konunun hemen hemen her yönü üzerinde durulmuş.

Bence bu işler de sanat gibi; öncelikle kendiniz için yaparsınız ama sonradan insanlarla paylaşmak ve akabinde de yararlı olabilmek istersiniz -ya da istemezsiniz, kişiliğinize bağlı olarak değişir. Ki bu, maddi/manevi bir karşılık beklenmeden yapılan bütün işlerde böyledir. Beğenilmek için yapmazsınız belki ama yaptıktan sonra beğenilmek istersiniz ve bu da denildiği gibi çok doğaldır. En azından bir teşekkür almak, takdir edilmek, faydalı olabilmek veya eleştiri almak ve bunların akabinde de tatmin olmak yahut birtakım konularda kendinizi daha da geliştirebilmek -artık sizin için hangisi/hangileri ise- gibi bir isteğiniz yoksa yaptığınız çalışmaları toplumla paylaşmanın bir anlamı, önemi yoktur zaten.

Benim bu işe bulaşmamdaki sebepler de şunlardı: Yapılan fansub çalışmalarına hayran olup nasıl yapıldığını merak etmem, yabancı dilimin yeterli düzeyde olup olmadığını görmek için yanıp tutuşuyor olmam, çeviri yeteneğimi test etme ve geliştirme arzum ve deneyimi kazanmak isteğim. Biraz da hayrım dokunur diye düşünmüştüm ama şimdilerde olayı böyle algılamıyorum; belki de o dönemde yaptığım çalışmalar fazla izlenilmediğinden bu iş bana daha çok kişisel geliyor.

Sonuç olarak eğer yaptığınız işler takip ediliyor ve siz de övgüler alıyorsanız elbette ki mutlu mesut olursunuz fakat bunlar iş bittikten sonra olan şeyler. İşinizi bitirmeden önceki amaçlarla bitirdikten sonraki amaçlar değişir. Bana kalırsa bu iki faktörden birisi bile olmasa fansub/çeviri işi çekilmez.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 ay sonra...

İlginç bir başlık olmuş, forumda çok vakit geçiremediğim için henüz görüyorum.

Hmm, neden? Güzel bir soru, yerinde bir soru.

Ben kendime öyle "animeci" demem, diyemem. Çünkü izlediğim (bitirdiğim) serilerin sayısı iki elin parmaklarını geçmez. Japonya & kültürü ile anime ile tanışmadan önce tanıştım, o yüzden benim için "Japonya'nın bir başka yüzü" oldu. Sonra 'Higurashi' serisini izledim. Hatalarına rağmen, gerçekten çok başarılı olduğuna inandığım bir seriydi.

Başka bir arkadaşımı da bu seriye başlattım, ancak İngilizce bilgisi yetersiz olunca ve 2. sezonu henüz çevrilmemiş olunca, dedim ben çevireyim.

2. sezon çevirisini (24 bölüm) tamamladığımda güzel hissettim, gerçekten zevk aldığımı farkettim. Her şeyden önce, boş vaktim çok vardı, İngilizcemin körelmesini engelliyordu. Özellikle Higurashi gibi lisanı ağır sayılabilecek konuşmaların bol geçtiği bir seri söz konusuysa.

Şimdilerde "no naku koro ni" serilerine kendimi adadım diyebilirim. Niçin? İngilizcesi yeterli olmayanların da bu serileri tanımasını diliyorum çünkü. Her ne kadar bir "anime uzmanı" konumunda olmasam da, geri çekilip de Türk izleyicilerinin ne tür animeleri izlediğine baktığım zaman pek hoş bir tablo gördüğümü söyleyemeyeceğim. Ancak canla başla çalışan bir "Türkçe Fansub, Çeviri" yapma hevesinde insan gruplarını gördükçe, biraz kendime geliyorum.

"Değişiklik yapmak isteyenler" çerçevesinde, çorbada benim de tuzum olsun istedim sanırım. Çok az tanınan bir seriyi seçmiştim. Derdim elbette "+REP" ya da "EMEÐE SAYGI, AGA" olmadı. Yalnızca bir iki takipçimin olduğunu bilmek bana yetti. Vardılar da. O yüzden bu kadar aydır hala devam ediyorum. Yoksa "benim 3-4 saatimi verdiğim bir anime bölümünü indiren 15 kişinin yüzünü bile görmemişim, niye devam edeyim ki?" diye düşünmeye devam etseydim, herhalde çoktan yarıda kalmış olurdu.

Ha, bir de görsel roman çeviri olayı var ki, o tamamen farklı bir dünya. Vakit buldukça onun için de yorum yaparım. (:

Tek tek üşenmeden diğer insanlara cevap da yazayım.

Dünyada hiç bir insan var mıdır ki anime/film vs. çevirirken tanınmak ilgi göstermek istemesin. Animeyi sevdirmek için çeviri yapıyorum diyen yalan söylüyordur kime neyi sevdiriyorsun ki. En fazla sevdiğin seriyi çevirerek onu sevdirip dolaylı olarak benim sevdiğim seriyi benim çevirimle izleyip beğendiler diyerek tatmin olursun.

Yup. 15 kişinin hayatında yarattığım inanılmaz değişim beni kişisel tatminin uçlarına götürüyor. O yüzden bir senedir bu seriyi çeviriyorum. Haklısın.

Sadece ego tatminidir . İngilizce'nin Japonca'nın veya x bir dilinin gelişmesi o fansub veya çevirinin bir sonucudur hiç kimse "Hacı dilimi geliştirmek için şu çeviri işine gireyim" diyerek girmemiştir.

Ben İngilizcemin körelmemesi için çeviriyorum mesela.

Alıntı yapayım;

Herkes bu hayatta bir şekilde kabul görmek ister.

Burası doğru. Ama bu bir amaç değildir. Ben açık açık söyleyeyim. Benim bu serileri çevirmedeki tek amacım, kalitesinin iyi olduğunu düşündüğüm şu serileri, İngilizcesi yetmeyen Türk anime izleyicisine tanıtmak, onların da izlemesini sağlamak. Sadece yüzlerce saatimi harcadıktan sonra, Türkiye'nin başka bir ucundaki X kişisinden kuru da olsa "Çevirilerin için teşekkürler" cevabını aldığım zaman seviniyorum. Niçin? Çünkü insanlara bir şeyler katma doğrultusu üzerindeki çabalarımın karşılığı olduğu için. Karşılık nedir, bir teşekkür mü? Hayır. O mesaj sadece gösteriyor ki, birisi, bir yerde, benim çevirimden faydalanmış. Demek ki yaptıklarım boşa gitmiyor. Bu da kabul görme isteğidir.

Ego tatmini farklı bir şeydir. Ego dediğin gibi ilkel çağlardan beri insanlarda varolduğuna inanılan bir şeydir. Ancak bir çizgi çizerken çok dikkatli olmalısın, çizginin öbür tarafında kimleri bıraktığının farkında değilsen tehlikeli bir çizgiye dönüşebilir.

"Bir ağaçta hem elma' date=' hem armut yetişmez ama, bu başka ağaçlarda başka meyvelerin yetişmediği anlamına gelmez. Elmalar sadece çevresinde elma gördüklerinden, dünyada sadece elmalar var sanabilir. Aynısı armutlar için de geçerli. Uzun sözün kısası, herkesi kendiniz gibi sanmayın. Yolun yarısına gelmeden de insan sarrafı olmaya kalkmayın. Yoksa dünyayı tanıyamazsınız ve günün birinde çok şaşırırsınız."[/i']

Benzer bir söz Hollandaca'da da var, gerçekten çok mantıklı ve realist bir yaklaşım. Kulağa küpe cinsten. (:

Ama benim acıdığım bu emeği harcamak değil bu emeği vefakar olmayan anime severlere harcamak büyük kayıp. Bölümleri hızlı verirsen senden kralı yok ama bekletirsen hemen salakça konuşmalar başlar hatta küfürler bile edilir.

Kim ne derse desin, az çok katılmadan edemeyeceğim buna.

Popüler olmayan bir seri seçtiğim için böyle yorumları kısmen daha az alıyorum. Hatta biraz haddimi aşmam gerekirse, bu seri takipçilerinin biraz daha anlayışlı ve saygılı olduğunu söyleyebilirim. 'Ben takip ediyorum, ondan izleyenler kesin benim gibidir' demiyorum elbette. Ancak hep söylediğim gibi, 'arkanıza yaslanıp izleyebileceğiniz bir seri' olmadığı için, hitap edeceği kesimler biraz daha belli. Gerek içindeki konunun ağırlığı olsun, gerekse diğer etmenler olsun, 4sprz'in bahsettiği 'anime kitlesinden' daha az kişiyi çekiyor kendine Higurashi ile Umineko.

Terbiyesizlik kötü şey. Hiçbir karşılık beklemeden yaptığın şeylerin sonucunda saygısız yorumlar aldığında hem sinirleniyorsun, hem de üzülüyorsun. İsim vermeyeceğim ama tanıdığım bir sitenin chatboxunda çok saygısız pek çok yorum görüyorum. "Hacı xx ne zaman çıkacak ya? Çevirsenize artık." gibi terbiyesiz, kimi zamanlarda ise "Bak xx'i çevirmicekseniz biz çevircez, ne milleti oyalıyonuz?" gibi haddini aşan yorumları gördüğümde gerçekten düşünüyorum, ben bu gibi insanlara mı çeviri yapıyorum?

Ama bu konuya böyle bakmak karamsarlıktan öte bir şey getirmez. İyi yönden bakmak lâzım. Affedersiniz böyle hödükleri düşünmektense, varsın yoksun 5 kişi takip etsin sizden o seriyi, aklı başında hatta sevecen olsunlar, bence onlar yeter de artar. Ben sanırım o yüzden şanslıyım bile. Nerde çokluk orada... kötülük durumu yok sanırım bende. (: Takipçilerimin hepsine saygılar ve sevgiler buradan.

Tek tek üşenmeden diğer insanlara cevap da yazayım.

Üşendim. Yeter bu kadar şimdilik. xD

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@Skullchukka

Güzel yaklaşım. Okurken biraz kendimi gördüm doğrusu :) Higurashi'nin sadece ilk sezonunu izlemiş birisi olarak, umineko ve diğer "...no naku koro ni" parçaları ile beni tanıştıran kişi olarak tanıyorum seni. Görsel roman olayına henüz bakma fırsatım olmadı ama, farklı bir dünya olduğunu az çok tahmin edebiliyorum. Bu yaklaşımla devam edersin umarım :)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Şöhret!

Her insan içinde bulunduğu toplumun bireyleri tarafından yüceltilmeyi ister. Bu insanın doğasında olan temel duygulardan birisidir. Hepimizin bireyi olduğu bu anime aleminde kendisini daha çok kişinin tanıması ve yüceltmesi, bir çevirmenin en derindeki duygusu olabilir. Yukarıda bahsi geçen yardım, yabancı dili geliştirme vs. ancak ikinci planda kalan amaçlardır. Temel hedef doğal olarak şöhret olmalıdır.

[sadece kendi fikrim, kimse alınmasın lütfen.]

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

İlk çevirdiğim seriyi sadece kız arkadaşımın izlemesi için yapmıştım tey tey.Ama temel olarak herkes bir genellemeye giriyor.Fakat tüm genellemeleri bozan rockchu gibi bir kişilik var adamın sloganı yeter.

"Dinleyerek değil sallayarak çeviriyorum":D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Forum Kuralları'mızı okudunuz mı?