Batman: Mask of the Phantasm

KONU: Gotham şehrinde mafya üyeleri acımasızca öldürülmektedir. Yetkililer konuyu araştırırken akla gelen teorilerden biri de Batman’in yöntemlerinin sertleştirmeye başladığı yönündedir ki Batman’in kendisi de bu gizemli katilin peşine düşmüştür.

Cinayeti araştırırken bir yandan da yaşadığı hayatı sorgulayan Kara Şövalye, eski nişanlısı Andrea’nın Gotham’a geri dönmesi ile Batman’a dönüşerek verdiği geri dönülmez kararın öncesini içeren acı verici anıları hatırlamaya başlar.

YORUMUM: Bir kısmımız Batman’i çizgi romanlarıyla, denk gelmişse 60’lı yıllardan kalma, ecnebi tabiri ile “kitsch” Batman dizisiyle da yüksek bütçeli sinema versiyonlarıyla tanıyıp sevmiştir. Ama saymadığım bir kesim Batman’i, Batman The Animated Series (Kısaca: Batman TAS) ile tanıyıp hayran kalmıştır. TAS’in özelliklerinden biri Tim Burton’un çektiği ilk filmin görsel yanını feyiz alarak kendi karanlık Gotham’ını yaratmakta 50’li 60’lı yılların giyim kuşamı, mimarisini, siyah-beyaz tvlerini, zamanının arabaları ve bunlara tezat olmayacak estetikte üstün teknolojide araçları kullandırdı. Basit yapım olmanın ötesine de geçip kendi Batman evrenini oluşturdu; en sıradan bölümündeki sıradan kötünün bile belli bir karakter derinliği, yaşanan maceranın kendi dinamiklerine göre kasvet havasına uygun dram ve –ve o kasvete yaraşır bir tonda– mizah kendine yer buldu. Yanlış bilmiyorsam sırf TAS serisi içinde yaratılmış Harley Quinn karakteri o kadar dikkat çekmiştir ki (gerçekten yer aldığı bölümleri izlemesi keyifli olmuştur) çizgi romanında da yer bulmuş, hatta kendi dergisine bile kavuşmuştur; ilk başlarda sıradan bir Batman kötüsü olan Mr. Freeze için TAS’te yazılan dramatik geçmişi ve karakter özellikleri, çizgi romanlardaki karaktere de yansıtılmıştır.

Mask of the Phantasm filmide, Batman TAS’i yapan ekibin eseri olup Tim Burton’un ikinci Batman Filmiyle beraber 90’larda, Kara Şövalye adına yapılan en iyi filmlerden biri demek ilk başta abartı gibi gelse de, Burton filmi sonrası peş peşe çekilen diğer iki filmi(!) düşünürsek, Batman filmleri arasında 90’lar için en iyi uyarlamalardan biri olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.

Batman TAS’in kendi evreni içerisinde Bruce Wayne’nin suçu engellemedeki saplantılı tavrının hayatını nasıl esir aldığını ve giderek Batman’e nasıl dönüştüğünü, tamamen Batman’e dönüşmüş Bruce Wayne ile Batman olmanın kıyılarında gezen Bruce Wayne’nin sahneleri arasındaki geçmiş zaman-yaşan zaman sahneleri arasında gidip gelerek anlatıyor.

Kaybettiği ailesine tuttuğu sözü yerine getirmek için verdiği uğraş ile sıradan bir hayatı yaşayabilme fırsatı arasında bocalamasını izlediğimiz genç Bruse’un bir zamanlar sevgilisi Andrea ile gitmiş oldukları Geleceğin Dünyası parkı, filmin ileriki bölümlerinde harabeye dönmüş ve Batman’in en azılı düşmanı tarafından ölümcül tuzaklar ile dolu sığınağı haline getirilmiş olmasıyla; geleceğe umutla bakan geçmişten, kahramanın savaştığı suçun işgaline uğramış tehlikeli bugününe –ve dolaylı olarak umutsuz geleceğine- dikkat çekiliyor. Bruce’un Andrea ile olan ilişkisi sonucu yaşadığı ikilemin ardından, soluğu aldığı, aile kabristanının başındaki umutsuz konuşması onun temelde arızalı diyebileceğimiz karakterine dair ipuçları veriyor ki keza filmin sonlarında Alfred’in, Bruce’un yaşadığı hayat hakkında söylediği düşünceleri de karakterin içinde barındırdığı karamsarlığı özetler nitelikte.

Filmin macera/aksiyon kısımlarını ele alırsak; gayet tatminkâr anlar, hatta, Batman’in polisle olan kovalamacasıyla, filmin sonlarındaki dövüş/kovalamaca kısımlarını (İki azılı düşmanın, minyatür şehrin ortasındaki kavgası dev canavar filmlerini akla getirmiştir) izlemesi gerçekten keyifli.

Uzun lafın kısası Batman’i Batman TAS ile tanımışsanız, filmi beğenme olasılığınız da yüksek.

Trailer

İtiraf edeyim, Batman Animated Series'i TV'de verildiği dönemde izlemedim. Fakat sonradan Emmy ödülüne layık görülen tek TV animasyonu olduğunu öğrenince pişman oldum haliyle. Seriyi ileriki dönemde mutlaka izlemeyi düşünüyorum (ki aslında bu cümleleri batı animasyonları konusunda gerçekten aşırı seçici birisi olarak yazdığımı bilmenizi isterim) fakat Batman: Beyond'u hayli hayli beğendiğime göre bu seriyi de beğenirim muhtemelen.

Batman: Hayaletin Maskesi'ni Cine5'de yayınlandığı yıl içinde izledim, yıl sanırım 1997 sonu yada 1998 başı olmalı. Beklentisiz izlediğim ve açıkçası Batman çizgiromanlarına karşı hiç bilgi birikimim olmamasına rağmen bu film beni oldukça etkilemişti. Filmin en önemli özelliği bir kara filme yakışır ölçüde ciddi, karanlık ve kaotik olmasıydı. Kisiliksiz'in görüşleri dururken uzun uzadıya birşey yazmayı gereksiz buluyorum zira kanımca şu zamana dek yapılmış en iyi birkaç uzun metrajlı batı animasyonundan birisi olduğunu düşünüyorum.

not: Filmin sonundaki son kavga sırasında göreceğiniz malum düşmanın Türkçe seslendirmesi kime aitti bilmiyorum ama Bay J yada Geveze'den birisinin yapmış olması bana muhtemel gelir hala ki, oldukça cuk oturmuştu bu role. Orijinal versiyonda bu rol kanımca gelmiş geçmiş en başarılı batı animasyonu seslendirmeciliği kariyerine sahip Mark Hamill'e aitmiş.

Batman'ı ben de TV serisi ile tanıyanlardanım,hatta onunla olan tanışıklığım çocukluğumun tüm kahramanlarından önce gelir diye - hepsinden önce ama Red Kit'ten sonra. - hatırlıyorum ya da benim aklıma kazınan kahramalarımdan biri.

Tüm kahramanlar çocukluğumuzun hayal dünyasını süsleyen en önemli varlıklardı aslında. Kimimiz Spiderman kimimiz He-Man kimimiz -ben gibi- Red Kit'i kendimize seçip ona hayran kaldık.Batman ise karanlık dünyasına rağmen hepimizin en çok sevdiği kişidir eminim.Genelde kahramanların bağlı bulunduğu yani yaşamını sürdürdüğü yer aydınlık tasvir edilir.Hani iyi tarafta yer alıyor ya ona nazaran yapılan bir şey diye düşünüyorum. Tabii bu şimdi şimdi farkına vardığım bir özellik.Çocukken bunu niye dikkate alayım ki?!

Onun karanlığına ışık tutmak eminim ki tüm Batman fanlarının tek dileğiydi.Karanlık yönünü düşününce onu asıl çekici kılan şey de buydu sanırım.Belki de onun karanlıkta kaybolmasının engellenişini seviyorduk.Konusu Batman'a en çok yakışan türlerden birisiydi belki ama onu önemli kılan -kim seslendirirse seslendirsin ya da filmlerinde kim onun rolünü üstlenirse üstlensin- onun geçmişinin yüzüne/sesine gelip de yapıştığı o hissi yansıtabilmesi en güzel kısmıydı.Konusunun çekiciliği yanında Batman'ı da özel kılmayı sağlayan bir özellik oluyordu.Animasyonlarını düşününce yılına göre gayet iyi kotarılmış bir iş karşımıza çıkıyor diye düşünüyorum. Dizisini sever biri olarak filmi de sevmeme ihitmalini düşünemiyorum.Bu noktada ona eşlik eden iyi-kötü karakterleri de düşündüm, onlar da hiç yabana atıcalak kişiler değildi,hangimiz Joker'i unutabilir ki!Bazen nefret ettiren bazen de kendine sempatiklik besleten biri de olsa ben çizgi film serisinde en çok Batman'dan desteğini hiç esirgemeyen o yardımcısını severdim. Filmlerdeki tercih değişimlerini de oyuncuların başarısına borçluyuz diye düşünüyorum.

Kisliksiz belki de erteleyip durduğum bu seyirliği sayende gündeme getirmiş olurum. Tanıtım için (başlığı açalı baya olmuş ama ben yeni gördüm,utandım şimdi kendimden 467sdf ) teşekkürler,bir ara yeniden Batman karanlığına doğru yapılacak yolculuğun sırası gelmiş anlaşılan.

Ben de TV serisinden biliyorum yani zaten süper kahramanların asıl dünyası çizgi romanlardan uzak olduğum bir gerçek TV serisini izlemiştim ve çok beğenmiştim özellikle joker ve kedi kız bu seride harikaydılar filmleri olduğunu bilmiyordum hiç bunları araştırmamıştım ben nasıl es geçmişim ya :qateskes:Taş Devri'nin çizgi sinema filmini araştırmış biriyim bunu görmezden geldiğime inanamıyorum wikinfgggizleyeceğim zaten geçen gün Batman: Year One diye bir filminin DVD'ye çıktığını gördüm Kisiliksiz'in bu tanıtımı da üstüne geldi artık ilk filmi görürüm ama bu yeni filmin eleştirileri baya kötü gibi...Ek:Şu an baktım da eleştiriler baya değişmiş olumlu hadi yine kurtardı filmi gördüğümde çok merak etmiştim en azından yeni bir batman animasyon filmi...

@Akuma_Blade: Ben de ne hikmetse Batman Beyond serisini her ne kadar takdir de etsem pek ısınamamışımdır. Bu arada Mark Hamill'da bir açıklama yapıp, artık Joker karakterini seslendirmiyeceğini söylemiş. Her ne kadar Türkçe dublajı ile izlemiş olsamda Joker'i onun sesi ile tanıyıp sevenleri üzülmüş olmalı.

@Squaw: Kanımca, Batman'in Batman yapan, karakterin suça olan bitmek tükenmez kinidir/öc alma isteğidir. İçinde bulunduğu hayatı o istemiştir. Yarasa kostümü giyip, suçlular için korkunun sembolü olmayı seçen bir delidir Batman. Umutsuz vakadır. Normal diye tabir ettiğimiz dünya ona yabancıdır.

@FishEye: Batman: Year One'u daha izleyemedim. Lakin daha önceden video piyasasına sürülmüş Batman: Gotham Knight yapımıda, kimi izleyicinin beklentilerini, Nolan'ın Batman Begins ve The Dark Knight filmleri arasında geçen, filmin tarzına sadık öyküler üzerinden ayarladığı için kötü eleştiriler almıştı.

Çizgi romana değilde yeni çıkan film serisine uygun olması beklenince bu tip tepkiler normal aslında. Yoksa bu animasyonlar çizgi romandaki Batman üzerine gayet hoş ve tatminkar tespitlerde bulunuyorlar.

Bruce Timm ve Paul Dini'nin Batman Animated serisinin başarısının arkasındaki en büyük neden çizgi romana, özellikle Dennis O'Neil ve Neal Adams dönemi Batman dergilerine paralel bir çizgide gidiyor olmasıydı. Animasyon ekibinin içinde daha sonra Batman Beyond'un karakter tasarımlarını da yapacak olan Darwyn Cooke gibi sağlam isimler vardı. Dolayısıyla serinin Emmy ödülü alması şaşırılacak bir durum değil. Batman Animated Series'ın ardından başlayan Beyond, Superman Animated Series - Justice League, JL Unlimited ve şu an 1 sezonu yayınlanmakta olan Young Justice serileri (ki bunların hepsi Bruce Timm'in işleridir) konu itibariyle birbiriyle bağlantılıdır. Bu animasyon seriler içinde belli belirsiz bir devamlılık sözkonusudur. Özellikle Justice League Unlimited'daki politik kurgu DC Evrenine ve Amerikan çizgi romanına bakış açınızı radikal bir şekilde değiştirebilir.

Batman Beyond - Superman Animated Series - Justice League - JL Unlimited ve Young Justice Serileri arasındaki bağlantı Cadmus Projesidir. Superman Animated Series'ın son iki bölümü DC'nin alternatif gelecek hikayelerinden olan ve Francis Moore'un yazdığı Superman Dark Times'dan alıntıdır. Darkseid tarafından beyni yıkanan Superman karanlık bir tiran haline gelir. Aslında kendisini uzaylı bir hirkat garibesi olarak gören ve çoğu zaman kendisine hayranlıktan çok korkuyla bakan insanlığa hak ettiği sonun bir parçasını gösterir. Justice League Animasyon serinin ikinci sezonunda Superman gibi kostümlü kahramanların kontrolden çıkmasından korkan Amerikan Hükümetinin, Cadmus Projesiyle süper kahramanları kopyaladığını ve Batman Beyond'daki Terry'inin Bruce'un klonu olduğunu öğreniriz.Young Justice'da ilk bölüm direk Cadmus'a ait labrotuarlarından birinin basılmasıyla başlar. JL Unlimited'ı izlemeden Young Justice'ı izleyenler Clark'ın Superboy'u gördüğünde neden tepki verdiğini bu yüzden anlayamıyabilir.