Jump to content
  • Kayıt Ol

I'm Sorry, I Love You


Squaw

Önerilen İletiler

51WEbIiwZjL_SX500_.jpg

Daha önce açtığım bir konuydu ama arada kaynamış anlaşılan. :P:D

KÜNYE:

Orjinal İsim: Mianhada, Saranghanda

Diğer İsimleri: MiSa / I'm Sorry, I Love You / Sorry I Love You / Sorry But I Love You (YesAsia)

Tür: Romantizm, Drama

Bölüm sayısı: 16

Yayın tarihi: 09-28 Aralık 2004

Yayınlandığı Kanal: KBS

KONU:

Kore Drama'ları konusunda beceriksiz olan bir izleyiciyim ben.Hem de öyle böyle değil,diğer aile fertlerinin (annem,babam ve ablamın) olan sevgisine karşın benim bu tarafta pek bezim yok,olmadı da...Sevdiği kadın uğruna başına kurşun yemeyi göze alabilen Cha Moo-hyuk,sevdiği adamı aşık olduğu kadınla birleştirmek için debelenmek adına çöp çatan perisine bürünen Song Eun-chae,yanıbaşındaki kadını sevdiğini farkedememiş Choi Yune,onun aşkını ölümü göze alabileceğini ispatlayana kadar kabul etmeyen Kang Min-joo,hepsinin yolunun kesiştiği Avustralya sınırlarında biten sonla Seul Dünyası'nda start alan başlangıcıyla aşkı için özür dileyenlerin dünyası.Bana o kadar yabancıydı ki hepsi,izledikçe bu yabancılıktan çok uzakta kaldı.Öyle bir uzak kalış değildi bu,aksine benliğimin her kısmına yerleştirdiklerimden oldu.

Moo-hyuk sevdiği kadının,onu para için terk etmesi uğruna her şeyi göze alabilecek kadar cesur ama aşkın ne anlama geldiğini oldukça geç anlayabilecek kadar da talihsiz birisi.Talihsizliklerin bir diğer kurbanı olan Song Eun-chae de bu esnada Moo-hyuk 'un hayatına giriverir.Stilisti ve kordinatörü olarak iş için -aynı zamanda çocukluğundan beri aşkı için yanıp tutuştuğu- Yune'ye eşlik etmek amacıyla gittiği dilini lisanını bilmediği Avustralya sokaklarında soluğu aldığı bir sırada çalınan bavuluyla pasaportu da gider. Öylesine çaresiz kalıvermişken Moo-hyuk çıkar karşsısına,aslında onun da bavulu çalan sokak serserilerinden bir farkı yoktur.Yine de Kore asıllı olan Moo-hyuk, Avustralya'lı bir ailenin evlatlık alıp onu sokaklara terk etmesi sonucu Avustralya sokaklarını adı gibi bilmektedir ve cankurtaran rolünü üstlenmek zorundadır. Song Eun-chae'yi sokakta görür ve yanına alır,içkiler içilir,karınlar doyurulur,sarhoş olunur ve soluklar bir striptiz kulübünde alınır.Sonra buraya bırakılan eller tarafından aynı gün içersinde birkaç saatlik farkla tekrar kaçırılır Song Eun-chae. Sonra da ülkesine döner ve Moo-hyuk,o kurşunu yediği olaya döner.Sevdiği kadınmafya mensubu bir adamla evlilik yapmaktadır, Moo-hyuk düğüne davetli olarak bizzat katılırı ve çıkan çatışmada yaşanılanlar sonucunda hayatına devam etme şeklini değiştirmek zorunda kalır.Her şeye Avustralya'da son vermesi gerektiğini planlarken sevgilisinin kocası onu öldürtme planları yapmaktadır ve eski sevgilisi ama hala sevdiği kadın ona son bir iyilik yapar. Yaşamı boyunca yeteceği parayı sağlar ve onu kendi topraklarına gönderip de orda beklenen sonun gelmesi için devam etmesini diler.Moo-hyuk'ın da yapabileceği en iyi şey bu olduğundan ülkesine dönmeyi kabul etmesi kaçınılmaz başlangıçtır.Döner ve bebekken kendisini evlatlık veren ailesini aramak yapacağı ilk iş olur.Önce ikiz kardeşini bulur ve yapacağı bu ilk iş arasında beklenmedik bir şekilde karşısına Eun-chae çıkar ve her şey kendi ekseni etrafında şekillenmeye başlamıştır artık.

KİŞİSEL YORUM:

Konusu sıradan bir Yeşilçam klasiğini aratmayacak düzeyde,işlenişi yalınlık adına ne kadar şey varsa barındırabilen bir kapasiteye sahip.Oyunculukların, sınırları zorlamayacağı türdeki roller bütünü,konunun derinlik taşımayacağını düşünmemi sağlayan bir içerik, repliklerin insanı sarmalamayacağına inanılan kelimeler topluluğu ama hepsinden üstün her yeri saran birbirinden hoş melodiler.Yanıltmayan tek şeyin melodiler olduğunu düşündüğüm bir anda beni gafil aflayan bir dizi olup çıkıverdi I'm Sorry I Love You.Öyle bir avladı ki bitirdiğim andan beri üzerimden atıp çıkaramıyorum, çıkarmak da istemiyorum artık.Sevdiği kadın için bir şey yapamamanın acısıyla kendine lanet eden bir erkeğin aşkı güzel bir şekilde yaşayışı,ona nazaran sevdiği adamın dönüşü olmayacağını bilerek ona her adımda daha da bağlanan bir kadının acizliğiyle ne kadar ağladığımı hatırlamıyorum bile ve onlardan kalma melodileri dinledikçe de o noktaya geldiğimi kabullenesim yok hiç.Oysa ben Kore Draması sevmezdim hiç,sevmez izlemezdim.

Ekran başına oturana kadar içimde beslediğim tedirginliği anlatamam.Acemiliğimi yüzüme vuracak bir tedirginlikti belki ama sıkılacağıma adım gibi emindim.İlk 12 bölüm yer yer sıkıldığımı itiraf etmem gerek hatta, peki ya sonrası?Sonrasını ne siz sorun ne de ben söyleyeyim.Ne zaman beni etkilemeye başladı ne zaman o müzikleri içime çekmeye başladım hatırlayamıyorum hiç.Hatırlasam da dile getiremiyorum sanırım. Sıradanlaşan repliklerin farkedilebilir bir açıyla değişim göstermesi,normalde sık sık izlediğim durağan oyunculukların bu yapım sayesinde farklı gözlerle görmemi sağladığı o sihir,hepsi ama hepsi diziye dair ne varsa dile getirmek istediklerimden.Moo-hyuk 'un ortaya koyduğu o bakışlar bir erkeğin tıpkı sevdiği kadına sergilediği bakışların aynısı,ona karşı verilen sıcaklığın getirisi.Onu her şeyden,kendinden bile korumak isteyen bir erkeğin hayatı.Bir aşkın içinde 'özrün' boyutunun ne olduğunu kolayca sergileyebilecek bir yüz o.Özrün olması gerektiği ama bir insanı sevmek adına yapılan o çok özel olan özrün saçmalığını düşündüğüm, izledikten sonra ise bu diziye biçilmiş kaftan olduğuna inandığım bir kelimenin simgesiydi o yüz.Birinden,onu sevdiğin için özür dileyebilmenin anlamına ulaştırabilen bir diziydi I'm Sorry But I Love You.Hatta o anlamın ne demek olduğunu güzelce beynime kazıyan...So Ji Sub dizi esnasında ya gerçekten Im Su Jung'a aşık olan taraftaydı ya da bu sevginin aurasında yolunu kaybetti.O arkada yaşananlar arasında neler oldu bilemiyorum ama diziyi bir daha yapılandırmaya kalksam bu güzel şeye verilecek ismin yine o olduğuna olan inancım sonsuz. Bir ismin tüm diziyi özetleyebilecek sihre nasıl sahip olabileceğini düşünüp dururken bulabildiğim tek isim yine 'Misa'ydı!

So Ji Sub'u ilk kez izledim (ve vuruldum kendisine ) ama birçok kez izliyormuşçasına beynime kazıdım.Sokak serseliğini bu kadar güzel yansıtmasına mı şaşırayım yoksa aşık bir insanı böylesine duyguyla doldurabilmesine mi tutulayım?! Onun yanında Im Su Jung'ı da ilk izleyişimdi,aşık bir kadının verebileceği her şeyi izleyenin bünyesine işliyordu. Bir kadının aşk yaşarken verebileceği tepkileri gün yüzüne çıkarıyordu.Onu, ne kadar kaçmaya çalıştığı şey varsa tüm gel gitleriyle buluşturmayı başarıyordu Song Eun-chae. En iyi çiftti benim gönlümde,bugüne kadar çift olarak kıskanmadığım,kıskanmayı bırakıp hiç umursamadığım nice çiftlerin arasından sıyrıldı onlar.Deli gibi özendim onlara,özenme yanında özlediğim çiftlerden biri oldu,gün geçtikçe çoğalmakta.Kal-chi vardı bir de,minik bir yeğen rolünü üstlenen ama üstlenmek yerine kendisi oynuyormuşçasına sizi yakalayıveren.Moo-hyuk ve Eun-chae sizi ne kadar hüzne boğuyorsa Kal-chi de sizi o karanlıktan çıkarmayı başaran taraf oluyordu hep.Hislerini yansıtma konusunda en beceriklisiydi belki de Kal-chi,bu çifti en çok sevendi hatta.Dayısı olan Moo-hyuk ile Eun-chae'yi herkesten daha iyi anlıyordu.Onu izledikten sonra,onsuz bir Misa düşünememin nedeni de buydu sanırım.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • İleti 6
  • Oluşturma
  • Son yanıt

En Çok Yazanlar

  • Squaw

    3

  • hione

    2

  • mikroq

    2

En Çok Yazanlar

daha önceden yapmamışmıydın bu tanıtımı ztn yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum, hatta konu hakkında bişiler bile konuşmuştuk die hatırlıyorum, neyse tekrardan ellerine sağlık, izlememiş olan varsa ve romantizm ile dram tutkunuysanız şiddetle tavsiye edeceğim bir seridir mutlaka izleyin ...

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

daha önceden yapmamışmıydın bu tanıtımı ztn yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum, hatta konu hakkında bişiler bile konuşmuştuk die hatırlıyorum, neyse tekrardan ellerine sağlık, izlememiş olan varsa ve romantizm ile dram tutkunuysanız şiddetle tavsiye edeceğim bir seridir mutlaka izleyin ...

Ya sorma,ben de hazır So Ji aşkım yeniden kabarmışken başlıklara bir bakınayım dedim ama host sorunu yaşadığımız dönemde arada kaynayanlardan olmuş anlaşılan. :D

msn'e uğrayamadım ama seni burda yakaladım hazır,sıkı dur!Sana bir So Ji tavsiyesi vereceğim;Cain & Abel.En kısa zamanda izliyorsun ve yorumlarını bırakıyorsun. :P Gören seni de So Ji fanı sanacak,gerçi bu gidişle seni de yandaş yapacağım. :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

ilgili yere gerekli notu bıraktım :D vizeler sonrası ilk işim bunu izlemek olucak ...

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 ay sonra...

Henüz izlemedim ama.

:) çevreden baskısı geliyor izle izle diye... :)))))

Animesinin olduğunu öğrendim.. :) animesi mi daha iyi live actionu mu ? :)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Henüz izlemedim ama.

:) çevreden baskısı geliyor izle izle diye... :)))))

Animesinin olduğunu öğrendim.. :) animesi mi daha iyi live actionu mu ? :)

Animesine, ''Anime'' demeye bin şahit lazım. :D Her bölümü 1 saat süren ve 16 bölümden oluşan bir diziyi 30 dk'cık bir yapıma sığdırdıklarını düşünün; ona ancak ''Trailer'' denir. Bu nedenle animeyi izleseniz de bir şey anlamayacaksınız, diziyi izlemeniz daha iyi olur. Diziden sonra dilerseniz bu trailerı izlersiniz.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Forum Kuralları'mızı okudunuz mı?