Son izlediğiniz film v2

Benden başka film izleyen yok galiba Bu ara animeden çok film izliyorum.

Her güne bir film kuşağımda bu sefer bu müthiş komedi vardı.

This is the End 10/10

Direk bu kadar yüksek puanı kolay kolay vbermem ama bu filmde çok eğlendim ve çok güldüm. Müthiş bir kadro vardı ve o kadronun varlığıyla muntazam bir film çıkmış ortaya. Konusuna gelecek olursak;

James Franco'nun evinde verdiği partiye LA'de oturan tanınmış aktör ve akstristlerin çoğu iştirak eder ve her şey güzel giderken birden bir deprem sonrası kıyamet kopuverir. Pati milleti hiçbir şeyin farkında değildir içlerinden sadece Seth Rogen ve Jay Baruchel'de sigara almak içind ışarı çıkmasalar bu hengameden haberdar olmayacaklardı. Bundan sonra her şey kıyamet zamanında eldekilerle ve etrafındakilerle nasıl geçineceğine bağlı.

Biraz film kültürünüz varsa ve aktörleri az çok tanıyorsanız filmden alacağınız zevk kat be kat fazla olacaktır.

Yeşil Yol 9/10 [/color] (1 puanı üzüldüğüm için kırıyorum!)[/center]

Daha fazla söze gerek yok sanırım T_T dram üstüne dram..

10+ kere izlememe rağmen hala üzülüyorum T_T.

Çok eski bir filmde olsa seviyorum. İzlemeyenlere tavsiye ederim.

Bait olması lazım. Vasattı beğenmedim.

Bi' beğendiğim Xavier Samuel

Man of Steel 7/10

Filme bayağı para harcamışlar. Efekleri mükemmeldi. Zaten Superman filmi yapıyorsanız bütçeyi az tutmamız gerekir. Bu ekipte böyle yapmış. Superman'i oynayan adamda iş var. Diğer Superman filmlerinden güzel olmuş. DC evrenin süper kahramanları hakkında daha fazla film görebiliriz umarım. 2015te gelecek Superman vs Batman'i beklemiyorda değilim.

Korku seansı. 10/ 7

Yalnız izlemeyin sakın

The Lone Ranger - " Maskeli Süvari"! 10/7

Film vakit geçirmek için izlenecek türden, aşırı absürd bir yapım. Ama hoşuma giden yerleride yok değildi. Özellikle Tonto'nun "Bu atın cidden sorunları var!" falan dediği yer güzeldi.

Mela / tekrardan

En güzel hint filmlerinden

R.I.P.D. 6/10

Uzun süredir bekletiyordum. Mutfak dolabında mısır görünce patlatayım dedim

Son zamanlarda alışkanlık oldu. Bir şey izlemeden önce ortalama puana, kaç kişinin puanladığına ve detaya kaçmayan bir iki yoruma bakıp izliyorum. Film hakkında pek bir ön yargı olmayınca garip tepkiler oluşabiliyor film sonunda....

Neyse efendim, lafın özüne geleyim. Pek beğenmedim. Mantık hataları, uçu açık meseleler bolca var. "Ee ama o nasıl oluyor?" gibi sorular sormanız bayağı olası. 6 puanı ise şunlara verdim.

- Görsel efektler. (Fuat'tan geliyor, "Sana Puanım Dokuz Kanka")

- Jeff Bridges.

- Kevin Bacon. (Çok geri planda kalmış yav)

- Fizik ötesini komik biçimde sunması.

Aslında ben, sırf son madde için izlerim. Çünkü filmde de gösterildiği gibi ölüm, sizin başınıza gelmediği sürece çok komiktir

Mısırla iyi gidiyor ama

Düğün Dernek

Türk filmi konusunda zayıf bir izleyiciyim, hele de son yıllardaki yapımlara pek de sıcak gözle bakmıyorum. Eskilerin filmleri en azından daha ilgi çekici geliyor bana. Özellikle de koyu bir Şener Şen hayranıyım. Düğün Derken son zamanlarda izlediğim tek filmdi diyebilirim. Kaç vereceğime karar veremediğim bir filmdi, sadece şunu diyebilirim ki ikinci kez sinemada izleyebileceğim nadir Türk filmlerimden biri. Beğendiğimi bu cümleyle anlatsam kafidir herhalde. Filme gidecekseniz ya da izlemeyi düşünüyorsanız eğer pek bir şey beklemeden bu işe kalkışın derim. Aslında bekleyebilirsiniz de, günümüzde Türkiye adına yapılan haksızlıklara alttan alttan, inceden inceye o kadar güzel göndermeler yapılmış ki filmde hiçbir şekilde eğreti durmuyor. Ha tabi ki bunu anlayabilene. ;)

Dört kafadardan birinin oğluna yapılacak bir düğünün hikayesi; düğün kararı ani olunca da elinde birikim olmadan bu işe girişmek zor haliyle. Çeto ve Fiko'nun ilk adımları göğüslediği ekibimiz bu düğünü yapmaya kendi aralarında söz verip güzel bir düğün olması için hemen işe koyulur. Sivas'ın şivesiyle sizi güldür güldür bir eğlencenin ortasına bırakıverir bu dörtlümüz. İnceden inceye seyirciye sunulan esprilerin güzelliği yanında 2 saate yakın eğlenceli mi eğlenceli, keyifli mi keyifli güzel dakikalara başlamış olursunuz. Başta yaptığım uyarıyı dikkate alıp sadece eğlenme amaçlı gitmeyi düşündüğünüz takdirde gününüze keyif katacak en iyi seçimlerden biri olabilir Düğün Dernek.

Sizi bilmem ama bazen benim, hiçbir şeye odaklanmadan sadece güldürebilecek bir filme ihtiyacım oluyor. Düğün Dernek de işte böyle bir zamanda kurtarıcım oldu. Ben de Fiko gibi, ''Tüpüm değilsin'' diyebilecek birileri göreyim istiyorum, bir kez olsun bu lafı söyleyesim var. Ha ben Çeto'cuyum, onu belirteyim. Bir de, filme sağlam bir arkadaş grubuyla gidin, o zaman tadından yenmiyor işte.

Bir de, belirtmeden geçmek istemedi bu gönül. Filme dair orda burda olumsuz birçok yorumla karşılaşabilirsiniz, nedenini çok iyi anlıyorum çünkü bazılarımıza filmde yapılan dokundurmalar batmış kesin. Özellikle de dini öğretiler hakkındaki düşünceler ve paramızadaki Atatürk resimlerine dair olan iliştirmeler favorilerim arasında. ;)

^ Ben de onu izledim yaklaşik 1 ay önce, sinifça gitmiştik. Arkadaşlarim kadar gülmedim ama son kisimlardaki düğün sahneleri (gelinliğe adam sokmaca) epey eğlenceliydi

The Interceptor. Puan versem çok düşük veririm. Rus filmi. Efektler çok iyiydi ama konuya gelince vasat...

[bimgx=500]http://media.sfx.co.uk/files/2013/10/2910_47ronin.jpg[/bimgx]

47 Ronin:10/6

Yani zorlama fantastik öğeler yerleştirmişler. Orjinal hikayeye mümkün olduğu kadar sadık kalmaya çalışılmış ama ben çok beğendim diyemem

[bimgx=500]http://www.soompi.com/wp-content/uploads/2013/09/lee-joon-movie-poster-092313.jpg[/bimgx]

Rough Play:10/7

Kim ki duk'un yönettiği bir filmi beğenmeyeceğimi söyleselerdi inanmazdım... Joon Lee beklediğimden iyi film ise beklediğimden kötü idi..

[bimgx=500]http://asianwiki.com/images/c/cc/Commitment_-_Korean_Movie-p1.jpg[/bimgx]

Commitment:10/6

Geçiş sahneleri bu kadar kötü olan bir film görmemiştim hayalerimi yıktı yönetmen. T.O.P için oturup izledim sonuna kadar ama olmamış. Hele de 71 in to the fire gibi bir filmden sonra çok basit kaldı. duyguları veremediler. Anlatılmak istenen anlatılamamış.. Yönetmenin o boş geçişler kopuk sahneler ile ne yaptığını kendinden başka bilebilen biri olmuş mu merak etmiyorum da değil..

47 Ronin; 5/10 ... Keanu'yu severim ama film orta derecede bir yapıttı. En iyi oyunculuk Cadı'nındı. Ayrı bir seksliği vardı. Puanı onun için verdiğim bile söylenebilir. Fantastik hareketler ve efektlerde iyiydi. Japon kültürüne sadık kalınmış. Filmin dili keşke Japonca olsaydı, İngilizce batırmış. Benim baya tuhafıma gitti. Afişteki Zombi adamı resmen harcamışlar, 30 saniye görünüyor 10 kelime laf belki ediyor ya da etmiyor. Adamdaki karizmayı resmen harcamışlar. En sevdiğim sahne ise Tengu'da geçen kılıçları alma sahnesiydi. Birde bana göre mi mantık hatası olacak ama ateşli silahlar var ve kılıç kullanılıyor:) Silahla çatışın gitsin dediğim yerler olmadı değil.

47 Ronin' le ilgili bir çift söz de ben edeyim. Madem doğaüstü, fantastik olgular kullanacaklardı çok daha fazla kullanmalılardı. Adamımız büyü yapmayı öğrenmiş ama buna dair tek gördüğümüz kılıç alma sahnesiydi. Bu yüzden çok yavandı, keşke hiç doğaüstüne kaçmayıp düz bir film çekselermiş.

O, ateşli silah mevzusu, barut Çinliler tarafından bulunduğu için silah görmemiz normal ama kullanılan silahların görünüşleri hakkında yorum yapamam, adamlar bu kadar büyük bir hata yapmazlar sanırım.

Old Boy 7/10

Çok etkili bulmadım filmi çünkü filmin bir kısmından sonra olabilecekleri ve hikayenin yönünü tahmin etmek çok kolay.. İntikamın böylesi de çok feci yalnız. O 15 yıldan sonra sorgulaması gereken bir çok şey varken ailesini atlaması da aslında onun sonu oldu.

Ejderha dövmeli kızın orjinal isveç yapımı olan versiyonunu izledim. Valla böyle her bir şeyin orjinalini savunan entellektüel tipler gibi görünmek istemem ama orjinal çekimi amerikan çekiminden çok daha iyiymiş gerçekten. Hem konu daha derin işlenmiş hem de oyuncu performansları ve oyuncu seçimleri çok daha iyiydi. Ayrıca, orjinal yapımda kitapta verilmek istenen mesajlar, göndermeler çok daha iyi şekilde beyaz perdeye aktarılmış gibi. Kitabı okumadım ama bunu farketmek için okumakta gerekmiyor sanırım.

Ejderha dövmeli kızın orjinal isveç yapımı olan versiyonunu izledim. Valla böyle her bir şeyin orjinalini savunan entellektüel tipler gibi görünmek istemem ama orjinal çekimi amerikan çekiminden çok daha iyiymiş gerçekten. Hem konu daha derin işlenmiş hem de oyuncu performansları ve oyuncu seçimleri çok daha iyiydi. Ayrıca, orjinal yapımda kitapta verilmek istenen mesajlar, göndermeler çok daha iyi şekilde beyaz perdeye aktarılmış gibi. Kitabı okumadım ama bunu farketmek için okumakta gerekmiyor sanırım.

Kitabi seneler önce okudum, filmi de geçen hafta tv'de gördüm. Benim izlediğim buydu http://www.imdb.com/title/tt1132620/?ref_=fn_al_tt_2

Orijinali derken bundan mi bahsediyorsun?

Edit: Düşününce sanirim bu olmali, Lizbeth'in mektuplari falan ingilizce değildi şimdi düşününce. Filmin Amerikan versiyonu olduğunu bilmiyordum, öyle garipsemeden izlemiştim ben de.

Dediğin gibi oyuncu seçimleri harika olmuş, Lizbeth en ufak hareketlerine kadar tam kitapta tarif edildiği gibiydi. Kitaptan aktarmadiklari bir şey göremedim, belki bazi vahşet sahneleri (Lizbeth'e tecavüz eden adamin sahneleri diyelim) kesilmiş ama o kadar olacak. Neticede güzeldi.

Vay anasini adamlar 3 kitabi da ayni senede uyarlamişlar, ben sadece ilk 2 kitabi okumuştum. Üçünü de okuyup filmleri maraton yapmali.

düğün dernek filmine gitmek gibi bir hata yaptım, neyse arkadaşla olduğum için eğlendik falan. avm gezmiş olduk.

Paranormal Aktivite: İşaretliler

Dün akşam, sırf bir arkadaşın zincirlerini kırmak için gittik dört arkadaş. Kendisi korku filmlerinden oldukça korkan bir insan. Kesinlikle izlemez. Bense bu serinin sadece bir filmini izlemiştim. O da sonunu.

Film bence güzeldi. Korku filmleri pek izleyen bir insan değilim, üzerimde o korku etkisini bırakamadıkları ve artık yeni bir şeyler ortaya koyamadıkları için çoğu zaman zaman kaybı olarak görürüm. Bu yüzden bir puan vermedim. Ve dediğim gibi "bence" güzel olan bir filmdi.

Filme kendimi kasmadan ve herhangi bir ön yargı içinde olmadan girdim. Sanırım benim güzel bulmamdaki sebeplerden biri de buydu. Film başladığında "gençler almış eline kamerayı bu yaşlardaki her gencin yapacağı şeyleri yapıyorlar işte" diye düşündüm ve bence filmin bu kısmı oldukça başarılıydı. Komik olan bazı sahnelerde baya güldüm diyebilirim. Daha sonra film ilerleyip "korku" kısımları içine girince filmin performansı düştü biraz. Korkutma amaçlı bazı klişe sahneler mevcuttu. Bunlardan bazıları oldukça gözümüze gözümüze batırılsa da "aha bak şimdi kesin bir şey çıkacak buradan" dedirtse ve haklı çıkarsa da, bazıları ise tamamen savunmasız yakaladı. Hele bir sahne var ki, yanımda oturan o zorla getirdiğimiz, 80 küsür kilolu vücut çalışan arkadaşı zıplatmaya yetti. Şebek etti koca adamı o sahne. Bildiğin zıpladı adam yanımda Tabi sadece o değil, salondaki herkeste bir zıplama oldu.

Filmde ise bahsettiğim gibi bazı özgün kısımlar mevcut. Daha önce hiç bir korku filminde görmediğim gelişmeler oluyor filmde. Dediğim gibi, korku filmleri uzmanı olmadığım için başka filmlerde kullanıldı mı bilmiyorum ama pek sanmıyorum. Ayrıca, filmin tüm serilerini izleyen arkadaşımın söylediğine göre filmin sonu, serideki bir başka filmin sonuyla bağlanıyormuş.

Şunu da söylemeden edemeyeceğim, filmde bir sevişme sahnesi olacak gibi oldu. Önümüzdeki çiftten bayan olan başörtülüydü ve sanırım sevişeceklerini düşünüp erkek arkadaşıyla beraber kalktılar gittiler filmden. Oysa öyle bir sahne gerçekleşmedi. Keşke biraz daha bekleselerdi.

Son olarak, benim gibi korku filmlerine merakı olmayan ve kendini kasmadan, ön yargı içinde olmadan filmi izleyen herkesin zamanına ve verdiği paraya değeceğine inandığım bir filmdi.

En son izlediğim film ''ESCAPE PLAN'' (Kaçış Planı) Sinemada izlemek keyifliydi...Bu tarz filmlere oldum olası hayranım..Başrollerde Arnold Schwarzenegger'i de görünce tereddüt etmeden izleyiverdim...(Çocukluğumda ''Terminatör'' filmleriyle gönlümde taht kurmuştur kendisi..)Senaryo ve kurgu gayet iyi.. Bence vaktinizi öldürmeyen bir film..tavsiye ederim.. 10/7

Gravity 9/10

Atmosferde mekik üzerinde her şeyi kuralına göre yaptığınızda ters giden ne olabilir ki? Uzay ucu bucağı olmayan karanlık bir evren ne getireceği hiç belli olmuyor.

Film, birkaç astronotun uzayda görevlerini yad ederken rus uydularından birinin parçalanması sonucu üzerlerine gelen parçacık yığınları nedeniyle görevlerinin bozulmasını, yukarıda, dünyadan çok uzakta, yer çekiminin sıfır olduğu uzayda hayatta kalma mücadelesini anlatıyor.

Çekimler ve görüntüler şahane. Filmin ilk kısımlarında nefes almakta güçlük çektim. Bunu bana şu ana kadar yaşatan tek film The Descent idi. Karanlık bir atmosferde geçmesi ve yer altında olması sebebiyle. Gravity ile bu tecrübeyi bir kez daha yaşadım. Bu sefer bir astronotun uzayda sürüklenirken oksijensiz kalma durumunda yaşadıklarından dolayı. Filmin insan psikolojisi üzerine bu tür etkileri de yadsınamayacak derecede büyük. Bu gibi etkilerle izleyiciyi koltuğuna çiviliyor ve 90 dakika boyunca göz kırpmasına bile izin vermeden hikayesini anlatıyor.

Aklı Havada 8/10

Çok sevdiğim ve hoşuma giden bir film. Romantik, komedi, dram dalında.

Hayatı ve yaşamı sorgulatan aynı zamanda eğlendiren bir film.

İzlemenizi tavsiye ederim

--------------------------

Gravity 2/10 (2 Puanı filme değil George Clooney'e veriyorum.)

Kesinlikle çok sıkıcıydı. Baştan aşağı izlemeseydim dediğim bir filmdi... Bir iki aksiyondan sonra tamamen durgun bir hal alıyor. Görsellik güzel ancak insan bi süre sonra alışıyor. Benim vaktime değmedi..

Pan's Labyrinth 6/10

Bir yanda hayatın ta kendisi savaş, öteki yanda ise bir çocuğun kafasından asla çıkaramadığı büyülü bir dünya. İkisinin sentezinin hoş bir karışımı ama fazlası değil.

Intruders 6/10

Bir çocuğun geçmişinde yaşadığı büyük bir travma geleceğini de çok feci etkiler. Küçükken söylenen yalanlar büyüyünce farklı gerçeklere dönüşebilir ve kabuslarınız olabilir.

Farklı bir psikolojik korku-gerilim. Sonu biraz daha iyi bağlanabilseydi, sağlam bir korku filmi olabilirdi.

Body Language 4/10

Kim demiş Amerika harici dans filmi olmaz diye? Olur ama bu kadar da sığ olmaz herhalde. Avrupa dansçıları arasında da epey yetenekli elemanlar var lakin böyle ucuz prodüksiyonlarla pek gündeme gelemiyorlar. Dans dışında farklı zorluklara da odaklanmış bir hikaye, zayıf dans kareografileri ve battleları ile ucuz bir yapım olmaktan öteye geçememiş.

Gravity 8/10 filme türünün nadir örneklerinden biri diyebiliriz. Gerçekçi olmaya çalışılması ve insanı tam vurmak istedigi yerden vurması filmi izlenir kılıyor. Film Özellikle 3d olarak tavsiye edilir.

47 Ronin 6/10

Filmin konusu ve bazı oyuncu seçimleri çok iyiydi, Hiroyuki Sanada'yı samuray temalı bir animeye koy fazlasıyla yeter. Fakat bu filmi kendisi bile kurtaramamış maalesef. İlk olarak filmde sadece bir tane Amerikan var, hem bize hem onlara eziyet, neden tüm oyuncuları kendi dillerinde değil de İngilizce konuşturmuşlar, mantıksızlığın daniskası. Az bir dil eğitimiyle Keanu çok da güzel Japonca konuşabilirdi, ki zaten öyle fazla bir repliği de yok başrolde olmasına rağmen. Bir diğer sıkıntı filmin başındaki güzel fantastik ve mitolojik yaratıkla olan sahneydi, sonra neredeyse hiç yoktu buna benzer sahneler, ya hiç olmasaydı ya da daha fazla yer verilseydi. Sanırım burada Dororo filmi ile kıyasladığım için böyle bir sonuca vardım. Filmdeki aksiyon sahneleri azdı, şahsen bir filmde samuray kılıçları çekilecekse beklentim yüksek oluyor. Hikaye tarihten esinlenilmiş, kalite bir senaryo fakat vurgusunu becerememişler maalesef.

Ölümcül Oyuncaklar 10/6 Her ne kadar fantastik film-kitap tutkunu olsam da böyle tarzda işlenenleri sevmem. Böyle tarzda olan bir tek S. N. tektir benim için. Normalde bu filmin kitabı vardı bende başlamış fakat bırakmıştım. Bıraktığıma seviniyorum fakat aldığıma pişmanım kitabı. Fakat bu tarzda (Supernatural tarzında) bir film izlemek veya kitabını okumayı sevenler varsa o kadar kötüde değil, ilginç.