Jump to content
  • Kayıt Ol

Aku no Hana


CHOBiTS

Önerilen İletiler

Aku no Hana

TANITIM

Kasuga Takao kitap okumayı seven sıradan bir orta okul öğrencisidir, özelliklede Baudelaire's Les Fleurs du Mal adlı kitap onun için kutsal denilebilecek bir eserdir. Saeki Nanako adlı sınıf arkadaşına aşıktır ve deyim yerindeyse dünyasını aydınlatan bir güneş gibi görmektedir. Ama duygularını ona açmayı başarabilmiş değildir. Bir gün okul çıkışı kitabını sınıfta unuttuğunu fark eder ve sınıfa geri döndüğünde bir kız öğrencinin beden dersi elbiselerini sınıfta unuttuğunu görür. Öyle bakarken tesadüfen Nanako'nun olduğunu görür çantayı açıp elbiseleri incelerken bir ses duyar ve ne yapacağını bilemeden çantayı da kendisiyle birlikte götürür.

 

Eve geldiğinde içinde suçluluk duygusuyla ne yapacağını düşünmektedir. Ertesi gün Nanako sınıf öğretmeniyle birlikte ağlayarak derse gelir. Elbiselerinin çalındığını söyler. Sınıf öğretmeni okulda bir sapık olabileceği söyler ve tüm sınıfta bir uğultu oluşur. Takao'nun suçluluk duygusuna birde sapık damgası eklenmiştir. Artık geri vermenin imkanı kalmamıştır. Oda elbiseleri son bir defa koklar ve bir kutuda sıkıca bağlayarak dolaba koyar. Artık o sevdiği kıza böyle bir şey yapmış bir günahkardır. Ama Takao'nun başına gelecekler sadece bununla sınırlı değildir. Çünkü; sınıfın asosyal ve soğuk kızı Nakamura Sawa'dan beklenmedik bir mesaj alır.

 

Kız elbiseleri kendisinin çaldığını görmüştür. Şikayet edeceğini düşünen Takao ecel terleri dökmektedir. Ama kızın amacı bu değildir. Kız elindeki bu kozla Takao'nun hayatına müdahale etmeye başlamıştır. Çaresiz olarak isteklere boyun eğen Takao okul çıkışı gizliden akşam olana kadar Nakamura ile takılmaktadır. Okuldaki sorunlarına eve geç gelmeleri de eklenmeye başladıkça Takao'nun psikolojisi iyice allak bullak olmuştur. Sevdiği kıza yaklaşmak bir yana, sevmediği bir kızın kuklası olmak günlük yaşamında büyük değişimlere yol açacaktır.

 

KARAKTERLER

Sawa Nakamura - Ana Karakter

Takao Kasuga - Ana Karakter

Aya Tokiwa - Ana Karakter

Nanako Saeki - Ana Karakter

Ken Kojima - Yardımcı Karakter

Masakazu Yamada - Yardımcı Karakter

Mayu - Yardımcı Karakter

120065.jpg

DİĞER İSİMLERİ

Orijinal: Aku no Hana

İngilizce: The Flowers of Evil

Japonca: 惡の華

Diğer: Blossom of Evil

 

BİLGİ

Kategori: Manga

Cilt sayısı: 11

Bölüm sayısı: 58

Yayım: 9 Eyl 2009 - 9 May 2014

Dergi: Bessatsu Shounen Magazine

Eser: Shuuzou Oshimi (Hikâye & Çizim)

Türler: Dram, Romantik, Okul, Shounen, Piskoloji

 

İSTATİSTİKLER

Puan: 8.22

Sıra: 477

Veriler 22 Aralık 2016 Perşembe günü 13:23 saatinde MyAnimeList sitesinin şu sayfasından çekilmiştir: manga / 24705

 

 

KİŞİSEL NOT: 

 

Manga devam ediyor ama ben devam edemedim. Ezilen bir erkeğin çaresizlik psikolojisi pek sarmadı beni.Tabi böyle devam etmeyeceği kesin ama vakit bulup devam edemiyorum

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • İleti 20
  • Oluşturma
  • Son yanıt

En Çok Yazanlar

  • Akuma_Blade

    3

  • CHOBiTS

    2

  • aysöken

    2

  • tabibitosan

    2

Onani Master Kurosawa'nın tanıtımını okuyorum zannettim. Ben bu mangayı okurum valla. :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Tam bu hafta Manga'sına başlamıştım ki haberini görmek bende bomba etkisi yarattı. Bazıları sebebini anlayamayacak ama tam benlik bir konu ve Anime'sini da izlemek için sabırsızlanmaktayım fena halde.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Farklı bir konusu varmış, alışıldık klişe anime(manga)lardan sıkıldım böyle şeyler iyi gidiyor.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Klişe serilerden öyle bir bıktım ki kelimeler yetmiyor. Artık ya eski serilerden izlemediklerimi yada kült serileri tekrarlayarak vakit geçiriyorum. Yeni serilerdende bir kısmı alıp götürüyor. Manga, eserlerinden böyle biraz daha laçkalaşmış konuların tam zıt yönüne doğru anlatımı başarıyla sergilenmiş seriler çok fazla ilgimi çeker. Seriye en yakın zamanda başlarım. Umarım, iyi bir şekilde işlenmiştir.

Eline sağlık. ^^

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Biraz önce çıkan son chapter'ına kadar okudum. Oldukça akıcı bir manga. Sayfalar çok hızlı bir şekilde geçiliyor. Karakterlerin psikolojik durumlarının bazı kısımlarda gerçekten aşırı abartıldığını düşünsem de çok güzel tespitler var. Sadece bir iki noktada senaryonun, manganın anlatmaya çalıştığı ana fikir ile çatıştığı bir iki nokta gördüm. Onun dışında oldukça başarılı bir seri olduğunu söylemeliyim. Daha önce de benzeri pek çok doujin seri okuduğum için(Hayır, hentai olanlardan bahsetmiyorum. Yukarıdaki arkadaşın bahsettiği Onani Master Kurosawa da buna bir örnek) çok alışılmışın dışında bulamadım ama birilerinin bu tarzda resmi bir hikaye yayınlayabildiğini görmek güzel. Seri bittiğinde, uzun bir yazı yazmak istiyorum doğrusu. Karakter tahlilleri ve bazı şeyleri sorgulamaya iten yapısıyla ilgili.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 3 hafta sonra...
  • 3 ay sonra...

32. chapter benim için tüm olayı apayrı bir boyuta taşıdı, bu yazıyı uzun zamandır yazmalıydım biliyorum ama ne yazsam yetersiz kalacağını hissediyorum, hayatımda okuduğum mangaların neredeyse hiçbiri bu denli felsefi, vurucu ve anarşik değildi. Gereksiz tek bir chapter bile yok ve tüm karakterler, sanki hergün yanından geçip gittiğiniz tipler gibi yansıtılmış. Çoğu chapter'de yıllar önce yaşadıklarınızı, duyup da cevap vermeden içinize attıklarınızı yeniden hissetmeniz olası.

Hala okumadıysanız kendinize iyilik yapın ve okuyun, ciddi söylüyorum, insana yaşamak için bir sebep veren, onu bir anlamda pozitif açıdan tekmeleyen bir manga. Sonraki chapter ne zaman gelir, Anime ne zaman başlar bilmyorum, ama inanın bana, bu mangaya başlamak için tamamlanmasını beklemek yada anime'sinin çıkmasını beklemek gibi bir kötülük yapmak istemezsiniz. Zira şu an benim için bu manga Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar romanıyla Breakfast Club filmi arasında arasında bir yerde duruyor benim için.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 2 hafta sonra...

Bildiğim kadarıyla yok.Google de manga adı Türkce diye arat.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Rastgele açtım ve bir bölüm okudum. Mirai Nikki'den beri kendimi böyle hissetmemiştim. Eğer orgazm dedikleri psikolojik bir şey olsaydı mastürbasyon yapmak için insanlar bu mangayı okumak zorunda kalırdı.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 yıl sonra...

Uzun zamandır bir şey yazılmamış fakat son bölümden sonra bir şeyler yazma gereği hissettim.Tanıtım başlığına yazmam ne kadar doğru olur bilmiyorum fakat başka uygun bir yer göremedim şu an için.Bilmiyorum atılan son mesaj olur yine üstünden uzun bir zaman geçer mi ama cidden bu son bölümden sonra üzerinde tartışılması gerektiğini hissettim.Genel bir yorumdan sonra son bölümle ilgili görüşlerimi ve artık hikayenin nereye doğru gittiğini yazmak istiyorum.

Animesini bitirdikten sonra ki belirsiz boşluktan sonra tam emin olmamakla beraber mangasına başlasam mı,başlamasam mı derken bir oturuşta güncelin tamamına gelmiştim.Normal şartlar altında bu tür serilerden hoşlanmaz ve bulaşmazdım.Ama Aku No Hana'nın yarattığı etkiyi kelimelere dökmekte gerçekten zorlanıyorum.İlk 33 bölüm adeta beynimden vurulmuşa döndüm.Uzun zamandır hissetmediğim duyguları yaşadım.Her sayfası o kadar karanlık,depresif ve vurucuydu ki toparlanmakta zorlandım.Bunun sebebini ilerleyen chapterlarda anladım.Nakamura.Bu karaktere öyle bir bağlandım ki manga benim için tamamen Nakamura'nın bende ne anlam ifade ettiğine,onu anlamaya çalışmama döndü.Peki Nakamura'nın gerçekte içinde olanlar neler?Bizim gördüğümüzden çok daha fazlası mı?Takao'nun sapıklığının dışa vurulmuş hali mi?İçimizde dönen olayların olup biten her şeyin somut bulmuş hali mi?Nakamura'nın bu denli her şeyden nefret etmesinin sebebi sapık olanın aslında sadece kendisi olduğunu kabullenememesinden mi kaynaklanıyor?Bunun gibi sorulacak çok soru ile birlikte geldiğimiz noktada hala Nakamura'nın aklından neler geçtiğine,asıl istediğinin ne olduğuna ulaşmak biraz zor gibi görünüyor.Yaz festivalinden sonra ki bölümlerde bütün düşündüklerim bu tür sorulardı.

53. bölüme kadar okumayanlar bakmasın lütfen.

Tokiwa'nın dahil olmasıyla tamamen Takao'nun dünyasını ele alan sayfaları okumakta biraz zorlandım açıkçası.Daha doğrusu benim için tamamen Nakamura olan bu mangada Tokiwa'yı kabullenmem çok zor oldu.Gerçi çoğu tartışma ortamında Takao için en iyi seçenek Tokiwa denilsede benim için ana merkezde Takao'nun değil Nakamura'nın oluşu bu durum üzerinde fazla düşünmememi sağladı.34. chapterdan itibaren her bölüm bu sefer Nakamura diye diye geçti ve 52. chapterda o an gerçekleşince içimdeki mutluluk ile karışık şaşkınlığı anlatamam.Benim bildiğim Nakamura gitmiş tamamen uysal görünen diğerlerinden farkı olmayan biri gelmişti.Fakat gözlerinde ki o hüznü görmemek mümkün değildi.

54. bölüm yaz festivalinden sonra açık ara en iyi bölümdü.Uzun zamandan sonra Nakamura'nın tam değiştiğini sanmışken:

Bu sayfa ile Nakamura'nın hala aynı olduğunu ve içindeki 'o' çiçeğin hala yaşadığını gözlerinde görmem ve o mükemmel kapışma bana değişik duygular yaşattı.

[bIMG]http://img.batoto.net/comics/2014/03/09/a/read531cd8a357b7a/img000010.jpg[/bIMG]

ve 55

Tam yeniden bir araya gelmişken böyle bir time-skip ne içindi?Bu bölümde cidden az da olsa sinirlendim.Böyle bir şey gerekli miydi?Yoksa bitime doğru gittiğimizin sinyalleri mi? Bilmiyorum.Henüz mangadaki tek psikopat karakter olan Saeki'nin neler yaptığını bilmiyor ve hala Nakamura'nın içinde neler döndüğünü anlayamıyorken yine bir time-skip işlerin gidişatını değiştirdi.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Emin ol ben

Nakamura'nın öldüğünü ya da...

düşünüyordum.

54 ve 55

Takao, Tokiwa ve Nakamura.

Söyleyebileceğim tek bir şey var. Nakamura'nın son sözünden de anlaşılacağı gibi "bir daha gelme" demesi içime oturdu açıkçası. Çünkü bu artık elveda sözü idi. Takao'nun da geçmişi olan Nakamura ile karşılaşması gerçekten güzeldi. Hele ki Takao'nun "ortadan kaybolmamış olsaydın mutlu olacaktım" demesi beni çok duygulandırdı. Nakamura'nın yumruğu ve cebelleşme ki Tokiwa'nın da önce ayırmak için yaklaşırken denizin altında o mutluluğu yaşamaları...

55.Bölümde muhtemelen Takao kendini aşan ve Tokiwa'yı gerçekten seven bir delikanlı olduğunu görmek iyi oldu. Demek Nakamura asla aralarına girmemiş ya da girmiş fakat arkadaşça... Sıradaki bölümlerde bunu göreceğiz bakalım.

Ama itiraf etmem gerekirse Nakamura'nın olmaması o seride biraz beni hüzünlendiriyor desem yeri. Tokiwa da tabi ki iyi ama ben asıl

Tokiwa'nın Nakamura olduğunu düşünüyordum ki yanılmışım

işte. -_-

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 3 ay sonra...

İlk kez çeviri yapacak birine önerir misiniz seriyi? Dili ağır mı ve diyaloglar çok mu? Bir de cinsellikle alakalı sayfa var mı?

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 ay sonra...

animesini izlemiştim gerçekten farklıydı :D gerçeğe çok yakın çizimleri var(bunun bir ismi var ama bilmiyorum :()pek anlamdıramadım ama yine de güzeldi bir de mangasını okuyalım bakalım nasılmış :)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Bakayalo
İlk kez çeviri yapacak birine önerir misiniz seriyi? Dili ağır mı ve diyaloglar çok mu? Bir de cinsellikle alakalı sayfa var mı?

Ben önermem. Her şeyden önce fazla uzun. 57 fasiküllük bir mangayla başlamak demek ilk çevirinin en iyi ihtimalle 1 sene sonra tamamlanması demektir. Çevirme isteğinin çabuk sönmemesi için en fazla 3-4 ciltlik, 12-20 fasiküllük bir mangayla başlamak daha iyi olur.

Dili genellikle pek ağır değil ama tamamlanmayan cümleler, birden fazla yöne çekilebilecek ifadeler çok; ilk kez çeviri yapacak birinin altından kalkması zor olabilir. Ama diyalog az.

Cinsellikle alakalı epey sayfa var, bir fasikülde cinselliğin kendisi de var.

Ayrıca Oshimi Shuuzou troldür. Hikayeyi ördü ördü, sonra abuk sabuk bir yerde, sırf canı bitirmek istediği için bitirdi. Sondan bir önceki fasikül kendi başına çok tatlıydı, ayrı. Son fasikül de çok iyiydi aslında, son olmasaydı... Neyse, kısacası, sonuna kadar okumadan çevirisine girişmemek lazım, yoksa hayal kırıklığı büyük olabilir.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Biraz geç olsa da bilgilendirme için teşekkürler. 57 bölüm olmadı ama 82 bölümlük bir seri verdim arkadaşa. :P

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 ay sonra...

bu mangayı seve seve okudum. hiç te sıkmadı. her ne kadar olaylar farklı yerlere gitmiş olsada. olacakları tahmin etmek çok zordu ve sonuçta herşey bir mantık kuşağıyla bağlandı. bu mangaka işini biliyor be abi! yeni seri boku wa mari no naka deli dehşet bişey. daha önce hiç bir mangaya böyle diyememiştim

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 ay sonra...

Belki işi fazla uzatıp bitmemesini istedim ama bu hafta itibariyle, bundan yaklaşık 2.5 sene önce başladığım Aku no Hana'yı nihayete erdirmiş bulunuyorum. Her ne kadar yazarı "al işte son bu, beğensen de bu, beğenmesen de bu" dermiş gibi 32. chapter'de bitirseymiş -ki belki de aylarca sonraki chapter gelmediğinde orada final yaptıklarını ciddi ciddi düşünmüştüm- her halukarda en iyisi olacağını düşünsem de, hikayenin bir arınma hikayesi olarak yolculuğunu tamamlaması manidardı. Başta ana karakteri suçlayan ve dışlayan herkesin, onun dünyaya karşı tek başına savaşmaktan vazgeçmesini normalleşme olarak algılayıp onu kabullenme sürecine girmeleri toplum üzerine eserin getirdiği sayısız eleştirilerden sanırım sadece birisidir.

32 sonrasında sembolizmalardan uzaklaşarak ve gayet bariz bir izlenimciliğe soyunan yapım gayet de minimal bir sonla bitmesine karşın anlatacağı herşeyi layıkıyla anlattı ve geriye bıraktığı açık kapılar bile bu arınma yolculuğunun başka insanlarda devam edeceğine dair bir ipucuydu aslında.

Benzer şekilde Mangaka'nın seçtiği bu metot sayesinde 32 sonrasında tüm hikaye Saeki'nin arada bir görünüp kaybolduğu iki kişilik bir yanlızlık hikayesi olmaktan çıkmış oldu. Hatta varlığını çoktan unuttuğum Kinoshita'yı bile pat diye yeniden hikayeye yerleştirip finalin o sinematik sonu sırasında bile onun kendi kaybedenliğinin farkına varmasını sağlayarak döngüyü farklı bir açıdan, bu kez yapıcı şekilde de olsa yeniden başlattılar. Tokiwa sonradan hikayeye girmesine rağmen empati sahibi bir insanın değiştirebileceği şeyleri gösterdi ve hikayenin gerçekten bitmesi gereken şeklinde demesem bile, en gerçekçi şekliyle bitmesini sağladı.

Buna denk bir Manga daha okuyabileceğimi açıkçası sanmıyorum, her dakikası için Mangaka'ya bir borçluluk hissiyle dolup taştığımı söyleyebilirim.

Sonuç olarak "geçmiş geçmişte kalmıştır. her ne kadar hoşlanmasan da bu dünyada yaşamak ve kendini bu dünyanın renklerinden bir tanesi haline getirmek zorundasın. Bunu yapmadıkça kimse sana empati yapmaya yada seni kurtarmaya çabalamayacak" ana fikirli, hayat tadında acı ama yaşanması gereken bir hikaye.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 8 ay sonra...

Bizlere verilecek çok fazla bilgi egoizme sebebiyet verir

-Huxley.

Mangaya gelecek olursak çizimleri ve tonlamalarıyla kaliteli bir atmosfer oluşturuyor. Karakterler başlangıçta basit gözükselerde hepsi kaliteli bir psikolojik kurguya oturtulmuş. Her ne kadar altan altan mesajlar versede bu okuyucuyu ne kadar ilgi alakader eder bilinmez.

10/7

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

En başta seriye şöyle bir göz atmıştım, o zamanlar ilgi çekici gelmişti. Ama Türkçesinden okumaya başlamadan kadar önce geçen sürede (3 yıl :D) Onani Master Kurosawa ile Sundome'yi okumuş oldum. Kesinlikle iyi bir seri ama gözümde büyüttüğüm kadar değil. Ayrıca bu manga kesinlikle Japon dram fimleri tarzında işlenmiş. Kesinlikle aynı o tadı veriyor. İlk birkaç bölümden sonra özelliğini kaybedip doğallığa oynayan tarzda.

Benim için kızlı erkekli dram konulu mangalarda başı Sundome çeker, bunu sevdiyseniz Sundome'ye mutlaka bakın.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Forum Kuralları'mızı okudunuz mı?