Dramaların Vazgeçilmezleri (Drama Klişeleri)

Drama izleyenlerimizin bileceği üzere birçok dizide karşımıza sıkça çıkan sahneler vardır, sahnelerden ziyade yapılanlar diyebiliriz. Drama'ların vazgeçilmezleri olsa da biz Drama severleri vazgeçiremeyecek klişelerden (tekrarlardan) bahsediyorum. Yazılan bu senaryolardaki klişeler kimimizi sıksa da bizi Drama sevgimizden alıkoyamıyordur eminim. Açılışı yapmak üzere en basitinden aklıma gelen birkaç klişeyi ekliyorum, Drama takipçisi olan arkadaşların da aklına gelen birkaç klişe olacaktır eminim, gelelim bu vazgeçilmezlere.

Ana karakter kızımız sağlam bir alkol tüketicisidir, özellikle de Kore'lilerin geleneksel içeceği olan Soju'yu sağlam götürür. Sağlam götürmesine rağmen mutlaka -bir kereliğine de olsa- zum olur ve esas oğlumuz bir şekilde bu kızın yanında yer almıştır. Durun daha bitmedi; asıl vazgeçilmezi olan şey burda başlıyor. Kızımız zum olduğu için yürüyemez hale gelmiştir ve esas oğlumuz kızımızı sırtına yüklediği gibi evine kadar bırakır. (Bu sırtta taşıma olayında var bir sır ama nedir bilemiyorum, çözeceğim yakında. ) Kızımızı taşırken de klasik sorusu gelir; ''Seni, daha önce hiç, bir erkek sırtında taşımadı mı?'' İleride bir gün olur da yolum Kore'ye düşerse ya da Kore'li birine denk gelirsem en çok sormak istediğim soru bu; sırtta taşımanın veya bir kız için erkek tarafından sırtta taşınmanın önemi nedir?

Üstteki resim Love Rain dizisinden olsa da aklıma Sukki'nin diğer dizisinden bir sırtta taşıma sahnesi geldi. Bahsettiğim sırtta taşıma olayı Mary Stayed Out All Night dizisinde öyle güzel yansıtılıyordu ki klasikleştirilen bu olay o dizide aşılıyordu resmen. Garibim Moo Kyul kızı taşıdığı yetmiyormuş gibi, bir bölümde de kızın sarhoş babasını taşımak zorunda kalıyordu.

Diğer Drama vazgeçilmezlerinden biri de kızımız ya da oğlumuzun, mutlaka ama mutlaka bir olay sonucu diğer başrol olan karşı cinsin evine yerleşmesidir. İkilimiz evlenmemiş bir çift olsa da bir şekilde birlikte yaşamaya başlar. Malum olaylar da bu birlikte yaşama evresinden sonra alır başını götürür zaten, kaçınılmaz aşk da böylece başlamış olur. Ha tabii kızımız -bayan olmasına rağmen- pasaklı mı pasaklıdır ama ona nazaran erkeğimiz inanılmayacak derecede, hayalleri süsleyecek şekilde titizdir ve temizlik olayı hayatında her şeyden önce gelir.

Bu aynı evi paylaşma durumunun yanı sıra bir de sahte sevgililik, evlilik durumu olur. O kadar çok kullanıyorlar ki bu konuyu, Koreliler' in bu takıntısının sebebini merak ediyorum. Hiç mi sıkılmıyorlar acaba. Bir de kahramanlardan birinin (genelde kızın) hizmetçi gibi çalıştırılması durumu vardır. İşin garibi bana elde çamaşır devri bitmedi mi dedirtiyor çoğu zaman. Zengin adamın evinde çamaşır makinesi olmaz mı hiç?

Bir başka şey de, erkeğin kadının kolundan tuttuğu gibi istediği yere çekiştirerek götürmesi. Nereden geliyor bu samimiyet?

Kadınların uyuyan erkeğin kirpiklerini okşama huyu var bir de.

Kore dizilerinde bende çok rastlıyorum bu tarz vazgeçilmezliklere özz ve Psykhe'nin yazdıklarının yanı sıra,esas oğlan ve kızımızın tartıştıkları bir sırada kızın elinden tutup götürmek yerine bileğini tutarlar ve çekiştirirler seviyorum bu durumu ben.Neden elini tutmuyorlar acaba?

Ve vazgeçilmez karaokeleri sanırım tarihi dramalar hariç bir çoğunda karaokeye gitmeleri mevcut,ve kimichi yapımıda yaygın sanırım .)

Alkolü fazla kaçırmalarının yanı sıra birde kızların çok yemek yemeleride var karnı doymaz bir türlü .) Ve hep sakardır drama kızları..

Birde hasta olurlar ve esas oğlanlarımız başında bekler bu durum çift taraflıda olabiliyor esas kızımızında beklediği dramalar izlemiştim..

Nedense birinin bir diğerini sevdiğini anlaması için araya mutlaka birinin girmesi lazım gibi,rekabetsiz bir ortamda sevemiyor gibiler ya da sevdiklerini anlamıyor gibiler sanki hahaha olsun oda tadı tuzu işde dramaların..Şimdilik aklıma gelenler bunlar .)

@özz

Özlem'cim o çamaşır makinesi olayını 49 Days izleyene kadar ben de çözememiştim ama sanırım buldum. O dizide başrolü paylaşan kızımız Song Yi'nin, başrol erkeklerimizden biri olan Kang Mi Ho'un evinde çalışmaya başladığı bölümde aslını çözmeye çalıştım. Oldu mu olmadı mı bilmiyorum ama o bölümde çamaşırları makineye atan Song Yi'ye, Mi Ho ''Eve ilgilenecek birini aldıysam eğer çamaşır makinesini unutmamız gerekmiyor mu?'' gibisinden söyleniyordu. Sanırım evlerine aldıkları kızlara eziyet etmenin bahanesini böyle oluşturmuşlar.

@Leyl

Leyl'cim o bilekten tutma olayı benim de çok hoşuma gidiyor, bir de gururlu erkeğimiz aşka gelip kızı tutarak çekip götürüyor ya, evlere şenlik olyor resmen.

Bensiz böyle bir başlık olmaz deyip hemen damladım. Çok güzel klişeler sıralamışsınız, ben de aklıma gelenlerden bir şeyler ekleyeyim. ;)

Çift olsun ya da çitf olma yolunda gitsin, başrol kızımız ve erkeğimizin birlikte gerçekleştirdiği bir kamp kurma olayı vardır. Neredeyse izlediğim üç dramanın ikisinde (Full House, Scent of a Woman, Sungkyunkwan Scandal) bu kamp olayıyla karşı karşıya kalıyorum. Hatta bunu izlemiş olduğum son Uzak Doğu filmlerinden biri olan Chilling Romance'da baya aşmışlardı, olaylar getirisi olarak yapılan bir şey olsa da başrol kızımız ve oğlumuz odanın içersine resmen çadır kuruyorlardı.

Kadercilik de en çok ele alınanlardan biridir; esas kızımız ve oğlumuz mutlaka önceden bir yerde karşılaşmışlardır ama birbirlerini hatırlamıyorlardır. Hatta bu mühim bir trafik kazası bile olabilir ya da küçükken anlık bir karşılaşma olabilir. Nasıl olursa olsun dediğim gibi çiftimiz bir şekilde birbirine bağlı bireylerdir, kendileri karşılaşmasa bile aileden birileri, birbirleriyle daha önce mutlaka muhatap olmuş kişilerdir.

Bir de puz patenine gitme olayı vardır, ister piste inip kayılsın ister kayılmasın ama bu da kamp kurma olayı gibi neredeyse izlediğim üç dramanın ikisinde (Personal Taste, Mary Stayed Out All Night, Full House) karşıma çıkan bir klişedir. Üstelik hepsinde de kavga etmiş çiftler nedense bu buz pistindeki buluşma sayesinde yine çifte kumrular olarak aramıza döner.

Gelelim -şimdilik- aklıma gelen son klişe olayına. Bu her ne kadar sık çıkan bir klişe olsa da benim bayıldığım bir şey; başrol erkeğimizin hayallerimizde bile yer alamayacağı kadar becerikli oluşu. ♥ Bunun konusu Mary Stayed Out All Night'da replikler (iki erkeğin çekişmesi olan sahnelerin birinde) arasındaydı, ikinci erkeğimiz esas kızımıza Moo Kyu'un yemek becerisini soruyordu, sanırım bu Kore'de tüm erkeklerin sahip olduğu güzel özelliklerden biri ya da bizi kandırıyorlar. ahaha Mutfağımdan gelen tıkırtıları Kang Ji Wook gibi biri yapıyor olsa fena olmaz mıydı?

Kızlar, en çok karşılaştığımız klişelerden olan şu ayrıntıyı eklemeyi unutmuşuz. Onlar bu mekana tam olarak ne ad veriyor hala çözemedim ama bu animelerin sıcak su banyolarına gitmeyle eş değer gibi bir şey. Çevirilerde karşıma genelde ''Sauna'' olarak geliyor ama bizim hamamlardan bir farkı yok gibi (gece yatıya kalınabilme dışında), orda kaldıkları süre boyunca yemek yiyebildikleri mekandan bahsediyorum. Kıyafetleri de gittikleri yer veriyor ve otel olmasa bile gece de kalabiliyorlar. Hatta My Girl'de başrol kızımız Lee Jun Ki'ye orda milletin ortasında güzel bir ders veriyordu. Gerçi ekleyeceğim resim Secret Garden'dan ama olsun hepsindeki düzen aynı nasılsa.

Diğer bir klişe de başrol çiftimize ait olan bisiklet olayı. Hemen hemen tüm dizilerde karşımıza çıkabilecek bir klişedir. Olağan bir olay gibi gözükebilir ama tüm dizilerin olmazsa olmazlarından biri olmuştur. Belki ben fazla bir anlam yüklüyorum ama neredeyse izlediğim (Cain and Abel, Full House, Scent of a Woman, Sad Love Song, Mary Stayed Out All Night, 49 Days...) tüm Drama'larda yer alan aşıklarımıza ait bir bisiklet sahnesi vardır. Hatta bu, karşımıza güzel bir anı olarak bile gelebilir. Bana göre bu da artık bir Drama klişesi oldu, izlediğim dizide böyle bir sahne yoksa eğer eksik bir şeyler varmış gibi hissediyorum.

Deryoş haklısın bak nasılda unuttuk hamam sahnelerini yanlız enteresandır ki onlar orda kalıyor falan hani bi kaç dramadada rasladım ben evi olmadıklarında kalabilecekleri bir yer gibi ve ortak alanları var sanırım ailecekde oturabiliyorlar aynı yerde hahaha değişik gerçekten .) Bizde hamamda portakal keyfi meşhurdur derler ama bunlar içki yarışı gibi oyunlarda oynayabiliyorlar .)

Şule'cim onlarda bizdeki gibi sarma olayı yok bak, çok haklısın. ahaha Bir de göbek atma olayı yok sanırım. Evi olmayanları düşününce gerçekten de iyi bir uygulama gibi görünüyor:P, Secret Garden'da mıydı ne Kim Joo Won, Gil Ra Im halindeyken gecelemek için bilhassa saunaya gidiyordu zaten. Haliyle geceyi Oska'yla geçirmemek için öyle bir yol bulmak lazım. Itır ile son izlediğimiz dramalardan biri olan I Will Teach You Love'da da kızın 12 yıldır sevdiği elemanla gitmek istediği yerlerin başında geliyordu bu sauna olayı, şu içki oyunları da eğlenceli oluyordur kesin.

Yalnız çok eğlenceli bir yere benziyor, düşünsene kızlı erkekli grubunla buz gibi kış ortasında öyle bir mekanda şort ve kısa kollularla keyif çattığını, yolum bir gün Kore'ye düşerse bu mekanların birinde sabahlamayı çok isterim.

Zaten söyleye söyleye söyleye bu yolu Koreye doğru düşürecez deryacım nasipse hahaha .)

Mademki sabahlicaz orda ben tüple demleme çayımıda getireyim o zaman mekana uyum sağlarız.

Zaten söyleye söyleye söyleye bu yolu Koreye doğru düşürecez deryacım nasipse hahaha .)

Mademki sabahlicaz orda ben tüple demleme çayımıda getireyim o zaman mekana uyum sağlarız.

Giderken yanınıza beni de alıyorsunuz değil mi? Şule'cim çaylar sendense sarma ve börekler de benden olsun madem, ha bir de oyun kartları. Soju'yu da ordan alırız artık. Zaten olur da yolumuz düşerse valizde giysi yerine yemek götüreceğiz yanımızda, biliyorsun. ahaha

Giderken yanınıza beni de alıyorsunuz değil mi? Şule'cim çaylar sendense sarma ve börekler de benden olsun madem, ha bir de oyun kartları. Soju'yu da ordan alırız artık. Zaten olur da yolumuz düşerse valizde giysi yerine yemek götüreceğiz yanımızda, biliyorsun. ahaha

Heralde götürcez çiçeem sensiz olur mu hiç .) Ohh süper kore hamamında Türk usulü misali takılırız artık.

Yemek götürelim bencede yoksa aç kalırız oralarda gibi geliyor bana kimichiylede geçmezki günler .)

Heralde götürcez çiçeem sensiz olur mu hiç .) Ohh süper kore hamamında Türk usulü misali takılırız artık.

Yemek götürelim bencede yoksa aç kalırız oralarda gibi geliyor bana kimichiylede geçmezki günler .)

Aferin, beni almayı düşünmüyor olsaydınız bindiğiniz uçak için bomba ihbarı yapardım. hihihi

Kesinlikle götürürüz zaten, Uzak Doğu'ya dair sevmeyeceğimi düşündüğüm tek şey yemekleri. Özellikle de balık sevmeyen ben için onların mutfak kültürü bana baya itici geliyor.

Klişeler arasında Jeju Adası'nı unutmuşuz yalnız. Hemen hemen tüm dizilerde kişilerimiz mutlaka Jeju Adası'na gider, hatta çoğu diziye şu meşhur Jeju Adası mandalinaları da konuk olur. Sanırm bu mandalinaları bizim Setsuna (Ege tarafındaki meşhur Gümüldür mandalinası gibi ) gibi baya ünlü.

Aferin, beni almayı düşünmüyor olsaydınız bindiğiniz uçak için bomba ihbarı yapardım. hihihi

Kesinlikle götürürüz zaten, Uzak Doğu'ya dair sevmeyeceğimi düşündüğüm tek şey yemekleri. Özellikle de balık sevmeyen ben için onların mutfak kültürü bana baya itici geliyor.

Klişeler arasında Jeju Adası'nı unutmuşuz yalnız. Hemen hemen tüm dizilerde kişilerimiz mutlaka Jeju Adası'na gider, hatta çoğu diziye şu meşhur Jeju Adası mandalinaları da konuk olur. Sanırm bu mandalinaları bizim Setsuna (Ege tarafındaki meşhur Gümüldür mandalinası gibi ) gibi baya ünlü.

Mesafeyi bilmiyoruz tabi ama gideriz Jeju adasınada elbet hahaha .) Bende şu 63.binayı merak ediyorum şu en yüksek olan yeri.. Mandalina olayına gelince onu tadabiliriz bak aradaki farkı sen bilirsin artık benim pek meyve alışkanlığımda yoktur balıkda olmadığı gibi..Ölecez açlıktan..Sonrasında da yemekleri zengin ve damağımıza uygun bir yer bulalım ya da korede bir türk kebapçısı yokmudur ya.. .)

Oh oh, planlar yapılmış, sadece gitmek kalmış.

İzlediğim son dizilerden birinde 'sauna' dediğimiz yerin orjinal adını gördüm, görüntüyle ekleyeyim dedim. Baya uzun bir adı var, biz yine sauna demeye devam edelim bence.

Ayrıca Şule'cim o 63. binayı merak edenlerden biri de benim, o merakı gidermek lazım. Bir de şu yemek götürme işini iyi akıletmişsiniz yoksa Squ ile sen o tarz yemek kültürüne sahip bir yerde açlıktan ölürsünüz, buna adım gibi eminim.

yemek götürümeye gerek yok turkish kebabın ulaşmadığı bir ülke kalmamış herhalde:D

Size güzel bir özet buldum =)

Evet evetttt baya bi hatırlamadıklarımız çıkmış bak ama bilmişizde bi çoğunu .)) Güzel bir özetmiş teşekkürler.

Romantik dizilerde bir de, esas erkek ve kızın ilişkileri nefretle başlar, zamanla aralarında yakınlaşma olur, tam ikisi de birbirine aşık oldular derken erkeğin eski sevgilisi çıkagelir, erkek bir süre bocalar falan ama sonra kızımıza geri döner.

@özz bir de bahsettiğin bu romantik dizilerde esas oğluğumuz, esas kızımıza mutlaka ''Taş Kafa, Tavuk, Taşralı, Haşlanmış Patates'' gibi lakaplar takar. Özellikle romantik komedilerde daha çok oluyor ama hepsini aklımda tutamıyorum, bu isimleri nerden akıl ediyor senaristler bilmiyorum ama çok yaratıcı lakaplar olduğu kesin.

Bir de genelde romantik komedilerde baş rol kızımız saf-salaş halde ortalıkta dolaşır hep. Ama gün gelir yakışıklı delikanlımız bu kıza vurulur. Hayır insanın bu sefer aklına ''Bende niye gerçekleşmiyor bu durum?Salaşın en alâlarından birisiyim?'' sorusu akla geliyor.

Yine esas oğlumuz büyük önemli bir şahıstır.Yanında çalışan yardımıcısı,sekreteri,vs. genellikle itilip kakılan bir tiptir ama buna rağmen patronun her işine koşan da yine odur. (rastladığım örnekler Secret Garden,The Greatest Love,Li to Me )

Burun kanaması

Bir de şu maskeli dizilerde başrolümüzün sadece yüzünün üst ya da alt yarısı kapalıyken asla tanıyamazlar:P Kazara yüzüne bişey düşer öyle farkederler bu klişeye hep gülmüşümdür. O kadar dipdibeler gözünü kapatsa bile insan nefesinden tanır ya...

En son izlediğim dizilerde görünce aklıma direk bu başlık geldi. Dr Champ dizisinde çift ayakkabısı muhabbeti geçiyordu ve erkeğimiz kız arkadaşına ayakkabıyı kendi elleriyle giydiriyordu. Başlığa gelme amacım daha çok erkeklerin sevdiği kıza ayakkabılarını giydirme klişesi içindi. Hemen hemen tüm dizilerin vazgeçilmezlerinden biridir bu ayrıntı, çift ayakkabısı demişken çift eşyalarını (cep telefonu, tişört, eşofman takımları gibi) kullanmaları da bilinen bir klişe. Bu ayakkabı giydirme yanında bir de bağcık bağlama (Wild Romance) vazgeçilmezleri vardır. City Hall'den paylaştığım sahnede iki klişeyi (çift spor ayakkabısı ve ayakkabı giydirme) kullanmış yapımcısı, yani bir taşla iki kuş.

...

Kader olayını çok benimsemeleri gibi filmlerde ve serilerde sürekli kullandıkları (sanırım günlük hayatta da böyleler kim bilir?) bir çok klişe söz var. Luna'ın örneği gibi benim de en ilginç bulduğum (aslında biz de kullanırız fakat onlar beklenmeyen durumlar karşısında sürekli söylüyorlar ) "Biçosso?" "Çıldırdın mı?" "Delirdin mi?" ifadesini kullanıyorlar.

Az önce Tumblr'de gezinirken denk geldim ve yapan kişi, olayı resimlerle derlemiş ve çok güzel özetleyecek hale getirmiş. Havaalanından kapılıp götürülme bu dizilerde pek moda.

Klasik bir şey ama gerçekten güzel işliyorlar bu bölümleri! Resimde baya güzelmiş