Squaw 4 Eylül 2012 Share 4 Eylül 2012 [bimgx=600] http://i1227.photobucket.com/albums/ee440/squaw2/Ghost/hsnQn.jpg[/bimgx] KÜNYE: Diğer Adları: Yoo Ryung ; Phantom Tür: Aksiyon, Gizem, Suç Bölüm Sayısı: 20 Yayınlandığı Kanal: SBS Yayın Tarihi: 30.05.2012 Yayın Saati: Çarşamba, Perşembe 21:55 Yönetmen: Kim Hyeong-Sik Senaryo: Kim Eun-hee Son yıllara ait izlemiş olduğum isimler arasından sıyrılmayı başarabilen yapımlardan birisiydi Ghost. Konusunun sıradan bir cinayet soruşturması olmasına karşın izleyicisini daha ilk bölümde kendine yapıştırmayı başarabilenlerdi hatta. İsimlerin, çoğunluğunun genç kadrodan oluşmasına inat ona inanlara ihanet etmeyenlerden biriydi bana göre. Ardında saklı olan sıradanlığına rağmen de sonuna kadar sahip olduğu kaliteyi korumayı başarmıştı da, hackerlerın dünyasına sizi hapsederken detektiflerin arasında da kaybolmanızı sağlıyordu. Bir taraftan da sizi geçmişle o günün bağında yer alan yolda yürütüyordu, bir yandan da teknoloji denilen bu karmaşık dünyayı sahiplenen o madalyonun diğer yüzünü gösteriyordu. Üst düzey bir polis memuru olan babasının mesleğini sürdüren, işi konusunda ciddiyeti ve inanırlığı sonuna kadar korumayı amaç edinen Kim Woo Hyun siber araştırma bölümünün lideridir. Onlar için teknolojik kanıtların korunması her şeyden daha da önemlidir çünkü en kolay değiştirilebilen kanıtlar siber araştırmanın kovaladığı kanıtlardır. Woo Hyun'ın, en büyük amacı hackerlar dünyasının en beceriklisi olan Hades'i yakalamaktır. Tam bu kovalamaca içersinde Kim Woo Hyun ve Yoo Gang Mi; alanında isim yapan medyatik yüzlerden biri olan Shin Hyo Jung 'ın, yaşadığı residansın tepesinden atlayarak kendini öldürmesine tanıklık eder. Hayranları ve basın alemi için bu intihardan başka bir şey değildir, herkes bu fikri kabullenmişken olayın yaşandığı günler içersinde tüm basın alemi (Tv, radyo, bilgisayarlar) bir anda hacklenir ve Shin Hyo Jung 'in gerçek ölüm videosu bütün ülkeye izlettirilir. Bunun ardında hackerlığın tek ismine sahipmiş gibi olan Hades vardır ve Kim Woo Hyun ile Hades bu kovalamacada karşı karşıya kalır çünkü ipuçları Hades'i gösterse de Shin Hyo Jung 'yi pencereden iten el bir başkasına aittir. Olay, sıradan bir cinayet vakası gibi yansıtılır, kanıtlar ona göre ayarlanır, Hades için arama bülteni hazırlanır, tüm teşkilat Hades'e gözünü diker. Tam bu anda Woo Hyun, Hades'i yakalar ve işte oyun orda başlar; gerçek göründüğü gibi değildir, daha doğrusu yansıtıldığından daha da farklıdır. Siber bölümünün korktuğu şey olan kanıtlarla oynama, gücü olanlar için sadece çocuk oyuncağıdır ve birileri de bu çocukların oynunu bozma zamanı geldiğini düşünerek harekete geçmektedir.Oyun başlar, hackerler dünyası hareketlenir, siber dünyasının detektifleri iş başına gelir ve o hayelet kendini gizlediği operasından çıkarak, o sesler arasında gerçek dünyaya doğru yol almaya başlamıştır. Ghost, geçen seneden beri geleceğini öğrendiğim andan itibaren göz koyduğum nadir dizilerden biriydi, iyi olacağına dair olan inancım sonsuzdu. Zira bu kadarını da beklemediğimi itiraf etmeliyim, her şeyiyle beni kendine bağlamayı başaran isimlerden biriydi. Başlarda So Ji'nin adının bu dizide geçiyor oluşu beni kendine çeken nedenlerin başındaydı, itiraf ediyorum lakin bu isimde çekiciliği sağlayanın sadece o olmadığını gördüm. Başladığım andan itibaren isminin ardında olan sürükleyiciliği ile beni bir an bile olsa kendinden uzaklaştıramıyordu. Aslında diziyi ilk gördüğüm anda So Ji için tedirgin bir yaklaşımım vardı, her ne kadar Cain and Abel'de ciddi bir rolde izlemiş olsam da isim yapmış bir dedektifi nasıl yansıtacağını düşünememiştim pek. Düşünmekten ziyade başaracağı konusunda tedirgindim, ben onun aşkını severdim çünkü, bir taraftan da sokak serseriliğini güzelce yansıtışını. Ghost izledikten sonra onu korkutucu, daha doğrusu ciddiyetiyle buzul soğukluğu getiren Kim Woo Hyun'uyla da sevdim, sevmekten öteye geçtim hatta. ♥ Bu isim için onun gibilerinin biçilmiş kaftan olduğuna dair olan bir inancım var, onun, sahip olduğu bu aurasıyla burnundan kıl aldırmayan bir detektif rolünün hakkından geldiğini düşünüyorum. Bu isim sayesinde diğer rollerinden ayrılmış bir rolü daha başarıyla sunuşuna tanıklık ettim. İlk kendini oynayışını sevdim, sonra onun geçmişini sevdim, ilk iki bölümdeki Kim Woo Hyun rolüyle ise pek bi sevdim. O tavır, o saç tarzı, o aurası, her şeyiyle dört dörtlüktü. Yine ona torpil yaptığım düşünülmeden So Ji laflamaya az biraz ara vereyim en iyisi. Lee Yeon Hee var bir de, onun yanında Eom Gi joon'nin varlığı var es geçilmemesi gereken. Kwak Do Won'u da yabana atmayalım derim. Zira dizinin lokomitflerinden biriydi, hatta lokomitften daha ziyade göz dolduranıydı. Onun olduğu her sahne kendini sürükleyicilik adına ne varsa fark ettirmeden sonuna kadar keyifli şekilde izlettiriyordu. Onun adının sağlamlaştırdığı her sahnede güldüm, eğlendim, keyiflendim. Üstlendiği rolün hakkını fazlasıyla verenlerden biriydi. Bu sıyrılan isimler yanında diğer rollere de hayat verenlerin hakkını yemeyelim, tüm isimlerin rolünü yaparken kendini ortaya koyduğunu düşünüyorum. Emeklerini, izleyicisine çekinmeden sunan isimlerle karşı karşıyaydım. İyilerle kötülerin savaşı klişesini dile getirse de daha fazlasını sunabilen bir isimdi Ghost. Bu klişeliğe sahip olması önemli değildi bence, önemli olan bu klişeliği sonuna kadar nasıl sürüklediğiydi. Bu noktada sürüklediği bu klişeliği izleyicisine nasıl aktardığı önemliydi bir de, öylesine zımbalıyordu beni ekrana. Çoğu ismin aksine sahip olduğu klişeliği izleyicisine unutturacak kadar da ustaydı işte. İçeriğiyle olsun oyunculuklarıyla olsun, sürükleyiciliğiyle olsun hatta; izleyicisi ne bekliyorsa beklentisini gani gani sunuyordu. Teknolojinin kötü getirilerini de yüzümüze tokat gibi vurmaktan çekinmeyen bir isimdi, vurduğu her anda vazgeçilmezler arasına gelip yerleşmiş bu alandan korkutmaya başlıyordu. Hackerlar dünyasının uçsuz bucaklığını gözler önüne seriyordu çünkü. Müziklerinin diziyle bir bütünlük sağladığı diziler arasına gelip yerleşebilir. Bunu iyi bir şekilde başardığını gönül rahatlığıyla dile getirebilirim, hem de hiç tereddütsüz yapabileceğine inanıyorum, kendi orjinal müzikleri yanında Phantom'un kendiyle bütünleştirdiği bir şarkısı var. Diziyi bitirdiğim, hatta diziye başlayıp da o müziği ilk duyduğum andan itiraben kulağıma çalındığı her an beni ürperten. Aslında ürpertmekten ziyade o egzotik dünyasına çekiveren bir müzikti; Phantom of the Opera. Diziyle bir olmayan diziyle bir bütün olan nadir isimlerden biriydi. Phantom'un her sahnesinde, o tüyleri ürperten girişiyle sizi de o hayalet dünyasına çekiyordu. O müzikle hapsolduğunuz bu dünyadan çıkasınız gelmiyordu hiç, çıkmak isteseniz de çıkamazdınız zaten. Phantom of the Opera - YouTube Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Aurora Borealis 6 Eylül 2012 Share 6 Eylül 2012 ) tam da beklediğim gibi bir tanıtım bebek. ellerine sağlık ama müziği beni kasım kasım kastı ne yalan diyim şimdi kerim dahil herkes uçacak üstüme ama tilt oluyorum o müziğe ben ya ha bir de Uhm Ki Joon kesinlikle Kwak Do Won dan sonra bu yapımdaki en başırılı isimlerden biri idi. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Önerilen İletiler
Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın
Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor
Hesap oluştur
Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.
Hesap OluşturGiriş yap
Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.
Giriş Yap