rico 23 Eylül 2012 Share 23 Eylül 2012 Bugün ailemi ziyaret eden bir misafirim.Oğlum için bir misafirden fazlası değilim. Selamlaşıp, biraz konuştuktan sonra ayrılması beklenen bir misafirim. Lee Kang Sik -belki de gençliğin verdiği bir heves- 15 yıl önce işlediği bir cinayet suçu yüzünden müebbet hapse mahkum edilmiştir. Lee Kang-Sik' in deyimiyle idamlık mahkumlar cezalarının infazını bekler,ondan korksalar bile. Diğer mahkumlar salınacakları günü bekler.Lakin onlar için,müebbet hapis mahkumları için bekleyecek hiçbir şey yoktur. Ta ki hükümetten bir günlük af çıkana kadar... Çünkü o tek gün ile oğlunu görme şansını yakalamıştır. Bir gün kısa gibi gözükse de o tüm günü oğlu Lee Joon-Suk geçirebilecek olmak Lee Kang-Sik için büyük bir nimettir. Ancak oğlunu görmeyeli 15 yıl olmuştur. Onunla ne konuşacak, ne yapacak; oğlu onu görmek isteyecek mi? Tüm bu soruların heycanını yaşarken oğluyla buluştuğunda düşündüğünden daha farklı şeyler bulur karşısında: hasta annesi(yani Lee Joon-Suk'un babaannesi) ve ona bakmak zorunda olan oğlu... Yapım Yılı : 2007 Ülke : Güney Kore Süre : 103 dakika Yönetmen : Jang Jin Yapımcı : Kim Jin Yeong , Gang U Seok Senaryo : ? Oyuncular: Cha Seung Won - Lee Kang Sik Ryu Deok Hwan - Lee Joon-Suk Jung Jae Young - Kang Sik e yanında ona eşlik eden gardiyan Kim Ji Young - Kang Sik in annesi Kartonda yazan : Oğlum Baban ! Cha Seung Won bu adam bir harika yahu. Hep karizmatik görmeye alışık olduğum Cha Seung Won bu filmde ne yapacağını bilmeyen aciz bir baba rolüyle karşımıza çıkıyor. İnsan izlerken hayran kalıyor acıma duygusuyla karışık bir hayranlık yaşadım kendisine. Çünkü koca bir 15 sene, oğlunun ona soğuk davranması normal ama izlerken insan yine de acımadan edemiyor babaya. Bu tek günde geçmişteki hatalarını telafi etmesi mümkün değil tabii ki fakat en azından birbirlerini tanımak için bir fırsat. Filmin en güzel yanlarından birisi baba ve oğulun iç sesleri ile duygularını ifade etmesi. Sofrada Joon-Suk babasına korkunç gözlerinin olduğunu söylüyor. Ardından banyoda Kang-Sik aynanın karşısında "Gözlerimden utanıyorum.Oğlumu korkutan gözlerden tiksiniyorum.Gözlerime ne yapmalıyım ki oğlumu korkutmasınlar ? Belki de onları kapalı tutmalıyım.Gözyaşlarım çılgın gibi akıyor.Gözlerimden akan yaşlarla bile hala aynılar.Beni de korkutuyorlar.Belki de bütün bu göz yaşları sahtedir.Nasıl olurda bir kişinin gözleri o ağlarken bile bu kadar korkutucu görünür ?" Filmin sonuna doğru yaklaşırken şok edici bir durumla karşılaşıyorsunuz.Başta ne olduğunu anlayamadım nereyi kaçırdım diye bir an paniğe kapıldım. Olayı anlayınca Kang-Sik'e acıma duygum bir kat daha artmış oldu. Ehem çok ayrıntıya girerek daha fazla spoiler vermek istemiyorum. Güney Kore sineması drama konusunda başarılı yapımlar içeriyor ki bu film de bunun en güzel örneklerinden. İyi seyirler dilerim şimdiden ehe ~Trailer~ Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Squaw 29 Aralık 2012 Share 29 Aralık 2012 Bugüne kadar genelde 'anne-evlat' bağını sunuyorlardı bize ama bu kez farklı bir yapımla 'baba-oğul' bağını gördük ve sonuna kadar da bu bağa karşı duramadık. Cha Seung Won faktörü yanında, filmi totalden izleyicisine en güzel şekliyle sunan bir isim A Day With My Son; sağ gösterip sol vuran bir yapım. O tokadıyla içimi hala sızlatıyor, dün gece noktalayış anından beri o güzel oyunculuklar ve beklemediğim finaliyle bana iyi bir seyirlik sundu. Cha Seung Won severlerin, hatta bu isme tamamen yabancı olanların bile izlemesi gereken bir yapım, bir babanın evlat sevgisini iliklerine kadar hissetmek adına tüm erkek evlatların izlemesi gerekenlerden biri. Bir oğulla verilen tek bir günün önemini, her gün baba yanında olup da babanın eksinliğinin nasıl olduğunu anlaması için en güzel fırsat. Anne ve kızlarının bağını hepimizi yaşamasak da az çok biliriz ama bir baba oğul bağını bu kadar güzel yansıtmış olmaları karşısında saygıyla eğiliyorum, bunda oyunculukların da etkisi büyüktü kuşkusuz, içsel repliklerinse tadına varılmıyordu. Filmde en sevdiğim kısımlar rico'nun tanıtım yazısında belirtmiş olduğu babanın kendi açısından olan içsel replikleriyken, oğulun da aynı olayı kendi açısından değerlendirdiği içsel hesaplaşmalarıydı. Sona bir adım kala da hapishane görevlisinin baba oğulu takip ettiği sahnedeki bu görevli Park'a ait olan içsel repliğiydi; ''ikisi de benim bilmediğim dilde konuşuyordu.'' O an benim de bilmediğim bir dildi baba oğul arasındaki replik ama sohbet sonunda, daha doğrusu Cha Seung Won'un yeteneğinin dibine vurduğu andaki girişiyle başımdan aşağı soğuk sular döküldü. Cinayet zanlısı olup da müebbete mahkum bir babayı kabul etmek gibisi yoktur, hele de en son ayrılışınızda 3 yaşındaysanız ve o ayrılışınızdan önce sizi ölesiye döven bir babaysa, her katil acımasızlığından dolayı sevimsiz ve lanetkar biridir ama pişmanlığı kalpten hisseden biriyse, her şeyden önemlisi evlat özlemi duyan bir babaysa ne düşünürdünüz? Uzun süren mahkumluğunu unutturacak hiçbir şey yoktur dünyamızda, onun içerde yaşadığı sıkıntıları bile umursamayız. Ne tür sıkıntılar yaşandı bilmiyoruz, yapımcılar bizi bununla boğmak istememiş anlaşılan, çok da güzel düşünmüşler ama içerdeki mahkumların dünyasını tek bir sahneyle bize ifade etme yolu seçmişler; uzun süre arabaya binememenin etkisiyle midesi bulanan biriyle karşı karşıya bırakarak anlatmak istemişler bunu. Film, bir baba oğul bağından daha fazlasıydı. Ne zamandır planımda olan bir filmdi aslında, hep doğru zamanı bekledim ve en doğru zamanı da yakaladığımı fark ettim. Yoğun geçen haftamın ardından özlediğim bir Cha Seung Won performansını izleyesim geldi. Bana göre romantik erkek rollerin en doruğunda bulunan bir isim Cha Seung Won. Tipiyle öne çıkanlar dünyasında zirveye oynamış ve oynu kazanmış; film oyunculuğunu ayrı severim, dizi oyunculuğunu ayrı severim. Dizileri bambaşka lezzet sunarken filmleri tadı damağınızda kalacak bir tat bırakıyor. Onun izlerini taşıyan her isim sizi kendine hapsediyor. Cha Seung Won yanında Ryu Deok Hwan ismini de yabana atmayalım derim, zira babaya kızan bir evlat konumunu üstlenişiyle yerini fazlasıyla dolduran bir seçimdi. Onların birlikte geçirdiği tek gün bana bile yetmezken bir baba oğula nasıl yetsin? Hele de müebbete mahkum olmuş bir katille olacak, 18 yaşına kadar tek başına büyümüş ve bir baba oğulun birlikte yapması gereken ne kadar şey varsa tek başına yaşamış biri için bu nasıl bir duygudur bilinmez, anlamaya çalışılması da çok zordu. İlk içkisini bile babasıyla içen akranlarının aksine o doğum gününde arkadaşlarıyla yaşamış bunu, yine de babasına isyan etmemiş, gördüğünde de etmiyordu. Ya gece saati geldiğinde aynı odada uyumak yerine birlikte kaçamak saatlere adım atmak için onları gözetleyen Memur Park'a yakalanmamak için gizlice kaçtıkları an, onlar koştukça benden bir şeyler de onlarla koptu gitti. ''Bir gün sineği'' vardı bir de; filme damgasını vuracak sahnemdi diye düşünürken finale bir adım kala geldi çattı o an; tren istasyonu sahnesi.... Aile ilişkisi sunarken genelde beklediğimiz sonları düşleriz ve rahat koltuğumuza yayılmış o sonun gelmesini beklediğimiz zamanlarımız vardır bilirim. Oğlumla Bir Gün filmi için de aynı düşü kuruyordum, kurmaz olaydım. O beklenen sonu değil de senaristin istediği sonu vermesiyle uzattığım sağım yerine solumdan iyi bir tokat yedim, sanırım o tokat izinin oluştuğu yerdeki kırmızılık uzun bir süre geçmeyecek. Film, benim için sadece finaliyle değildi, benim gözümde her şeyiyle bir bütün. Çoğu izlerini finaliyle etkilemiştir diye düşünüyorum ama ben başından beri etkilendim ve o baba oğulun sauna sahnesindeki suya gömülme anında her şeyi bir kenara bıraktım, sonunda da filmde kayboldum çünkü gözlerinin oğluna korkutucu görünmesi nedeniyle hayatı boyunca ağlamaktan vazgeçmeyi göze alan bir baba vardı karşımda. Filmi uzun süre önce öneri olarak almıştım, Cha Seung Won fanlığım başladığı andan itibaren de izleme listemdeydi. Yine de birilerinin önerisi, daha doğrusu zevkine güvendiğim sevdiklerimin önerisi olarak daha da dikkat çekenlerdendi. Bu güzel paylaşımın ve bu değerli önerin için sana ne kadar teşekkür etsem azdır rico'cuğum. Bana güzel bir dünya ile tanışmamı sağladığın için çok ama çok teşekkür ederim tatlım, sayende bambaşka bir Cha Seung Won izlemiş oldum. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
rico 1 Ocak 2013 Yazar Share 1 Ocak 2013 Rica ederim Squaw-san. Yorumunu okurken filmi yeniden izlemiş gibi oldum diyebilirim... Şu son dönemde aşağılamak gibi olmasın fakat abidik gubidik grupları dinleyip oyunculuk namına bünyelerinde hiçbir şey barındırmayan aktris-aktör adı altındaki kişilere hayranlık duyan Kore için yanıp tutuşan kimi gençlerimizin böyle güzel yapımları kaçırmaları beni ayrı bir üzüyor. Neyse en olmadı böyle güzel yazıları,yorumları okuyup fikirleri bir parça değişir diye ümit ediyorum. Cha Seung Won'un bu sene yine bizi kendine hayran bırakacak bir yapımla karşımıza çıkması dileğiyle inşallah. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Önerilen İletiler
Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın
Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor
Hesap oluştur
Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.
Hesap OluşturGiriş yap
Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.
Giriş Yap