Dansai Bunri no Crime Edge

Atmosfer olarak güzel bir atmosferi var. Bu anime sayesinde bir fetişi daha öğrendik ki o da saç kesme fetişi. Kızımızın saçı kesilemiyor. Bunun yüzüne okula bile gidememiş. Saçı uzun diye sataşmışlar.(Saç uzun diye sataşmak da ayrı bir ilginçlik) Bir de düşman topluluğumuz ortaya çıktı ki ''Killing goods''. Ana karakterimiz, babasını onların öldürdüğünü söylüyor. Bir de bölüm sonunda saç kesilebildi. Ben lanetli saçın lanetini nasıl kaldıracağını ararlar diye düşünürken şimdi katiller ile bizim ikili arasında bir aksiyon serisine dönüşecek. Bir de kızın saçının kesilmesi daha iyi oldu. Böyle daha hoş göründü gözüme en azından.

Hikâyenin içinde dramatik, romantik, trajik ne varsa ilk bölümde anlatıldı. İkinci bölümün fragmanına bakılırsa bu noktadan sonra kahramanımızın makası (ki o da bir killing good) ile diğer killing goods arasındaki savaşı seyredeceğiz. Mangayı baştan sona okumadım ama sıradaki birkaç bölümüne biraz bakındım; edindiğim izlenim bunu destekler nitelikte. Çetboksa yazmıştım: süratle bayır aşağı, yani kötüye gidecek bir anime bekliyorum. Bu animeyi ancak ileri derecede müdahaleci bir yönetmenlik becerisi kurtarabilir. Şimdi baktım kimmiş yönetmen diye; Fate/Stay night'ın (Unlimited Blade Works de dahil) yönetmeni Yuuji Yamaguchi imiş. Beklediğimiz aksiyonu epik bir anlatıma yedirerek beklenmedik dramatik kalitede bir anime çıkarması imkânsız değil. Takibe devam edip görmek lazım.

2. bölüm biraz karanlık bir atmosfer ile giriş yaptı. Kızın devamlı saçımı garipsemediler, normalmiş gibi dokundular demesi canımı sıkıyor açıkcası. Okulda da saçı uzun diye dışlamışlar. Garip geliyor bana. Ama kısa saç ile çok tatlı bir anime karakteri oldu o ayrı bir mevzu

Kan sahnelerini gösterecekler diye düşünürken, anne- baba ölümündekileri göstermediler. Devamı nasıl olur bilmiyorum.

Gözlüklü kız ablasına iğne yapıp yaralarını yalıyor ve de kız da kendinden geçiyor. Fanservis mi denir ne denir bilmiyorum ama benim hoşuma gitmedi.

Kızın saçları bir gecede eski haline geliyormuş, bizim oğlan da sabahları kesiyormuş saçlarını.

2. bölümden kaçırdığım yerler oldu, belki daha sonra tekrar izleyebilirim. (Baş ağrısı ve de göz ağrısı birleşince ve de ingilizce de de yeni olunca )

O kadar dramatik giden hikâyeyi bir anda kızkardeşin ablasının koluna şırıngayı dayayıp çıkardıktan sonra açılan deliği yalaması ile bölmek kabul edilebilir bir kurguydu; ama kardeşin basbayağı zevkle uzun uzun yalaması, ablanın değme hentaiye taş çıkaracak bir yüz ifadesiyle başını arkaya atması (fanservice'ten kastım buydu, bölüm fragmanında bu sahnenin de gösterilmiş olması da fanservice'i gözümüze sokmaktı resmen), tam o anda uyanmış olan oğlanın bu sahneyi görünce verdiği tepki (kayan ter damlası standardı), kapıyı dank diye açıp içeriye giren profesöre verilen ortak abartılı panik tepkisi, ablanın ekstradan oğlana verdiği panik-öfke karışımı tepki vs. şeklinde olayın iyice suyunun çıkarılması bütün atmosferi yerle bir etti. Suçlu mangaka da olabilir diye mangaya da baktım; abartılı tepkiler yine var ama tek karede geçilmiş, şehvet imalarına da hiç yoğunlaşılmamış. Bu dengeye sadık kalınabilirdi. Alternatif olarak mangadan biraz uzaklaşılıp ablanın yüzüne makul bir acı-tedirginlik karışımı ifade koyulabilir (madem ki "instead"in böyle hayati bir görevi/sorumluluğu var), profesöre verilen tepki köşeli ağızlara kadar götürülmeden âni bir toparlanma ile sınırlanabilir, oğlanın uyandığını gören ablanın yüzüne ölçülü bir utanma ya da yılların "instead"i olmanın verdiği rahatlıktan kaynaklanan kayıtsız bir gülümseme ifadesi kondurulabilirdi mesela. Profesörün gayriciddi karakteri rolüyle gayet uyumlu, ama sırf o gayriciddi diye bütün dramayı rayından çıkarmaya hiç gerek yoktu. "Konu absürt, son zamanlarda da absürt mizah revaçta, mizahi sahneleri gazlayalım da biz de bu dolmuşa binelim" denilmiş gibi duruyor. Mizahın kendisi absürt olsa belki işe yarar, ama öyle bi durum da yok... Beğenemedim.

Kızı öldürmenin laneti kaldıracağına inanılıyor. Öte yandan kız oğlanın "instead"i. Oğlan şimdilik olanca saflığıyla "ben sana mecburum" modunda takılıyor, kızı kendisi öldürse lanetten kurtulacağını aklına getirmiyor; ama birkaç dövüşe daha girip şimdiki saflığından uzaklaştığında çok sağlam bir duygusal gerilim çıkabilir burdan... İzlemedeyim.

Bu haftaki bölüm fena değildi, kendini izlettirdi. Ama kızın devamlı benim suçum, benim suçum diye gezmesi can sıkıcı oluyor bir süre sonra.

Ana karakterimizin kızın saçlarını okşarken kızın çıkardığı sesler hiç hoşuma gitmedi. Alt tarafı saçıyla oynuyor. Serideki böyle şeyler seriden soğutuyor beni.

Ayrıca, bir yer kaçırdım mı bilmiyorum ama bu adam çekici nerede buldu da çıktı hapishaneden? Koskacaman alet, nereye saklayacaksın onu? Dışarıdan biri çıkarttı muhtemelen ama orayı anlayamadım.

Aksiyon yönünden doyurucu bir bölümdü. İş ciddiye binince ana karakterimizin de kişiliği değişti ve sadist bir kişiliğe büründü bir anda. İleriki bölümlerde nasıl aksiyonlar izleyeceğiz bakalım.

İyice sıkıcı olmaya başladı seri. İlk başlarda iyi gibi geliyordu da artık zoraki geliyor. Bu bölümle birlikte ümidim pek kalmadı seriden, artık rutin bir şekilde ilerleyecek bana göre. Kızın da devamlı aciz bir şekilde olması sıktı tabii ki. Saçımı kes, beni koru. Gerisi önemli değil diyormuş gibi geliyor bana. Seriyi yarıda bırakmayacağım, sonuna kadar neler değişecek bekleyip göreceğiz.