Majestic Prince (MJP)

[fieldset=Konu]

[/fieldset]

Bölüm 01:

Seriye direk aksiyonla başlıyoruz mechalar ve yıldız gemileri birbirleri ile çarpışma halindeler. Daha sonra bir toplantının ortasında buluveriyoruz kendimizi. Undina üssü adına yapılan bu toplantıda üssün boşaltılacağı kararı alınıyor. MJP'den kumandan Sion sahneye giriyor ve diğer kaptanlara tanıtılıyor.

Daha sonra Usagi takımı ile buluşuyoruz. Usagi takımı tek tek tanıtılırken eğitim tabanlı çalışmalarına tanık oluyoruz. Bir nevi paintball tarzı bir eğitimle mechalar birbirleriyle savaşıyor. Usagi takımı da pilotluk becerilerini geliştiriyor.

Başlangıç olarak uzay komedisi gibi geliyor anime bu sekanslarda. Çünkü karakterler arasında pek ciddiyet yok herkes birbiri ile dalga geçer modda. Takımın eğitmeni büyük bir azar çektikten sonra asıl olaylar bizim için başlıyor.

Kumandan eğitmeni odasına çağrıyor ve takımı Undina üssü'nün tahliyesi için hazırlamasını söylüyor. Eğitmen, bu görev onlar için erken dese de Kumandan diretiyor ve Usagi takımı görev için hazırlıklara başlıyor.

Öncelikle her birinin kullanılacağı İSÇSC'ler tanıtılıyor ve kullandığı sistem hakkında bilgi veriliyor. Her bir İSÇSC'nin kendine has özelliği var. Kullanılan JURIA-Sistemi pilotların dna özellikleri ile eşleşerek İSÇSC'lerin sistem hassasiyetini arttırıyor. Sistemi öğrenen ve mechalarına atlayan karakterlerimiz görevine çıkıyor ve aksiyon başlıyor.

Seride CGI biraz fazla kullanılmış gibi bazı sekanslarda epey sırıtıyor. Hirai Hisashi'nin karakter dizaynları bazı yerlerde çok sırıtmış. Ablak bir surat halini alıyor bazen karakterlerin suratları. Genel olarak beğenirim bu adamın dizaynlarını. Kendisini Gundam Seed, Scryed, Fafner ve Kurogane no Linebarrels ile tanımak mümkün.

İlk bölümüyle ortalama bir mecha serisi olacak gibi duruyor. Linebarrels gibi bizi şaşırtabilirse bu dönemi mecha açısından gelecek iki mecha serisi ile beraber şanslı kapatmış olacağız.

Oha! Bölümler yayınlanmaya başlamış bile... Bir an önce indireyim. Pek vakit bulamıyorum ama kesin izleyeceğim serilerden biri olduğundan mutlaka bakacağım.

Vay be yeni sezon geldi çattı derken bölümler sapır sapır dökülmeye başlamış.

Animasyon olarak çok kötü değildi aksine gerek 3D gerekse 2D olarak ortalamadan daha iyi animasyonları vardı. Ağırlıklı olarak uzayda geçtiğini düşünürsek CG sahneler ile illa bir karşılaştırma yapmak gerekirse -kanımca resmen CG pornosu olan- Macross Frontier'den daha başarılı ve işlevsel buldum.

Sondaki savaş sahnesinde çalan Chiaki Ishikawa şarkısına dek müzikler dikkatimi çekmedi. Bölümü biraz daha erkene yetiştirebilmek için olsa gerek sanırım bu seride de ilk bölümde bir Opening yada Ending sekansı göremedik ama son fragmanda çalan müziğin nasıl tüylerimi diken diken ettiğini hatırladığımda serinin müzikalitesinin çok da zaman geçmeden artacağına inanıyorum.

Olgun yaşta olmayan tüm karakterler Hisashi Hirai'nin şimdiye kadar kendi yarattığı tipolojinin en gevşek örnekleri olmasına karşın karakterin hepsi bir nev-i Kaybedenler Klübü üyesi gibi durduklarından bu seçim manidar kalıyor. Olgun karakterler ise Hirai tipolojisini bozmadan aynen devam ettiriyor ve saygımı kazanıyor. (En sevdiğim 4-5 karakter tasarımcısı içinde yeralan Hirai'yi şahsen daha uzun yıllar bu sektörde görmek isterim)

Odak karakterler açısından nispeten yeni isimler seçilirken, yan karakterler için birkaç tanınmış isim kullanılmış: Hiroki Touchi kumandan Simon rolüne cuk oturmuş. Ayrıca Suzukaze rolünde Miyuki Sawashiro da çok iyi. (ANN listesinde yazmamış ama yanılmıyorsam teknisyen şefi Sayaka Ohara'ydı ve Linebarrels'deki Yui Ogawa'nın bir inkarnasyonu gibi durması yönünden beni gülümsetti) Shizuka Itou ve Hikaru Midorikawa'nın rollerini duymak için sabırsızlandığımı söyleyebilirim.

Mecha'lar hareketsizken oldukça tuhaf görünmelerine rağmen aksiyondayken hareketlerini oldukça akıcı gerçekleştiriyorlar. İlk bölümde görebildiğimizin aksine, birimler enerjisi tükenmez ve asla ciddi hasar görmez super robot'lar gibi de görünmüyorlar ki bu da bir artı puan. Beni şaşırtan şeylerin başında yaratıkların kendi dillerinden konuşmaları oldu. Nadesico yada Gundam AGE'deki gibi dış güneş sisteminden istila konusunu aynen kullanacaklarını düşünmüştüm ki o açıdan seri beni şaşırttı. Eminim seri ileriki bölümlerde bize bununla ilgili şaşırtıcı twist'ler de sunacaktır. Ki senaristin bu potansiyele fazlasıyla sahip olduğunu kanıtlayan birçok işi var.

Ortalama bir seriden biraz hallicesini bekliyordum ama seigi no mikata modundaki Izuru'yu oldukça sevdim ve seriyi kabullenmemi kolaylaştırdı. Kısaca beklenmedik bir yerden gelen bir doğum günü hediyesiydi. Çıktığı gibi çevirme ihtiyacı duyduğumdan daha fazla yazma gereği hissetmiyorum. Çok fazla aşırı şeyler beklemedikçe sizi hoşça vakit geçirtebilecek bir Mecha olarak kısaca özetleyebilirim.

Forumlarda okuduğum "fazlaca cgi var" yorumlarından sonra seri ile ilgili hafif bir soğukluk gelmişti bana. "Belki bir ihtimal" diyerek izledim ve iyiki de izlemişim.

Mechalarda cgi hiç sırıtmıyor. Dikkat kesilmezseniz cgi olduğunu dahi fark etmeyebilirsiniz. Tabii bu ilk bölüm için geçerli. İlerleyen bölümlerde ne olur bilemiyorum. Gemiler için ise bu kadar iyi konuşamayacağım. MJP'nin uzay gemisi gerçekten sırıtıyor. Diğer uzay gemilerinin mukavemetinde ise bir dengesizlik var. Bütün o hacim boşmuş gibi çok hızlı hareket ediyorlar.

Renklendirmeleri çok beğendim. Mat değil aksine hafif parlak. Ancak candy tonda da değil. (bkz. Ano Natsu de Matteru) Ayarı çok iyi tutturmuşlar. Çizimler ise ilk başta biraz garip geldi ama nedense pek sevdim. Suratlar yan profilden çok tuhaf görünüyor gerçi.

Hikaye hakkında konuşmak için henüz erken ama şu JULIA-SYSTEM konusuna biraz derinlik katılırsa ordan çok güzel konu çıkabilir.

Bu sezon takip edeceğim bir seri oldu şimdiden

Bu sezonun izlenmesi gereken güzel serilerinden bu tür serilere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum tabi ki bir Gundam değil ama izlenilebilir bir mecha serisi olduğunu düşünüyorum.

1.Bölüm

Kısaca her sezonda bu tür serilere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.Şimdi merakla Kakumeiki Valvrave serini bekliyorum umarım oda bir an önce çıkar.

Mecha meraklısı değilim fakat bu sezon her animeye bir şans verme yönünde bir eğilimim var. Ondan dolayı izledim ve iyi ki de izlemişim. Çok bir bilgi dağarcığım olmasada mecha hakkında, genel olarak diyebilceğim tek bir adama bakan, baş karakter olmadan bir hiç olan yan karakterler yerine, bir birini tamamlayan ve eşit ölçüde önemli olan karakterler görüyoruz. Takım çalışması var fakat bu yavan bir şekilde arkadaşlık dostluk diye de bağlanmamış. Gayet doğal bir biçimde herkes işini en iyi yapmaya çalışıyor o kadar. Son olarak konu ile ilgili olmasada takım üyelerinden biri saçma bir şey söylediğinde diğer takım üyelerinin tek kelime veya kısa bir cümleyle yorum yapması ve bunun sürekliliği hoşuma gitti. Kız erkek karakter dengesini de iyi tutturduğunu düşünüyorum. Ne hepsi erkek ne de bir çok erkek içinde bir kız gibi yada haremler de olduğu gibi bir çok kız içinde bir erkek gibi durumlar yok. Gerçi harem izlemem demiyorum ama böylesi daha doğalmış gibi. Bu sezon zevkle takip edeceğim bir anime olacak.

2. bölümle birlikte aksiyon dozunun yarıya düştüğünü ve karakterlerin savaş dışındaki yaşamlarına da bakıldığını görüyoruz. Neyse ki komedi öğeleri çoğu seride karşılaştığımız güldürmeyen komedilere pek benzemiyor.

Majestic Prince geliştirilmeye müsait bir potansiyel taşıyor öte yandan bunu 12 bölümde anlatmaları çok zor olacağından seriyi 2. bir sezona bağlayıp bağlamamaları hikaye bütünlüğü için önem kazanacak bir soru olabilir. Bekleyip göreceğiz.

Bölüm 04:

Flashback tadında kısa bir geri dönüşle Rin Suzukaze'nin Prince'leri eğitim görevine getirilişini gördük ve anladık ki onun pek de bahsetmek isteyebileceği, mutlu hatıraları olan bir geçmişi yok. Kumandan Simon'un Tavşan Takımı'na duyduğu güven ve Rin'in Wulgar'larla savaştaki tecrübelerinden doğan umutsuzluğu ilginç bir kontrast oluşturuyor.

Operasyonun komutasına atanan genelkurmay sekreterinin hatalı kararları ve Prince'lerin sayıca yetersizlikleri yüzünden takım bu bölümde gerçekten ölebilirdi bile. Neyse ki, bir ölçüde Izuru ve büyük ölçüde Simon'un gönderdiği Doberman Takımı sayesinde takımın tamamı sağ kalıp geri dönmeyi başarabildi. Izuru'nun son ana dek arkadaşlarının tek parça halinde dönebilmeleri için gösterdiği fedakarlık ise daima hatırlanacak. Öte yandan GDF'nin komuta kademesinin Prince'lere harcanan parayı amorti etmesi beklenen bir silah projesinden farksız bakmaması ve bizimkilerin bunu gerçek manada farkettikleri an manidardı.

Takımın şansları ve şu anki yetenekleri ile Wulgar'lara karşı savaşmaya devam edemeyeceği çok açık bu yüzden en azından bir süreliğine yeniden eğitilecekler ve 3 tane sempai'ye emanet edilecekler. Elbette ne geçmişi ne de gelecekleri olmayan bu çocukları nasıl bir kaderin beklediği ise, tüm komedi girişimlerine rağmen hikayedeki en vurucu öğe olmaya ve vurgulanmaya devam ediyor ve de en çok bu yüzden Majestic Prince açık ara ileriki bölümler için bana en çok umut vaad eden yapım durumunda.

Başlığıma sahip çıkayim epeydir yorumsuz bırakmışım.

Bölüm 04

Karakter gelişimi ve hikaye açısından oldukça sağlam bir şekilde ilerliyor seri.

Her bölümde takımın birbiri ile koordinasyonu da gittikçe artmakta. Izuru'nun fedakarlıkları takımın bazı şeyleri fark etmesine yol açıyor. Izuru çok klişe bir karakter aslında. Sürekli arkadaşlarını düşünen fedakar bir tip. Diğerlerinin onun için yaptığı pek bir şey yok. İlerleyen bölümlerde bunun değişimini izleyeceğimiz çok bariz.

Animenin açılış parçası çok şahane ondan bahsetmeden de olmaz. Kapanış parçasının Chiaki Ishikawa'dan olması da bu animede epey dramatik şeyler olabileceğinin bir kanıtı aslında.

Emin adımlarla ilerlemeye devam. Bu bölümde de epey karakyter gelişimi izledik.

Bölüm 05

Senpailerinin desteğiyle Bunny team daha iyi bir takım olma yolunda yavaşça ama emin adımlarla ilerlemekte. Senpaileri de tam matrak özellikle takımın kaptanı çok matrak bir karkater.

Izuru gibi kendisi de kahramanvari tavırlara sahip ki daha çok ero bir karakter. Izuru'nun aklına da neler soktu. Gerçi haksız da sayılmaz.

Izuru ondan taktiksel anlamda bir video aldığını sanıp bunu diğer takım arkadaşlarıyla paylaşınca olan oldu. Senpaisinin ona verdiği adult filmi arkadaşlarının hepsine izlettiği sahne oldukça komik bir sahne olmuş. Sonunda şaplağı da yedi. Her karakterin farklı bir tepki göstermesi de sahneyi ayrı keyifli kılmış.

Bölüm sonlarına doğru Wulgar üssüne yaptıkları saldırıda da takım olma yolunda yaptıkları büyük bir gelişimdi. Ordaki aksiyon sahneleri de oldukça hoşuma gitti. CG'ler hala çok küt gelse de sahnenin işlenişi hoş olmuş.

Izuru'nun kahraman karakterlere bir gönderme karakter olması hoşuma giden başka bir ayrıntı. Mechasıyla yaptığı Shining takla hareketi oldukça imalıydı.

Bölüm 06

Bölüm 06:

Golden Week arasında yayınlanmış olmasından dolayı fiiler'den hallice bir bölüm bekliyordum ki neyse ki hissettirmesi gereken hissiyata yeterince sahip bir bölümdü. Hatta flashback'ler biraz daha uzun olabilseymiş bu bölüm kendi içerisinde bağımsız bir 40-50 dakikalık bir OVA olabilirmiş bile. Bahamecha bölümü yeterince iyi özetlemiş. Bir öğrencinin okulundan ayrılıp yetişkinlerin dünyasında geçişindeki son saatlerdeki hissiyat bölüm boyunca ve o selam sahnesiyle yeterince iyi anlatılabilmiş diyebilirim özetle.

Bu bölümün bir diğer önemi GDF'in kusursuz bir birlik olmaması, birliği oluşturan bazı ülkelerin Wulgar'larla olan savaşa yaptığı katkıları, birliğe bağlı diğer ülkeler üzerinde baskı unsuru oluşturup kontrollerini arttırabilmek için kullanmalarının dile getirilmesi idi. İlla bunu dünyanın varlık-yokluk mücadelesi olarak düşünmemek lazım, TV'lerde her gün gördüğümüz dış haberler bundan çok da uzak değil. Hisashi Hirai serileri elbette hiçbir zaman gerçek manada çok politik yapımlar olmadılar, farkındayım, fakat hikayenin bu şekilde anlatılması tüm komedi yaratma çabalarına rağmen işlenişe gerçekten derinlik katıyor ki bu saygı duyduğum şeylerden birini oluşturuyor seride gördüklerim kadarı ile.

Wulgar'ları en başından beri insanlardan önce birşekilde uzaya çıkıp orada mutasyon geçirmiş bir ırk diye düşünüyordum ama elbette ne olup ne olmadıkları hala hikayedeki gizemlerden birisi. Gelecek bölümden itibaren Wulgar'ların diyaloglarını da geniş şekilde görebileceğiz diye tahmin ediyorum. Şimdiden Hikaru Midorikawa'nın seslendirdiği bir prens var. Kralı yada beraberindekileri veteran seiyuu'lar seslendirirse hoş olur.

Bölüm 11:

Onuncu bölümde gelen müthiş açıklamalar ile seri gözümde biraz daha büyüdü ve bu animeyi seyretmekle ne kadar iyi bir seçim yapmışım diyorum kendime. Bölümde anlatılan gerçeklerle konu daha da desteklendi ve müthiş bir rota çizmeye başladı. Yeni gelen iki karakter de tam da bu rotanın ortasındalar ve karakterlerimizi uçsuz bucaksız bir serüvene sürüklemeye başladılar.

11. Bölümde Wulgar'ları biraz daha iyi tanıyarak animenin yapısının ne kadar da çok Battle Star Galactica'yı andırdığını söylemek mümkün. BSG hayranlarının mutlaka ilgisini çekecek bir seri çünkü benzer bir yapıya sahip. Daha fazla açıklama yapmak seyri bozacağı için ilgilenenlere duyurulur.

Bu kaliteyle devam ettiği sürece, bu dönem rakiplerine açık ara fark atacak. Konu anlatmaya çalışan ama bir grup liselinin bir koloniyi savundukları Valvrave'e kıyasla gayet ciddi ve sağlam bir plota sahip olması, Gargantia gibi günlük yaşlamdan kesitlerle izleyiciyi oyalamayıp şahane bir seyir zevki sunması mecha müdavimleri açısından bu seriyi ön plana taşımaya yeter de artar.

Bölüm 12

Bu haftaki bölüm açıkça geçiş bölümüydü fakat oldukça sığ bir bölüm olmuş. karakterler günlük olarak belirli departmanlarda çalıştılar ve dolayısıyla fanservis sahneler verdiler. Animenin iki bayan karakterinin girmediği kılık kalmadı. Bu arada erkekler ne yaptı biri mangasını çizdi, biri alışverişte öteki ise daha sonraki bölümlerde önemi olacak mı olmayacak mı bilinmez bir hedefi 6 saatten fazla bir süre bekledi durdu.

Slice of life havası hakimdi bölüme ve bu hava umalım ki sadece bu bölümle kalsın. Tekrarlanmamasını umarım.