Suisei no Gargantia

Yönetmen: Kazuya Murata (Full Metal Alchemist Brotherhood Movie)

Senaryo: Gen Urobuchi (Fate/Zero, Blassreiter, Phantom: Requiem for the Phantom, Puella Magi Madoka Magica, Psycho Pass), Daishiro Tanimura (Yondemasu yo! Azazel-san)

Konu: İnsanlığın galaksinin sınırlarına dek yayıldığı uzak bir gelecekte Hidiaazu isimli bir ırkla karşılaşır ve bu insanlığın o zamana değin en büyük hayatta kalma savaşına dönüşür. Teğmen Redo ve yapay zeka partneri Chamber boyutsal bombalar patlatılırken oluşan bir solucan deliğine düşer ve...

1. Bölüm:

Benden bunu duyduğunuza eminim şaşıracaksınız ama ben vasat buldum. CG'ler çok kötü, kötü demesem bile bir Majestic Prince değil. Aksiyon kareografileri kötü ve ilk bölümün yarısını kaplayan operasyon tümüyle sıkıcı.Kim nedir ne değildir anlamıyoruz bile. Majestic Prince'de dikkat ettiyseniz ön planda kadraja giren birimlerin çatışmaları ile arkadaki it dalaşları tümüyle farklıydı ve o sahneyi her izleyişinizde farklı bir detayı görebiliyordunuz. Gargantia'da yüzlerce Caliber balık sürüsü gibi aynı şekilde çıkış yapıyor ve birlikte düşüyor. Arkaplan basbayağı boş bırakılmış.

Yaratıklar büyük ölçüde Gunbuster'daki Uchuu Kaijuu'lara benziyorlar öte yandan onların düz birer kopyalarından fazlası değiller. Susei no Gargantia maalesef Gunbuster'daki savaş sahnelerini izlediğimde hissettiğim heyecanın çeyreğini dahi hissettiremedi.

Beğendiğim şeyleri de var bunların başında 2D animasyonların akıcılığı ve bayan karakter çizimleri geliyor. Anladığım kadarıyla ileride bayan karakterlerin hikayede erkekler kadar aktif oldukları bir seri göreceğiz.

Güzel seiyuu kadrosu için izlemeye devam edeceğim ama bu sezon bundan çok daha iyi seiyuu kadroları olan yapımlar olduğunu ve Gen Urobuchi'ye pek çok kişi kadar bir hayranlık hissetmediğimi de söylemem gerek. Eğer güzel twist'ler ve sağlam bir sezon finali yapabilirse bu yapımı ortalama üstünde anmam için sebebim olabilir öte yanda bunu kalan 11 bölümde çok yetersiz ve anlatıcı olmaktan uzak bir 1. bölümün gölgesi altında nasıl başarabileceği beni düşündürtmüyor değil.

5.9 / 10

Dış kulvardan güzel bir atak yapabilir. Bu sezon süpriz beklentilerim içerisinde. (Ki benim gibi mecha sevmeyen biri için bile. )

Bence çok büyük beklentilere girmemek gerek diye düşünüyorum

İlk 10 dakika boyunca yayıonlanan savaş sahnelerinde eksiklik çok rahat hissediliyor. Bir sürü karman çorman bir şeyler oluyor etrafta ve izlerken adapte olmak gerçekten çok zor. Zaten altyazı ile izliyoruz ekrandaki görüntüleri minimum yakalayabilirken bir de böyle ucuz kareografi ve detaysız arka planlarla izlemek çok daha yorucu.

Seri bahsedildiği üzere ilk 10 dakika boyunca insanoğlu ve zuzaylı savaşı ile başlıyor.

İnsanoğlunun bu seferki düşmanları Hidiaazu isimli çiçek benzeri yapıları olan bir ırk.

İnsanoğlu da galaktik bir birlik kurmuş ve yaşamını sürdürmeye çalışmakta. Belli ki teknolojileri çok yüksek ve AI mechalara ve solucan deliğinden portal açıp boyut değiştirebilecek gemilere sahipler.

Mecha tasarımları bana da küçük ve orantısız geldi. Mecha bu kadar küçükken iç aksamdan gösterildiğinde o karakterler içinde top koşturacakmış gibi büyük gözüküyor. Halbuki neresine sığıyor çok anlam veremedim.

CG olayını zaten sevmem burda da epey kullanılmış ve çokta başarılı değil. Ne zaman CG çıktı tembelliktir güzelim 2D dizaynlar artık kalmadı ve ruhsuzluk aldı başını gitti.

İlk yarısı bu şekil full aksiyonla seyrederken ikinci yarıda karakterin solucan deliğinden geçip Dünya'ya düşmesi ve birkaç kişinin eline düştükten sonra etrafı tanıyıp oradan kurtulması ve kurtulma esnasında bir bayan karakteri kaçırması ile şekilleniyor. Bu sırada yapay zeka mechi gezegenin özelliklerini ve habitantların kullandığı dili çözmeye çalışıyor.

Burada iki farklı dünyalara sahip insanoğlunun farklı diller kullanması hoş olmuş. Animelerde çok rastladığımız bir durum değil açıkçası. Biri konuşurken Japonca ses duyarken ötekinin kendi ulusal dili kulaklarda yankılanıyor. Bu da izleyiciye empati kurması için zemin hazırlamış. Bu kısımda altyazı da geçebilirlerdi aslında ama biraz işin kolayına kaçmış gibiler.

CG animasyonun vasatlığı dışındaki iki boyutlu çizimler oldukça güzel görünüyor. Seiyu kadrosunda bir kaç tane öne çıkan isim var. Müzikleri ise çok kayda değer bulmadım. Şu an hiç aklımda bile değiller açıkçası.

Urobuchi Gen eğer hikayeyi derinleştirirse ki; ilk bölümden daha hikayenin nasıl şekilleneceğini çok anlayamadık; güzel bir yapım ortaya çıkacak gibi duruyor.

Majestic Prince'in geyik bulduğum kısımları olduğundan dolayı bu seriyi ona göre bir tık daha üstte görüyorum ve ondan daha çok seveceğimi düşünüyorum.

İlk bölümden not vermenin çok doğru olmadığını düşünüyorum ve şu an için not vermiyorum seriye. Bitince not vermek çok daha sağlıklı.

Yine diyorum mecha meraklısı değilim ama bu gidişle de olmaya başlıcam bu sezon izlediğim tüm mechalar aşırı derecede hoşuma gitti. Ama asıl olarak bu en çok hoşuma giden oldu. Bir çok açıdan beni kendine çeken yönü var. İlk olarak elemanın düşünce yapısı ilginç ve hoştu, beni kendine bağladı diyebilirim. Ayrıca şu grafik gibi görünen şeyler pek hoşuma gitmesede 2d leri çoğunluktaymış gibi geldi. Onun haricinde ilk bölümün aksiyonu fazla hızlı olmasına rağmen savaş sırasında birilerini kurtarmaya çalışması olsun komutanın veya askerlerin fedakarlıkları olsun duygu yüklüydü. Eğer 15. bölümde byle bir şey olsa ağlardım diyebilirim. 2. kısmı ise birinci kısım aşmış bir durumdaydı. Kız karakter çizimine önem veren biri olarak kız çizimleri çok hoşuma gitti diyebilirim. Yuvarlak hatlı çizimleri ve hafif moe tarzıyla beni kendine bağlayan ekstra bir nokta oldu. Dil kısmı üstte değinildiği gibi çok hoş olmuş. Kesinlikle çok iyi düşünülerek yapılmış bir hareket. Mechanın kızın söyledikleriyle ilgili tercümesi yüzümde pis bir sırıtmaya neden oldu.

Son olarak ilk bölüm için ben tam puan verilebilir diyorum. İlerki bölümleri bekleyip göreceğiz.

Bu sezonun bomba serilerinden biri ve beklentilerimi ilk bölümü ile karşıladı diyebilirim. İlk başta ki savaş sahnelerinin karışıklığı çok gözümü yordum gundam serilerinde ki o güzelim savaş sahnelerini daha çok seviyorum.

1.Bölüm

Bölümü Bahadır'ın da dediği gibi iki kısma ayırmak yanlış olmaz ilk kısımda insanların uzayda savaştığı çiçek benzeri yaratıkları görüyoruz ve bu görüntü bize sanki seri hep uzay da geçecekmiş gibi bir hava yaratıyor. Sonra karakterimizin solucan deliğinden tam olarak geçememesi ve bunun sonucunda dünyaya düşmesi bölümün ikinci kısmının başlangıcını oluşturuyor. Sonrasında ise Dünyanın sular altında kalmış bir gezegene dönüştüğünü görüyoruz. İnsanlar yük gemisine benzer gemiler üzerinde yaşıyorlar. Böyle bir dünya da Redo'yu buluyorlar. Akıllı bilgisayara hayran olduğumu söylemeliyim. Redo ile tartışmaları ortak karara varmaları filan oldukça güzeldi hele o çevirmenlik kısımları harikaydı. Dil olayı benim de çok hoşuma gitti böyle iki farklı dil kullanılması çok güzel olmuş.

Birinci bölümü herkes izlediği için spoiler içinde almadım gelelim ikinci bölüme;

2.Bölüm

Bir sonraki bölümü çok merak ediyorum serinin 13 bölüm olması benim için büyük bir hayal kırıklığı oldu umarım yapımlar seriyi 24 - 25 bölüme çıkartırlar.

İlk bölüm uzay savaşı kısmından birşey anlamasamda sonrası ve ikinci bölüm son derece güzeldi. Karakter çok şirin ve moemsi. Mechanin tasarımı baya gıcık duruyor. Ledo dili öğrenene kadar mecha daha uzun süre on planda olur artık.

Bölüm 02

Bu bölümle dünya üzerine bazı şeyler açığa kavuştu. Açılış parçamız ve klibine de ulaşmış olduk bu bölümle. Şarkıyı çok başarılı bulşmadım bir daha izlemeyeceğim zaten her zaman olduğu gibi.

Ledo'yu daha yakından tanımak ve onun dost mu düşman mı olduğunu anlamak için gemi ekibi Amy'i Ledo ile konuşmaya yönlendirdiler. Chamber'ın tercümanlığı sayesinde hem dünya hem de Avalon hakkındaki bazı gerçekleri öğrendik. Dünya Ledo'ya da söylendiği gibi buzul çağ yaşamış. Daha sonra bu buzullar eriyerek sular altında kalmış ve şu an ki görüntüsü Waterworld filmindeki ambiyansta. İnsanlar bir şekilde hayatlarını sürüdrmeyi yine bulmuşlar. Büyük gemi filoları üzerinde yaşıyorlar ve hayatlarını önceki dünyadan kalan, su altında kalmış harebeleri bularak sürdürüyorlar. Tabi burdaki kaynaklarda kısıtlı. Bu nedenle sürekli gezi halindeler. Biyolüminesans yapan algler sayesinde de kendilerine elektrik sağlıyorlar.

Amy'nin Ledo'ya pişmiş bir balık sunması sonucu, Ledo'nun ölmüş bir balık mı yiyeceğim tepkisi hem komikti hem de düşündürdü. Avalon'da yemek için hayvan öldürmüyorlar belli ki. Ya da orada yemek için öldürülecek hayvan bile yok.

Amy'nin de Chamber içinde hala biri olduğunu düşünmesi ama Ledo'nun ona mechin iç kısmını gösterdikten sonraki tepkileri epey komediydi.

Anime oldukça güzel ilerliyor ve bu şekilde gittiği sürece beklentilerim karşılanmış olacak.

animeyi çok hoş buldum. ana karakter olarak moemsi kullanılmış ama kızın moeliğide ölçülü olduğundan gıcığıma gitmedi. birde kızın kardeşi sakatmı? içimden bi ses ileride büyük rol oynayacağını söylüyor.

İlk iki bölüm Xam'd: Lost Memories gibi başladı ;ilgi çekici.Çizimlerde benzerlik gösteriyor.İki güzel bölüm seyrettim umarım animenin havasını bozmaz ve üzerine artı değerler koyarak devam ettirirler.Arkadaşlarında dediği gibi bölüm fazla değil nasıl bağlayacaklar merak etmiyor değilim.İlk bölümdeki düşman varlıklar diğerle bölümlere yansırsa baya aksiyonel olacak ancak tahminim o konuya fazla girilmeyecek. Takip etmeye devam diyorum.

Leziz, nefis, muhteşem

Valvrave the Liberator ve Majestic Prince'e haksızlık etmek istemem ama bence bu sezonun en iyi animesi

Seriye dair merakımın zaten çok yüksek olmamasından dolayı 2. bölümü bile yeni izledim ama görünüşe göre seriden beklediğim her neyse bunu almam biraz zor olacak gibi.

Susei no Gargantia hakkında gerçekten şaşırmak isterdim ama seri şaşırtıcı birşeyler sunmak yada belli bir altokumaya açık ve güç dengesi kaotik bir seri oluşturmaya hiç uğraşılmamış bir yapım izlenimi veriyor. Urobuchi'nin belli ki Mecha türünün referans noktaları hakkında herhangi bir hakimiyeti yok. İleriki bölümler hakkında fikir yürütmek hala güç olsa da serinin bu haliyle 12 bölümde gerçek manada vurucu bir finalle noktalanacağını düşünemiyorum.

4.Bölüm çok sade geçti ancak hoş diyaloglar vardı.Ledonun gerçekleriyle eski dünyanın gerçekleri bu bölümde çatıştı. Dr Ordum ,Bevel diyaloları da fena değildi.Devamın sabırsızlıkla bekliyorum.

Bu serinin ciddi ciddi slowfest anlayışına yeni bir boyut olduğunu düşünüyorum, tek cümle ile özetlemem gerekirse. Hayır, beklediğim şey sürekli aksiyon, düşmeyen bir tempo filan değil ama işleniş hala fazla tahmin edilebilir ve fazla düz. İşin benim için üzücü kısmı, serinin dişe tırnağa dokunur bir işleniş yada tamamen orijinal bir hikaye sunuyor gibi bir ciddiyet ile bunu yapması. Son 4 bölümdür kötü kareografili 2 savaş sahnesi haricinde çoğu şeyi anımsamakta zorlanıyorum ve seri halen Chamber ve Ledo arasındaki artık tekrarlamaya başlayan diyaloglar, limanda yük taşımak yada yağmur suyu biriktirmek türü amelelikler yada Amy'nin Ledo ile iletişim kurmak için adeta zorlama çabalara girdiği sahnelerin bir toplamından oluşuyor gibi bir görüntü veriyor. Ledo'nun anahtar önemde olması gereken sahneleri bile saniyelik flashback'den öteye gitmemiş. Dramatiktir ki, böyle bir serideki birçok karakter veteran seiyuu'larca seslendiriliyor ve hikayeye yaptıkları katkı gerçekten de hiç fazla değil. En son Hideyuki Umezu'nun sesini duyuşum, yukarıda saydıklarımı ciddi ciddi düşünmeme vesile oldu.

Gargantia beni şu an için sıkmıyor ama bunun tek sebebi bu sezon izlemiş olmam çoğu seriye henüz başlayamamış olmam.

Serinin tuhaf yanı orijinal bir hikâye sunmamasına karşılık kendini seyrettiriyor olması. "Kahraman grubundan ayrılır ve yaşamak veya grubuna katılmak için önündeki seçenekleri/fırsatları değerlendirir." bilmem kaç filmde veya dizide bu gibi paradigmalara rastlamak mümkün. 75 dakikalık ortalama bir anime filmi 3 parçaya ayırmışlar ve sunmuşlar, ilk üç bölüm için bunu diyebilirim. Dördüncü bölümde bazı şeyler şekilleniyor gibi dursa da kalan 8 bölümde serinin altyapısını orijinal bir senaryo üzerine oturtacağından şüpheliyim. Bilindik bir senaryoyu boyayıp, süsleyip püsleyip önümüze sunuyorlar sadece. Fakat seride işlenen o post-apokaliptik dünya beni kendine çekmiyor değil. Bu yüzden seyretmeye devam edeceğim.

Edit: Şunları eklemeden edemeyeceğim. Serinin çizimleri güzel. Moemsi bir hava var ama buna karşın serideki ciddiyet bozulmamış ve bu da serinin başarılı bulduğum yönlerinden biri. Dialoglar iyi işlenmiş ve insanı izlerken sıkmıyor. Bölümler arasındaki geçişler iyi ayarlanmış. Bir bölümün nerede bitirileceği, diğer bölümün nereden başlayacağı, nasıl heyecan uyandıracağı yerinde olmuş.

Son iki bölümdürlü tempo çok düştü mecha ile alakasi yok nerdeyse. Ledo dili epey öğrendi yakında Chamber in tercümanlık görevi biter.

5.Bölüm

Son bölümle birlikte artık bu seri hakkında yorum yazmak için klavye tuşlarına basmak için bile üşenmeye başladığımı hissettim zira gerçekten konusuz bir yapıma yorum yapmak gibi anlamsız bir iş yaptığımı hissediyorum. Dördüncü bölümde hikayeye ne kattılar, Amy ve arkadaşları güneşlenmek, Ledo da travestilerden kaçmak dışında ne yaptı diye kendime ciddi ciddi sordum. Bölümün yarısının Ledo'nun kendine iş arayarak geçmesi ayrı bir traji komediydi. Yahu, 4 bölümdür Chamber zaten Gargantia'nın amelesi gibi çalıştırılıyor zaten. Onun karşılığını istese zaten kimse yok çekemeyecek. Seriyi artık haybeye izlediğimi ciddi ciddi düşünüyorum zira ne eğlenebiliyorum, ne konu anlatımı/ilerleyişi başarılı, ne dizaynlar harika, ne de orijinal başka birşey var. Sadece seiyuu kadrosu ve ambians müzikleri ortalamadan hallice o kadar.

Susei no Gargantia bana göre şimdiden ilkbahar sezonunun en büyük 2. hayal kırıklığı oldu bile. Güncel serilerden 2-3 tanesine daha başlayabilirsem bu seriyi bırakmak için hiçbir sebebim kalmayabilir.

Bölüm 05

Son birkaç bölümdür anime nereye doğru gidiyor ben de bilmiyorum. Bu bölümden de çok bir şey beklememek gerekiyordu açıkçası. Çünkü bölümün ismi "The Day of Calm"dı. Bölüm adı bu olunca aksiyon vs. gibi beklentilere girmedim bu bölüm için. Neye hizmet edeceğini ismi ile açıklıyordu zaten. Önemli olan nokta mecha, uzay, sci-fi temalı bir animede bu bölümün ne işi olduğu. İlla her animede plaj muhabbeti geçmek zorunda mı? Benim takıldığım noktalar buydu; bu bölüm için.

Son iki bölümdür de Ledo'nun insanlığı ya da insanlığını yeniden keşfettiğini düşünüyorum. Avalon'da yaşadığı hayatta bir robottan farkı yok gibi. Hatta Chamber bile ondan daha insan gözüküyor. Bu gemide insanlarla olan ilişkileri artıyor ve onlar arasında yaşayıp geçinmenin ne demek olduğunu öğreniyor Ledo. Peki bu onu nereye götürecek? Asıl önemli olan soru bu.

Sadece dünya üzerinde Gargantia'daki hayatı yansıtacaksa bu anime, artık anlatacak bir şeyi de kalmamış demektir. Bir twist bekliyorum açıkçası bu konuda. İşin içinde Urobuchi Gen var ise bu beklentiye girmek doğal diyorum.

Ledo ile dünyalılar arasında ki fiziksel farklılıklar akıllıca işlenmiş. Ledo, muhtemelen uzay da bir asker olarak yıllarını geçirdiği için daha ince zayıf yapılı, yüzü Amy ve diğerlerinin aksine güneşi fazla görmediği için daha beyaz ve solgun. Amy, balık etli,yüzü daha kırmızı ve amerikan yerlilerine benzer fiziksel yapısı var. Dünyalıların göz rengi okyanusun mavi rengini almış. Uzun lafın kısası bu kadar güzel ayrıntıyı ve fiziksel karakter dizaynını akıl eden bir ekip niye adam akıllı bir mecha dizayn edemez de pokemondan çıkmış gibi görenen bir mecha ile animeyi geçiştirirler anlamak güç.

Bölüm 6

Bölüm 06:

Açıkçası şu an için düşünceme göre seri, değil Gen Urobuchi, herhangi biri tarafından yazılabilecek bir fanfiction'dan fazlası değil. Bölümün %90'ı Ledo ve Chamber'ın para kazanmak için yol arayıp balıkları hasarsız yakalamaya çalışmaya çalışmaları, arada flatchest dansözlerle geçti. Hani son %10'da suyun dibindeki gemi enkazları üzerinden seriyi bir plot'a bağlayacaklar derken Ledo bir ahtapot görüp onla savaşmaya (?!) girerken bitti. Yahu uzayda cooldown süresi bile kullanmadan discoguns türevi lazer atışlarıyla savaşan bir Mecha bu, 5-10-15 metrelik bir ahtapottan mı dayak yiyecek, nasıl şakadır bu seri anlayamadım ama en azından hayatımdaki en anlamsız cliffhanger'ı görmüş oldum, o açıdan takdir etmem lazım.

Bölüm 06

Bölümü uyuklayarak izledim. Bir iki haftadır gittikçe düşen tempo ve fillerımsı bölümler bir şeye bağlanır diyorduk ama 3 haftadır üst üste slice of life izliyoruz. Gerçekten bundan sonra ne anlatır bilmiyorum ama kötü bölümler izledik.

Bölüm içinde Ledo para nasıl kazanır, Chamber'ın ona yardım etmesi yine yaptıkları komik olmayan hatalar, kel alaka diyebileceğimiz dansöz sahneleri vardı. Japonlar dansöz olayını baya sevmiş anlaşılan.

Bölüm sonunda yapılan cliffhanger seriyi nereye götürür bilmem ama çok alakasız geldi bana da.

Bende 6.bölümü beğenmedim rakkaseler çıktı başımıza , çok dingin gidiyor. Çizimler filan iyi ,ancak aksiyon yetersiz bölüm sayısını esas aldığımızda ortada pek bir şey olmayacak gibi.Bu animeyi ancak aksiyonel daha uzun soluklu 2.sezon kurtarabilir.

birkaç bölümdür tapsiyon düşmekte o yüzden pek beğenerek izlediğimi söyleyemen son bölünmleri öbür türlü güzel bir anime inş tekrar tansiyon yükselmeye başlar