Kakumeiki Valvrave 2

Seri 2. sezonu ile devam ediyor.

1. Sezonun konusu:

İnsanlığın %70'inin Dünya'yı terk ettiği bir gelecekte, "Dyson Küresi" teknolojisiyle insanlık uzayda kolonileşmeyi ve enerji sorunlarını çözmeyi başarmıştır. Öte yandan politik farklılıklar ve enerji kaynaklarının paylaşımından doğan sorunlar insanları iki zıt tarafta kutuplaştırmıştır: Dünya insanlarını temsil eden ARUS (Atlantic Rim United States) ve koloni insanlarını temsil eden Dorussia Federasyonu. Öte yandan JIOR adlı üçüncü bir ülke ise bu kutuplaşma karşısında ekonomik gücü sebebiyle tarafsız kalmayı başarmıştır. JIOR'da yaşayan sıradan bir liseli olan Haruto Tokushima'nın sıradan bir hayatı vardı. Ta ki, JIOR'un Dorussia tarafından işgal girişimine tanık olup "yasak silah" Valvrave'i çalıştırarak iki süper gücün güç savaşlarının bir tarafı olmaya ve "Dünya'nın gerçek sırrı" ile yüzleşmeye itilene dek.

1. Sezon bildiğin özet niyetine geçiştirilmişti. Ve bu sezon biraz daha detaylandırılarak, ilk sezonu unutturacaktır. Akıllarda kalan sorular, aksiyon sahneleri ve dahası ile tatmin edecek diye düşünüyorum yada en azından umuyorum diyebilirim.

Bunun dışında, yeni üniformalarını sevdim. <3

Şarkılar ise cuk diye oturmuş diye düşünüyorum.

*Preserved Roses...

Daha fazla detaylı bir yorum yapmayı isterdim, ama izlemeden bir şey diyemiyorum. Yani nedense geçen sezon hayal kırıklığına uğradığım zamanlar oldu ve erken konuştuğum zamanlar da oldu. Bu yüzden şimdilik belli başlı kısımlara hafiften değinerek geçmeyi ve izledikten sonra detaylandırmayı düşünüyorum.

é©å‘½æ©ŸValvrave Season2 TVCM - YouTube

「é©å‘½æ©Ÿãƒ´ã‚¡ãƒ«ãƒ´ãƒ¬ã‚¤ãƒ´ã€CM ver 9 / Kakumeiki Valvrave 2 CM [HD] - YouTube

Seri 11 Ekim 2013'den itibaren 2. sezonuyla devam edecek.

Konuyu hepimiz az çok biliyoruz aslında yada bildiğimizi sanıyoruz fakat serinin backstory'si ilginç şekilde hala kendini tam olarak açığa sermemeyi başarırken her bölümde verilen küçük ipuçları bunun gelişine vole şekilde, haftalık yazılan bir seri olmadığını kanıtlamaya devam ediyor. Daha 1. bölüm yayınlanmadan official sitede verilen 2-3 cümlelik karakter özetlerinde X Eins ve H Neun'un sadece 2 kişinin sağ çıktığı bir özel eğitim programından tek kurtulanlar oldukları yazılmıştı, bunun foreshadowing'i geçen bölümde yapıldı. Yine aynı şekilde Marie'yle Valvrave arasındaki bağlantıyı tek bölümde kurarak onun hafıza kaybı hikayesini önceki tüm bölümlere bağlantılayabildiler. Dediğim gibi, serinin foreshadowing mantığını gerçekten çok seviyorum ama cevaplanan her soru, diğerlerini farketmemize yolaçıyor.

Animasyonların kısa süreliğine düşse de geri toparladığı 2. sezon, bir Gundam stereotipi olarak düşmanın hakimiyet sahasına düşen karakterler üzerindeki gerilim yükseliyor. L Elf Saki'yi arkada bırakıp gitti, Valvrave'lerin biri hariç tamamı ağır hasarlı ve pilotların onları kullanmaya devam ettikçe ya hafızalarından ya hayatlarından vazgeçmek zorunda kalacaklarını öğrendik. Yeni flashforward Satomi'nin de 200 yıl sonraki gelecekte olacağını gösteriyor, haliyle birkaç bölüme kadar Model VII'yi de göreceğiz diye tahmin etmekteyim. Kirchbaum'ların gelmesine oldukça sevindim diyebilirim, her bölümde şamar oğlanı edilen Waffe ve Ideal'lerden sonra nihayet Valvrave'ler için dişli bir rakip olabileceklerini görüyoruz intro'dan ve bu haftaki bölümden.

Ayrıca 2. sezon yayınlanmadan önce artwork'leri nete düşen ama seride henüz görmediğimiz, Model 2'den üretilen bir yada iki Valvrave daha var. Sonradan öğrendiğime göre bunlar Valvrave : Undertaker adlı bir spinoff hikayeye ait tabii bunlar Anime'deki hikaye ile teğet geçecek mi görmek için beklememiz gerek. Merak edenler için: http://www.minitokyo.net/Nao+Ohta

Tabii flashforward demişken 200 yıl sonrasında L Elf'in olup olmayacağını yada çocuğun annesinin kim olacağını da merak etmiyor değilim. Belki tüm detayları yakalayamıyorumdur ama seri her hafta izlemek için sabırsızlandığım nadir serilerden olmayı sürdürüyor.

Bölüm gerçekten Valvrave'in trainwreck bir seriden çok daha fazlası olduğunu ve baştan beri seride gördüğümüz neredeyse herşeyi başlayacak bir hikaye çemberi olduğunu gösterme konusunda çok iyiydi.

Marie'nin kaybı ile L-Elf ve Haruto arasındaki ipler yeniden kopma noktasına geldi, öte yandan Haruto'nun hem Saki'yi kurtarmak hem de yığınak taşınan kaleyi sızmak üzerine olan planını kabul etmek zorunda kaldı. Modül 77'de gördüklerinden sonra H-Neun, hayatını kurtarmış ve ona bildiği herşeyi öğretmiş kişi olan Cain'le yüzleşmek üzere kişisel bir savaşa girdi. Bunun nasıl sonuçlanacağını az çok öngörebilsek de en azından H-Neun'un yaptıklarının en azından X-Eins'i ve diğerlerinin sadakatini değiştirecek şeyler olduğunu, L-Elf'in devrim planının buna bağlamlanacağını düşünüyorum. Öte yandan dünyaya doğru yaklaşan esrarengiz bir gemi ise Cain'in hedeflediği son ritüel için geri sayımı temsil ediyor. Bunları bir arada düşündüğümüzde, büyük resim hala karanlıkta fakat resmin anahatlarını 17 bölüm boyunca adım adım ilerleyen işleniş yoluyla seçebilmekteyiz. Sonuç olarak çok boyutlu hikaye ve plot twist'lerine gösterilen hassasiyeti ile seri, önyargılı izleyici tipi dışında, zaman ayıran herkesi tatmin edebilecek bir işlenişle ilerlemeye devam ediyor.

Tokushima Haruto'nun aslında ne için kullanıldığına ve nihayet babasına, daha doğrusu kendisini o noktaya getiren döngüye baş kaldırışını gördüğümüz bu bölüm herhangi bir kapışma içermese de karakterlerin durdukları nokta ile aralarındaki ikilemleri göstermesi açısından fonksiyonel bir bölümdü. Dorussia içindeki hainin kim olduğunu ve Liselotte ile L Elf arasındaki bağı açığa seren, dolayısıyla onun içerisinde hala barınabilmiş duygu kırıntılarına yoğunlaşan bölüm aynı zamanda Cain'in aslında Magius'unkilerden bağımsız planlara sahip bir düşman olduğunu da gösteriyor.

Kısaca aksiyon içermemesinin herhangi bir eksi yaratmadığı, hikaye gelişimi açısından ise önemli bir başka bölüm.

Son dövüş olarak fazlasıyla tatmin etmesine rağmen Epilogue kısmıyla yine yığınla cevaplanmamış soru bırakan bir Sunrise serisi oldu Valvrave. Bu yüzden seriyi bir kez de en başından beri değerlendirme gereği duydum.

Daha önce de söylediğim gibi, serinin kurgusu ve karakter kullanımına söyleyebileceğim birşey hala yok. Neticede riskli bir yol seçilmiş ve birçok kişinin yadırgayabileceği yada yanlış değerlendirebileceği bir formül üzerinden anlatacağını anlatma gereği duymuş bir seri olmasıyla en baştan getirebileceğim birçok eleştirinin önüne set çekmeyi başardı. Hatta aksine, hiçbir zaman yüzeysel bir deus ex machine övgüsü haline gelip anlatacağı öyküden ödün veren bir seri olmadı benim gözümde.

Aksiyon bazı gerekli plot development bölümleri dışında hiç düşmüyor. Savaşlarda 3D kullanılmılşsa da akıcılık birkaç bölüm haricinde hiç düşmüyor ve detay seviyesi oldukça yüksek. Bir savaşı birkaç kere izlediğinizde farklı detaylar yakalayabiliyorsunuz.

Serideki drama anlayışı illa bir benzetme yapmak gerekirse Guilty Crown'a daha yakın. karakterlerin edindikleri güçlere değil de bu güç karşısında feda ettiklerine, çaresizliklerine ve korumak istediklerince sırtüstü bırakılmaları gibi temalar barındıran yapım checkhov's gun'lar üzerinden anlatımını sağlamlaştırma yolunu tercih ediyor. En azından son bölüme dek herhangi bir noktada sırf fanservice yapmak yada troll'lük olsun diye hikayenin eğilip büküldüğünü, başka noktalara çekildiğini vs görmüyorsunuz. Seride fazla sayıda shocking response faktörü taşıyan sahne olduğunu söyleyebilirim. Bunlar karakter ölümleri kadar beklenmedik durumlar olabiliyor (spoiler vermemek için bu tanımı çok da açma gereği duymuyorum) ama bu kısımların dahi plot development içerisinde ayrıksı olmadığını ve yer yer anlatımı desteklediğini çeşitli örnekler üzerinden söyleyebilirim. Öte yandan 2. bir sezon eklemiş olmalarının 24 bölümlük tek bir seri yapmalarına göre herhangi bir ek hissiyat oluşturamadığını düşünüyorum zira 1. sezonun son sahnesindeki savaş, ikinci sezonun neredeyse yarısına dek sürüyor ve sonrasında değişen tek şey hikayenin uzaydan ziyade dünyada devam etmesi oluyor. Gerçi bu bile bir fiiler kullanımına dek gelmiyor. Öte yandan Timeskip peryodu başta yeterince farklı bir seçim gibi gözükse de son tahlilde sadece seriyi emsallerinden farklılaştırma amacıyla denenmiş bir yol olarak kaldı bakış açıma göre.

Serinin bir konsept bilimkurgu bakış açısına göre odaklanıp izlenmesinin yanıltıcı olacağını düşünüyorum zira hikaye Valvrave projesi ve Magius'ların planı arasında sıkışıp kalan ergenlerin olgunlaşma ve çeşitli trajedilerle yüzleşip birbirlerini anlayarak aykta kalma mücadelesini anlatıyor. Bu temaya odaklanmazsanız göreceğiniz şey hard science dinamikleri kullanmayan, Dyson Sphere ve uzay kolonileri gibi konseptleri sadece kozmetik olarak kullanan pseudo-biilimkurgu olacaktır. Bu vakti zamanında bazı tema farklılıkları ile birçok Mecha Anime'de de yer yer denenen bir kullanımdı, neyse ki seriyle ayrıksı düşen bir kullanım değil.

Müzikler ve şarkıların oldukça iyi olduğunu, serideki hissiyatı tamamlamak açısından fonksiyonlarını çok güzel yerine getirdiklerini düşünüyorum, benzer şekilde karakterlerin olaylara verdikleri tepkiler seiyuu kadrosunun başarısını kanıtlıyor.

Karakter cast'ı Soukyuu no Fafner yada Gundam 00 gibi örneklere göre sayıca azlar, bazıları karakter sayısının odaklanma sorunları oluşturduğunu düşünse de ben açıkçası bir serideki her karakteri ıcığına vıcığına kadar bilmemiz gerektiğini sanmıyorum. Hikayelerin zaman zaman girip rollerini getirdikleri kısımlarlar dönüşümlü olarak hikayeyi ilerletiyor ve bu açıdan bakarsanız aslında ideal sayıda tutularak anlatımın çok savrulmasının önüne geçiyor. Eğer karakter sayısı 3/1 oranında az olsaydı karakterlerin yerine getirdikleri roller çok yapay ve checkhov's gun'ların önemini azaltacak denli öngörülebilir olacaklardı ama en azından timeskip peryotları dışındaki kısımlarda serinin seçimlerine bu açıdan tam saygı duyuyorum.

Gelmiş olduğumuz noktada getirebileceğim en büyük eleştiri, serinin 200 yıl sonrasıyla gidiş gelişlerle anlatılması değil de o döneme dair geniş bir boşluk olması. Engizisyoncular bu kadar etkinlerken (200 yıl sonra bile) sadece 2 Valvrave birimi ile bizim imparatorluk nasıl dayanabildi, engizisyon kimler tarafından finanse edilip kontrol ediliyor, seri bunun cevabını vermiyor zaten. Benzer şekilde madem Magius'lar normal şekillerde öldürülemiyorlarsa baskın sahnesinde yerde sıra sıra cesetlerini gördüklerimiz kimlerdi yada Satomi nasıl oldu Kamitsuki oldu, 7. bir Valvrave varsa neden bize gösterilmedi, Undertaker birimi şu an nerede ve ne yapıyor, 200 yıl boyunca intikam peşine düşen Magius'lar Shoko'nun iki çift lafıyla mı yola geldiler diye bir sorunuz da olabilir ama yanıtlanmıyor bunlar maalesef. Serinin vardığı noktada 1 saatlik bir sezon finali yada epilogue'da ne olduğunu anlatan bir OVA/Movie'si duyurulmuş olsaydı gözümdeki değeri daha iyi olacaktı elbette ama şu an seriye verebileceğim not 10 üzerinden 7.5 yada 8 olur muhtemelen. Yine de şu saarren sonra serinin hert eksisini öne çıkartıp artılarını görmezden gelmenin inandırıcı olmayacağını da düşünüyorum.

Sonuç olarak eksilerine yada finalde izleyicinin hayal gücüne bırakılmış yığınla kısma rağmen artılarının eksilere baskın geldiği ama son tahlilde son bölümün arka planını hakettiğince doldurmamayı seçmiş bir Sunrise serisi olduğunu söyleyebilirim. Seriyi bu anlamda farklı bir deneme olup görüp öyle değerlendirmeniz daha doğru olacaktır aksi takdirde seriden bir Code Geass yada Gundam beklerseniz zaten en başından sonuna dek göreceğiniz seri, benimkinden farklı olacaktır. Son söz olarak Gundam'ın mirası önümüzde bu kadar açık şekilde durmakta iken konsept olarak bu kadar farklı ve riskli bir Mecha serisi yapmayı en azından denemiş oldukları için Sunrise'i tebrik etme gereği duyuyorum. ayırdığım zamanının hakkını veren ve bana son bölüme dek tüm beklentilerimi sunan bir seri sunabildikleri için de öyle.