Jump to content
  • Kayıt Ol

Sizin sevdiğiniz ama genelde sevilmeyen animeler?


gundamaster

Önerilen İletiler

gundamaster

İntikam zamanı geldi. Herkesin yerin dibine soktuğu, okuduğunuz incelemelerde düşük puanlar alan, anime konusunda en çok uyum gösterdiğiniz arkadaşınızın bile sevmediği ama sizin sevdiğiniz animeler nelerdir?

Unutmayın bunlar sizin gözlemleriniz. Sizin sevilmediğini düşündüğünüz bir animeyi başkası "Aaa... o nasıl sevilmez?" diye düşünebilir. Burada önemli olan sizin bakış açınız.

Şimdilik aklıma gelenleri sıralayayim;

Evangelion; çoğu kimse sevmez ama içerdiği felsefi yapı ve karakter analizleri, ayrıca varoluşa göndermeleri ile benim çok sevdiğim ama herkes tarafından pek sevilmeyen bir anime.

Arjuna; pek kimse tarafından bilinmediği için de popülaritesi düşük ama izleyen de çizimlerinden dolayı genelde geri duruyor.

Symphogear; çok sağlam bir anime değil belki ama yine benim sevdiklerimden. İçerisindeki şarkılar ve aksiyon çok hoşuma gitmişti bu seride.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

MONOGATARI :D Açıklamaya bile gerek duymuyorum, kimse sevmiyor/anlamıyor arkadaş şu seriyi. Aslında içerisinde ne kadar derin ilişki analizleri (aşk anlamında değil insan ilişkileri) var. Hayat derslerini de unutmayalım Kaiki + Oshino Meme'nin öğrettiği çok şey oldu o seride.

Aklıma da başka gelmedi şimdi.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Sadece 7.50 altında notu olan yapımlardan saymam gerekirse:

Kakumeiki Valvrave Opening - YouTube

Kakumeiki Valvrave: Tasarımları, karakterleri, senaryosu ve herşeyden önemlisi drama yoğunluğu nedeniyle bende asla silinmeyecek izler bırakmış ama öte yandan insanların habire anlamamak yada yanlış anlamak arasında gidip geldiklerini üzülerek görmekte olduğum bir yapım olarak özetleyebilirim. (MAL notu: 7.44)

Boogiepop Phantom: Hayatımda izlediğim en iyi 10 TV serisi içerisinde rahatça sayabileceğim bu yapımın neredeyse averajlık sınırında bir puana sahip olması beni şaşırtmadı. Sakin kafayla ve uygun zihinsel olgunlukla bile izlendiğinde çoğu küçük ayrıntıyı yakalamak ve parçaları birleştirmek için defalarca izlemeniz gerekiyor ki bu bir eksi değil artıdır kanımca. Tüm altokumalarına, sembolik çeşitliliğine ve iç kaldırıcı olmamayı ilginç şekilde başaran karanlık ve vahşi yanlarına rağmen Boogiepop Phantom kanımca birçok kişi için hala gömülü define niteliğinde bir seri olarak keşfedilmeyi daha uzun yıllar sürdürecek. Bundan şikayetçi miyim, sanırım hayır zira biraz düşünüyorum da bu serinin Stein's Gate misali anlayamayacak kitlenin bile ayağına dek düşmüş olması kanımca çok büyük bir talihsizlik olurdu. (MAL notu: 7.32)

Linebarrels of Iron: Bu seriye olan hayranlığım 4chan'de insanların nickname'imi gördükleri an bana küfür etmelerinin baş sebebidir ama kendi hayatımda parallelikler kurmama sebep olan altmetni ve karakterleri nedeni ile bu seri bende önemli yer arzetmekte. Ayrıca tasarımları şu ana dek gördüğüm en iyi Mecha dizaynları içerisinde ilk 3'de sayma sebebimdir. (MAL notu: 7.21)

Project ARMS: Daha önce defalarca bahsettiğim üzere, Anime'lerde en irrite olduğum öğelerden birisi kaçış edebiyatı metodlarına başvurulması yatıyor. İsterse 700 bölüm sürsün, isterse milyonlarca satsın, isterse rating'i her daim ilk 10'da yada 15'de olsun, ekranda gaz çıkartarak kale surları yıkan, takunyasını sadece yere vurarak düzinelerce adamı yere yığan yada türlü süper güçlere sahip düşmanları sadece öylesine sallanmış yumruklar sallayarak yenebilen ve bunu defalarca ve defalarca tekrarlayan yapımları gördüğümde tüm izleme isteğimin kaybolmasına sebep oluyor. Öte yandan Project ARMS ismine shounen dediğimiz bu türün aslında ne olması gerektiği yönünde bir tez gibi. Daha intro'sundan bile napalm bombalarıyla yakılan köyler yada cenin halindeki bebeklere yapılan müdaheleler gördüğümüz bu seri elbette çeşitli şekillerde bağlanan arc'lardan oluşsa da ve hatta kaynağını Alice in Wonderland gibi bir masaldan alsa da son derece olgun dimağına yönelik, başarılı karakter tasvirlerine sahip ve dövüşleri uzattıkça uzatmadan da -en azından benim adıma- son derece tiryakilik yaratıcı bir hikaye kurgusu oluşturmayı başarabilen bir yapımdı. Vakti zamanında gittiğim buluşmalarda karşılaştığım insanların konuyu dönüp dolaştırıp One Piece yada Naruto'ya getirmeleri ama bu seriden habersiz oluşları beni ülkemizdeki altkültür konusunda umutsuzluğa sürükleyen şeyler adına sadece bir örnek diyebilirim. "Hani tamam ergen aksiyonu adamısınız da kulağınız ve kalbiniz de mi yok?" demek istiyorum zira Garnet Crow'un yeraldığı Yasuo Uragami imzalı müzikler -kanımca-mükemmel. (MAL notu: 7.19)

Ocean Waves: Şahsen kendini hiçbir zaman Studio Ghibli'nin bir hayranı olarak görmemiş birisi olarak bu filmi Ghibli'nin en iyi işi, izlediğim tüm filmler arasında yukarılarda bir yerde sayabilirim. Gösterişli her türlü öğeden ve her tülü kaçış edebiyatı tuzaklarından sade ve alçakgönüllü hikaye adeta 80'li yılların sonu 90'lı yılların başlarında yaz tatillerinde yayınlanan filmlerin sıcaklığını ve naifliğini taşıyor. Öye bir sadelik ki, bir noktaya kadar gözlere bile ihtiyacınız yok aksine nispeten az sayıda konuşmaya rağmen tüm hikayeyi sadece duyarak hissedebildiğiniz farklı bir anlatımı var. Daha uzun uzadıya bu filmi övebilirim ama bunu yaparsam muhtemelen sırf underrated olduğu için övdüğümü sanabilirsiniz ama açıkçası hala izlemediyseniz zaman ayırıp izlemenizi şidddetle öneririm. (MAL notu: 7.09)

Megazone 23: Israr ve inat ederek izlemelerini sağladığım arkadaşlarım haricinde hiçkimsenin izlediğini görmediğim bu mükemmel yapım kanımca gizli kalan klasiklerden. Tek birşey söyleyeceğim: Tek bir saniye bile kaybetmeden indirmeye başlayın ve konusunu okumaksızın izleyin (konusunu bilirseniz alacağınız zevk %90 azalacaktır çünkü) ondan sonra hala bu Anime'nin misyonerliğini yapmamı anlayamıyorsanız bunu istediğiniz yerde yapacağınız yorumunuzda ayrıyeten belirtebilirsiniz. Kanımca sırf izlemiş olmak için Code Geass izlemiş kitlenin %10'unun bile böyle klasiklerden haberdar olmasını ve farkındalık kazanmasını isterdim. (MAL notu: 7.07)

Mobile Suit Gundam AGE: Tüm külliyat içerisindeki en sevdiğim dizaynlardan önemli bir kısmını barındırmasının yanısıra birçok ilginç karaktere de ev sahipliği yapan Gundam AGE maalesef külliyatın kendi hayran kitlesi tarafından tabir-i caizse daha başlamadan kurşuna dizilmiş, bunun etkileri animasyonlarda yada senaryo işlenişinde dibe çöküşe dek yaşanan sonuçlar şeklinde ortaya çıkmıştı. Gundam AGE'in sanırım en büyük şanssızlığı Mobile Suit Gundam 00 ve Mobile Suit Gundam Unicorn gibi iki büyük hit'in ardından gelmiş olması öte yandan bu müzikler, dizaynlar, Gundam X ile beraber şimdiye dek gördüğüm en farklı A.U. setting'i, generic öğeleri kimi yerlerde başarı ile kullanabilmesi ve -her ne kadar takip edilemez hal alan foreshadowing'ler ve sürekli sekteye uğradıkları için devam edip etmeyeceklerini bir türlü öngöremeseniz de- backplot'ların çokluğu gibi özetleyebileceğim faktörler neticesinde Gundam AGE'i izleyici takdirinde olmasa da benim yargılarıma göre "yapılması gereken" bir A.U. denemesi yapıyor. (MAL notu: 6.73)

A Wind Named Amnesia: İnsanı insan yapan şeyin hatırlayabilmek olduğunu, asıl gücün öldürmek ve korku salmak değil başkalarına zarar vermeden yaşabilmek olduğunu, inandığımız çoğu şeyin sorgulamadığımız korkular ve zorbalardan geldiğini insanın yüzüne tokat gibi vuran A Wind Named Amnesia da bir köşede keşfedilmeyi bekleyen yapımlar arasında yerini almasına sebep olan nispeten düşük bir yapıma sahip ama benzerine ancak eski ve ucuz bilimkurgularda rastlanan orijinal fikirleri, izleyicinin insanlığa inancı ve geleceğe umudunu sürekli sorgulamasına sebep olan işlenişi ve farklı okumalara açık sembolizmaları ile A Wind Named Amnesia bence puanının çok ötesinde olan yapımların başında geliyor. (MAL notu: 6.70)

OVA'lar ve filmler bazında düşünülürse -kanımca- underrated yapımlar saymakla bitmez ama "underrated anime" denince aklıma bunlar gelmekte.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Öyle demeyin ama ben o söylediklerinizi seviyorum...

Bunun dışında hmm...

Ryu Kato yapımları. Öyle çok bilinmez, belki hiç bilinmez. Bir yerde anime olarak nitelendirilmez, belki de haklılar. Yine de Ryu Kato-sensei!

Brigadoon: Çizim, şarkılar, karakterler gibi bir çok farklı kategorinin bir arada olupta bu kadar harika bir iş çıkartılmış olmasına rağmen pek bilinmeyen yada bilinse de bilenlerin bana denk gelmediği, harika bir seri.

Doraemon: Herhalde bu seri sadece belli başlı ülkelerde popüler, geri kalan her yerde bir dışlanmışlık söz konusu. Bir o kadar meşhur bir o kadar arka sokaklar. Her bölümde ayrı bir macera her bölümde ayrı bir kahkaha. Bizim muzip kedimiz ve arkadaşlarının inanılmaz maceraları bir çok bölümde acayip şaşırtmış, bir çok bölümde kahkahalar boğmuştur. Zaten kendi hikayesi bile bir acayip. Başına gelmeyen kalmamıştır. Bunun dışında, Nobita-san adlı ana karakterimizin istekleri bir türlü bitmez. Ulan her bölümde bir şey istenir mi. Bir kere de uslu dur, otur oturduğun yere. Ama yok illa başını belaya sokacak. Zaten kendisi istemez gibi bir duruma bürünecekken, hemen bir arkadaşı ortaya atlar, kimse atlamasa bizim miyavcık atlar. Yani seriyi övmekle gün bitmez.

Tono to Issho : Daimyo 'lar üzerine kurulmuş bir tür parodi serisidir. Kısa ama özdür. Tarihi eylemleri sevdiğimden özellikle Japon tarihi meraklısı olduğumdan, benim için harika bir yapım oldu. Yani farklı bir bakış açısını farklı bir şekilde önüme sunmaları ve bunu da sevdiğim seiyuu'lar aracılığıyla dile getirmeleri takdir ettiğim bir seri olmasına sebep olmuştur. Hangi karakterden bahsetsem bilemedim ama Nobunaga'dan tutunda, Masamune'ye kadar olan bir çok karakter acayip bir etki yapmıştır. Biri de çıkıp normal davranmamış ki arkadaş. Hikayelerini öyle bir anlatmışlar ki, bence tarihi sevmeyenler bile az buz ucundan araştırmaya başlar. Yada belki de benim abartmalarım tuttu. Neyse...

Aklıma geldikçe yazmaya devam ederim, nasılsa baya var. Hatta her sezon bir tane çıkar.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Bütün animeler dersem yanlış söylemiş olmam. Her yapımı herkes sevecek diye bir kaide yok. Kimisine göre güzel olup, kimisine göre güzel değildir. Ben ilk önce bilinen üç shounenden gitmek istiyorum. One Piece, Bleach, Naruto.

Naruto ve Bleach'i biriktirerek okuyorum. Birinde olay döngüsü birbirine karışmış bunu şunu nasıl yapıcam diyen bir seri, diğerinde ise son arcın güzel olacağını düşünüp yine klasik ve kilişeleriyle dolduran bir mangaka. Bu iki seriyi hala sevenlere direk fanlık diyorum. Eskiden çok fanı olupta şimdi söven kişiler, eskideki olaylara uygun cevap veren ama şimdi yapılan çoğu olaya cevap veremeyen fanlarıda mevcut.

One Pieceye gelirsek animesi tamam TOEI denilen şirket one pieceyi yayınlamaya başladığından beri anime ara ara sıkabiliyor ama mangası fevkalade. Okuyunca ve yaşanan olaylara baktıkça "İşte mangaka dediğin böyle olur" diyeceksiniz. 15 seneye gelmiş bir seri ve hala ilk günkü gibi heyecan hiç eksilmeden devam ediyor. Sevmeyenleride genelde animedeki çizimlerinden dolayı sevmeyebiliyor.

Ben de aklıma gekdikçe yazmaya devam ederim.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Eva'nın beğenilmediğine katılmıyorum, Türk izleyicilerle sınırladıysam bilemem de, seri yıllardan beri, halen en çok tartışılan plotlardan birine sahip. Gerçi ben pek beğenmedim ama... :P Symphogear'ı +1'liyorum.

Akuma Blade'in bahsettiği animeleri de izleme listeme aldım, tavsiye niteliğinde. Linebarrels en sevdiğim mecha animelerden biridir, özellikle robot tasarımlarını çok beğenirim. Boogiepoop Phantom'u da beğenmiştim. Lain tadı aldığımı söylemeliyim.

2x2=Shinobuden Çok fazla bilindiğini sanmıyorum, ama geyik bir komedi serisidir, ciddi anlamda anime izlemeye ilk başladığım yıllarda izlemiştim.

http://myanimelist.net/anime/229/2x2=Shinobuden

Blassreiter Bu seri benim için Resident Evil serisinin animesi gibidir. Arada orta kalite cg sekansları olsa da animasyonlar fena değildir, karakterler sevilesi, Amanda Werner mesela. Genel olarak başarılı bulduğum bir seri.

http://myanimelist.net/anime/3407/Blassreiter

Iria: Zeiram The Animation Favori animelerimden biridir Iria. 6 bölümlük ova serisi ve hikayenin geçtiği dönem, mekan ve kurgu şahanedir bence.

http://myanimelist.net/anime/432/Iria:_Zeiram_The_Animation

Kikou Ryohei Mellowlink Votoms külliyatının yan hikayelerinden biridir ve bence Votoms serisini izlemeden izlenebilir, bir karakterin intikam adı altında verdiği mücadeleyi anlatır, eskidir ama iyidir.

http://myanimelist.net/anime/2048/Kikou_Ryohei_Mellowlink

Gyakkyou Burai Kaiji: Hakairoku Hen Yazıp yazmamakta çekindiğim bir seri, maalesef çizimleri insanlara ters geldiğinden konusuna bile bakmadan gözardı ediyorlar, ama izleyenin favorileri arasına giriyor. Yabancılar yine oldukça seviyor ama bizim Türk izleyicisinin önyargılarını aşması lazım. Clannad'ı izleyebiliyorsan bunu hayli hayli izlersin.

http://myanimelist.net/anime/10271/Gyakkyou_Burai_Kaiji:_Hakairoku_Hen

Seto no Hanayome Forumlarda adının geçtiğine bile tanık olmadığım bir seri. İzlediğim en iyi komedi animesidir. İzlemeyen varsa şiddetle tavsiye ederim.

http://myanimelist.net/anime/2104/Seto_no_Hanayome

Tales of the Abyss Genelde oyunların anime adaptasyonları sadece reklam amaçlı olduğu için berbat olur. :D Tales of the Abyss, oyununu da oynamış ve beğenmiş olduğum için adaptasyonun hakkını verebilen nadir serilerden biri.

http://myanimelist.net/anime/4884/Tales_of_the_Abyss

  • Beğeni 1
Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Kaiji konusuna katılıyorum suke. Bende izler izlemez çok beğendim. Al sana gerçek hayat seinen işte. :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

gundamaster
Eva'nın beğenilmediğine katılmıyorum, Türk izleyicilerle sınırladıysam bilemem de, seri yıllardan beri, halen en çok tartışılan plotlardan birine sahip. Gerçi ben pek beğenmedim ama... :P

Eva Türak izleyicileri arasnda çok fazla beğenilmediği için yazdım esasında ama yabancılardan da beğenmeyen var epey. Genelde anlaşılmadığı için pek beğenilmiyor. Millet kafa yormayı sevmiyor zaten :)

Gyakkyou Burai Kaiji: Hakairoku Hen Yazıp yazmamakta çekindiğim bir seri, maalesef çizimleri insanlara ters geldiğinden konusuna bile bakmadan gözardı ediyorlar, ama izleyenin favorileri arasına giriyor. Yabancılar yine oldukça seviyor ama bizim Türk izleyicisinin önyargılarını aşması lazım. Clannad'ı izleyebiliyorsan bunu hayli hayli izlersin.

http://myanimelist.net/anime/10271/Gyakkyou_Burai_Kaiji:_Hakairoku_Hen

Kaiji yazıp yazmamak arasında tereddüt ettim ve yazmamayı tercih ettim. Ne kadar çizimleri itici gelse de bir şekilde izleyen çok beğeniyor.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Güzel başlık olmuş gundamaster'cığım. :)

Bartender; genelde çok sakin bir yapım olduğu ve her bölümde farklı bir konuya değinildiği için pek sevilmiyor ki her bölümde ayrı konuyu ele alan yapımlardan ben de pek haz etmem. Bartender bir başkaydı sanki, o barın kapısından içeri girildiği anki hava beni direk kendine hapsediyordu ki sakin işlenen yapımları da pek sevmiyorum, direk uyku moduna sokuyor beni. Dedim ya, Bartender dünyası bambaşkaydı, bir kere kapanışındaki kokteyl tarifleri yeter. :P haha

Ocean Waves; Akuma_Blade filme dair ne varsa dile getirmiş ama bir iki şey de ben söylemek istiyorum. Olgun filmler dendiği zaman hemen o dünyaya dalıp gidesim var. İşlenen konu bildiğimiz aşina bir konu olsa da Ocean Waves gerçek anlamda, size vermek istediği ne kadar özel duygu varsa gerisin geri sunmayı başaran bir isim. Karakterlerin derinliği ile konunun alışagelmişliğini unutturuyordu. Size sakinlik sunuyormuş gibi gözükse de aslında sizi derinlemesine bir dünyaya bırakıveriyor.

Lamune; seride bazı kopukluklar ve ana karakterin Seiyuu seçimi berbat ötesi olsa da bu konuyu seviyorum ben. Animenin geçtiği mekan bile, bu seriyi sevmek için iyi bir neden olabilir. Minik, sahil yerleşim yerlerini ayrı bi seviyorum, sanırım ben gerçekten de önceki yaşamımda bir deniz kızıydım. :P:D Karakterlerin çocuksuluğu, miniklikten gelen masum aşkları ve o taze sebze ile meyvelerin yetiştiği sevimli mi sevimli bir bahçe. Ocean Waves gibi bana o verdiği sıradan hikayesini unutturmayı başaran sevimli dünyasıyla sevdiğim yapımların yanında gelen bir seri.

Aklıma şimdilik bunlar geliyor, bir ara listemi kuracalayıp yeniden uğrarım. :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Konu anime olunca aklıma pek fazla isim gelmiyor. Çünkü animasyona çevrildiği için belli bir popülaritesi olduğu anlamına geliyor ve bir şekilde izleyici kitlesi oluyor mangaların aksine. Ama yine de;

Lamune'yi hala neden sevdiğimi bilmiyorum ama türü olarak beni tatmin eden ender animelerden. Fazla izleyen, konuşan görmedim.

Bastard Konusu ve ana karakteri itibariyle hoşuma giden bir anime. Yao Kazuki'nin seslendirdiği karakterleri seviyorum ki zaten hep aynı tarz karakterleri seslendiriyor. Serinin pek bilinmiyor olmasının bir nedeni de ova olması ve kısa olması olabilir.

Beck müzik konulu anime olarak en sevdiğim. Bunun da fazla bilindiğini sanmıyorum. Konusu itibariyle insanlar ön yargıyla yaklaşıyor olabilir ama müzikler benim çok hoşuma gitmişti. Mangası hala favorilerimdendir.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Texhnolyze.jpg____ParanoiaAgent.jpg____MobileSuitGundam0080WarinthePocket.jpg

________Texhnolyze_____________Mousou Dairinin (Paranoia Agent)___Gundam 0080: War in the Pocket

Ortalama bir aşk, alelade bir gaz, adi bir erotik yapımına gösterilen ilgi, verilen değer böyle yapımlara gelince çok görülüyor. Elektra, Road Trip gibi günlük, basit yapımları Platoon, A Clockwork Orange, Memento gibi derin, komplike yapımlarla aynı kefeye koymaktan farklı değil bu durum. Bazı eserler türü ve konusu itibariyle anlaşılmak için izleyicisinin/okuyucusunun gayretini/katılımını gerektirir, sözcükleri kulaktan daha derinlere inebilmeli ve işlenmeli. Ne yazık ki animelerde değerlendirme yapılırken subjektif bakış bütün görüşü kaplıyor ve objektif bakışın gözlerine parmak sokuluyor.

Benim bu konuda yazacak çok serim var, ara ara uğrayacağım. Arkadaşlar Boogiepop Phantom, Arjuna gibi değinmek isteyeceğim bazı yapımları yazmışlar bile.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Ağır serileri çok fazla izlemesem de Texhnolyze gerçek anlamda izlenilmeyi hak eden bir yapım. Puanım 7 olarak verilip kalmış bir seri sanırım ama ben bazen üzerinde soru işaretleriyle kaldığım yapımlarıma ikinci bir şans veriyorum. Animelerime mola vermeden önce ikinci bir izleyişimi yapacağım serilerimdendi, açılış müziğinin hareketliliği ve güzelliğine aldanıp da aksiyon serisi bekleyenler yanaşmasın hiç. Serinin ilginç bir derinliği olduğunu kabul ediyorum, zaten bu yönüyle diğer ağır serilerden ayrılan bir isim benim gözümde. Anime dünyasına yoğunluk verişimin ilk günlerinde izlemiştim, finali konusunda çok şey hatırlamıyorum ama bence de bu seri ilgi görülmesi gerekenler kategorisinde olmalı.

Elbette herkesin seyir zevki farklıdır ama meyday ekleyince bir iki şey söylemeden duramadım. :D

X Tv; bu serinin takipçisi iki uç noktada sanırım, ya çok seveni ya da hiç sevmeyeni oluyor. Ortası yok genelde, sevmeyenlerin geneli finalinin noksanlığı için veya çizimleri için sevmiyor ama benim sevdiklerim arasında, üstelik sevme nedenlerimin arasında da çizimlerinin orjinalliği var. Finalinin noksanlığını umursamıyorum, zira o kadar çok finali noksan kalan yapım var ki... Çizimlerine gelirsek, Clamp'ın her izini üzerine yerleştirmiş bir yapım, bu özelliğiyle de benim için en orjinal Clamp serisi. Karakterleri ve konusuyla da ondan sonra gelen birçok fantastik yapıma ilham verdiğini düşünüyorum. Dövüşlerin hakim olduğu fantastik bir dünyada savaşan varlıkların sayısı (ki bu Uzak Doğu dünyasında önemli yerde olan 7 rakamı olduğu için) ve bunlara yerleştirilen fantastik özellikleriyle ayrı bir hava taşıdığını düşünüyorum. Bu nedenle sevmeyenleri ne kadar çoksa, ben onlara inat bu seriyi daha bi seviyorum. :P:D Fantastik bir dünyayı ve karakterlerin derinliğini de izleyicisine çoğu yerde şiirsellikle ulaştırıyor, bu yönü de izlerken ayrı bir keyif veriyordu.

Wakakusa no Yon Shimai (Little Women); sanırım eskiliğinden dolayı pek tutulmayanlardan. Benim en sevdiğim romanlarımdan birine ait bir uyarlama bu seri, Tv'de izlemiştim. Yazarın hayatından esinlendiği, gerçek olan hikaye örgüsünün bize sunulması seriyi gözümde ayrıca değerlendiriyor. Babaları savaşa giden dört kız kardeş ile annelerinin yaşadığı hayat mücadelesini işleyen bir seri. En küçükleri, minicik bir kız olmasına rağmen yazarın bu yapıma neden ''Little Women'' diye bir isim verdiğini kitabı okuduktan sonra çok iyi anladım. Karlarla kaplı bir dünyada, buz gibi kışın ortasında geçen bir zamanı ele almasına rağmen sımsıcak bir yapım, dramatikliği de hiç beklemediğim anda gelip beni vurmuştu. Kısacası, çoğu serinin yapaylığına rağmen sımsıcak dünyasıyla bana kendini sevdirenlerden biriydi.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 5 ay sonra...

@gundamaster: Maalesef bu fikre katılamayacağım. Eğer Türkiye içerisinde konuşursak, shounen seriler dışında sevilen pek seri yok zaten. Evangelion gibi bir serinin yerin dibine sokulması muhtemel. Amerika gibi bir yer için konuşursak klasik ve 90'lar için en iyi serilerden biri olarak görülüyor. :)

@UnderminE: Efendim? :D Monogatari serisi en popüler serilerden biri. :D Türkiye çevresinde değerlendirmeyelim lütfen. :D

@meyday: Görüşlerimizin büyük oranda benzediği bir gerçek, Satoshi Kon hakkı yenilen isimlerden birisiydi.

Gelelim benim listeme, aslında ekleme yapmak istediğim seriler eklenmişler.

@Akuma_Blade, @meyday, @Squaw ve @suke söyleyeceklerimi söylemişler, bari bir tane ekleme yapsam iyi olur sanırım...

Lucky Star

Bu seri hakkında ne kötü yorumlar yapılıyor yahu, inanın yazık. :) Çok derin göndermeler var seri içerisinde, çok geçmişe yapılan göndermeler var. SOL ve parodi için en iyi serilerden biri bence. :)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Ağır serileri çok fazla izlemesem de Texhnolyze gerçek anlamda izlenilmeyi hak eden bir yapım. Puanım 7 olarak verilip kalmış bir seri sanırım ama ben bazen üzerinde soru işaretleriyle kaldığım yapımlarıma ikinci bir şans veriyorum. Animelerime mola vermeden önce ikinci bir izleyişimi yapacağım serilerimdendi, açılış müziğinin hareketliliği ve güzelliğine aldanıp da aksiyon serisi bekleyenler yanaşmasın hiç. Serinin ilginç bir derinliği olduğunu kabul ediyorum, zaten bu yönüyle diğer ağır serilerden ayrılan bir isim benim gözümde. Anime dünyasına yoğunluk verişimin ilk günlerinde izlemiştim, finali konusunda çok şey hatırlamıyorum ama bence de bu seri ilgi görülmesi gerekenler kategorisinde olmalı.

Aynen.

Çok yorucu ciddi anlamda anlamada zorluk yaratan bir seri. Hele ki ilk iki bölümde ben bile bu ne ya demiştim. bildiğiniz süründürerek izledim. izlemem 1 seneyi buldu o kadar sinirlerimi zorladı. özellikle Ichise'nin bakışından gösterilen sahnelerde ama cidden finalle izlediğime çok memnun olduğum bir seri idi.

Bunun dışında escaflowne ve argento soma da pek sevilmiyor olmasına karşın benim sevdiklerimden idi.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@UnderminE Efendim? :D Monogatari serisi en popüler serilerden biri :D Türkiye çevresinde değerlendirmeyelim lütfen :D

Türkiye'yi kastediyordum zaten, normalde animesinden önce romani bile epey sevilir. Animesindeki kalite de üzerine tuz biber oldu. Bizim Türkler daha okumayi sevmezken uzun uzun altyazi okumayi ve bunun üzerine derin düşünmeyi hiç sevemiyorlar, aliştim o yüzden.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Arakawa Under the Bridge: absurd dünyası ve karakterleri ile baya sevdiğim bir seriydi ama nedense kime önerdiysem beğenmedi :D

Aoi Bungaku: kasvetli havası ve Japon edebiyyatını işlediğinden çok beğendiğim bir seriydi ama maalesef arka planda kalan serilerden biriydi.

Chrome Shelled Regios: konusu itibariyle şimdi çıksa baya beğenilecek bir seri olurdu bence ama nedense oda geride kalan serilerden biri olmuş.

Hachimitsu to Clover: Josei türünün bence en güzel örneklerinden biriydi ama MAL puanı bence çok zayıf. Üniversite temalı serilerin olmadığı bir zamanda ilaç gibi seriydi. Ha bu arada deli gibi ağlatmıştı.

Nyan Koi: çerezlik tadında olsa da baya güldüğüm bir seriydi.

True Tears: hiç bir zaman adını drama serileri arasında görmediğim ancak beğenerek izlediğim bir seri daha. Tek eksisi benim gözümde karakterlerin fazla küçük gösterilmesiydi.

Kimikiss Pure Rouge: Romantik/komedi/drama karışımı izlediğim en güzel serilerden biriydi ama yine hiç bir zaman adını sıralamada görmediğim bir seri daha. Çıktığı yılda bir sorun anlamadım :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Aslında bu konunun başlığı oldukça göreceli ve açıklayıcı nitelikte, bunun yanında anime listeleme sitelerini baz aldığımızı söyleyemem ama puanlama şekli de herkese göre değişkenlik gösterebilir. Mesela benim listemde aşırı beğenerek izlediğim seriler 8 ve 8 yukarısı olanlardır. 10 verdiklerim başyapıt olarak görüp içersinde bana bir sürü şey sunabilecek kapastede olanlar. Bunun yanında benim görüp hissettiklerimi her takipçi yakalayabilecek diye bir kaide yok, sonuçta hepimizin bir animeden beklediği şeyler farklıdır. Ben, bana sıkıntılarımı unutturabilecek şeyleri daha çok sevdiğim için ağır serilerden uzak durmaya çalışıyorum ama bazen işte şu merak olgusu var ya, insana neler yaptırıyor. :D

Neyse, bugün aylardır uğramadığım MAL listeme girdim ve pek göz önünde olmayan 4 bölümlük bir anime gözüme ilişti ki ben çok keyif alarak izlemiştim çünkü daha önce de dediğim bazı animelerin geçtiği mekanlar bile beni etkileyebiliyor. Lamune gibi bana bu tadı verebilen bir yapım bahsettiğim; Ajimu: Beach Story.

Sevimli bir okul ve romantizm hikayesi, çok fazla şey barındırmayıp izleyicisinin kafasını yormadan size güzel bir keyif yaşatıyor. Olayların 4 bölümde toparlanıp güzel bir finalle sunulmuş olması da bu yapımın en büyük artısı, izlerken sıkılmanıza fırsat vermiyor diyebilirim. MAL'da çok düşük bir puanda olsa da benim gönlümün 8'liklerinden. :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Aoi Bungaku: kasvetli havası ve Japon edebiyyatını işlediğinden çok beğendiğim bir seriydi ama maalesef arka planda kalan serilerden biriydi.

Aynen buna katılıyorum bana göre japon edebiyatının çok iyi bir uyarlamasıydı..

Tokyo Majin Gakuen Kenpucho

Hanasakeru Seishounen

Jyu Oh Sei

Now and Then Here and There

Senkou no Night Raid'i da ekleyebilirim keza benim çevremde bunlarıda çok seven izleyici yoktu

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Arcana Famiglia: Oldukça seyirlikti. En azından ben keyifle seyrettim. Tamam beklenildiği gibi bir turnuva görmemiş olsakta, serinin bu hali hiçte fena değil.

Black Blood Brothers: Sürükleyici bir seri. Vampir animesinde komedi ve aksiyon iyi harmanlanmış. Hikaye daha geniş anlatılabilirdi. Yine de gayet iyiydi.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Biraz sinir bozucu geliyor. Mesela one piece'in puanı 8,65 MAL da Aoi Bungaku' nun puanı 8,01 ama ben Aoi'nin, One piece kadar konuşmaya değer bulunmadığını ya da izlemeye tercih edilmediğini görüyorum.

Birbirine çok uzak olmayan bir puanlama ama puanlamaya katılan sayısına baktığımızda, Aoi 19.442 iken diğerin de 166.226. Hesabı siz yapın..

(Eh bu da galiba puanı yüksek olsa da genelde sevilmeyen olur)

MALdeki puana hiç güvenmem, anidb puanını tercih ederim, orası daha güvenilirdir, fakat bu iki seri için puanlar yine aynı hatta Aoi Bungaku'nun anidb puanı çok daha düşük. :P Arada 3-4 kat oy atan kişi sayısı farkı da var elbet, ama bence çok da sıkıntı yok, en populer shounen serilerinden biriyle daha az bilinen bir seriyi kıyaslamak pek doğru sonuç vermez. Bleach'in anidb puanı da 6,5. :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Gece gece güldürdünüz. :D Bu kadar savunmaya gerek yok, mahkemeye çıkmıyoruz neticede. :D Bırakın insanlar neyi seviyorlarsa savunsunlar, ben sizin görüşünüzü değiştirebilecek miyim ya da siz benim görüşümü değiştirebilecek misiniz? İnsanlar bildiklerini okumaya devam edecekler, konu amacından sapmadan kapatalım bence bu tartışma ortamını. :)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

gundamaster

Bu konu içerisinde artık Hellworld ve söyledikleri hakkında yorum yapılmamasını rica ediyorum. Zira kendisi isteği üzerine söyledikleri silinip, forumdan uzaklaştırılmıştır.

Artık ana konu üzerine yoğunlaşıp fikirlerinizi belirtebilirsiniz.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 6 ay sonra...

Fantastic Children: En çok acıdığım seri. Gördüğüm en Underrated seri. Hele ki bizim ülkemizi bırak yurt dışında da bilinmeyen bir seri. Türkçeye çevirenlere de hayret ettiğim bir seri. İzleyen herkes beğenmiş (Çok araştırdım bir türk izleyicisi varmı diye... Hem yabancı hem türk sitelerine baktım yorumları okumak için. Beğenmeyen tek bir insan bile görmedim. Beğenmeyenler var tabi fakat onlarda çocuksu-kötü çizimlerini beğenmiyorlar) Gelmiş geçmiş en iyi hikayeye sahip animenin bilinmemesi çok canımı yakıyor.

Aku no Hana: Çizimleri yüzünden puan kıranlar ve çizimleri yüzünden izlemeyenler... Bana göre izlediğim en iyi romantizm animesidir... Yada o psikolojik-dramdan etkilenememek çok üzücü...

Casshern Sins, RahXephon, Shinreigari: Ghost Hound, Aquarion Evol, Fractale, Kamisama Dolls, Karneval, Munto TV Fazla sevilmeyipte, daha fazla puanı hak edenler...

Hoshi no Koe: Byousoku 5 Centimeter filminden daha iyi hikayeye sahip fakat daha az puanı var.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Fantastic Children:Beğenmeyenler var tabi fakat onlarda çocuksu-kötü çizimlerini beğenmiyorlar) Gelmiş geçmiş en iyi hikayeye sahip animenin bilinmemesi çok canımı yakıyor.

http://myanimelist.net/anime/455/Fantastic_Children

Bu linkteki animeden bahsediyorsun sanırım. Yukarıda koyuyla gösterdiğim iddialı cümlen beni meraklandırdı. Fırsat bulduğumda izlemeyi düşünüyorum. Bu arada MAL'daki puanı 7.72 imiş. Puanlama zaten çok önemli değil ama böyle bir ortamda iyi almış gibi.

Düzenleme: Aşağıdaki mesajdan da FLCL ilgimi çekti. Ona da bakmaya çalışacağım. Bu başlık baya ilginç oldu. :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Forum Kuralları'mızı okudunuz mı?