The Gamer Tartışma

Tanıtım:

http://www.animemangatr.com/forum/manga-tanitimlari-ve-incelemeleri/7916-gamer/#post128098

Kendi Fikrim: 3. bölümden itibaren okumaya başladım ve her hafta yeni bölümü sabırsızlıkla bekler oldum. Bir webtoon olarak oldukça uzun ve yazı kalabalığı mevcut ama keşke daha uzun olsun diyorsunuz. Karakter çizimleri sonderece göz alıcı ve karizmatik. Son dönemde en çok okunanlar arasına girmeyi başardı ve uzun sürede koltuğu bırakmayacak gibi.

3 aydır arkadaşlara sıkça tavsiye ettiğim bu yapımı okuyanlar zaten bağımlısı oldular. Henüz okumayanları ise esefle kınıyor ve okumaya davet ediyorum.

Takip ettiğim serilerden biri.

Her bölüm ayrı keyifli ve ağırdan almaları sevdiğim bir yanı oldu.

Yeni bölüm bugün çıkacaktı ama çıktı mı diye daha bakamadım. Zaten birazdan yatacağım, yarın kontrol ederim.

Sirf meraktan persembeleri resmi sitesi den bakiyorum. İngilizce cevirisini yapan grup eleman eksikliginden son haftalarda 3-4 gun sonra vermeye basladilar. En sevdigim webtoon oldu bakalim insallah Noblesse gibi uzun soluklu olur.

harika bir seri.her bölümü zevkle okuyorum ve merakla bekliyorum. konu itibari ile de ilgimi çekiyor.

Açıkcası elitist bir tavıra sahipmiş gibi seriyi kötülemek istemem ama dün maraton yaptım forumda epey beğenildiğini gördükten sonra ve konsepti beğenmeme rağmen bir takım eksiklikleri olduğuna kanaat getirdim.

Oyuncu gücü konseptinin kullanıldığı birkaç seriye daha denk geldim diye hatırlıyorum, yan karakter rolünde Bleach'ten bir oyuncu vardı mesela, ama Kubo Tite beni şaşırtmıştı o kısımda, gerçekten başarılıydı. The Gamer'da ise hikaye yavaş ilerliyor, fakat karakterin oyuncu gücü devamlı yeni yetenek geliştiriyor, hadi bulaşıkları yıkama gibi geyik yetenekleri saymıyorum ama hikayede önemli birşey olmadan yetenek üstüne yetenek kazanması üstünde pek kafa yorulmadan hazırlanmış bir seri olduğunu düşündürdü bana. Yeni yeteneklerin öğrenilmesiyle açılan pop-up tipi menü ekranının belirmesi ve karakterin bunları uzun uzadıya düşünmesi ana hikayeden kaçıp daha çok karakterin yada mangakanın oyunculukla ilgili fantazilerini kaktırması gibi geldi. Hani illa ki bir ana hikaye var, ve bu hikayeye yoğunlaşılması lazım, 18 level bir karakterin tonla yeteneğe sahip olması kendimin de tonla oyun hatmetmiş hatrı sayılır bir oyuncu olarak bana pek inandırıcı gelmedi.

Yan karakterler fena değil, fakat kızıl saçlı hatuna biraz daha yer verilse, yada mavi saçlı olana, fanservis açısından fena olmazdı. Genel olarak yan karakterler ana karakterden daha ilginç duruyor, okula yeni gelen kız, babası ve baş karakter arasında nasıl bir ilişki olacak merak ediyorum.

Genel olarak beğensem de hikaye kurgusunun yavaş işlenip karakterin yeteneklerinin coşması, normal bir oyunda god-mode stili bufflara sahip olup, bunu oyuncu zekasıyla elde etmesi biraz aceleye gelmiş bence. Ama 28. bölümü merak etmiyor değilim.

20. bölüme kadar okudum. Ana karakter evet çok hızlı bir şekilde yetenek öğrenip geliştiriyor ama bunu garip bulmamak lazım. Sonuçta yapım normal bir online oyun evreninde geçmiyor. Aksine gerçek dünyada geçiyor. Her şeyin yeteneği oluyor ki bizim elemanda ne yapsa gücü gereği her şeyi öğrenip onu yetenek olarak sayıyor. Normal yaşantımızda bir şeyi öğrenmek için çabalarız ama ana karakterin çabalamasına gerek olmuyor direk öğrenebiliyor.

Sanırım seri tam konu olarak açılmadı. Hala başlangıç aşamasındayız. Daha normal bir kötü karakterimiz bile yok. Seri yavaş yavaş açılacak. Eğer sayıları 100'ler 200'leri bulursa başlangıç olarak normal bence. Kızıl saçlı kıza daha fazla rol verilmesini bende istiyorum.

bende uzun zamandır takipteyim mangayı

adam level 60 üstü karakterleri göremiyor...en az lvel 40 olmalı ki onları görsün,

Bence şuan devam ettiği gibi ilerlemeli, ki zaten ana konuyu işlemiyor diye bir olay yok bütün bunlar hikayenin bir parçası. Ayrıca çok yeteneği varmış gibi dursa da aslında 18lv için gayet normal. Yeteneklerin çoğu pasif yetenek olmakla beraber, en ufak olay bile yetenek olarak oluşuyor. Örnek vermek açısından, kafayı kapıya vursa, yetenek olarak oluşuyor. Oyunlarla birebir olmasını zaten istemeyiz ama her şey gayet mantıklı.(oyunlar için)

Bu arada çok oyun oynamışlığım vardır, hala oynarım ve tercihim RPG tarzı oyunlardır. Skyrim'i 25lv[Karakterim Nord(Kuzeyli insan) ırkındandı] bitirmiştim. Bilindiği üzere Skyrim gibi oyunlarda yetenekler kullandıkça gelişir ve yetenek kazanma açısından çok çeşitlilik vardır. Diğer yandan Mass Effect tarzı rpglerde ise yetenekler çok değildir ve belli koşularda kazanılır. Skill sistemi açısından söylüyorum.

Neyse yani webtoondaki durum gayet makul zira birebir oyunlardaki gibi olacak diye bir durumda yok.

Oyunlar ile birebir olmasın zaten, ama yine de aşırıya da kaçılmasın diyorum ben. Sonuçta fantezi bir hikaye anlatılıyor, gerçek dünya ile aynı şekilde olacak değil ama demek istediğim bazı şeyler çok hızlı gerçekleşirken bazı şeyler yavaş oluyor. Şahsen bu kadar yetenek ortaya çıkması sorun değil ama hikayenin de aynı hızda gelişmesini isterdim, ana karakter sadece kendimi geliştireyim ilerde sorun çıkmasın mantığıyla yürüyor, gerçek hayata vurunca kötü bir durum değil aksine olması gereken bu, sınavlardan yüksek not almak istiyorsan yada benzeri bir durum için çok çalışmak gerekir, fakat seride şöyle bir durum oluşuyor, düşmanın leveli atıyorum 10 ise bizim karakter grind de grind, overleveled oluyor ve boss, ana karaktere çerez geliyor. Genelde bu tarz serilerde ana karakter bu gibi bosslarla karşılaşarak güçlenir ve okuyucuya da bu keyif verir, ben bu yüzden yeterince keyif alamıyorum diyebilirim. Bunun için de kıstasım biraz overkill olsa da Dark Souls'tur. Boss savaşları çok zordur, ve bossların hemen hemen hepsini yenebilmek için defalarca ölüp bir taktik geliştirmek gerekir ve oyuncu bossu yendiğinde inanılmaz bir başarmışlık hissi verir oyun. Umarım serideki eksik bulduğum noktayı daha iyi anlatabilmişimdir.

Skyrim'de ben de 60-70 saatlik oynamışlığım var ilk seferinde, Nord bir karakterle. DLCler çıktıktan sonra Osmanlı tipi bir karakter olsun diyerek Redguard ile oynamıştım. Oyun sürem Oblivion'da daha fazlaydı, Morrowind'de ise eğer yarıda bırakmasaydım daha da fazla olurdu. Elder Scrolls serisinin yetenek gelişimi gerçek dünyaya benziyor, kitap okuyarak bile birçok yetenek geliştirilebiliyor. Ama yine de perkler için level atlamak gerekiyor. Mass Effect ve benzeri oyunlarda yetenekler daha çok sınıf seçeneğine göre şekillendiği için daha yavan oluyor haliyle. Sonuçta Elder Scrolls açık dünya ve çok geniş bir oynanışa sahip, Mass Effect ise belli haritalarda genel olarak shooter bir oyun ve daha çok rpg elementleri eklenmiş gibi. Tabi hikayesi oyuncunun tercihlerine göre şekilleniyor kısmen de olsa o yüzden ayrı tutuyorum hikayeyi bunu söylerken.

Son olarak 26 bölümlük bir okuma dizisi yeni hatta yepyeni sayılır (en azından benim için), 100 bölümü gördükten sonra serinin gidişatı için daha sağlam fikirlere sahip olacağız eminim ki, ama zaten yazdıklarımın seriyle ilgili ilk izlenimlerim olduğunu düşünürseniz beni daha iyi anlayacağınızı tahmin ediyorum.

Evet şimdi seni daha iyi anlıyorum. Oyunlarla deneyiminin olması daha kolaylaştırdı bunu. Ben ayrıntıya girmeden örnekleyeyim dedim ama sen biraz daha derinleştirmişsin olayı, bu da iyi oldu. Bu arada Skyrim'e ilk oynadığımda dark elfle başlamıştım ama daha sonra insan ırkı olursa daha çok zevk alacağımı bildiğimden, yeniden başlamıştım.(anılar canlandı da birden)

Dediğim gibi benzer noktalardaymışız, bunu ikinci mesajından daha iyi anladım. Daha hikayenin giriş kısmı olduğundan bu şekilde devam etmesi daha iyi oluyor. Sözünü ettiğin tarzdaki seriler gibi bosslarla savarak gelişmesi ileriki bölümlerde karşımıza çıkacaktır elbet. Eleman daha kendini keşfediyor ve bu olayın bir mizahi tarafı var. Ben şuan ki ilerleyişten çok keyif alıyorum.

Bu haftaki bolumle birlikte oyun babindan artik ciddi bir boyuta kaydi. Abyss pazarindan ne gibi tehlikeler karsilarina cikacak merak ediyorum. Ama bana gore gordugumuz 3 ü kiz ikisi 2si erkek bir takim kuracaklar gibime geliyor.

hep böyle meraklandıracak yerde bitiriyorlar adamı fıtık ediyorlar.eğer hemşo dediğin gibi olursa harika olur.grup eğlence demektir

Manwha'ya bugün başladım. İlk dikkatimi çeken basit çizimlerinin bir Manga/Manwha'dan ziyade fanart yada doujin gibi durması oldu. Çizimler özentisiz demeyeyim ama çok dar bir perspektife ait. 22 chapter'dir karakterin neredeyse hala training modunda olmasını buna bağlıyorum. Peki bu yazıyı neden yazıyorum? Yapım harika, açıkçası Anime yapılmasını haketmiş. Oyun terimlerinin sürekli kullanımı JRPG oyunlarına aşina insanların adaptasyon sürecini çok kısaltıyor. Evren gelişirilmeye açık. Karakterin her edindiği yetenek sonraki girdiği kavgaları kesinlikle etkiliyor. Şansına, balına güvenen bir karakter değil de zekasına ve taktiksel şekilde kullandığı yeteneklerine güvenen bir karakter var karşımızda ayrıca benzer şekilde ne bunları körü körüne çıkarları için kullanıyor ne de körlemesine şekilde kahramanlık yapıyor. Sadece hayatta kalmak için gerekli hazırlıkları yapmaya uğraşan, karşısına çıkıp duran yaratıkları da -sebebi ileride açıklanıyor- tez şekilde halletmeye bakıp yardım edebileceği insanlara elinden geldiğince yardım eden, kavga çıkarmamak için düşünüp öyle konuşan bir karakterimiz var. Hal böyleyken zeka haricinde diğer karakterlerden zayıf olduğu yanlar olsa da bunu hızlı şekilde telafi edebilen biri. Aynı şekilde kız gördü mü dibi düşmeyen, yaş standartları içerisinde hayli edepli bir karakter.

Şu an gözüme çarpan tek bir sıkıntı var, o da dar perspektif yüzünden aynı anda dövüşülebilen hedef sayısının çok az olması ve bölümler fanfiction mantığıyla yazıldığı için sabah - öğlen - akşam şeklinde bir devamnlılığı olan bölüm hissiyatını pek taşımaması. Dolayısıyla hikaye için ileride önemli olacağının işaretleri verilse de evde geçen kısımlar dolayısıyla anne ile ilgili kısımlar hep hızlı geçiliyor. Hızlı geçilen aslında çok şey var: Esas oğlanın babasının yüzünü hiç görmeyişimiz, esas oğlanın kankasıunın her daim daha güçlü olduğu hep hissettirilse de onun tüm gücüyle dövüşmesini hiç görmeyişimiz, summoner adamın nasıl olup da istediği gibi okula, hem de tam bizim elemanın sınıfına tayin olabilmesi gibi. Benzer şekilde illüzyon bariyerinin ardındaki düşmanlara tabanca, tüfek gibi silahların işe yarayıp yaramadığını da merak ediyorum.

Benzer şekilde bizim esas oğlanın ilk bölümlerde karşılaştığı kızıl saçlı kız sınıfa transfer olduğu halde seride bir okul hissiyatı oluşmadı. (Gerçi geçen chapter ile artık okulda geçen kısımların daha önem kazanacağını düşünüyorum)

The Gamer, basit çizimlerine rağmen terminoloji açısından doğru kullanım, zeki bir başkarakter ve geliştirilebilir hikayesiyle ortalamanın çok üstünde bir taslak. Öte yandan "taslak" demeyi tercih ediyorum zira Anime haline gelebilmesi iöçin oldukça fazla şey eklenmesi, uzuncana elden geçirilmesi gerekecektir. Hack Sign'i oldukça sevmiş, Otaryman, Welcome to the NHK ve Daily Life of High School Boys'daki RPG göndermelerini çok başarılı bulmuş fakat Sword Art Online ve Accel World gibi yapımlarla onların başarısından yararlanmaya çalışan oyun mantıklı serilerden o denli elektrik alamamış birisi olarak The Gamer Anime olursa (başta karakter isimleri olmak üzere) oldukça elden geçirilmek koşuluyla soluksuz izleyeceğim bir yapım haline gelmemesi için hiçbir sebep olmadığını söyleyebilirim.

Anime demişken, kendi çapımda bir seiyuu cast'i oluşturdum, bilmem beğenecek misiniz:

Han Jee Han: Esas karakterimiz. Kouki Uchiyama

Shin Sun Il: Esas karakterin kankası. Takahiro Sakurai.

Poong Sae Yong: Sun-Il'in kuzeni. Mamiko Noto.

Kwon Shi-Yun: İlk transfer öğrenci. Yuko Kaida.

Hwan Sung-Ah: İkinci transfer öğrenci. Saori Hayami.

Han Jung Sook: Esas karakterin annesi. Houko Kuwashima

Hwan Sung-Gon: Kimya öğretmeni. Daisuke Ono.

Shin Sun-Oh : Klan reisi. Takayuki Sugou.

Kim Yo-Jin : Sınıf başkanı. Hanazawa Kana.

Phantom Rain: Sun-Il'in yancısı. Hiroshi Kamiya.

Phantom Wind: Sun-Il'in yancısı. Mamoru Miyano

Özet geçmek gerekirse eksilerine rağmen izlememiş herkese şiddetle önerebileceğim bir Manwha. Bu yapımı bana önererek uzun zamandır ilk kez bir Manwha okumamı sağlayan CHOBITSe de buradan teşekkür ederim.

Akuma_ Blade, abi çok güzel yazmışsın. Zeka konusunda bilinmesi gereken bir diğer şey de ana karakter öyle süper zeka olmasa bile oyun karakteri mantığından yola çıkarak ZEKA özelliğine level atlatarak daha zeki olabilmesi. böylece hikayede bir mantık oturtulmuş oluyor, yani kimse bu adam nasıl bu kadar zeki dememiş oluyor. Aynı şeyler diğer konularda da geçerli.

oluşturduğun seiyuu castından Poong Sae Yong: Sun-Il'in kuzeni. Mamiko Noto. bunu uygun bulmadım bir tek. Sanki daha tsunderemsi bir ses daha iyi gider diye düşünüyorum.

Bu arada Manhwaların animesi yapılabiliyor mu? Ben hiç bilmiyorum yapılan.

30.bölüm

Sekiz sayı kadar okudum ama bana hoş gelen sadece çocuğun yeteneği değil . Ordaki herhangi birinin yeteneği ayrı ayrı kategorilendirilebilir gibi duruyor yani her karakter dünyayı kendi yeteneğinin gerektiği gibi yaşıyor mesela diğerleri oyuncu değil ve başkalarının kafalarının üstü yazı görmüyor. Farklı konulu başka başka anime,manga,mawnha ların kombinasyonu gibi

31. bölüm

Gamer'in adaptasyonu yapılacağına dair bir haber okumuştum ama bulamıyorum şimdi. Ayrıca Kore menşeili yapımların yada çizerleri Koreli olanların eserlerinin Anime'leri yapılmaz diye bir kaide yok. (Bkz. Winter Sonata, Freezing) Gamer adaptasyonu konusunda yanlış hatırlıyor da olabilirim, yapılsa fena olmaz ama bir hayli elden geçirmeleri gerekir gibi geliyor bana.

Son 4-5 bölümdür kendini çok tekrarladığını düşünmeye başladım. En basitinden kaç bölüm geçti, eleman hala guts and hard work modunda, sınıfa yeni transfer olan şu lanetli kızı 2. bir kez bile göstermediler. Sanki çizen adam aklına gelen ilk şeyi çizip her hafta paslıyor gibi. Hani şikayetçi miyim bundan, çok değil ama çok orijinal bir fikri kötü işlenişle harcadıklarını düşünmeye başladım.

Black Merchant bence Oyuncu'yu daha yüksek seviyeli olarak ele gçeirmek için tuzak kuruyor olabilir gibime geliyor. Hala karşısındaki tehlikeden bahsetmedi. Öte yandan son bölümlerin en önemli gelişmesi Summoner'in iki kişiyle iş birliği oldu. Öte yandan Oyuncu hala ondan daha güçlü değil, bu işin altında başka bir iş var gibime geliyor da bakalım artık.

edit:

Henüz Türkçe'ye çevrilmeyen iki sayıyı da okudum, bu şekilde en azından kaç sayısıdr görmediğimiz kızı yeniden görme imkanı bulduk ve Oyuncu da 30 küsür sayıdır ilk kez gerçek bir PVP mücadelesine girmek zorunda kaldı. Rakipler güçlü ve onu ölü istiyorlar, dahası Mana Okları'ndan etkilenmeyecek denli de güçlüler. Kız kaderini kabullenip Oyuncu'nun kaçması için kendini feda edecekti ama Oyuncu karakterini göstererek onu gücünün yetmediği bu rakiplere karşı korumaya karar verdi. Görünüşe göre sonraki bölümde Oyuncu ya günü kurtarmasını sağlayacak bir yetenek icat edecek yada birileri araya girip günü kurtaracak. Hangisi olursa olsun artık Oyuncu'nun işinin hiç de kolay olmayacağı çok açık.

Bu bölümlerin bir diğer önemi de sanal paraların gerçek dünyadaki ATM'lerce okunabildiğini göstermesi oldu, neredeyse unutuyordum, kaç bölüm önceden Oyuncu sanal paraları gerçek dünyada kullanıp kullanamayacağını merak ediyordu da denemesini yapmamıştı, o detayı hatırlatmaları iyi oldu.