JoJo's Bizarre Adventure: Stardust Crusaders (05.04.2014)

Geldik en sevmediğim stand'lere, su alti dövüşleri bir shounen mangada en çok kötü yorum alan dövüşlerdir. "O kadar süre nasil duruyorlar suyun altinda" gibi çeşitli yorumlar yapilir, bunda da yapilacaktir eminim.

Her karakterin güçlü olmasini elbette beklemiyorum, insan düşünür çünkü "ulan bu Dio da dokunduğunu altina çeviriyor en siradan insanlari bile süper güçlü yapabiliyor" diye. Kimisi bu Stand gücünü aldiğinda Stand'i güçlü olsa dahi deneyim açisindan beceriksiz olabiliyor, kimisi aşiri kibirli olduğundan kaybediyor vesaire. Bunlari hep göreceğiz sonraki derslerimizde

Amma velakin yapilan espiriler o kadar iyi ki, hayir bir de öyle bir ciddiyetle yapiliyor ki, insan böyle karakterler sanki derin bir şey söylemiş gibi düşünüyor. Halbuki alakasi yok. Mesela:

[bIMG]http://puu.sh/8GrOv.jpg[/bIMG]

Elemani Ora Ora Ora diye gebertmemesinin sebebi, of Jotaro of Ayrica burnuna dokunma espirisi de harikaydi, mangayi okuduğum halde bi an ben bile ciddiye aldim Jotaro'nun o lafini. Veya Abdul'e dönüp "Abdul bi şey söyle" diyip ondan havali bir şey söylemesini beklemesi, ardindan cümleyi Polnareff'in tamamlamasi falan. Böyle şeyleri çok samimi buluyorum, shounen havasindan az da olsa siyriliyor gözümde ve "Bizarre Adventure" etiketini aliyor zihnimde.

Ayrica Stand'lerin birbirleriyle konuşabildiğini bu bölümde 2 yerde gördük. İlk baştaki Kaçak Kiz'imizin geldiği yerde kahramanlarimiz birbirleriyle Stand'ler araciliğiyla iletişime geçiyordu. Ayni şekilde su altinda da Stand'ler araciliğiyla konuştular. Stüdyo yer yer karakterlerin ağzini oynatmiş yer yer Stand'lerin ağzini oynatmiş, hoş bir ayrintiydi.

Ufacik bir spoiler olacak ama Jotaro su alti biyolojisi / su ürünlerine epey merakli bir karakter. Eğer dikkat ederseniz Jotaro köpek baliğina yumruğu bastiğinda Star Platinum'in suratinda koskoca bir gülümseme var Mangada daha belirgindi gerçi bu gülümseme.

[bIMG]http://puu.sh/8Gs7B.jpg[/bIMG]

Kaçak kiz da çok tatli olmuş, mangada da zaten şekerdi de animede çok güzel olmuş. Göğsünü yoklama sahnesinde iyi güldüm, of Jotaro, yare yare daze.

Sualtı dövüşlerine yapılan olumsuz yorumlar benide üzüyor. Shounen izleyen ve okuyan her zaman bilir. Bir dövüş nerede yapılırsa yapılsın ister sualtı ister yüzeyde mesela 10 dk. sürüyorsa animede bu gerçek zamanımızda da 10 dk. olmuyor. Bunu bilmeyen ve ya unutanlar olumsuz yorum yapabiliyorlar. En büyük shounenlerde bile koskoca arclar aslında bir günde hatta bir kaç saatte olup biten şeyler ama nedense biz genelde abartıyoruz işte.

Neyse bölüm oldukça hoştu. Stand sahiplerinin standları sayesinde konuşabildiklerini öğrendik. Jotaro'nun kaçak yolcunun kız olduğunu anladığı an, Jotaro Abdul'e bir şeyler söyle deyip Polnareff'in lafı bitirmesi, arada yapılan ufak tefek espriler yerinde ve güzeldi.

Bölümde Jotaro'nun sigarasi ve yüzü deşilen eleman haricinde hiç sansür olmamasi açikçasi memnun etti. Ben duş sahnesinde epey sansür beklerdim. Orangutanin gücü aşiri olduğu için Stand'i insanlar tarafindan görülebiliyordu; ama neticede kafa yapisi olarak sadece bir maymun.

Sigara içip Playboy dergisi açtiği yerde koptum ama Kiza bakinca pembe <3 falan gözüktü o sahneler de güzel olmuş.

Singapur'a geldik, yine klasik kültür rehberimiz konuştu. Zaten anlatici kadar konuşan yok seride, maymunu bile o seslendirdi

Kılıçlı standı olan kişinin kafasından böcüğü çıkardıklarında, joseph iğrenç diyordu ya bence kendisin hareketleri de iğrençti.

İnsanların dışında hayvanlarında stand sahibi olmaları garip ve güzel bir durumdu. Bu bölümde asıl olarak yaşlı kadına dikkat etmenizi istiyorum. Polnareff anlattığı hikayede iki elinde sağ olan birinden bahsetti. Ama bahsederken erkek olarak bahsetti ama şu an iki sağ eli olan birini açık açık gördük. O yaşlı kadın. Bakalım neler çıkacak bundan.

Abla diyor ki, onlarin üzerine bi sürü Stand kullanicisi gönderdim. İçlerinden birinde de oğlum var diyor sevinerek, ondan sonra da ellerini gösteriyor. Şimdi bu iki sağ elin anadan oğla geçtiğini düşünürsek. Vay Polnareff'in haline diyelim

Yani o kişi gerçekten de erkek çünkü kiz kardeşine tecavüz ettiğini falan anlatiyordu Polnareff. Orada bir hata yok.

En son sahnede gördüğümüz kişiyi oğlu sandım. Bu yüzden kadın olabilir mi falan dedim ama başka biriyse dediğin gibi Polnareff'in vay haline.

Devil benim mangada okurken en çok korktuğum Stand'di, oradan oraya gidip geliyor falan ki eminim benim gibi korkan daha çok vardir. Kimisi gece uyuyamadiğini falan söylüyordu

Polnareff dövüşü harikaydi, aynayi kirdiği sahneyi özellikle belirtmişler. Ayrica kamera tekniklerine bayildim; Polnareff'in odaya girip sağa sola göz attiği sahne, Devil geldiğinde kameranin odayi turladiği sahne ve dahasi çeşitli teknikler uygulandi.

Bu bölümün komik yeri en sonunda Joseph ve diğerlerinin "nerede kaldin be Polnareff ağaç olduk" diye sövmeleriydi

Dio'nun televizyonda belirme sahnesini de çok güzel yapmişlar, heyecanlandim birden son bölümleri düşününce. "Aranizda bir hain var, Kakyoin" ~

Bölüm her şeyiyle mükemmeldi. Dilek her şeyi zaten belirtmiş eksik bir yer olduğunu düşünmüyorum ama önceki karşılaştığı standlardan daha güçlüleri gelmeye başlayınca olaylar bayağı değişti. Devil standıda güzeldi. Anlayamadığım bir nokta oldu. Devil standı birine saldırmadan önce asıl sahibine mi zarar vermeli yoksa daha güçlü olması için mi bilerek kendini yaralattı. Eğer ilk dediğimse çok güzel olur. Şartlı standler. Belli bir şeyi yerine getirmeden saldıramayan standlar olaylara renk katar.

Aynen öyle, sahibini yaraladiğinda hatirlarsan "sana şimdi daha çok kin duyuyorum / garezim var" tadinda bir laf etmişti. Yani şeytani kizdirirsan o da saldiriyor böyle

Diyeceğim tek şey, Jotaro'nun artik yavaş yavaş o ilk bölümlerdeki kasinti halinden siyrilmasi. Gösteremese de aslinda çok eğleniyor kendi çapinda, ettiği laflar olsun hareketleri olsun.

Joestar ailesinin 1 numarali stratejisi, kaçmak Mangada daha sempatikti gerçi, animede ses çok kasinti olduğundan biraz zorlama geliyor bana yer yer. Ama iyi çocuk Jotaro, valla Rerorero sahnesindeki yüz ifadesi de süper, bayiliyorum bu sayfaya:

[bIMGX=600]http://puu.sh/984ON/4b466a4ab4.jpg[/bIMGX]

Ayrica "Kaçak Kiz" in bi adi yoktu diye hatirliyorum, Anne dediler bu bölüm.

Siradaki bölüm Polnareff ile kahkaha atacağiz, güzel bölümlere geldik artik 2 bölümdür farkettiğiniz üzere.

Dilek imzandaki Kakyoin gifi merak etmedim değil ama bu bölümde çok güzel cevabı aldım. Artık hepimiz rerorerorerorerorerorero.

Dediğin gibi gerçekten güzel bölümlere geldik. Son iki haftadır hem dövüşlerde hemde komik sahneler baya iyidi. Önceki bölümde Kakyoin'in Dio'nun hizmetkarı olduğunu öğrendik. Bu bölümde ise insanların kılığına giren bir stand sahibi gördük. Ama önceki bölümde aldığımız mesaj o adam için miydi yoksa gerçekten Kakyoin Dio'nun hizmetkarı mı diye düşünmedim değil bölüm sonunda. İki sağ eli olan adam hakkında bilgileride aldık. Polnareff tek başına yenemese bile bizimkiler bir takım çalışması çıkartabilirler.

Polnareff kardeşinin katilini gördüğü için gözü döndü ve kendi başına peşine düştü. Fakat Polnareff' in bencilliği Avdol' un hayatına mal oldu. Rakibi çok küçümsedi ve onun zayıf noktalarından biri de bu bence. Bir de onun yüzüne Avdol vurulduğu halde hâlâ ondan yardım isteyen mi oldu havalarında dolaşıyor sandım bölüm bitene kadar. Sonra gördük ki ağlıyor.

Yalnız hanged man baya zorlu bir düşman ve yeteneği de bir suikastçi yeteneği resmen. Karşıdaki göremeden onu rahat bir şekilde indirebiliyor. Diğer adam ile de iyi bir ikili olmuşlar. Rakip kurşuna odaklanırken öteki adam da rakibi arkasından bıçaklayabiliyor.

Avdol öldüyse yalnız yazık oldu adama, muhtemelen de öldü. Üzüldüm kendisine. Artık daha dikkatli olmaları gerek, rakipler daha güçlü geliyor.

Gitti Avudoru-san ;_;

Bölüm bana durgun geçmiş gibi geldi; ama karakterlerin psikolojisini yansitmak için bunu kullanmalari gerekliydi. Birbirlerinden ayri kalmalari, üzerlerindeki baski, hisleri vesaire bunlari görmemiz gerekiyordu. Villainlerin de girişleri, yilan sahnesi falan güzeldi. Hol Horse silahini çikarirken müziğin kesilmesi ve sadece silah sesini duymamiz harikaydi çok severim böyle şeyleri

Müzikler de bir nebze daha iyiydi bu bölüm.

Ayrica Hol Horse böyle değildi sanki mangada ya, bu adamda bir şeyler değişik geldi. Araştirdim baktim saçlariymiş, mangada saçlari bazen düpdüz dalgalaniyordu rüzgarda

Bölüm başından beri sanki doruk geçecek zannederken son anlarda olaylar patladı. Bölümün başında resmen Jojo ve tayfası ne bekledik, ne bulduk modundaydılar. Abdül Hindistanı o kadar güzel anlattı ki kimse bu kadar beklemiyordu galiba. Oteldeki Polnareff'in tuvalet sahnesi ve görevliyle yaşadığı olaylar ve görevlinin kikiremesi falanda iyidi. İyi güldüm o sahnelerde. Bu bölüm üzerinde daha çok karakterlerin duygusal özelliklerine yönelmişlerki bencede doğru bir karardı. He erken mi oldu yoksa yerinde mi oldu bilemicem ama iyi oldu yinede. Polnareff kardeşinin katilini tek başına aramaya çıktı ama oda tek başına yenemeyeceğini biliyor, kendine gurur yapması bir şekilde anlaşılır, sonuçta yadırgayamayız. Hol Horse ve J. Gailde baya iyiler. Çok dişli iki rakiple karşı karşıyayız şimdi. Bakalım J. Gail'i nasıl yenebilecekler? Hol Horse bir şekilde yenilir ama en çok Gail'i merak ediyorum ben. En sonunda ise beklenmedik bir şekilde sanırım bir karakterimize veda ettik. Erken oldu sanki be. Avdülllll-sannnnn.

Ahaha Polnareff öldürdü beni gülmekten ya, yazik adamin kalbiyle oynuyor bu hatunlar. Utaniyor falan öpmeye hazirken, ah yavrum ah ya Önemli olan iç güzellik diye buna diyorlarmiş demek ki, bu hatunun içi pek de güzel değilmiş

En sonunda da aşk acisi çekiyor, saçina anahtar saplandiği yer iyiydi. Gerçi o göl kenari sahnesi mangada yoktu galiba ya, ekleme olmuş oralar güzel olmuş.

Joseph de eski günlerini animsatti, gençliğinden sevdiğimiz ne varsa hepsini gördük; Oh no, Overdrive, "Now you're gonna say.." ve akil oyunlari. Sahi o Stand'i nasil parçaladi öyle ya, mangada böyle hayal etmemiştim valla. Bildiğin adam fatality yapti