suke 24 Nisan 2014 Share 24 Nisan 2014 Smile lakaplı Makoto Tsukimoto sessiz ve kendi halinde biridir ve Ping Pong'la sadece vakit öldürmek için ilgilenir. Smile, Peco lakaplı gürültücü ve yerinde durmayan Yukata Hoshino ile çocukluklarından beri arkadaştır. Aynı masa tenisi kulübüne giderler ve ikisinin de bu spora doğal yeteneği vardır, fakat Smile'ın dışarıdan umursamaz görünen kişiliği yüzünden Peco'yu yenemez. Smile'ın yeteneğini sezen öğretmeni onun mücadeleci bir kişiliğe bürünmesi için motive etmeye çalışır. Serinin yönetmeni Masaaki Yuasa (Mind Game, The Tatami Galaxy, Kick-Heart, Kemonozuma, Kaiba) daha önce yönettiği seriler gibi burada da normalin epey dışında olan çizimler ve animasyonlara yer vermiş. Eğer üstte adı geçen yapımlarla haşır neşir olduysanız çizimlerin nasıl birşey olacağını tahmin edebilirsiniz. Animasyonlar, çizimlerin hakkını verecek şekilde taşıyor, göze pek hoş gelmeyen çizimleri akıcı bir şekilde sunuyor, özellikle masa tenisi müsabakalarında bu daha belirgin görülebiliyor. Karakterlerin seslendirmesini yapan kişiler veteranlardan seçilmemiş, bazı arka plan karakterleri hariç tamamen sektöre yeni giriş yapmış kişiler seçilmiş, Mesela Peco ve China karakterlerinin seslendirmesini yapan kişilerin ilk işleri. Başroldeki Smile karakterini seslendiren Kouki Uchiyama bunlar arasından sıyrılan son dönemde popüler olmuş bazı serilerde başrol seslendirmesi yapmış biri. Açılış ve kapanış müziklerini ben çok beğendim. İlk iki bölümde anime içerisindeki görüntüleri açılış animasyonunda kullanıyorlardı, 3. bölümde tekrardan değişeceğini düşündüğüm kısmen orijinal bir animasyona yer vermişler. Pinpon topunun masa ve raketler arası gidişlerindeki tık tuk sesleri de çok hoş geliyor kulağa. Masa tenisi bireysel bir spor, o yüzden burada takım çalışmasıyla birşeyler yapılan sporlarla kıyaslamamak lazım, çünkü burada güçleneyim rakiplerimi yeneyim tipi bir hikaye anlatılmıyor, daha tam belirginleşmese de Smile'ın kendisiyle yüzleşmesi ve karakter gelişimi konu ediliyor. Animasyonu ve çizimleri iyi birşeyler izlemek istiyorsanız hiç bulaşmayın bu seriye derim, Ping Pong The Animation'da çok ufak bir kesimin hoş karşılayacağı bir hikaye anlatılıyor, son dönemlerdeki içi boş fakat bir sürü renk ve ışık efektiyle süslenip gövde gösterisi yapan animelerden biri değil bu. Hatta tam tersine bizim farkımız bu diyen bir seri. Haikyu!! ile kıyaslamayın, keserim! Cidden spor adı altında geçmesi haricinde alakası yok iki serinin. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Leonthas 25 Nisan 2014 Share 25 Nisan 2014 3.bölümü yayınlanan bir seri ve konusu yeni açılıyor,üzüldüm açıkcası.Seri benim çok hoşuna gidiyor.Özelikle animasyon-çizim uyumu muazzam,eşşiz bir iş ortaya çıkıyor zaten Yuasa'nın stiline laf edicek olanın alnını karışlarım.Hemen hemen her bölümde çok güzel enstanteler yakalamınız olası örneğin: Çinli ve hocasının 2.bölümde topların sekme sesinden oyun analizi yapmaları .Yine bi Yuasa yapımın kaderine uğrayıp underrated animeler kervanına katılacak gibi duruyor. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
meyday 27 Nisan 2014 Share 27 Nisan 2014 Yuasa Masaaki için uzunca bir yazı yazmıştım az önce ama teknik sorun oldu, kaybettim. Tekrar yazamayacağım şimdi, lakin çook takdir ettiğim bir USTA olduğunu kısaca belirteyim şimdilik -tekrardan-. Eserlerinin görünen kısmı eksantrik ve sanatsal; anlatımı hareketli, boyutsal ve farklı perspektifli; içeriği zihinsel, duygusal temalarla doludur. Yaptıkları herkese göre olmadığından ben çok izlenmesini de konuşulmasını da ne bekliyorum ne istiyorum, az olsun öz olsun. 1.bölümü izledikten sonra dediklerin şöyleydi: Ping Pong, dar alanda hızlı atraksiyonlar olan bir spor olduğu için nasıl sergileneceğini merakla bekliyordum. Şu an için özellikle değinmek istediğim Yuasa Masaaki'nin kendisinden beklentimi doyurucu bir şekilde karşılamış olduğu. Topun şiddetini, falsosunu kamera açılarını çok iyi seçerek ve akış hızını değişken tutarak dinamik bir şekilde yönetmiş. (Yani topu görüyoruz, en güzel açılardan hemide, kimse endişelenmesin. ) 3.bölümü izledim az önce, ilk bölümdeki maçtan farklı anlatım gösterildi -bölümde ve maçta- bu sefer. Ekranın manga sayfaları gibi bölünüp okunan kısmın canlanması bahsettiğim. Genel itibari ile Smile karakterinin gelişimi üzerine yoğunlaşıldığı için aynı anda birkaç reaksiyonu görmemiz istenmiş anladığım. Smile karakterini ise sevdim, sessiz durmasına karşın kişilik olarak dolu ve anlaşılabilir biri. Rakiplerini fazla düşünmesi pranga gibi bağlı ayağında. Burada Peco nasıl rol alacak -rakip mi, dost mu- merakla bekliyorum. Seride topların çıkardığı sese ritim verilmiş ve çok güzel geliyor kulağa, ben de sevdim bu detayı. Açılış ve kapanışı da çok sevdim. Ping Pong Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
suke 27 Nisan 2014 Yazar Share 27 Nisan 2014 Spoilers ahead! (3.bölüm) Smile ile Peco arasında şöyle bir ilişki var bence, hani bir yakın arkadaşınız olur yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmez, aynı sınava girersiniz çok kötü çakarsınız o sınavdan, moraliniz bozulur ama arkadaşınız o sınavdan çok yüksek not alır, normalde onun kötülüğünü istemezsiniz, hatta daha iyi yerlere gelsin istersiniz, ama öyle bir durumda sınavdan düşük not almak aslında koymaz, asıl koyan o yakın arkadaşınızla aranızda oluşan farktır. Bölümün sonlarına doğru Peco'nun Smile-China maçındaki bu tarz bir endişesini görmek çok enteresan bir duyguydu. Peco China'ya çok kötü yeniliyor, skunk diyorlar hatta, yani hiç sayı alamadan kaybediyor, sonra en yakın arkadaşı o rakiple alay edercesine kapışıyor, yense bir türlü yenmese başka türlü. Peco'nun ruh halini anlayabiliyorum. Benzer şekilde bir kızdan hoşlanırsınız, fakat o arkadaşınız da aynı kızdan hoşlanmıştır ve bunu sizden önce dile getirmiştir, dersiniz ki abi tamam sen git konuş o kızla, arkadaşınız gider reddedilir gelir ama kıza ondan hoşlandığınızı söylemek artık yapacağınız en son şey olmuştur. Smile'ın genel olarak buna benzer bir tavrı olduğunu düşünüyorum. Yakın arkadaşı yada rakibi olsun farketmiyor, karşısındakinin iyiliğini düşünüyor. Özellikle Çinli çevirmen-antrenör adamın dediklerini işitip Smile gibi davranmamak benim için zor olurdu. Smile'ın ruh halini de çok iyi anlayabiliyorum. 3. bölümde Smile'ın ilk karşılaştığı rakibi de oldukça ilginç bir tipti, onun konuşmaları enteresan olmakla beraber bölüm sonunda "Sonunda denize geldim." tipi cümlesiyle çok farklı şekillerde yorumlanabilir, harddiskte yer açmak için bölümü sildim o yüzden bölüme tekrar bakıp daha iyi anlatamıyorum ama eğer silmediyseniz o kısımlara ve animenin kapanış kısmı girmeden önceki son sahneye bakmanızı öneririm. Bölümle ilgili olarak Peco'nun endişelendiği sahne ile birlikte en beğendiğim iki olaydan biridir bu arkadaşın sahneleri. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
meyday 5 Mayıs 2014 Share 5 Mayıs 2014 suke, güzel örnekler seçmişsin. Hani bizimde yaşadığımız duygular ama yazdıklarının ilk kısmını okurken aklıma hemen 3 Idiots filmi geldi. 3. bölümde Smile'ın rakibi dikkat çekiciydi, hem ses tonu hem konuşması yönünden. Bu biraz rakibin gözünden karakterini ve olayın akışını okutmak, çok hoştu. Aynı şekilde 3.bölümde China'nın rakibi de hikayeye ilginç giriş yaptı. Kız gelip gazı veriyor ama aslen hiç umudu yok, kısa ve net ifade ederek maçı bitirildi. 4. bölümü henüz izleyebildim. Daha dördüncü bölüm ama içerik olarak dolu dolu ilerliyor. Kong ve Kazama maçı benim hiç beklemediğim bir sonuçla bitti, hiç değilse bu kadar net olmasını beklemiyordum. Hikayenin karakter derinliği üzerine tüm karakterleri kapsayıcı şekilde ilerlemesini çok olumlu buluyorum (Kong'un bu noktaya nasıl geldiği, kaybederse ne olacağı; Kazama'nın maç öncesi tuvaletten çıkamaması gibi). Bölüm sonunda da Peco'nun göz yaşları vardı, güzel bitiyor bölümler. Her bölümde -hikayenin de- ekseninde maçlar farklı sunuluyor. Kong'un Kazama'dan yediği psikolojik baskıyı asimetrik boyutla anlattı bu sefer. (bu Kazama'nın takımı da dazlakgil) İlk bölümdeki maçı hatırlarsak, topla beraber gidiyorduk: Serideki tüm müzikler MÜKEMMEL! 4.bölümde Kong ve Kazama maçındaki de savaş müziğiydi, bayıldım. Hoş bir video: Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
suke 5 Mayıs 2014 Yazar Share 5 Mayıs 2014 O örnekleri seçerken yaşadığım olayları baz alsam da 3 Idiots filmi aklıma gelmişti, zaten birkaç defa izlediğim bir film, özellikle Farhan karakterinde kendimi buldum diyebilirim. Son bölümde Kazama'yı hiç de öyle beklemiyordum ama Peco'ya üzülmemek elde değil. Karakter olarak çöktü valla, umarım bir noktada yükselişe geçer. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
loykad 6 Mayıs 2014 Share 6 Mayıs 2014 Siz ikiniz buralarda çok yalniz kalmişsiniz, 2 güne yetişip katiliyorum kervaniniza. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
meyday 6 Mayıs 2014 Share 6 Mayıs 2014 UnderminE, gel gel Yukarıda inanmış görüntüsü verdim, ama gerçek hiç öyle değil Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
suke 8 Mayıs 2014 Yazar Share 8 Mayıs 2014 UnderminE, bekletme bizi. 5. bölümde çok afalladım. Sanırım insan psikolojisinin derinlemesine işlendiği en iyi spor animesi olacak Ping Pong tamamlandığında. Denize giden abiyi kesmedi deniz, sıradaki hedefi dağlara çıkmak. Smile aşıyor kendini. Kazama ve reklamlarda oynayan kızdan ilginç birşeyler gelecek galiba sonraki bölümlerde. Akuma ve spor hayatını benzer sebeplerle bitiren sporculara üzülmemek elde değil. Birçok spor animesinde yenilen taraf daha çok çalışma azmi kazanıp ana takımın tekrar karşısına çıkar, burada hayatın gerçeklerini konu edinmişler, ne kadar sıkı çalışsa da, ne kadar çok sevse de, hayatının amacı haline getirse de kişinin yeteneği olmaması sporla ilişkisini kesmesine yol açabiliyor. Akuma bunun en bariz örneğiydi. Wong ülkesine geri dönemiyor ve o da kendini geliştirmeye çalışıyor, onun durumuna da üzülmemek elde değil. Peco tarafında ise bambaşka olaylar oldu, sanırım Peco turnuvada Akuma'ya yenilmesinden çok, Smile'ın gerçek yeteneğini görünce tamamen saldı kendini. İçinde bir umut varsa da Smile - Akuma maçından sonra raketiyle beraber onu da denize atmış oldu. O son sahne sonrası afalladım ben. Yazacak birşey bulamıyorum, halen etkisindeyim. O derece şok edici bir sahneydi. Bir sonraki bölümü sabırsızlıkla yine bekliyorum. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
loykad 10 Mayıs 2014 Share 10 Mayıs 2014 Daha 3. bölümdeyim, henüz yorumlar için çok erken. Daha doğrusu neyi nasil yorumlayacağimi bilemedim her şey zaten çok güzel bir tat birakiyor insanda izlerken. Soluksuz izletiyor kendini. Aklimda kalan en güzel şeyse müzikler oldu, kesinlikle OST albümünü inceleyeceğim. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
meyday 11 Mayıs 2014 Share 11 Mayıs 2014 5.bölüm Hakikaten izlemesi zor bir bölümdü, takdir edilesi. Böyle sarsıcı açıklıkta ifadelerin geçtiği ve olaylar üzerinde düşünmeye itecek, karakterler üzerinde empati kurmaya yöneltecek hikayeler her zaman daha değerli geliyor bana. suke, karakterler üzerinden yazın aydınlatıcı olmuş. Duygularını paylaştığımı belirtmek isterim. Ek olarak: Reklamlarda oynayan kızdan bende ilginç bir şeyler bekliyorum. Denize giden abi her bölüm bir arayış içinde olacak gibi görünüyor, serimizin "bir cisim yaklaşıyor" habercisi midir nedir? Bir hedef için sürekli çaba gösteren karakterlerine karşı hedefe bağlanmayan, çok çabuk yön değiştirip akışına bırakan bir karakter olarak sunuluyor. Şimdi herkes kadar bununda serinin son bölümü nereye ulaşacağını cidden merak ediyorum. UminE, müzik zevkinden şüphem yok zaten. Ama kervandan hala uzaksın Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
loykad 12 Mayıs 2014 Share 12 Mayıs 2014 4. Bölümde Kong vs Kazama maçinda çalan müzik gülümsetti ya, HU HA PİNG PONG diye Şimdi 5'e geçiyorum, ha gayret yetiştim veee 5. bölümü de izledimi önceki bölümlerle ilgili yorum yapmayacağim zaten diyeceğim her şeyi söylemişsiniz. Ben zorlanmadim psikolojik olarak o kadar, keşke her bölüm böyle gitse. Ara sahnelerde yapilan tasvirler harikaydi. Geldiği bölümden beri sevdiğim bir karakter varsa o da Kong. Japonca konuşmasin ama, Çince konuşmasina bayildim. Zaten çok hoşuma giden bir detay oldu o, normalde diğer animelerde yabanci karakterler de Japonca konuşur eder ya da "Japonca öğreniyorum ama maşallah %100 konuşuyorum" modundadir (Bkz: ippo'dan Volg). Burada Smile'in Çince bildiği, merdivenlerden çikarken "Ni hao" diye selam verdiğinde gösteriliyor zaten, sonra da maç esnasinda Kong'un koçunun dediklerini anladiğini farkedebiliyoruz. Daha sonra karakterlerin oyun esnasinda zihinlerinin nasil olduğunu somutlaştirmişlar, ejderhalar iblisler vs sembolik karakterlerle. Kong'un ne kadar korktuğunu görebildik, ejderha uçaği ele geçirmişti. Akuma maçinda ise çok üzüldüm gerçekten, en başindan beri hiç olumlu gitmeyen bir hayat. Gözde astigmat çikmasi, bir türlü görememek, gözlük takmak yine de vazgeçmemek masa tenisinden. Ama ne yaparsa yapsin, ne kadar insanlar "görmüyor musun" demesine rağmen inadina ping pong gibi göz reflekslerinin önemli olduğu bir spora başlamak gerçekten alkişlanasi bir şey. Ama işte yetenek olmayinca olmuyor, Smile çat diye suratina söyleyiverdi. Yolda giderken "önüne baksana kör müsün" tadinda bir şey demişti çarptiği adam, hani yani benim bile kafa göz girişesim geldi herife. Ki girdi zaten Akuma, uzakaştirmayi da aldi. Akuma bizimkilerin okuluna giderken Samurai benzetimi vardi, öleceğini bile bile düşman topraklarina giden onurlu bir Samurai görüntüsü beni gerçekten çok etkiledi. Daha sonra elimizde hayatinda ne istediğini bir türlü bilemeyen bir karakter vardi. Ping Pong denemiş olmamiş, sahilde takilayim hayatimi orda sürdüreyim demiş o da olmamiş, şimdi de dağda arayacak hayattan istediğini. Boşlukta yaşiyor yani, oradan oraya sürükleniyor. Ki ilk maçindan sonra sağa sola sallanarak arenadan çikmasi da "dengesiz bir yaşam" sürdüğünün göstergesi. Öylece bir sağa bir sola savruluyor kisacasi. O elemanin mutluluğu bulmasi dileğiyle Sonra elimizde sonunda bir tane bayan karakter var, hem de pek tatlisi. En başindan beri ulan hiç kiz karakter yok seride diye üzülüyordum ama güzelinden bir idol geldi. Yanliş hatirlamiyorsam bu kiz ayni zamanda arenada maçi izleyen o gözlüklü kapşonlu kişiydi. Ejderha'nin maçi aralarda bi ara ortadan kaybolmuştu, sonra geri döndü. Acaba diyorum ortada bir doping falan olayi mi var, tuvalete gitmişti ortadan kaybolmuştu Ejderha. Üstüne bir de bu ikili sürekli bir arada takiliyor. O ikiliden bi hile hurda çikacak ama bakalim. Opening'imiz de artik kesinleşti sanirim, ilk iki bölümde şarki vardi ama görüntüler hep bulunduğu bölümün içinden şeylerdi. Opening'in en başinda karakterin donunu çekmesine bayiliyorum, hiç ilerletmeden izliyorum valla. Bizim çocuksu "star"imiz da saçlari uzatmiş kilo almiş. Vallahi başta ben de tanimadim, sonra yediği şeyleri görünce hatirlaidm. Raketini attiğinda yüreğim sizladi, bu kadar erken pes etmesini beklemiyordum. Da Smile'i öyle gördükten sonra kim pes etmez. Smile da coşmuş da coşmuş, robot moduna girince süper oluyor ama. Gözlük camlarini silerken falan robot sesi geliyor vesaire Daha ne kadar power-up gelecek çocuğa hayret, çok ilgilenmiyorum Smile'la. Anime de çok üzerine düşmüyor zaten, yan karakterlerin iç dünyasina daha çok yoğunlaşmiş; ki güzel bir şey. İsimleri çok aklimda tutamiyorum, bizim zengin "oyuncu" üretme tesisimiz bana Beyblade'deki sarişin ablayi hatirlatti. Hani Beyblade maçlarinda sürekli analiz yaparlardi, Max miydi neydi ingilizce adi, onun annesiydi. Hiç sevmem öyle şeyleri, birilerinin onlara "bu iş makinayla olmaz, coşkuyla olur, ruhla olur" diye ders vermeli. Yani en azindan çoğu spor animesinde öyle olur Smile'dan beklemiyorum bunu da, Kong yapar belki Sonuç olarak favorim Kong Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
meyday 12 Mayıs 2014 Share 12 Mayıs 2014 Kervana hoş geldin, hem dolu dolu gelmişsin Yazını okurken Akuma'nın okula Smile ile kapışmak için samuray gibi gelmesi üzerine geçen diyaloglara değinmeyi unuttuğumu fark ettim. İhtiyar Koç'un Shinsengumi'den lafı açıp Kondo, Hijikata, Okita yakıştırmaları yapıp durumu seppuku diye özetlediği anları izlerken kocaman sırıtmaktan kendimi alamadım. Şüphesiz tarihi kimliklerinden bahsediyor ama benim aklıma ister istemez Gintama da geliyor, ne yapayım Madem Akuma'ya ben de değindin biraz açacağım. 5.bölümde Akuma, sadece doğuştan gelen zorluklara karşı direnen, fakat buna rağmen doğuştan gelen yeteneğe kazanamayan bir talihsiz değil. Aynı zamanda zorluk çekmesine karşı kendinden zayıfı gördüğü zaman haline varmak yerine tokatlayıp aşağılayabilen ve bu gücü arzulayan biri. Serideki karakter önümüze olduğu gibi seriliyor, hepsinde iyi ve kötü iç içe bulunuyor. Bu da bizi olayları karakterlerden sıyırıp, durum odaklı değerlendirmeye itiyor. Karakterler insansı olunca Orhan Baba'dan da söyleyeceğiz bazı bazı; "hatasız kul olmaz" ya da "batsın bu dünya" Bayan karakterden ben hile değil ama Kazama ve okulunun politikasına karşı bir kurnazlık geleceğini hissediyorum. Yakınından bile geçmeyebilir tabii, bakacağız Daha sonra karakterlerin oyun esnasinda zihinlerinin nasil olduğunu somutlaştirmişlar, ejderhalar iblisler vs sembolik karakterlerle. Kong'un ne kadar korktuğunu görebildik, ejderha uçaği ele geçirmişti. Bu yazdığın -benim açımdan- önemli, çünkü maçlar amaç olmaktan ziyade karakterler üzerindeki etkileri için bir araç olarak kullanıyor gelişmelerde. Favorini bulmuş olman güzel. Ben ise bir favori seçemedim. Tüm karakteri duygusal olarak tanıyıp biraz bağ kurunca kimin kazanması isteyeceğim konusunda büyük bir belirsizlik olacak kafamda. Kong kazanırsa üzülmeyeceğim Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
suke 12 Mayıs 2014 Yazar Share 12 Mayıs 2014 Idol ablamızdan hile hurda çıkmaz bence ya, ama Kazama'nın kişiliğinde değişimlere sebep olur kesin. Zaten ister istemez görülüyor bu ikisi beraberken. Peco'daki değişiklik beni çok şaşırttı, saçların uzaması falan. Epey süre geçmiş demek ki. Akuma ve samuray benzetmesi konusunda benim de aklıma ilk olarak Peace Maker Kurogane geldi, öncesinde ve sonrasında Shinsengumi'yi konu alan birçok yapım izledim ama nedense Shinsengumi deyince aklıma ilk bu anime geliyor. Ayrıyeten astigmat olduğu kısma dikkat etmemişim, Akuma'ya üzülmek için başka bir neden daha. Ben Smile'ın küçüklükten kalma travmasını nasıl bağlayacaklarını merak ediyorum aslında. Dolabın içinde bekleyip bir kahramanın onu kurtarmasını bekliyordu, bakalım o konuyu nasıl geliştirecekler. Kong'un da güneş gözlüklerini takıp ağlama sahnesi bitiriyor beni. UnderminE eski bölümlerle alakalı yazsaydın heralde sabaha kadar okurduk, hoşgeldin tekrardan. Benim favorim şu an için önce denize giden "rahat" abimiz. Cidden onun hikayesini de nasıl bağlayacaklarını çok merak ediyorum. Bir de filmi varmış bunun, wiki sayfasını açıp az biraz spoiler yedim. Aman diyeyim siz dikkat edin. Anime tamamlandığında onu da izleyeceğim. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
loykad 12 Mayıs 2014 Share 12 Mayıs 2014 Önceki bölümler hakkinda yazmayacağim dedim de malum hepsini arka arkaya izleyince hangi sahnenin kaçinci bölümde olduğunu kararlaştiramadim. Sonra aman dedim aklima ne geldiyse yazdim Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
meyday 20 Mayıs 2014 Share 20 Mayıs 2014 6.bölüm Normalde haftalık konuşmak için seriler yeterli dolulukta olmaz -ya da ben kelimelerle doldurmayı başaramam- ama Ping Pong her bölüm adeta bir yılan gibi deri değiştirip karşılıyor bizi. Öncelikle, Kong'u görünce afalladım ama o derece... Serideki karakterlerden biri olsam kimsin sen diye çıkışırdım. Dostane bir lider olmuş. Bülbül gibi şakıdı ya bi'de... Kazama'ya bakıyorsun babasını küçümsüyor gibi ama içten içe onu yiyip bitiriyor bu durum sanki. Eh, benim pek ummadığım duygusal durumu da net şekilde yansıtıldı. Akuma da olmuş Sakuma, karşımızı kabullenme ve rahatlama sürecinden sonra bambaşka çıktı. Peco sonraki bölüm bizi bambaşka biri olarak bekliyor. Tsukimoto'nun takım kaptanı daha bi' başka ekrandaydı. Herkes hayatın akışında sürükleniyor. Rahat abimizi dağlar da kesmesi hedef denizaşırı uzak diyarlar. Smile da ayrı bir keder ya... Koca pastayla bi' başına... Alttan alta verilen durum da içimi biraz tırmalıyor hani. Robot Smile ise kahraman da Peco... Herkese yazık ya, ne olacak bu böyle... Bu durumu da çok olumlu duygularla dile getiriyorum, iyi ki böyle bu seri Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
loykad 20 Mayıs 2014 Share 20 Mayıs 2014 Ay izlerken başta o kadar berbat bi hisse kapildim ki, yani ilk kez bu bölüm zorladi beni. Tokat gibi bir bölümdü, gerçek hayatin tokat gibi vurmasiydi resmen. Öncelikle Kong <3 Bu bölüm de harikaydi, epey değişmiş ha hiç beklemezdim. Japonca'yi falan da sökmüş kerata, annesi de geldi cici cici yemekler yaptilar. Şarki söylediği an işte bölüm coştu. Gerçek hayatin tokat gibi vurmasi mevzusunu tam bu sahnelerde yaşadim, bizim dağa gitmek isteyen elemanin "burasi dağ mi la, neyse boşver" kafasina girmesine iyi güldüm Nolcak acaba o çocuk. Sonra bizim kel ve kiz arasindaki garip ilişki çok güzel aktarildi. Ağzim açik kaldi izlerken, yatağin üzerindeki peçete toplarini da es geçmeyelim öhö öhö Ayrica banyodaki düşünen adam heykeli de dikkatimi çekmedi değil. Onun haricinde Peco ve Akuma bağrişirken yoldan geçen çocuklarin "ooo gençlerin kani kayniyo" moduna girmesi iyiydi, her animede görülecek şeyler değil Bir de bu bölüm kullanilan yeni bir teknik hoşuma gitti: Smile için aslinda üzülsem mi nefret mi etsem bilemiyorum. Smile'in şu son halleri bana aşiri derecede bizim okul takimindan bir çocuğu animsatiyor, o yüzden düşününce ara ara hem cool bulup hem üzülüyorum Koç da yavaş yavaş Smile'dan yorulmaya başladi sanirim, eskisi kadar canli değil. Smile yavaş yavaş istenmeyen karakter statüsünün zirvesine ulaşiyor Peco denize atladiğinda Akuma'nin yunus baliği olarak imgelenmesi de bir diğer güzel ayrintiydi. Sonuç olarak, Aishiteru Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
suke 23 Mayıs 2014 Yazar Share 23 Mayıs 2014 Geçen haftanın bölümü için ben de birşeyler yazacaktım unutmuşum. Durgun bir bölümdü, ama damardan girdi ve en çok karakter gelişiminin anlaşıldığı bölümdü şimdiye kadar. Kong'a çok şaşırdım, ama iyice durgunlaşmış ve etrafındaki insanlarla uyum içindeydi. Kazama ve kızarkadaşının hikayesi nereye gidecek bakalım. Kazama kızı seviyor mu sevmiyor mu anlamak zor, heralde mottosu önce masa tenisi olduğundan kızın işi zor gibi. Akuma da değişmiş, aslında ne kadar da iyi kalpliymiş. Peco'nun tekrar ve eskisinden daha büyük bir azimle masa tenisine geri dönmesini sağladı. Tsukimoto da bir anda yükseldiği için diğerlerini küçük görmeye başladı sanırım, eskiden yalnızdı, şimdi hepten yalnız oldu, yılbaşını tek başına geçirmesi bunu da gösteriyor zaten. 7. bölüm ise bu olayları biraz ilerletti. Kong yenildiği rakibini yenmek için ona eşdeğer bir robot ile çalışıyor. Akuma ve rahat abimiz yoktu bu bölümde yada ben göremedim. Peco çok çalışıp eskisinden kat be kat iyi oldu, zaten potansiyeli de vardı, övgü üstüne övgü aldı. Kardeşleri ve annesinin yüzleri hep aynı denilen sahnede koptum. Tsukimoto, resmen dazlak takıma çağırıldı, tabi ki saçları traş etmesi gerekmese katılabilme ihtimali vardı , iyice robot moduna girdi ve raydan çıkıp, kafasına göre takılacaktı ki Butterfly Jo hikayesini dinleyince biraz daha tutarlı davranmaya başladı ve bundan sonra da yolundan sapacağını sanmıyorum. Ama şu iki yaşlı koça hayranım, hem Tsukimoto'yu eğitene, hem de Peco'yu, olmadık yerlerde aşk meşk lafı ediyorlar, gülsem mi kussam mı karar veremiyorum. Butterfly Jo'nun spora veda ettiği karşılaşmadaki rakibi Kazama'nın babası sanırım. Bölümün sonuna doğru Peco'nun dizindeki bandaj ilerki bölümlerde böyle bir durumla karşılaşılacağının göstergesi sanırım. Kazama'nın hatunu da takım arkadaşı tarafından çalınacak mı acaba? Kızın buna yöneleceğini düşünmüyorum elbette, fakat Kazama bunu öğrenince ne yapacak, onu merak ediyorum. Son olarak Peco'yu tekrar canlı ve istekli görmek beni sevindirdi, şu an onu destekliyorum yapılacak maçlarda. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
loykad 23 Mayıs 2014 Share 23 Mayıs 2014 Her bölümü bitirdiğimde vayyy beee diyorum Smile'i bu bölüm çok sevdim, çocuk gibiydi ve çok safti. Koçun onun gitmesini öneren asil kişi olduğunu duyduğunda içten içe bozulmasi, hatta direk kaçmasi etkileyiciydi. "i have feelings too you know" moduna girmesi dokundu valla. Lunaparkta da iyilerdi, Smile yavaş yavaş sorguluyor sanki bir şeyleri. Peco'yu gördükten sonra o bir zamanlar mirildandiği şarkiya geri dönmesi nostaljikti. O Peco'nun ailesi öldürdü beni ya, bir de gerçekten orada oynayan Peco'nun ailesinden başka birisi olsun mu tam Peco'luk iş yapar valla O iki koçun aishiteruzeeee diye bağirmalari çok hoşuma gidiyor, hele Peco'nun başta duydukça kusmasi ama sonradan onun da aishiteruuu moduna geçmesine çok güldüm. Butterfly Jo hikayesinde ağzim açik kaldi, demek o patron sakat Hero'ymuş. Demek ki o yüzden robot gibi çalişmaya itiyor öğrencilerini, hiçbir zayifliğa izin vermeden. Bizim kizin yaptiği yumruklu çikolata ilginçti, deneyeceğim Ayrica adamin çikolatayi yerken yüzünü ekşitip durmasi Ha ayrica Butterfly Jo vs Hero arasindaki mevzu bizim Peco vs Smile'a gönderme galiba. Şimdi burada soru, Hero hangisi, Butterfly hangisi? Ben o kelebekli çocuğun odada oturma sahnesini yer yer Smile'in sahneleriyle özdeşleştirildiğini hatirliyorum ama bilemiycem. Ayrica karşindaki dostunun yarali olduğunu bile bile onun zayif noktasina vurur muydun? diye bir soru sordu Butterfly. Eski Smile olsa karşisindakinin yenmesine izin verirdi; fakat karşimizda yeni bir Smile var o yüzden emin olamiyoruz. MAL yorumlarinda şöyle bir video buldum Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
meyday 25 Mayıs 2014 Share 25 Mayıs 2014 7. bölüm Umine ve Suke, hepiniz madem birini destekliyorsunuz, niyetim yoktu ama ben de geri durmayacağım, Ay'ın gölgesinde bir gülücük için yerimi ayırtıyorum Bana Tsukimoto başından beri sempatik geliyor zaten. Kendisinin ilgisi olmamasına karşı insanlardan hep negatif tepkiler görüyor. Oynamadığında da kabul edilmiyor oynadığında da, karşılık verdiğinde de suçlu vermediğinde de. Herkesin ezilirken görmek istediği bir yerde. Olayı böyle okuyunca robotu temsil eden Smile'ın çıldırarak dünyayı yok etmesini bile kabul edebilirim. Lakin hikayedeki tüm karakterin arka planı güzel verilince hepsinin durumunu anlayabiliyor ve kabul edebiliyorum, kimi tutarsam tutayım kim kazansa fazla üzülmeyeceğim, bu duygum değişmedi. Kong'un ilk başta Çince konuşması kendini üstün görerek bir nevi motivasyonunu yüksek tutma uğraşının yansıtılmasıydı da bence. Siz kimsiniz ki dilinizi konuşayım dercesine. Mağlubiyetiyle bu çöktü ve çevresiyle uyum arayışına yöneldi. Bu Japonca koşması ile sergileniyor. Kendisini ailesine karşı sorumlu hissetmesi, özlem çekmesi vermeye çalıştığı görüntünün aksine çok duygusal olduğu gösteriyor bize. Karakteristik özelliği olan hırsından ise hiçbir şey kaybetmedi. Umine’nin koyduğu videodaki gibi bir robot feci ya, ilerde firmalar böyle robotlarını yarıştırır insanları kenara atıp. Adıyla yıldızı temsil eden lakabıyla karakterini yansıtan Peco da önceki bölümden belli olduğu üzere hedefi için savaşmaya başladı. Ailesinin standart üretim olduğu görünce ben de fazlasıyla keyiflendim, anne ultra dominant çıkmış Kendisini çalıştırmaya başlayan adam da kitap gibi, emin ellerde. Kazama'nın durumu da iç karartıcı. Kız meselesinden bahsetmiyorum, o da var ama kendini sorumlu gördüğü sebeplerin altında belli etmese bile ezilmekte. Büyükbabası, babası derken serinin sonunda en fazla değişim kendisinde olacak gibi geliyor bana. Kızın doğum günü, sevgililer günü, Nori Amca’nın (sanırım Kazama’nın babası oluyor) ölüm yıldönümü aynı gün.. Kızın araba kullanışını görünce başa bela açacak gibi gelmeye başladı bi'de. Yaşlı iki koça çok güzel değindiğinizden bana da sizlere katıldığımı söylemekten başka bir şey kalmıyor Bizim ihtiyar koç, eskiden bilinen lakabıyla Butterfly Jo, kendinden bazı özellikleri Smile’da gördüğü kadın ihtiyar koç (Obaba) ile konuşmasında biraz belli edilmişti. Butterfly Joe, Taku Kazama ve Obaba üçlüşü arasında geçmişteki ilişkiyi şimdi öğrencileri arasında devam ediyor gibi gözüküyor. Peco’nun dizliğini görünce Obaba olabilecekleri sezdi, bu biz izleyicilere de gösterildi maksatlı olarak. Ne olacak göreceğiz… Ayrıca Smile ve Peco’nun açılıştaki gibi bir takım olma ihtimali geliyordu aklıma ama iyice koptular. Şimdi dikkat ettim, hikayenin yaratıcısı olan mangaka Matsumoto Taiyou'nun gerek çizim gerek konu olarak en fazla uyum sağlayabileceği yönetmen Yuasa Masaaki olabilirdi ve öyle olmuş. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
loykad 25 Mayıs 2014 Share 25 Mayıs 2014 Takim olayini ben de istiyordum ya, hatta ilk başta ben tüm seri takimlari işler diye umuyordum ama böylesi daha iyi olmuş sanki. Karakterler tek olunca kişiliklerine daha çok iniyoruz. Yine de Smile & Peco isterdim Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
CastieLL 29 Mayıs 2014 Share 29 Mayıs 2014 Spor animesi dediğin böyle olmalı işte. Her açıdan harika bir seri. Özellikle kapanış şarkısına bayılıyorum. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
suke 29 Mayıs 2014 Yazar Share 29 Mayıs 2014 8. Bölüm Sonunda turnuva vakti. Herkes bir şekilde hazırlandı. İlginç olan noktalar vardı, bizim as karakterlerin hiçbiri zemin için uygun olan ayakkabılara yönelmedi. Kazama'nın üstünde büyük stres var, büyükbabasından daha iyi olmaya çalışıyor, üstüne kıza da ilgisiz davranınca ayrılık kapıda gibi gözüküyor. Kong ve öğrencileri uyum içinde ve iddialı gözüküyor, fakat Kong artık olaylara daha realist yaklaştığı için olsa gerek hedefinden biraz saptı sanırım, annesinin yanında olması ona huzur veriyor ve ülkesine özlem duysa da artık pek umursamıyor gibime geldi. Smile da 50 maç ardarda ne ara kazandı, isim yapmış kendine. Fakat robotluğu halen devam ediyor. Peco ise kendine güven kazanmış ama rakiplerini duyunca komediydi. Turnuva başladıktan sonra herkesin (anime karakterlerinin) beklediğinin aksine Peco, Kong maçı Peco'nun rakibini şaşırtması ve son karşılaşmalarından sonra kazandığı exp pointleri tekniğe basarak alt etmesini bildi. Bu arada maçı göz ucuyla izleyen Smile bu duruma içten içe sevindi ve "Welcome back, Hero." diyerek hem daha önceki bölümlerde bahsedilen heronun kim olduğu ortaya çıktı, hem bununla ilgili flashback de görmüş olduk. Peco maçı domine etmedi, başabaş gibi görünüyordu, fakat Peco'nun ne kadar kendini geliştirdiğini gördük, Obaba da Peco'nun ne kadar büyük potansiyele sahip olduğundan bahsetti. Sonuç olarak Kong'u biraz harcadılar gibime geldi ve finalin adı belli gibi. Hani zaten son maç Smile-Peco olmazsa olmaz gibi bence. Durum bunu gösteriyor ve bize de bir sonraki haftayı sabırla beklemek düşüyor. Fakat Kazama'nın sonu Peco'nun elinden mi olacak yoksa Kazama-Smile maçı olur final bilemiyorum. Fakat ben hero'dan ümitliyim. Tekrardan hoşgeldin, kahraman. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
loykad 30 Mayıs 2014 Share 30 Mayıs 2014 Bölüm 8 Yani var ya ;____________; Ulan şöyle animelerde giderim böyle bi karakter severim, hep harcanir hep. ippo'da Vorg, burada da bu. Hatta o kadar gülünçtür ki önceki mesajlarimin birinde Vorg'u Kong'la kiyaslamiştim yurt dişindan geldikleri için. Vay arkadaş ya, ya niye harcadiniz ;_; Şu şarkiyi çalsalardi hüngür hüngür ağlardim heralde: Onun haricinde göz yaşartici olaylara şahit olduk. Öncelikle spor ayakkabilarinin kullanilmamasi dikkat çekti; ayakkabilarda bir problem yok tabi sanirim. Kendi adamlari da giydi neticede. Kong'un koçuyla olan esprili konuşmalari çok doğal ve gerçekçi geliyor bana ya, "homesick?" diye soruyor falan. Takimiyla da iyilerdi, koç olarak mutluluğu yaşamiştir artik elemanlari maç kazaninca. Peco maçinda aslinda Peco'nun yenmesi gerekiyordu belliydi zaten, ilk bölümlerde de kaybetmişti bunun bir comeback'i olacakti. Fakat Kong ;_; Bari 2-3 maç daha kazandiraydiniz la oldu mu böyle. Hayir bari 1 set kazansaydi Peco'ya karşi, ayip oldu böyle. Peco'ya ter döktürdü gerçi yeterli o. Kolyesini tutup vuruşu, topun uçak oluşu gibi sahneler çok etkileyiciydi. Kong seni unutmayacağiz ;_;7 Gerçi daha 3 bölüm var, Kong'a da tatmin edici bir gidişat verirlerse sevinirim. Versinler yani. Sonra geldik Smile'a, çocuk günden güne insana benziyor. Zaten "Welcome back, hero" lafi ve ardindan çalan müzik gözümü doldurmadi değil. Daha sonra gelen flashbackler, Peco'nun hero versiyonu ve dahasi anlamliydi. Aslinda önceki bölümleri yeniden bir izlemek gerek, Smile'in Peco'ya sürekli hero'dan bahsettiği sahneler vardi ve Peco hatirlamiyordu hero olayini. Smile da bundan dolayi üzülüp duruyordu. Ayrica Smile'in koça "maçimi izlemedin mi? Kaybettim" dediğinde şöyle ağzim bir açik kaldi "ulan yoksa?" diye. Allah'in manyaği, koç bi an kalp krizi geçirmiştir ufak çapli o sahnede Şaka şaka diyor bir de o suratla Son olarak Obaba'nin tepkileri çok sevecendi "vay vay" "bak sen şuna" tarzinda Peco'yu da gerdiler maç öncesi. Neticede hype çok fazla, olan Kong'a oldu ;_; Bizim dağda bayirda mutlu olamayan çocuğu da görsek güzel olur aslinda Bir de kizin çocukla ayrilmasi yakin, anime sonunda öteki elemanla olacak aralari galiba. Ya da en kötü kiz bizim dağda bayirda mutlu olamayan adama takilacak Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
bLueeekun 3 Haziran 2014 Share 3 Haziran 2014 Yavaş yavaş bu kervana bende katılacağım. UnderminE'nin anlık gazıyla başlayıverdim. Bir animeye başladığım zaman bir oturuşta bir kaç bölüm izleyince bütün yaşanan olayları anlık unutma ve ya aklıma gelmeme durumu oluyor. Keşke diyorum zamanında başlasaydım. Zamanında başlamış olsaydım sizin vermiş olduğunuz örneklemelere yakın örnekler verebilir, daha erken muhabbete katılırdım. Neyse güncele iki bölümüm kaldı. Genel olarak söz edersem, diğer spor animeleri gibi değil bu. Hele hele bizim bildiğimiz shounen tarzlarından hiç değil. Sporu gerçekten bir spor olarak alan bir yapım. Yaşanılan olaylar ve döngüler tamamen gerçek ve olabilecek cinsten şeyler. Şu ana kadar sevdiğim bir karakter yok ama herkeste olduğu gibi Smile ve Peco'yu yakın takibe almış durumdayım. Yaşadıkları gelişimleri görmek için sabırsızlanıyorum. Ayrıca açılış şarkısı bir harika. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Önerilen İletiler
Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın
Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor
Hesap oluştur
Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.
Hesap OluşturGiriş yap
Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.
Giriş Yap