Jump to content
  • Kayıt Ol

Yönetmen Tanıtımı: Yoshiyuki Tomino


Akuma_Blade

Önerilen İletiler

san-marino-anime-festival-yoshiyuki-tomino.jpg

Yoshiyuki Tomino 5 Kasım 1941 doğumlu Japon yönetmen, animatör, senarist, romancı, şarkı sözü yazarı ve öğretim görevlisidir. Yukio ve Akari adında iki çocuk sahibidir. Serbest bir yönetmen olarak kendi prodüksiyon ajansına sahiptir yine de Gundam'ın haklarından yüzde almadığı için kendisi ilgili bir proje sözkonusu olduğunda "serbest yönetmen" olarak dahil olmaktadır.

Kendisi aynı zamanda Japon Medya Sanatları Festivali konseyinde yeralmaktadır.

Nihon Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden mezun olan Tomino, kariyerine 22 yaşındayken Osamu Tezuka'nın prodüksiyon stüdyosu olan Mushi Productions'da başladı. Üstün çalışma azmi ile Tezuka'nın dikkatini çeken Tomino, 1963 yapımı Astro Boy serisine 2. sezon yönetmeni olarak atanarak dikkatleri çekti. Wandering Sun ve Umi no Triton'da da yönetmen olarak yeralan Tomino, 70'lerin başlarında buradan ayrıldı ve Tatsunoko'nun Casshern'i yada Academy Productions'un Uchuu Senkan Yamato'su gibi klasiklerde yeraldı. 1975'de, o sıralar henüz yeni kurulmuş bir stüdyo olan Sunrise'a dahil oldu ve La Seine no Hoshi'yi yönetti. Bu dönemden itibaren kendisinde, bu stüdyoda yönetmen olarak çalışan Tadao Nagahama etkileri hissedilmeye başlar. Tomino tıpkı Tezuka gibi Nagahama'nın kendisinde bıraktığı izlerden övgüyle bahsetmiştir.

70'lerin başları yeni doğan bilimkurgu aksiyon, daha doğru tabirle Mecha akımının etkisinde olduğundan Tomino bu dönemde Brave Reideen, Zanbot III ve Daitarn III gibi bu tarz birkaç seri yarattı. Bu seriler her ne kadar dönemin trendlerine uygun işler gibi gözükseler de aslında tür içerisinde yer yer karanlık ve acımasız bir yapıya da sahiptiler. (Zanbot III'deki canlı bomba arc'ı yada son birkaç bölüm buna örneklenebilir)

İsmi henüz kesinleşmemiş yeni bir Mecha üzerinde çalışmak isteyen Tomino, taslakları genç yetenek Yoshikazu Yasuhiko'ya gösterip onu da ekibin bir parçası haline getirdikten sonra finansör arayışı için oyuncak üreticisi Bandai'ye gitti. Bandai episodik bölümlerin sayısını arttırarak oyuncağı yapılabilir düşman sayısını yukarı çekmekten ana makinanın bol renkli, cafcaflı bir dizayn haline getirilmesine dek birçok istekte bulundu. Bu süreç en son Tomino'nun serinin kesinlikle finanse edilmesini sağlayabilmek için yüzde almaktan vazgeçmesiyle sonuçlandı.

Mobile Suit Gundam adlı bu seri büyük bir reklam kampanyasıyla duyurulduğu halde hedeflenen rating'lerin altında kaldı. Dahası yapımcılar tatmin edilemediğinden seriyi kısıtlı bütçe ile devam ettirmek zorunda kaldılar. Bu animatörlerin durup dinlemeden çalışıp bölümleri günü gününe yetiştirmeye çalışmasından doğan animasyon hatalarından, bir seslendirmecinin aynı anda 5-6 farklı yerdeki karakteri seslendirmek zorunda kalmasına dek birçok olumsuzluğa yol açtı. Netice itibari ile yayıncılar seriyi yaklaşık 10-15 hafta önceden yayından kaldıracaklarını açıkladılar. Ekibin girdikleri insanüstü çaba sonucu birçok insan seriden, konusunu pek de bilmeden haberdar oldu ve sonradan sonraya izlemeye başladı. Serinin bitiminde birçok hayran mektubu olan kanal yönetimi seriyi elden geçirerek 3 uzun özet film halinde sinemada göstereceklerini açıkladılar. Bu film üçlemesi inanılmaz büyük bir başarı yakaladı ve serinin kendi kült izleyici kitlesini yarattı. İnsanlar serinin karakterlerinin kılığına giriyor, seride anlatılmamış noktalar üzerine teoriler yazdıkları üniversite ve lise fanzinleri yayınlıyor, oyuncakçılarda daha önceden elde kalmış modelleri adeta yoksattığından baskı üzerine baskı yapıyordu. Sunrise, dolayısıyla Bandai, bundan yıllar önce Leiji Matsumoto'nun Uchuu Senkan Yamato'suyla yakaladığına benzer sadık bir izleyici damarı yakalamıştı.

Sonraki birkaç yıl Mecha türü Gundam'ın bu popülaritesi ile serpilip gelişti ve yeni bir yol aldı. Artık konsept 4-5 kişinin robotlarını birleştirip haftanın uzaylı canavarını tepeledikleri klişelerden çok ötede, politik ve sosyal alt okumalara açık bir yön kazanmıştı. Anime sektörü oluşan bu deprem etkisine uyum sağlayabilmek için geniş karakter kadrolu, uzun vadede gelişen ve iyi-kötü ayrımının muallakta olduğu bu trendi kendi eklemeleriyle geliştirmek yoluna gitti. Anime'lerin ortaokul çocuklarına hitap eden eğlencelikler olarak görüldüğü zamanlar artık geride kalmıştı.

Tomino'nun bu zaman zarfında yarattığı Ideon, Dunbine, L Gaim gibi seriler onun Gundam dışında da birşeyler yapabileceğini gösterme çabasının ürünleriydi ama gerek hayranların istikrarlı şekilde süren ilgisi gerekse Bandai'nin devam serisi için Tomino'yu çok daha sağlam bir bütçe ile finanse etmesi ile 1985'de Z Gundam doğdu. Z Gundam ilk serinin mirasını devam ettirmesinin yanısıra olayları çok daha fazla karaktere ve organizasyona yayan bir geniletilmiş evren kurgusu haline getirdi. Dahası gerek çok daha politik bir çatışma üzerine kurulması, gerekse kaotik, karanlık ve ilk seriden çok daha acımasız bir atmosfere sahip olması üzerine Gundam'ın yetişkinlere bakan yüzünü güçlendirdi. (Öte yandan içerdiği Anti Amerikan alt okumalar nedeniyle Z Gundam yaklaşık 20 sene ABD'de resmi olarak gösterilemedi) Bu göreceli olarak büyük başarı, ertesi yıl Z Gundam'ın devam serisi ZZ Gundam'ı getirdi. Tomino Z Gundam'ı yaparken savaşın acımasızlığını anlatırken insanları ürkütecek denli ileri gittiğini itiraf ediyor, insanların kendisinden sonra Gundam'ın kasvetli animeler silsilesi olarak hatırlanmasını istemiyordu. Bu nedenle ZZ Gundam diğer serilere göre komedi öğesine ve comic relief karakterlere daha odaklı olarak başladı. Öte yandan Z Gundam'dan sonra bu atmosfer değişikliğini yadırgayanların çokluğu serinin son 3/1'lik kısmında önceki serinin anlatımına yakın bir noktaya geri döndürdü.

1988'de Tomino Gundam efsanesinin "son" halkası olarak Char's Counter Attack filmini duyurdu. Kendi romanından uyarladığı bu film, farklı yönde eleştiriler almakla birlikte hikayenin epik finali rolünü yerine getirdiği konusunda izleyiciler hem fikirdi. Tomino bundan sonra daha özgür çalışacağı bir proje istersen Gundam'ı başka yönetmenlerin yapmasına izin verdi, bu sayede çeşitli yönetmenler ve senaristler Gundam'a kendi bakış açılarını yansıtarak bu kurguyu ileriye yada devamlılık anlamında geriye doğru çift yönde geliştirmeye başladılar. (1989'daki Gundam 0080: War in the Pocket ve 1991'deki Gundam 0083: Stardust Memory bu konuda fikir verebilir)

Tomino o sıralar yeni biten Afganistan - Sovyet savaşından etkilenmişti ve orantısız bğyüklükteki düşmana karşı yokluklar içerisindeki mücadele temasını benimsedi. Öte yandan Sunrise, artık Tomino'nun doğrudan şekilde yetkiyi firmaya devretmesinden dolayı seriyi dışarıya pazarlanabilecek şekilde, hafif paralel evrenler olarak çekmeye hazırlanmaktaydı. Bundan dolayı Tomino'nun CCA'dan bir nesil sonrasını yeni bir karakter kadrosu ve yeni bir hikaye ile anlatmaya hazırlandığı 54 bölümlük Gundam F91 serisini iptal ettiler. Tomino'nun cevabı TV fragmanları için stüdyoda önceden kotarılmış olan yaklaşık 2 saatlik görüntüyü bir film şekline getirerek vizyona sürmek üzere duyurusunu yapmak oldu. Gundam F91 bu sebepten ötürü hızla karışan bir kurguya sahipti ve bu nedenle eleştirilerin odağı oldu. Dahası Yugoslavya iş savaşının başlaması ve Bosna'nın dünyaca seyirci kalınan işgali Tomino'da izler bırakmıştı. Sunrise'in kendi notlarından hareketle bir alternatif evren serisi yapmaması için çok daha kısılmış bir bütçeye razı oldu. Dahası senaryonun geriye dönük bağlantılarının kurulmasını sağlayacak denli uzun bir prodüksiyon hazırlanamamıştı. Sonuçta V Gundam adlı bu seri de Gundam'ın yanlış anlaşılmaya açık serileri arasında yerini aldı.

1990'larda ve 2000'lerde Tomino'nun yer yer fanteziye kayan bir anlatıma kaydığı ve artık ekisi denli dramatik işlenişler hedeflemediği görülür. Serilerini de artık popülarite yada ilk bölümlerden başlayan bir akıcılık verme kaygısı ile üretmemektedir. Orta dünya benzeri bir deneme olan Dunbine'in bir parçası olan Garzey Wing, post apokaliptik bir dünyada geçen Brain Powerd ve Turn A Gundam, iklimsel yıkımdan sonra geçen Overman King Gainer ve hatta Dunbine dünyasındaki olayları bizimkine taşıyan Wings of Rean'ın ortak özellikleri hikayenin sinopsiste anlatılan tasvirleri gayet uzun süre sonra tanımlayabilmesi ve artık karakter kadrosunun etkileşiminin izleyicinin göstereceği çabaya bırakılmasıdır.

Tomino geçen süreçte her ne kadar Sunrise ile olan bağlarını tümden kopartmasa da finansör bakılarından tümüyle izole şekilde çalışabilmek için kendi yapım firmasını kurmuştur. Açıkladığı projeler içerisinde Pacific Rim ve Avengers gibi projeleri de yürütmüş olan yapan Legacy ile henüz niteliği açıklanmamış ortak bir proje de yeralmaktadır. Şu sıralar ise Turn A Gundam'dakine benzer şekilde Universal Century'nin uzak geleceğindeki bir hikaye olan Gundam: G no Reconguista'yı yönetmektedir.

Tomino eserlerinde ortak tema olarak insanlığın kendisinden farklı olarak gördüklerine ilişkin önyargı ve nefretini, nefret döngüsü kavramını, çocukların bu döngü içerisinde büyüyerek kendilerine yabancı bir dünyaya çekildiklerini anlatmakta, tükenen kaynaklara, kontrolsüz militarizm ve nüfus artışının insanlığı sürükleyeceği kaçınılmaz geleceğe yönelik öngörülerde bulunmaktadır. Tomino serileri atmosferi zaman içerisinde her kadar değişikliğe uğramış da olsa özünde aslında hiç kimsenin olmak istediği yerde olmadığı, herkesin acı çekebildiği, çaresizliğe ve hayal kırıklığa uğramış şekilde ölebildiği, ana karakter de dahi olsa bunlardan dokunulmaz olmadığı yönünde bir dizi birbirini tamamlayan kurgu sunar. Tomino yaptığı serileri yetişkinlerden kadar çocuklar için yaptığını da gizlemez, benzer şekilde çoğu serinin finansör baskıları ile son halini aldığını ve Gundam'ı Yapan Adam şeklinde tanınmak istemediğini fakat kaçınılmaz şekilde bundan kaçamadığını birçok şekilde dile getirmiştir.

Tomino aynı yıl doğduğu Hayao Miyazaki ile çocukları yetişkinlere karşı yüceltmesi ve yetişkinlerin dünyasının acımasızlığını tasvir etmeye hassasiyet göstermesinin yanısıra aslında bir ölçüde dengeli bir feminist olarak da kadınların yaratıcı gücüne saygı göstermesi açısından benzeşmekte, onları iyi yada kötü karakterler olarak kategorilendirmeye çalışmadan önce onları kendi ayakları üzerinde duran yada buna gayret eden, arzuları yada idealleri için yaşayıp ölen insanlar olarak yansıtmaktadır. Öte yandan gerek Tomino'nun Miyazaki'den yıllar önce yönetmenliğe başlamış olması, gerekse Tomino'nun Miyazaki'nin aksine tabiat yerine karanlık geleceğe ve teknolojinin kullanan tarafa göre çeşitlenen sonuçlarına odaklanmayı tercih etmiştir. Benzer şekilde Tomino, Miyazaki'nin aksine sinema dili ve ebedi dil birlikte düşünüldüğünde kaçış edebiyatı olarak algılanabilecek temalar kullanmaya çalışmaz.

Aşağıda alıntıladığım -ve son iki tanesi hariç- 2006 ile 2009 arası kendisiyle yapılan röportajlar ve inanıyorum kendisinin nasıl bir insan olduğunu daha iyi tanımanızı sağlayacaktır.

S: Gundam gibi çok önemli bir popüler kültür ikonunu (1/1 ölçekli Gundam'ın inşaasını, Mecha türü Anime'lerde oluşturduğu deprem etkisini vs de düşünürsek) oluştururken inandığınız neydi, böyle birşeyin yaratıcısı olmak nasıl bir duygu?

C: Şu ana dek yapmış olduğum işlerin tamamında hep iletmek istediğim açık mesaj, geleceğin peşinden gitmek şeklinde oldu, Tokyo Körfezi'nin yanıbaşında Shiokaze Park'da gerçek boyutlu Gundam anıtını gördükten sonra, bu bağlılık hissimin yenilendiğini söyleyebilirim.

S: Gundam'ın temalarından birisi aslında, barış sürecini sağlayabilmek diğerlerini anlamaya çalışmak şeklinde mi? Peki siz, insanların kendi aralarındaki savaşları bir gün bitirebileceklerini düşünebiliyor musunuz? İnandığınız görüş, insanların barışın sağlanmasıyla hep birlikte bir tür olarak gelişecekleri mi, yoksa savaşların insanlığı sürekli hayatta kalma çabasına mecbur bırakacağından ötürü "gerekli bir kötülük" olduğu mu?

C: Şahsen savaşların varlığın kendisi için "gerekli" olduğunu düşünmüyorum ama şu anki dünyanın iklimsel durumu ve ekonomik resmine bakarsak, maalesef savaşların gayet uzun bir süre daha devam edeceklerinihissediyorum. Belki bu, yeni yaşam formlarının ortaya çıkmasına vesile olabilecekse de bu, birçoğunuzun anlamasının zor olabileceği çok uzun ve zor bir konsept. Ama şunu söyleyebilirim ki, savaşlar yaşamlarımızın kısa süresince devam etmeyi sürdürecek.

S: Gundam'ın üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, bu kadar büyüyen bir etki bırakacağını umdunuz mu?

C: Maalesef bir Newtype değilim (Olsam bunu söyleyebilirdim) ama şunu söyleyebilirim: Asla bu kadar büyük bir başarıyı beklemedik, asla!

S: Kısa filminiz "Ring of Gundam" size işinizi artık tamamladığınızı mı, yoksa aksine ileride genişleterek sürdüreceğinizi mi simgeliyor?

C: Ben öldükten sonra dünyanın nasıl bir yer olacağı türünden yorumlar yapmaktan nefret ediyor olduğumdan ötürü bu soru için yeterli bir yanıt veremiyorum. Muhtemelen bir 20-30 yıl boyunca Gundam serileri yapılmaya devam ediliyor olacak. (Kahkahalar ve alkışlar)

S: Mecha türünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?

C: Geleceği görme durumumuz olmadığından bu soruya şu an için net bir yanıt vermem mümkün değil ama bu kesinlikle eseri yaratan kişi ile alakalı bir husustur. Sanırım birşeyin bir eserin yaratım aşamasında kazandığı nitelikler onun devam edip etmeyeceği yönünde etki yapacak popülarite düzeyini de belirtici olmakta. Ayrıca biliyorsunuz, yaşadığımız kapitalist toplumda talep sürdükçe arz da sürecektir.

S: Universal Century serilerinde ergen karakterlerin başrol karakterler olarak ağırlıklı kullanışının rasyonel açıklaması ne olabilir?

C: Başlıca sebepleri var zira ben yetişkinlerin erginleşme süreçlerini, göstermiş oldukları sorumsuzlukları ve dünyalarına yönelik dar görüşlülüklerini bir bütün olarak hissedebiliyorum. Onlar gençliklerini daha uzun yaşayabilmeli ve yaşadıkları dünyanın geleceği hakkında düşünmek zorunda olmalılar. Önceden beri ekonomistler ve politikacılara dair geliştirdiğim fikirler olmuşsa da bunlar hep onların dar görüşlülükleri ve onların günübirlik yaşamaları ile ilgiliydi.Bu yüzden dolayı başrol karakterleri gençler olarak yansıtmak benim için çok daha önemli bir hal aldı. Zaten Gundam'ın ana temalarından birisi de olgun karakterlerin düşmanlar olarak yansıtılışıdır.

S: Aramızda olmayan Tadao Nagahama'nın 70'lerdeki işlerinde (Voltes V yada Yuusha Reideen) onunla çalışma fırsatı bulmuş birisiniz. O maalesef aramızda değil ve ne yazık ki ABD'de olması gerektiği kadar tanınmıyor. Onunla çalışmanız sürecinde ondan edindiğiniz kişisel tecrübeleri anlatabilir misiniz?

C: Nagahama ile Gundam'dan yıllar önce çalışma imkanı buldum ve ondan "ne tür hikayelerin çocuklar için doğru" olduğu hissini öğrendim diyebilirim. Çocuklar için hikayeler yaparken tek bir yöne odaklı, basit şeyler dışındakiler yada politik eğilimi yüksek şeyler çoğu zaman yapılmıyor ama bunlar bana göre çok saf ve güzel hikayelerin ortaya çıkmasını sağlarlar.

S: Senarist, animatör yada yönetmenler olarak sizinle aynı bakış açısında olanlara önerileriniz nedir?

C: Birşeyden iki tane olması kolaydır ama farklı konseptler ve projeler sizinle anılır. Defalarca etrafınızaki tüm insanlardan daha fazla sıkı çalışmanız gerekir. Çalışmaya devam edin ve sıkı çalışın. Hepsi bu kadar.

S: Oyunlar için yapılan senaryoları bir yana bırakırsak, One Year War için yapılanların nihai bir sağlamasını yapabildiniz mi?

C: Kişisel olarak artık bu tür (yeni) projelerin bir parçası olabileceğimi sanmıyorum. Buna karşın, şu anda sürmekte olan Gundam serilerindeki yazar ve senaristlere yaratıcı özgürlük sağlamakla yetindim, gelecekte bu farklı hikayeler ve farklı finaller görmemizi sağlayabilecek olsa da ben yine bunların bir parçası olmayacağım. Sizler de ekranda göreceklerinizden hoşlanmayacak olursanız izlemeyedebilirsiniz de.

S: Mobile Suit Gundam için yaptığınız roman serinizi hiç bir remake Anime'ye yada Live Action'a aktarma düşünceniz oldu mu?

C: Maalesef, şu an için böyle karmaşık bir roman için böyle birşeyin olma ihtimalini sıfıra yakın görüyorum zira ben seriden ayrılan düşüncelerimi bundan 30 yıl önceki romanda yazdım. (Böyle bir planım olsa, çoktan yapardım) Ayrıca Anime'vari bir Live Action'a yahut Live Action'vari bir Anime ihtimaline az biraz ilgim olabilecek olmasına rağmen ne şu an ne de başka şekilde Live Action'a adaptasyon konusuna hiçbir şekilde ilgi duymuyorum. Yeniden söylüyorum, bu konuda kesin olan hiçbirşey yok.

S: Önceden düzenlenmiş bir oyun konferansında sayın Tomino, video oyunlarının zararlı ve zaman kaybı olduğunu söylemişti. Biz sizi yaptığınız çalışmalardan ötürü bir tür profesyonellik duygusu ile tanımıştık fakat bu durum bizi kendi dünyamızla karşı karşıya getiriyor. Kendisi, emek verdiği işlerde ne olursa olsun bize bir dünya verebilecek mi?

C: Benim için bu zor sorulardan birisi o yüzden bana anlayış göstermelisiniz. Oyun çeşitleri, özellikle bilgisayar oyunlarının, onları oynayanlar için hala çok feci zaman kaybı olduğunu düşünüyorum. Elbette bundan ötürü video oyunlarının da insanlık için kötü olduklarını söyledim çünkü oyun oynarken geçirdiğimiz zaman süresince çalışabilir veya başka tür şeylerle uğraşabilirsiniz. Açıkçası söylemek gerekirse, bundan dolayı ben bile sıkça pişman olmuşumdur zira zira benim de oyun başında sabahladığım ve sınırlı zamanımı bir hayli boşa harcadığım oldu. (Kahkahalar ve alkışlar)

Aslında, eğer çocuklar etraflarındaki yetişkinlerin para harcamak ve bunlarla günlük aktiviteler yaşamak için yaşadığını düşünebilselerdi "yetişkinlerin düşmanlığı" düşüncemi ileri sürüşüm aslında ne manaya gelirdi? Bu tür mesajları Anime'lerde verebilirim zira bu bir kurgudur, ama bunu gerçek hayatta söyleseydim eminim beni asla başkan seçmezdiniz. Ama eminim ki bunları yetişkinlerden söyleyebilenler olması, bunun gibi demeçler verilebilmesine duyulan bir ihtiyaç her zaman olacak.

S: Artık tüm işlerinizi tamamladığınıza göre artık geriye baktığınızda nelerle övüneceksiniz?

C: Şu an için, buna verebilecek bir cevabım yok, çünkü bir yaratıcının tatmin noktasına ulaştığı işi yapmış olması onun profesyonelliğinin bittiğiyle eş anlamlıdır. İşinizde bitirmeye her yaklaştığınızda "Tanrım! Gelecek sefer daha iyisini yapmam gerekiyor!" dersiniz. Böyle devam edersiniz yada aksi takdirde bir yaratıcı olarak ölürsünüz.

S: Tüm işleriniz içerisinde, baştan bugüne dek sizi bir yönetmen olarak sizi değiştiren ilk çalışma hangisiydi?

C: Söyleyebileceğim şey, benim her zaman çok farklı bir yönetmen olmaya çalışmış, her türden anlatım teknikleri öğrenmeye çabalamış oluşumdur. Gundam da buna dahil olmak üzere, ya kendimden farklı bir parça yada yada yeni bir anlatım tekniği göstermek istedim. Henüz, eğer bunun hakkında düşünecekseniz insanların çok dar bir etki-tepki aralığında yaşadığını, bunu değiştirmenin de insanlar için çok zor olduğunu hesaba katmalısınız. Ben her zaman kendimi eski alışkanlıklar ve şablonlardan uzak kalmaya çalışırken bulmuşumdur, bu da beni güçsüzleşeceğim zamanlar için bilinçlenmemi sağlamıştır.

S: Gundam franchise'ini yaratırkenki ilham kaynaklarınız nelerdi?

C: Bu benim için halen cevaplamanın çok zor olduğu bir soru. Aklımdaki şey hep şuydu: Ben herhangi bir TV animasyonu yaratmaya çalışmıyordum, yapmak istediğim şey hem yetişkinlerin hem de çocukların eğlenerek izleyebilecekleri bir bilimkurguydu. Eğer ilham dediğiniz birşey varsa, ancak bu olabilir.

S: Gundam franchise'i üzerinde çalıştığınız süre boyunca ani duraklama ve devam edişlerin sebebi nedir?

C: Ne zaman serilerimden birisi bitse, birisi tüm enerjisini tüketmiş ve güçsüzleşmiş hisseder kendini ve şöyle der: "Ah! Daha da bir başkasını yapamayacağım!" Ve daha aradan 3 yıl geçmişken, elinizde sponsorlardan gelen bir teklifle çıkar gelirsiniz ve o kişi bu kez şöyle düşünmeye başlar: "Tanrım! Faturalarımı ödemeliyim!" (Kahkahalar ve alkışlar)

S: Eserlerinizi yaratırken sinemadan farklı türlerden (literatür yada tiyatro gibi) ilhamlarınız oldu mu?

C: Cevaplamamın zor olduğu bir soru. İyi bir film yapmaya soyunduysanız, kesin şeyler vardır: Örneğin eğlenceli olmalı ve oturup izlediğiniz süre boyunca eğlenebilmelisiniz. Literatür yanlızca film yaparken göze çarpan bir şey değildir ama daha önemli olan şey literatürün filme uyarlandığında kullanılabilecek yollardır. Bunun akılda tutulması, farklı ve yüksek kalitede filmler üretilebilmesi için önemlidir. Tüm türlerde anlatımları öğrenmek için üniversite uzun yıllar boyunca eğitim almak gerekir. Bunun sebebi yapılmakta olanlarla karşılaştırılacak çok fazla sayıda iyi film olmasıdır -ama bunların tam olarak neler olduğundan şüpheliyim- ve bundan dolayı iyi bir Anime ortaya koyabilmek sinematik olarak donanımlı olmayı gerektirir. Zira her Anime de aslında sinema tekniğine dayanır. Eğer bir Anime yaparken bunu yanlızca animasyon süreci olarak düşünüp davranırsanız ortaya çıkan sonucu yanlızca Anime hayranları takdir edecektir. Gundam'ı yaratırken buna daha çok bir film gibi bakıyor, film yaparken kullanılan farklı anlatım tekniklerinin ve teknolojilerin bileşkesi olarak değerlendiriyordum. Bunun sebebi, Gundam'ı bir TV serisinden ziyade film tekniğinde birşey olarak yaratmanın daha net bir geçiş sağlayacak olmasıydı. Yoksa bu, 2 saatlik bir filmdeki gibi parçaları bir araya getirmek ve bunları birlikte işlemek kadar kolay bir şey değildir. Öte yandan, çok sayıda film eleştirisi ve halk tabakası içindeki insanların filmlerden öğrendiklerine bakarsanız tüm bunları yansıtan şeyler olmadığını görürsünüz. Çoğu Anime hayranı izledikleri serilerin çok kolay yapıldığını düşünüyor, ama öyle değil. Çok az kişi, bu tür şeylere teknolojiden bağımsız bakarak değerlendirebiliyor. Bu, Orjinal Üçleme'de de görülebilir. Aksi durumda, insanlar böyle birşeyi nasıl 30 yıldır izliyor olabilirlerdi? (Alkışlar) Bunlardan ötürü, zeka ve teknolojinin birlikte gelişmesi gerekiyor. Burada oturup 3 saat daha bundan bahsedebilirim.

S: Gundam'la ünlendikten beri bundan nasıl etkilendiniz?

C: Önce de dediğim gibi "yetişkinlerin düşmanlığı" : Şu an çok yaşlı birisiyim bu da beni bir düşmandan çok ötesi yapıyor. Bu nedenle, gençlerden yada onların bundan öğrendiklerinden etkilenmeme imkan kalmadı. Sadece içimde, kendi kafamdaki düşüncelerle ileriye doğru gidiyorum ve bu beni üstün bir düşman yapıyor. Bundan dolayı bana ayrıca dikkat etmenizi gerektiren bir durum yok. (Kahkahalar)

S: Tüm işleriniz içinde en az sevdiğiniz hangisiydi ve nedeni nedir?

C: Hepsinden nefret ediyorum! (Kahkahalar) Çünkü her seferinde tükenen, üzerlerinde çalışan kişi olarak ben oluyordum. Bundan dolayı bir pişmanlık duygum hep oldu ama sonuç olarak, evet, tüm eserlerimi seviyorum.

S: Savaşı işleyen bir çok Anime yaptınız. İçinde savaş olmayan ve bayanlara yönelik bir drama yada duygusal seri yapabilir misiniz?

C: Kadınsı hassaslıklar içimde daima varoldular ama bunu eserlerimde sadece bayan kitleye yönelik olarak yansıtabileceğimi düşünmüyorum. Ne olursa olsun, görebileceğiniz üzere ben artık yaşımı başımı almış gitmiş bir erkeğim ve bunun gibi birşey için yatırımcı bulabileceğimi de sanmıyorum.

S: Gunpla maketleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

C: Üzgünüm, plamo (plastik maket) endüstrisinin durumu hakkında bu soruya cevap verecek denli bilgili biri değilim. Dolayısıyla maalesef, plamo'lar hakkında demeç vermem mümkün değil zira bu konudaki gerçek hislerimi açığa vurmam istemeden bu endüstriye sekte vurabilir.

S: Gundam ismi nereden geldi?

C: Bu oradan bir yerden bulunmuş bir isim değildi ama bundan 30 yıl önce, seriye isim bulurken varolan franchise'lerle benzer durmayacak bir isim arıyorduk ve birden "Gundam" isim olarak çıktı. Birden öylesine bulunabilecek türden birşey değildi (özel bir anlamı yoktu) ama ancak yetişkinlerin dünyasına ait olabilecek bir isimdi.

S: Gelecekte Gundam franchise'inin yönetiminde ne pozisyonda olacaksınız?

C: Bu konudaki kesin kararım yapılabilecek tüm hikayeleri tamamlamaktı, ama maalesef bunun için yeterli ömrüm kalmadı. Bundan sonra franchise'in durumu hakkında ben de bunu başkasına sormak durumundayım, bunu söyleyecek mevkideki kişi ben değilim zira.

S: Sonraki 10 yıl içinde ne tür işler üreteceksiniz?

C: Bunu yanlızca Tanrı bilebilir.

S: Gundam'ın etkilediği Mecha türü ve genel Anime'ler hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

C: Sanırım Doğu Yakası'nda yaşıyorsunuz -bunu düşünmenizden memnun oldum- ama Anime endüstrisinin son 10 yıllık durumuna baktığımızda, Gundam'ın bundan daha büyük etkilenmeler oluşturacağını sanmıyorum. Cosplay yapanlara, genel eğilimlere, samuray stil Anime'lere, özellikle kılıç dövüşü üzerine olanları çok popüler görünüyorlar, belki de bunları bir arada düşünüp bunları Gundam'a nasıl entegre edilebileceğini düşünme zamanım gelmiş olabilir.

S: Eserlerinizde görülen batı esinlenmelerine nasıl bakıyorsunuz?

C: Hiçbir zaman olaya "Batı Esinlenmesi mi iyidir, Doğu Esinlenmesi mi?" şeklinde bakmadım. Sadece Anime türüne iyi sinematik snlatım olarak iyi şeyler katmak istedim. Hepsi bu.

S: "Ring of Gundam" kısa filminde vermek istediğiniz mesaj, ne olursa olsun gelecekten de geriye bakmamız gerektiği midir?

C: Evet, kesinlikle.

S: Bugün sorulan soruların %99'u erkekler tarafından sorulmuştur. Bu bile ne denli erkek ağırlıklı bir hayran kitlesi olduğunu gösteriyor. Oysa Gundam'da güçlü bayan kahramanlar da hep varolmuştur. Peki siz Gundam'ı en baştan hem erkekler hem bayanlar için mi yarattınız?

C: 30 yıl önceki ilk Gundam çıktığında hayran kitlesi ağırlıklı olarak bayanlardı. Evet, eseri yaratırken umut ettiğim şey (erkek ve bayanların ortak hayranlığı) buydu.

S: Gundam'ın ABD'deki popülaritesine bağlı olarak eğer ki size bir Amerikan stüdyosunun projesinde yeralma imkanı tanınsaydı, kabul eder miydiniz?

C: "Hayır, teşekkür ederim" derim.

S: Gundam kapsamındaki son işiniz "Ring of Gundam" kısa filmi oldu, birçok hayranınız için şaşırtıcı olabilecek bir mesajı kısa bir filmle vermenin amacı neydi?

C: "Ring of Gundam", Gundam yapmaya devam etseydik ne olacağı ve hayranların beklentilerine yönelik kısa bir ön bakış. Bir tür fragman gibi.

S: Gelecekte de hikayelerinizi devam ettirmek ister miydiniz?

C: Eğer bana bunun için yatırımcı bulabilecekseniz, kesinlikle.

S: Zeta Gundam'ın sonunu değiştirmek için "A New Translation" üçlemesini yaptığınızı biliyoruz peki Gundam evreninin diğer parçalarına geri dönüp bunları değiştirmek ister miydiniz?

C: Hayır

S: Bu iyi!

C: Neden iyi?

S: İyi çünkü orjinaldeki sonu seviyordum, filmler de kendi içerisinde gayet iyi ama bu orjinal mükemmelliğini pekiştiren birşey olmuştu. Peki bununla birlikte, Double Zeta Gundam için bir tür "A New Translation" üçlemesi yapmak ister miydiniz?

C: Böyle birşeyin gerçekleşebilme ihtimaline dair en ufak birşey duymuş değilim.

S: Amerikan hayranlarının Japon hayranlara göre farklarını nasıl görüyorsunuz?

C: ABD'deki programlarda çok fazla bulunma imkanım olmadı, dolayısıyla iki grup arasında böyle bir karşılaştırma yapamam. Yine de 10 ve 20 yıl önceki Gundam yıldönümlerinde gördüğüm kadarıyla Gundam da dahil olmak üzere Anime'nin Amerika'da daha bir yayılmış olduğunu söyleyebilirim. Buna ek olarak Anime ve Manga, burada da mainstream olma yolunda.

S: Hikaye anlatıcılığı konusunda animasyon kullanmanın en büyük avantaj ve dezavantajları neler?

C: Anime kullanmak Live Action'a göre çok daha mantıklı şekilde hikaye yaratımı sağlıyor. Ama şunu da söylemeliyim ki, çok sayıda Hollywood filminde CG teknikleri kullanılmaya başlanılması, bizlere onların da mantıklı Anime'vari yapımlar yapma yolunu izlediklerini göstermekte. Ama maalesef, yaptıkları şey tam olarak bu değil. Acı ama gerçek: Onların yapmaya çalıştığı şeyin Anime'leri taklit etmek olduğunu ama bunu ellerini yüzlerine bulaştırdıklarını düşünüyorum. Animasyonla hikaye anlatıcılığının iki temel dezavantajı vardır. Bunlardan ilki, el çizimi cell'lerle çalışmaktan kaynaklanır ki bu şekilde bütçenizi çok kolay aşarsınız. Bütçe kesintileri de el çizimi cell'lerinizi sınırlar. Bahsettiğim dezavantajlardan diğeri ise animasyon yönteminin bir tür özgürlük illüzyonu oluşturmasıdır. Özgürlük, ne isterseniz onu yapabilmeniz, ne isterseniz onu tasarlayabilmeniz (yaratıklar, araçlar vs) demek olmasına rağmen bunu kontrol edebilmek çok zordur. Sanırım birçok insan "animasyonun güzelliği" dediğimiz şeyle görüşlerini kaybettiklerinden, yaptıklarını mantık süzgeçinden geçirebiliyorsunuz ve maalesef, çoğu şimdiden kayıplar hanesine yazılıyor.

S: Hollywood için konuşursak, bir Hollywood yönetmeni size bir Gundam Live Action filmi yapmak istediğini söyleseydi, ona ne yanıt verirdiniz?

C: Böyle bir teklifi hemen kabul edemem, çünkü onlardan birisinin Gundam franchise'i için benden daha hakim olabilecek yetenekte olabileceğine inanmıyorum. Onlar Gundam'ı konsept olarak anlıyor olabilirler ama netice itibariyle Gundam sadece robotlardan çok daha fazlasıdır. Bu açıdan kimi düşünürsem düşüneyim, eserin derin manasını yansıtmakta başarısız olacaklarını düşünüyorum.

S: Peki eğer yönetmen yine siz olsaydınız?

C: (Son döneme örnek verirsem) "Ring of Gundam" üzerinde çalışırken bu bir Live Action'muş gibi çalışmadığım gibi, Live Action reji tecrübem de yok, dolayısıyla böyle bir pozisyonu kabul edemezdim. Yine de aslında baştan beri aklımda bunun için düşünebileceğim bir yönetmen vardı.

S: Kimdir bu?

C: Stanley Kubrick

S: Çok iyi, ama yine de böyle birşeyi yönetebileceğinize dair umudum hala var.

C: Yine "Ring of Gundam" üzerinden örneklersek, bu deneme tümüyle CG idi, buna rağmen kullandığımız elementler Live Action metotlarından CG'ye devşirilmişti. Bunların bugüne değin hiç çalışmadığım türden Live Action bir reji tekniği olduğunu keşfetmiştim. Bunu isteyerek yapmıştım çünkü ben ortalama metotlarla çalışan birisi değilim. Bundan dolayı kendimin bile bir Gundam Live Action'una yönetmenlik etmek için en iyi tercih olacağını sanmıyorum.

S: Amerika'dan yada benzeri bir başka Japonya dışı ülkeden teklif gelseydi, hangi stüdyo yada yönetmenle çalışmak isterdiniz?

C: Gerçekten çalışmak isteyebileceğim bu tür bir yönetmen yada stüdyo yok. Benim için isimlerden önemli olan şey her zaman kendi yaratıcı kontrolümü yitirmeyebileceğim bir ortamda çalışabilmek olmuştur. Bunun dışında, eğer filmlerimde kullanabileceğim teknolojik yetenek ve teknikleri sağlayabilecek stüdyo varsa nerede çalışacağımın önemi yoktur. İhtiyaç duyduğum sadece tek bir nitelik vardır: Bu da animasyonda sinematik yöntem ve sinematik hissiyata sahip ekiptir. Bunun başka türlü mümkün olabileceğine inanmıyorum.

S: Evet, kulağa hayli zor geliyor.

C: Eğer bu yapılabilecekse, evet, nerede çalışacağımın aslında hiçbir önemi yok.

S: Gundam'a geri dönersek, bir düşman ve serinin asıl kahramanı olan Amuro'dan bile daha popüler olan Char hakkında ne düşündüğünüzü soralım.

C: Her ikisine dair bir yorum yapamam. Hayranların kişisel özgürlükleri vardır ve seçimlerinde serbesttirler. Eğer bu konu hakkında hoşuma giden birşey varsa o da, insanların kendilerini yakın hissedebilecekleri karakterler yaratmakta başarılı oluşum ve bunu tek bir karakter değil, birden çok karakter için de başarabildiğim birşey olmasıdır.

S: Bir kez daha Victory Gundam yada Space Runaway Ideon kadar kasvetli hikayesi olan bir seri yapmak ister miydiniz?

C: Aradan geçen zamanın uzunluğundan ötürü, artık bu tür karanlık hikayeler yapmaya ihtiyaç duymuyorum, zaten şu an yaptığım şey kitleleri eğlendirmeye çalışmak. Dünya genelindeki animasyon ve filmlerin giderek gereksiz şekilde kendilerini ciddi yada kanlı göstermeleri hususunda hayal kırıklığına uğradığımı farkediyorum. Ortalama Anime'lere dışarıdan neşelendiricilik katılır oysa ben artık sadece yetişkinlere has şeyler üretmek istediğimi hissediyorum. İnsanları bir tören havasında bir araya getirebilecek türden birşeyler yapmak istiyorum. Eğer yapmak istediğim bu şey mesela bir Anime değil bir korku filmi olsaydı, bu şüphesiz "izledikten sonra mutlu eden bir korku filmi" olurdu!

S: Dünyada şahit olduklarımız zaten yeterince kötüyken bir de TV'de izlediklerimizle bunlarla bombardıman edilmemiz gerekiyor, %100 katılıyorum. Neyse... Üzerinde çalıştığınız Anime'ler dışında eğlencelik birşeyler yapmak da ister miydiniz?

C: Şu sıralar herşey için vakit bulamıyorum. Rahatlamak için haftada sadece 2-3 saat yüzme havuzuna gidip birkaç tur atmışlığım oluyor, ama hepsi o kadar.

S: Amuro ve Char, ayrıca onların aralarındaki şaşırtıcı rakiplik ilişkisi nasıl ortaya çıktı?

C: Öyküyü yazarken Amuro olarak yaşını değiştirebileceğimiz bir karakter vardı... ve yaşını göstermemesi iyi olacaktı. Öykülerin genelinde kahramanlar yaşlanmazlar. Gundam'da da, karakterleri öykünün geneline yayabilmek için başka yolumuz olmadığından, öyküyü bu şekilde başlattık. (not: Tomino'nun soruyu yanlış anlaması sonucu "Amuro karakteri nasıl ortaya çıktı?" sorusu varmış gibi yanıtlanmış olduğu anlaşılıyor)

S: Sayın Tomino, öncelikle New Yark'a hoşgeldiniz. (Kahkahalar) Sanırım buradaki herkesin aklından geçen bir soru sormak istiyorum: Gundam'da sırada ne var?

C: Gundam'ı bizzat devam ettirmeyi artık düşünmüyorum, bunun sebebiyle Gundam'ın etkisinni bir 20 yıl daha devam edebilmesi için başka insanların yardımının daha fazla gerekecek olması. Gundam dünyasına farklı hikayeler katmak gerektiğini düşündüğümden buna hazırlık olarak Turn A Gundam'ı yaratmıştım.

S: Bildiğim kadarıyla, Double Zeta Gundam'ın senaryosu sonlara doğru baştan yazılmıştı. Haliyle merak ediyorum, acaba orjinal bitiş nasıldı?

C: Üzgünüm, unutmuşum! (Kahkahalar) Double Zeta Gundam benim için artık benim için çok eski bir hikaye ve bu yüzden bitiş önceliğinin ne olduğunu tam hatırlayamıyorum.

S: Ben Mobile Suit Gundam'ı tümüyle seviyorum. Benim sorum sizin en sevdiğiniz serisinin ne olduğu hakkında.

C: Alışılageldik bir cevap olacak ama, onlar benim çocuklarım ve tümünü seviyorum! Buna karşın, bazı karakterlerin diğerlerine göre daha iyi yaratılmış olduklarını, bazılarının da tam tersi olduğunu düşünüyorum. Mecha dizaynlarında da bu geçerli. Bu şekilde yaratırken başarısız olduğum karakterler yada olması gerektiği gibi durmayan Mecha'ları da seviyorum. Bunlar biraz daha geliştirilebilirdi ama sadece bu olmadı.

S: Gundam, gerek ABD gerekse Japonya'da en çok etkilenme uyandıran Anime serilerinin başında geliyor. Bunun bir 20 yıl daha süreceğini düşünüyor musunuz?

C: Kesinlikle! (Kahkahalar)

S: Önceki Gundam boxsetinin tanıtımında, Gundam üzerine çalıştığınız sürece boyunca vizyonunuzun sizi oyuncak şirketleri ile karşı karşıya getirdiğini söylemiştiniz. Bunu daha fazla ayrıntılamanız ve yeni serileriniz ile nelerin değiştiğini belirtmeniz mümkün mü?

C: Bandai'nin durumu aslında yıllardır kötüye gitmekte ve daha önce de defalarca öyküye müdahele etmişlikleri var. Haftalar önce sırf bu mesele hakkında CEO'ları ile birebir görüştük, bu bir sır değil.

S: Gundam'ın orjinal karakter ve Mecha tasarımcılarını neden Turn A Gundam için biraraya getirmedilniz ve neden Turn A Gundam'ın dizaynı için Syd Mead'ı seçtiniz?

C: Turn A Gundam üzerine önçalışmaları sürdürdüğüm süre boyunca, Japonya'daki Mecha tasarımcılarının ilerlemelerinin durduğunu hissetmeye başlamıştım. Turn A Gundam için yeni bir yönelim aradığım için Syd Mead'ı seçtim zira kendisinin bu tarz mekanik dizaynlar için klasik ekol temsilcisi bir tasarımcı olduğunu hissediyordum. Bir diğer sebebi de hem önceki çalışmalarından (Bkz TRON, Blade Runner) benim favori tasarımcım olması, hem de kendisiyle daha önce de çalışmak istemiş olsam da o zaman zarfında başka projelerden dolayı müsait olmadığı için bu mümkün olamaması idi. Seriden 2 yada 3 yıl geçmişte de, bu seride çalıştığımız ekibin tümü yoğundu ve bu yüzden seriyi arzu ettiğim şekilde yapmaya imkan göremedim. (Seri için bir süre daha bekledim) Öte yandan geriye baktığımda şimdilerde Syd Mead ile ilgili tercihimin aslında pek de doğru olmadığını hissettiğim oluyor.

S: 70'lerdeki Mazinger Z, Getter Robo, Gaiking gibi "super robot" serileri varken, neden izleyicilerin Zambot III yada Gundam gibi daha ciddi özneler için hazır olduklarını düşündünüz?

C: Çocukların neler hissettiğini anlıyordum, çocuk olsalar bile tüm zaman boyunca aynı tip hikayelerin karşısına çıkıyor olmasından dolayı tatminsizlik yaşıyor olabilirlerdi. Robot içerikli serilerin küçük çocuklar için uygun oldukları zamanlardı, bense bu serilerin ergenleri ve gençleri hedefleyebileceğini, onların bu tür serilere hazır olduklarını hissediyordum.

S: G Saviour, Gundam temalı bir Live Action filmi, elbette yapılmış en iyi Gundam olduğu söylenemez ama bana göre fena da değildi. Sormak istediğim, bir başka Live Action Gundam filmi için izin verir misiniz yada Gundam'ın Anime/Manga olarak kalması taraftarı mısınız?

C: G Saviour'u izlmemiş olduğumdan hakkında bilgim yok ama az çok nasıl birşey olduğunu kestirebiliyorum. Benim kafamı kurcalayan şey; bezirgan zihniyeti, basit ofis çalışanları, kafalarına estikleri gibi davranan ve bu şekilde filmler çekenler, sonrasında da olacağı malum. Serbest bir yönetmen olduğumdan beridir bezirgan yapımcılarla başedecek gücüm kalmadı ve onlar üzerinde artık etki oluşturamıyor oluşumdan ötürü pişmanlık da duyuyorum.

S: Okuldaki Anime klübümüzde Gundam'ı izlediğimde ilk farkettiğim şey isimlerin alışılmış isimlere göre oldukça farklı oldukları idi, belki de sizin tek başına düşünmediğiniz kadar karmaşıklar. Bunlar rastgele seçilmiş isimler mi yoksa özellikle mi seçildiler?

C: İyi biliyor olabileceğiniz üzere, Gundam yakın gelecekteki dünyanın bir parçası olarak geçiyor. Benim hayal gücüme göre, yakın gelecekte alışılmış isimleri kullanmaya devam edebileceğimiz gibi, bunlara bugün duymadığımız yeni isimler de eklenebilecek. Bu yüzden isimleri alışılmış isimler ve yeni isimlerle bütünleştirerek kullandım. Bu benim farklı etnik gruplardan oluşan arka planları ifade etme yollarımdan birisi ve Gundam böyle bir zaman peryodunda geçiyor.

S: Mobile Suit'lerin dış görünüşleriyle ilgili fikir nasıl ortaya çıktı?

C: Oyuncak dükkanlarındaki robotları incelemek ve bunların bazılarının dizaynları üzerinde çalıştıktan sonra, Gundam'dakilerin "daha gerçekçi" durmaları gerektiğine karar verdim. Bu mantık yürütmeden dolayı, Mobile Suit dizaynlarına katıldım.

S: Anime endüstrisinin büyük ustalarından birisi olarak, sizin en zorlayıcı tecrübeniz neydi ve buna nasıl ulaştınız?

C: Her hafta 20-küsür dakikalık bir film yapmak çok zorlayıcı, yaptıklarımın en zor parçası. Bu çok zor bir çalışma!

S: Gundam'ın Alternatif Evren serilerilerini yapanlara doğrudan destek veriyor musunuz yoksa onlar siz olmadan da ne isterlerse yapabiliyorlar mı?

C: Benim bu projelerle bir alakam olmadığı gibi onlar da bana rapor vermek zorunda değiller.

S: Bu soru Spoiler içeriyor, Char's Counter Attack'ın sonunda (gürültüler yükselmeye başlar) Char ve Amuro'ya ne olduğuna dair görüşünüz nedir? (Bir anlık şaşkınlık ve kahkahalar) Soruyu yanıtlamadınız!

C: Siz filmi burada izleyene dek bu soruyu yanıtlayamam. (Alkışlar)

S: Zeta Gundam'ın karanlık bir hikayesi vardı, oysa Double Zeta Gundam'da bu yumuşak yönde değiştirilmişti. Neden öyküyü bu kadar zıt şekilde değiştirerek devam ettirdiniz?

C: Zeta Gundam'ı yaptıktan sonra onu izleyen hayranlara baktığımda bunu çok karanlık ve kasvetli bulduklarını gördüm. Zeta Gundam'ı yaptıktan bir yıl sonra kendimi gerçekten karanlık ve kasvetli hissetmeye başladım. Oysa neşeli ve aydınlık birşeyler de yapmak istiyordum. Bu yüzden Double Zeta Gundam'ı yarattım. Bunu sadece Gundam'ın halkalarından birisi olarak değil, aynı zamanda Anime hayranlarını neşelendirebilmek ve onların tümden kasvete kapılmamaları için yaptım.

S: Evangelion'u nasıl buluyorsunuz?

C: Buna cevap vermek için olaya eğlence mi yoksa başka önceliklerle mi baktığımızın adını koymamız gerekiyor. Ben örneğin bir Brain Powerd serisinde genel açıdan başarılı olduğumu düşünmüyorum. Geriye dönüp baktığımda, bu serideki eğlendirme faktörü açısından başarılı olduğumu da sanmıyorum ama yaptığım şey bunu başarmaya çalışmış olmaktı. İnanıyorum ki, eğer rastgele 100 kişiye Mecha serisi izletecek olursanız bu 100 kişinin de türün bir hayranı haline gelmesi olası bir sonuç değildir. Aslında yapmak istediğim şey, konu açısından gerçek manada özgün bir seri yaparken öte yandan kurgunun ve bizim realitemizden kopmaksızın bunun sizi zihinsel bir travmaya sürüklemesinden mümkün olduğunca uzak durmaktır. Yapmaya çalıştığım bir diğer şey ise, kendilerini Anime hayranı olarak gören gençlere onlara sık sık hayatta Anime'den de önemli şeyler olduğunu hatırlatacak öyküler anlatmaya çalışmaktır. Bunlar aynı zamanda daha iyi öyküler yaratabilmek için bir meydan okuma olarak kendime koyduğum hedeflerdi.

Evangelion'u ilk izlediğimde ise darmadağın olduğumu hatırlıyorum fakat bunun tek sebebi bu seriyi izlemiş insanların herhangi bir şekilde başkarakterle empati kurabilmek yada bu seriden eğlenebilmek gibi bir hedef olmaksızın izliyor olmalarıydı. Bunun tam aksine, seri izleyicisini herkesin zayıf karakterli/hasta olduğuna ikna etmeye çalışan, bu yüzden tüm süreyi izleyicileri bir sinir krizine sokmak için harcayan bir yol çizmekteydi. Şahsen, sizlerin dürüstçe başkalarına ne kadar zayıf karakterli/hasta olduğunuzu gösterme çabasına gireceğinizi sanmam. Kitleleri eğlendirme işi bu olamaz. Ben bunu daha ziyade, hepimizin ne denli virane insanlar olduğumuzu kabul ettirme çabası olarak değerlendiriyorum. Eğer insanlara çöküntünün doğal birşey olduğunu ve bu dünyanın işleyiş şeklini reddeden bir bilinç yapısını kabul etmeleri gerektiğini empoze etmeye çalışırsanız teorik olarak sonraki adımda onların bir silah bulup birilerini kendi can sıkıntılarına kurban seçmesinin önünde birşey kalmaz. Gerçek sanatın ahlaki/zihinsel çöküntünün doğal norm haline gelmesini arzulayabileceğini sanmıyorum. Çöküntüden daha ziyade bahsettiğim şey bunu izleyen insanların aynı şekilde düşünmeye başlaması, yani kalıplaşma. Ben onların toplumun bir parçası olarak kendi kimliklerini geliştirmeleri, sağlıklı ve dolu dolu yaşamaları, insanlara kendilerini kanıtlamak için engellere karşı yılmadan mücadele etmeye ve hayatlarının sonuna dek onları mutlu bir şekilde üretmeye teşvik etmek zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Bunların aksi olabilecek hiçbir yargıyı kabul edebilmem mümkün değildir.

S: Shingeki no Kyojin hakkında düşünceleriniz nelerdir?

C: Öncelikle söyleyeyim, kendimi bir Shingeki no Kyojin hayranı olarak tanımlamıyorum. Yine de tıpkı One Piece'de olduğu gibi, bu Manga'nın da teorik olarak yaratıcısının kendi iç dünyasından hareket ederek geniş kitlelere yayılabilmesine saygı duyuyorum. Isayama'nın okul yıllarında kabadayılığa uğrayan birisi olmasından hareketle bu travmasını eserlerine ilham kaynağı olarak kullanmasını da takdir ediyorum. Benzer şekilde Titan'ların yüzünün duygusuz suretler olması, bunları çizmek için bu tür yüz fotoğrafları biriktirerek bunları çizmesi okuyucuyu sarsmak için ideal bir seçim. Öte yandan her ne kadar çizim yapmakta başarılı bir insan olmadığını söyleyerek alçakgönüllü davransa da bu aslında aynı zamanda onun çok çalışmak ve kendini mükemmelleştirmektem imtina eden birisi olduğunu da ortaya koyuyor. Dahası eserin kişisel yönünü abartması, onu yetişkin birisi için okunması zor bir eser kılıyor ve manga'nın gereksiz yere grotesk ve zalim oluşu da onu pornografiden çok da farklı bir yerde değerlendiremeyişime sebep oluyor. Vardığımız noktada eser yaratıcısının kendisini anlatma amacının çok dışına çıkıyor. Bu açıdan onun Manga'lık yolunun başında birisinin ilk eseri olması bile, kendisinin bu odaksızlığı göz önüne alındığında şaşırtıcı olamıyor.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • İleti 3
  • Oluşturma
  • Son yanıt

En Çok Yazanlar

  • Akuma_Blade

    2

  • loykad

    1

  • SyLaR_54

    1

En Çok Yazanlar

İyi bir tanıtım olmuş. Aslında yönetmenler üzerine bu tür tanıtımlar hazırlanabilir.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Yaziya bayildim, cok ogretici olmus. Benimle ayni dogum gununu paylasiyor olmasi da dikkatten kaçmadı :P

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 8 ay sonra...

İnterneti karıştırırken kendisi hakkında bir video buldum, paylaşıyorum:

https://vimeo.com/100108771

YT : Merhaba, ben Yoshiyuki Tomino, Gundam'ın yaratıcısıyım. Şu sıralar bir Gundam projesi üzerinde çalışmıyorum, bu sebeple beni emekli bir yönetmen olarak düşünebilirsiniz.

S : İlk sorum şu, nasıl/neden bu endüstride yönetmenliğe giriş yaptınız?

YT : Başta bir animasyon yönetmeni olmayı düşünmemiştim, ama üniversiteden mezun olduktan sonra bir süre başka alanda iş bulamayınca Mushi Production'un seçmelerine katıldım ve kazandım. Bu şekilde animasyon yönetmeni haline geldim.

S : İlk başladığınız dönemi düşünürsek, bir gün dünyaca ünlü olabileceğinizi düşünmüş müydünüz?

YT : O zamanlar geleceğe yönelik parlak düşler kurmak imkansızdı, zira animasyon yönetmenliği gerçek bir iş olarak bile görülmüyordu. Bu yüzden asla çok para kazanabileceğimi yada ünlü olabileceğimi düşünmedim. Umutsuzca ve hayal kırıklığına uğramış birisi olarak o döneme dair ilk öğrendiğim şeyler sektörün gerçekleriydi. Bu yüzden bu umutsuz gelecekten kaçınabilmek için gerçekten çok çalıştım, bu da Gundam gibi serileri yapabilmemi ve beni 30 yıldır ünlü olabilmemi sağlayabildi.

S : Bu harika birşey.

YT : Bu düşüncenizi takdir ediyorum ve böyle düşünmeniz beni oldukça mutlu etti.

S : Çok teşekkür ederim. Bir Mecha hayranı olarak düşünüyorum da, bu harika ve benim gibi insanların sayısının artması da öyle. Dünyaya realistik robot hikayelerinin de olabileceğini de gösterdiğiniz için size teşekkürü bir borç biliyorum. Geçmişte Mazinger gibi seriler vardı, sonra ilk Gundam geldi ve Mecha türünün çok daha realistik hale gelmesini sağladı.

YT : Anime hayranları dikkatli olmalı, zira toplum bunu kabul edilmiş bir tür olarak yeni görebilmeye başladı. Eğer bundan etkilenerek bu sektöre girmeye çalışırsanız, önümüzdeki 20 yada 50 yıl için parlak bir gelecek görmeyeceksiniz. Çünkü bu türün gelecekte varolacağına inanmıyorum, yeni bir tür yaratmanız gerekecek. Yine de buna bir hobi olarak bakıyorsanız elbette bunun bir sakıncası yok. Ama bunu bir meslek olarak seçme niyetindeyseniz iki kere düşünmenizi tavsiye ederim.

S : Universal Century'de çok fazla hikaye var, peki bunlardan hangisi favoriniz?

YT : Favori hikayem diye birşey yok. Bazı hikayeler bazılarına göre daha iyi görünüyor olsa bile, ben onların hepsini seviyorum, öyle de yapmam gerekiyor. Bu yüzden bir 20 sene sonra bile "Hangi öykü favoriniz?" sorusuna net bir yanıt verebilmem mükün değil. Zira ben bu yönde fikir bildirirken, birisinin çok sevdiği ve içinde kendini bulduğu bir hikayeden yüz çevirmiş gibi gözükmek istemem.

S : 30 yıldır üzerinde çalışıyor olmanıza karşın, Odaiba'da 1/1 ölçekli Gundam anıtı inşa edildiğinde, görür görmez ne hissettiniz?

YT : Mutluydum. Aynı zamanda da bu devasa şeye bakarken onu hala savaş aracı haline getirmemiş olmamızdan dolayı da minnettardım. Yine de düşümdüğümde, böyle birşeyin gerçek bir silah haline gelmemiş olması kullandığı sofistike teknolojiydi. Netice itibariyle, onun da diğer Anime-Manga'larda olduğu gibi, fantezi dünyalarında kalması gerekli şeylerden birisi olduğunu düşünüyorum. Eğer onu gerçekten yapmaya çalışır ve ordulara verirseniz, bu ülkelerin bütçelerini bitmesine bile yol açabilir. Bu aynı zamanda trajik bir sonuç olur. Onu gördüğümde aklımdan geçenler bunlardı, yine de sanırım şu sıralar Tokyo körfezine bakan devasa bir Gundam görmek oldukça manidar.

S: Bu çok derin bir bakış açısı.

YT : Kabul ediyorum, fazla derin.

S : Ama sanırım bazı hayranlar sizi anlayacaklar. Siz o zamandan bu zamana Gundam'ın nasıl geliştiğini gördünüz. Ölçekli modelleri, Gunpla'ları kastediyorum. Geçenlerde bir arkadaşım onlardan birisini görüp, "nasıl bu kadar küçük olmalarına rağmen detaylı olabiliyorlar?" demişti.

YT : Çünkü oyuncak üreticileri onları birebir olarak üretmekten sorumlular. Sanırım onlardan yapmak için fazla yaşlandım. Çok ayrıntı/karmaşıklar ve ben de pek sabırlı biri sayılmam.

S : Bense ilk gördüğümde "yüzlerce parçayı birleştirmek, üzerine boya atmak filan gerekiyordur" diye düşünmüştüm.

YT : Nasıl hissettiğini anlıyorum. İlk başta karmaşık/göz korkutucu geliyor değil mi?

S : Hatta düşünmüştüm "Bunları daha sade yapsalar olmaz mıydı?" diye.

YT : Hayranlar çoğu zaman "Gundam'ı gerçekten seviyorsan yüzlerce parça birleştirip bunlardan yapmalısın" diye düşünüyordur.

S : Evet, öyle. Bende düşük/oyun seviye bir RX 78 vardı, çocukken onu uçurur yada etrafa lazer sıktığını düşünerek oynardım. Derken bir arkadaşım bana kendindeki modeli getirdi, yapacak boş vakti yoktu.

YT : Öyledir.

S : Şimdi bir sinema öğrencisiyim ve bir yönetmen olmak istiyorum. Bu öğrenecek çok şey anlamına geliyor. Artık bu tür oyuncaklarla oynayacak zamanımın olmadığını da.

YT : Öyledir.

S : Bir nikah törenine giderken şanslıydım ki Odaiba'dan geçmem gerekti, o gördüm, mükemmeldi. Çevredeki hayranları gördüğümde, "Vay canına, ne kadar çok Gundam Otaku var!" diye düşünmüştüm. Arkadaşım inanılmaz olduğunu söyledi, ve balonların salıverildiği kısımlar harikaydı. Ama yine de emin olmadığım birşey var, gerçi hayranlardan bazıları biliyor olabilir. Gundam'ın şarkısı, onu kim yaptı?

YT : Kimden bahsettiğiniz konusunda fikim yok. (Gülerek)

S : Cidden? Siz de mi bilmiyorsunuz?

YT : Gerçekten.

S: Eğer öyleyse...

YT : Sebebi onlardan çok fazla olması.

S: Öyleyse açılış ve kapanış dersek...

YT : Bilmiyorum!

S: Demek bilmiyorsunuz?

YT: Kendiniz araştırıp görebilirsiniz ama.

S: Pekala, müziyenlerden söz açılmışken, seride harika ve etkileyici müzikler olduğunu düşünüyorum. Güçlü, ateşleyici ritmler.

YT : Müzikleri beğenmenize sevindim. Dürüst olmak gerekirse, ilk serinin açılış ve kapanışını çok sevdiğimi söyleyemem. Çünkü insana hala dev robotlarının çağını hissettiriyorlar. Bunun ilk Gundam'ın hikayesine uyacağını düşünmemiştim. Bu yüzden bir miktar rahatsızlık hissediyorum. Ama sanırım hikayeyi yayına yetiştirebilmemiz için bu tarz şeylerin konulmasına katılmak zorunda kaldım. Müzik aşamasına bu düşüncelerle katıldım, ama buna rağmen bir 30 yıl sonra insanlar bu müzikleri dinliyor ve kendilerini buluyorlarsa, bundan mutluluk da duyabilirim.

S : Bunu ilk kez şimdi duyuyorum, bu harika. Shirokaze Park'da o şarkılar yayınlanması mesela. Kaldığım Le Daiba'da duyduğum şarkılar hala kulaklarımda. Şarkılar en az bir hafta kafamda döndü durdu.

YT : O halde bundan dolayı özür diliyorum! (Gülüyor)

S: Eğlenceliydi! Kim bilir karaoke repertuarıma bunları da eklerim.

YT : Bunu yapmalısın.

S : Odaiba'da Gundam'ın son günü ve artık o orada olmayacak/taşınacak, bundan dolayı ne hissediyorsunuz? Üzgün müsünüz?

YT : Elbette devasa Gundam'ın ayağa kalktığına şahit olduğum için bu üzücü diyebilirim ama bununla birlikte sadece 2 ay önce oraya yerleştirilmişti ve sanırım kaldırılması doğru bir karar oldu, bir etkinlik için oraya kurulmuş olsa bile, 2-3 yıl orada durması tuhaf kaçardı. Elbette Matsuri ve benzeri festivaller için toplanan insanları düşünün, yeni şeyler yaratmak konusunda devamlılık bu tür şeylerden daha önemli.

S : Yeni çekilmiş bazı fotoğrafları internette gördüm, onu bu şekilde görmek açıkçası üzücüydü, kafa gitmiş, kollardan birisi gitmiş, sanki 1 Yıl Savaşı'nın son sahnesinde gibiydi. Bitişi düşünürsek de bu huzur verici olmalı değil mi?

YT : Kafa gittikten sonra Gundam'ı gördüğümüzde yazdığım hikayenin tuhaf şekilde tekrarlandığını hissettim. Aynı şekilde bana, onun sonsuza dek varolmayacak birşey olduğunu da hissettirdi. "Böyle bir mesajı olan bir seri yapmalıyım" dedim.

S: Çemberin bütünüyle tamamlanması gibi mi?

YT : Evet, aynen öyle. Ama bu, büyük bir proje olmalı.

S : Öyleyse herşey yolunda giderse harika olacaktır. Önce bunu haberlerde görmüştüm, görmek için geleceğimi biliyordum çünkü büyük bir Mecha hayranıyım ve favorilerim Gundam yada Patlabor gibi fazladan gerçekçi olanları ve bizimkine yakın bir dünyada geçenleri. Bunu gerçek dünyada görmek istediğimde karşıma çıkanlar Asimo ve benzeri oldu. Gerçi sanırım insanların ağız dalaşına girmesinden yada bunun iyi birşey olmadığını söylemesindense bu sanırım barış için daha iyi birşey.

YT : Hayranlarımın senin gibi düşünmesini istiyorum. Gerçi yine inanıyorum ki çoğu belki böyle düşünüyor. Bundan dolayı mutluyum.

S : New York'u görmek ister misiniz?

YT : Hayır, istemem.

S: Neden ki? Daha önce kaç kere...

YT: Yıl kaçtı bilmiyorum ama son seferinde Times Square'deki bir sinemada Gundam'ın bir filminin gösterimine gitmiştik, bu benim ilk gidişim de değildi.

S: Birkaç kez geldiğiniz göre herhalde New York'da sevdiğiniz yada yaşamak isteyebileceğiniz bir yer görmüşsünüzdür diye düşünmüştüm.

YT : Hayır, orası hiç bana göre bir yer değil. Çevremde Cosplay yapan insanlar görmeyi artık umursamıyorum. Özel olarak sevdiğimden yada sevmediğimden değil, nedenlerim var. En önemlisi Doğu Yakası'ndaki hayranlara baktığımız zaman hızla çoğaldıklarını görüyoruz, bu iyi birşey. Ama Anime-Manga hakkında bir Japon'dan daha çok ilgili/bilgili olmaya çalışmaları yanlış bana göre. Anime-Manga'larda dünyaya dağılan mesaj biz ülkemiz/Japonlara dair şeyler değil. Biz sadece sınırları olmayan hikayeler yaratmaya çalışırız. Ne dediğimi anladığını tahmin ediyorum. Batıdaki animasyon kültürünü sadece Pixar ve Disney'den ibaret olarak görenler Anime-Manga ile onlardan daha çok ilgililer. Bu yüzden Anime-Manga zoraki olarak daha evrensel hale geliyor. Bunun yaratacağı sonuçları şimdiden görebiliyorum. Bu önümüzde yapmamız gereken çok şey olduğunu da anlamamızı sağlıyor. Artık çoktan yaşını alıp gitmiş birisiyim. Öğrendiğim şeylerden birisi, bazı şeylerin sadece benim gibi yaşlı insanlarca yapılması oldu. Toplanan hayranları dinlerken düşünmemiz gereken ne çok ayrıntı olduğunu da öğreniyorum.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Forum Kuralları'mızı okudunuz mı?