Maison Ikkoku

Maison Ikkoku - Künye:

Anime Adı: Maison Ikkoku

Diğer Kullanılan İsimler: Ikkoku House

Kategori: TV Serisi

Tür: Komedi, Romantizm

Bölüm Sayısı: 96

Yayım Tarihi: 26 Mart 1986 - 2 Mart 1988

Adaptasyon: Maison Ikkoku (Manga)

Firma/Stüdyo: Studio Deen, Kitty Films

Yönetmen: Kazuo Yamazaki

Mangaka: Rumiko Takahashi

Kişisel Görüş:

Bu seri benim için çok başka bir yer teşkil ediyor ve benim için çok değerli ve kıymetli serilerden biri. İlk olarak belirtelim: Bu seri, benim için yapılmış en iyi romantizm içerikli seri.

Japonya içerisinde Maison Ikkoku çok başka sevilen bir seri zaten, yalnız büyük ihtimalle, hatta açıkça söyleyeyim: Gelmiş geçmiş en iyi romantizm içerikli seri sanırım, her yön itibari ile.

Neden?

Şimdi tabii diyebilirsiniz: Neden?

Mangaka Rumiko Takahashi, diğer yapımlara istinaden, özellikle kendi deneyimlerini aktardı. Yani kurgulama üzerinden ve çok basit konu üzerinden gidelen bir yapı içerisinde, kendi deneyimlerini aktararak sanki gerçek bir hayat hikayesine dönüştürüyor bu kısmı. Sanki içerisinde hissediliyor. Derinlik ve diğer birçok konu. Ve bu zorlu süreci, 96 bölüm içerisinde uzata uzata ve "gerçek" olarak anlatıyor. Karakter derinlikleri tahmin edildiği sürece enfes, hatta en sinir olabileceğimiz karakter bile favori olabilecek cinsten. Siz düşünün artık. OST kullanımı büyük ihtimalle en iyi kullanımlarından birine sahip. Sanat ve diğer konular için konuşulamaz bile bence. Tabii eski yapımları seven insanlar için söylüyorum. Yine aynı şekilde, hikaye kısmı oldukça başarılı yazılmış ve cidden "kalite" hissedilebiliyor. Yani ana tema "aşk" normalde, öyle değil mi? Ama "aşk" en iyi şekilde işliyor. Öyle bir işliyor ki, beklenildiği üzere "ulaşılması zor" olayı en iyi şekilde yansıtılıyor. Aynı mantık, gelişim için geçerli. Hani "SEINEN" olma havası çok hoş hissediliyor. Shoujo bir eser değil ayrıca. Gelişimler ciddi anlamda "olgun" olarak nitelendirilebilir. Öyle bir aşk, öyle bir aşk ki birbirlerini öyle tanıyorlar, öyle seviyorlar, öyle kıskanıyorlar ki, sanki gerçek bir olay gibi gösteriliyor. Ve tabii söylediğim bu "deneyim" aktarımı büyük etken. İşte uzun olmasının nedeni bu. Boş değil kesinlikle. Cidden tarif edemiyorum, yazı kısmı dökülemez. Hissetmeniz lazım. Spoiler olmayacağı için anlatamam ama, spoiler olsa dahi sanırım, pek anlatılamaz.

Konu:

Kısaca özetleyelim:

Üniversite sınavına çalışmakta olan ve ailesinden ayrı yaşayan, aynı şekilde hayatı içerisinde sürekli başarısız olan Godai, bütün bu durumların üstüne apartman sakinleri tarafından sürekli rahatsız edildiği için artık dayanamaz ve sabır noktası çatlar. Dolayısıyla ayrılmak ister. Tam ayrılacağı sırada yeni yönetici Kyoko'nun gelmesi üzerine ve tabii onu görür görmez fikrini değiştirir ve kalmak ister. Zaten sonra hemen Kyoko'ya aşık olur.

Ve tabii Kyoko ise, eşini yeni kaybetmiş bir bayan. Yönetici olarak geliyor ve hayata tutunmaya çalışıyor haliyle.

Hikaye böyle başlıyor ve 96 bölüm boyunca çok hoş bir akış içerisinde devam ediyor.

Karakter Tanıtımları:

Godai:

Büyük ihtimalle en iyi "gelişim" gösteren karakterlerden birisi. Aslında Godai çok başka bir yer tutuyor. Kendisi oldukça sorumsuz, talihsiz, aptal ve şaşkın birisi. Üniversite içerisine girmeye çalışmasından başlasın, yani serinin ilk anından , yani sınavı kazanmaya çalışmasından ve serinin son anına kadar karakteri öyle bir değişiyor ki, hani o sorumsuz, talihsiz, aptal ve şaşkın halinden eser kalmıyor. Sırf Kyoko için sorumluluk almayı, o bencil yapısına göre kabul ediyor ki, aslında serinin "aşk" temalı içeriğinin en iyi hale gelmesini sağlayan karakterlerden biri. Ki doğal olarak, ana karakter kendisi netice itibari ile. Tabii daha sonra üniversite içerisine giriyor da, daha başka neler oluyor neler. Ki seri zaman atlamalı gittiği için nerelere geldiğini ve ne yaptığını, aynı şekilde "sorumluluk" duygusunun nasıl geliştiğini görebiliyoruz. Burada kesiyorum, spoiler olmamasına rağmen yine hafif spoiler verdim.

Kyoko:

Ikkoku-kan'ın yöneticisi kendisi. Yine aynı şekilde Ikkoku-kan, yani apartman içerisinde yaşıyor. Ve tabii eşinin ölümü ve ona olan sevgisi, çok kötü yıpratıyor kendisini. Hayata tutunmaya çalışıyor doğal olarak. Tabii ek olarak: Takahashi özellikle kendi deneyimlerini aktardığı için çok başka bir karakter Kyoko, hani anlatılamaz, yaşanır.

Kendisi o kadar hoş tasarlanmış ki, tam bir "karakter" olduğu hissediliyor. Yani, sevecen halleri, sokurdanmaları, kıskançlıkları, sinirli halleri, çocuklukları vb. gibi. Kendisine oldukça hayran bırakan bir karakter, her yönü ile.

Shun:

Shun, Godai'nin rakibi olarak tanımlanabilir. İkisi sonuç itibari ile Kyoko için savaş veriyor. Ve tabii Shun yine ilerisi için bahsetmediğim özellikler ile, çok başka bir karakter. Shun, direk "ideal erkek" tipi. Yani başarılı, iyi giyimli, iyi görünüşlü, yakışıklı vb. gibi özellikler. Tenis koçu kendisi, Kyoko aktivite olarak tenis oynamaya başlayınca, öyle tanışıyorlar. Yine o da Godai gibi sorumluluk alabiliyor, mesela sırf köpek korkusunu, yani Kyoko'nun evcil hayvanı olan Soichiro korkusunu, sırf Kyoko için yendi. Tabii, hafif spoiler oldu ama, örnek vermek istedim.

Hanae:

Yine aynı şekilde Ikkoku-kan üzerinde kalan bir diğer sakin. Sürekli parti havasında ve tabii sürekli sarhoş, galesiz ve umursamaz. Ancak bazı anlarda bazı yönlerden yaşının insanı. Kyoko ile hoş bir dostluğu oluyor ilerleyen zamanlarda. Ve tabii herkes Kyoko ile hoş bir dostluk kuruyor ve onu seviyorlar, ancak Hanae ile daha bir samimi.

Akemi:

Cha-Cha-Maru barında garson olarak çalışıyor. (Ve tabii Ikkoku-kan sakinlerinin sürekli ziyaret ettiği bar.) Yine Akemi oldukça sapık ve galesiz gibi görünse dahi, aynı şekilde sürekli sarhoş olsa dahi, kişilik yönünden bazı durumlarda çok hoş "duyarlı bayan" bir karakter. Aslında tam bir saygı duyulası bayan. Yani sadece dış görünüş, gerektiği zaman ve gerektiği durumlar için bazı şeyleri yapabilen bir bayan.

Yotsuya:

Yine diğer bir sakin. Ne iş yaptığı ilk başlarda bilinmese dahi, sonra, daha doğrusu ilerleyen zamanlarda ortaya çıkıyor. Yine aynı şekilde oldukça sapık ve pek istenmeyen bir karakter Yotsuya. Daha doğrusu tüm sakinler sürekli parti havasında. Özellikle, Godai'nin odasını sürekli gözetleyip, sapık gibi bilinmesi ile bilinebilir. Ancak tabii onun da yer yer "sorumluluk" alma ve bazı şeyler yapabilme imkanı var.

Kozue:

Godai'nin arkadaş olarak gördüğü, ancak Godai'ye ilgisi olan yan karakterlerden birisi. Tabii birçok defa Godai ile buluşup sinemaya gittikleri ya da birçok aktivite yaptıkları oluyor. Kozue, aslında sadece "yan karakter" olarak değil, faydalı bir "yan karakter" olarak görev yapıyor. Spoiler içeriği olmayacağı için yazmıyorum.

Yukari:

Kısaca, Godai'nin ninesi. Aynı şekilde tabii arada bir gelip gidiyor. Yine bu süreç içerisinde, hem özlü sözler, hem ana karakterlerimizin gelişim sağlaması açısından oluşturulmuş önemli bir "yan karakter" olarak görebiliriz. Tabii herkes onu seviyor ve saygı duyuyor. Kısacası tam bir "büyük" olarak görev yapıyor.

Kentarou:

Hanae'nin oğlu. Aynı şekilde Godai ile hoş bir "abi-kardeş" ilişkisi var. Yine aynı şekilde Kyoko çok sevdiği birisi, tabii evlenmek istediği birisi, ancak tabii o sevgi "evlilik" değil "abla" olarak oluyor. Ve tabii sonra zaten aşık oluyor başka birine. Yine o da Godai gibi talihsiz biri, dolayısıyla onlar sürekli başarısız oldukları zaman birbirleri ile pek anlaşamasalar dahi, o yukarıda bahsettiğim "abi-kardeş" ilişkisi var. Onun haricinde serinin genel çocuk ve neşe kaynağı olarak hazırlanan bir karakteri. Sürekli okula gidiyor vb. durumları mevcut yani.

Soichiro:

Kyoko'nun evcil hayvanı, evcil köpeği. İsmini ölmüş eşinden alıyor. Apartman içerisine renk katmak için koyulmuş ve diğer birçok yönden bazı yönlere çekilmiş karakterlerden birisi.

Karakter tanıtımlarını bu nokta itibari ile kesiyorum. Daha anlatılacak çok yan karakter var, ancak onlar spoiler içeriği olacağı için yer alan temel "ana karakterler" ve "yan karakterler" ile belirttim. Tabii önemli gördüklerim. Yani Ikkoku-kan sakinleri (Hanae, Akemi ve Yotsuya) sürekli sapık ve tuhaf hareketler yapsalar dahi, bazı noktalarda "bilinçli" olarak yer alıyorlar yani.

Sanat ve Müzik:

Dediğim gibi anlatılamaz. Hani sanırım "romantizm" içeriği, bu parçalarla ve bu sanat ile süslenebilir. DEEN, animasyon konusunda o kadar kötü bir iş çıkarmamış bu sefer. Müzik konusu ise tamamen ayrı bir alan. Kenji Kawai (Ghost in the Shell, Higurashi no Naku Koro ni, Fate/stay night, Mobile Suit Gundam 00 ve daha niceleri) gibi bir isim olması sanırım ne demek istenildiğini anlatabilir. Yine ne dediğimi anlamanız için enfes olan bütün parçalarından sadece bir tanesini paylaşayım:

Ve son olarak mangası, tahmin edildiği üzere, en azından benim için çok daha iyi, ancak "anime" aktarımı oldukça başarılı olmuş tahmin edildiği üzere, oldukça geniş, biten ve kapsamlı bir aktarım. Tercih sizin artık.

türkçe çevirisi yok dimi?

türkçe çevirisi yok dimi?

Olup olmadığını bilmiyorum, sanırım yok. Maison Ikkoku çevirme planı, bayağı düşündüğüm bir konu. Müsait olduğum en kısa zaman içerisinde, çevirme planım var. Ne zaman olursa artık. Bakalım...

Ben de çeviriyor sayılırım. 4 veya 5. Bölümü yarılamıştım galiba. O kadar yavaş çeviriyorum ki kaldığım yeri unuttum.