Jump to content
  • Kayıt Ol

Touch


Squaw

Önerilen İletiler

KÜNYE:

Kategori: TV Serisi

Tür: Romantizm, Okul, Spor, Komedi, Drama

Bölüm Sayısı: 101

Yayım Tarihi: 1985-1987

Firma/Stüdyo: Group TAC, Fuji TV

Yönetmen: Gisaburô Sugii

Müzik: Hiroaki Serizawa

Orjinal Eser: Mitsuru Adachi

Cross Game sonrası dikkatimi çeken ellerden biri olan Adachi Mitsuru'nun ne zamandır izlemeyi ertelediğim eseriydi Touch. Erteleye erteleye iki yılı aşkın bir süre sonrası tanışma fırsatı verdim kendisine. O da güzelce intikamını alıverdi sağ olsun. Spor serilerine karşı aşırı bir zaafımın olduğunu sağır sultan bile duymuştur artık. Hele de o spor serisi 'oldschool' tabiriyle yüreğimize kazıdığımız buram buram nostalji kokanlardan biriyse. Bir de, beyzbol ile kaplanmışsa değmesin kimse keyfime. İşte Touch ile olan ilişkimiz de böyle başlayıverdi. Bizi birleştiren Cross Game oldu ve her ne kadar onu da çok sevsem de Touch, Cross Game'in pabucunu dama attırıverdi. :D

Cross Game izleyenler olayın gidişatını az çok tahmin edebilirler. Zira ben de onlardan biriydim. Bu beklentilerin içine girerek başladım seriye, çok geçmeden de beklediğim ne varsa gerisin geri alıverdim. Hatta fazlasını bile aldım. Böylece izleme keyfimi iki katına çıkardı bu güzel isim. Çıkarmaktan öte beni kendine zımbaladı. Touch lise beyzbolunun verdiği o en güzel heycanlı anlarla bezenmiş, ikizlerimiz Kacchan ve Tacchan ile onların birlikte büyüdüğü, hatta doğdukları andan itibaren bir an olsun ayrılmadıkları Minami'nin de yer aldığı sevimli mi ssevimli, keyifli mi keyifli bu güzel hikayeyi sunuyor bize. Onları olgunlaştıran dramı an be an yaşarken, sonrasında da bu dramın üstesinden gelmelerine ortak ediyor bizi. Bu ortaklıkta, birlikte hüzünlenirken sahip oldukları dostluklarında da huzur bulmamızı sağlıyor. Dahası onları aileden bir birey gibi kabul etmemizi.

Kapı komşusu olan iki ailenin çocukları olan bu üçlümüz birlikte büyürken bu dönemleri birlikte geçirmeye alışmış, sadece uyumak için birbirlerinden ayrılmışlardır. Tahmin ettiğimiz gibi ikizlerimizden biri sahip olduğu haşarılığı ile tüm çevresinin onu bir kenara attığı bir isim iken diğer ikizimiz sakin ve her konuya olgun adımlarla yaklaşmasıyla, Tacchan aksine, herkesin sevgisini ve takdirini kazanan isim olmuştur. Tacchan yaramaz mı yaramaz, hayatı dalgaya vuran ve giriştiği her işte beceriksiz olması ile nam salmıştır. Aslında bu onun çok sevdiği ikiz kardeşi için üstlendiği abi rolüdür. Bu sayede, ikisine bölünecek tüm ilgi sadece Kacchan üzerine odaklanmaktadır. Bu sayede Kacchan, tüm okul hayatı ve özel yaşamı boyunca çevrelerindeki herkesin ilgi odağı olmakta hiç de zorlanmamıştır. Zira bu üne ve ilgiye karşın Kacchan abisinden asla vazgeçmemiş, çevresine karşı hep sevecen ve iyimser bir birey olmuştur. Belki de abisinin üstlendiği rolün en başından beri farkına varmıştır. Aslında Tacchan'ın da Kacchan'dan hiçbir farkı yoktur, hatta Kacchan'dan bir basamak yukarıdadır bile. Sadeceo her abinin kardeşine karşı olan zaafı vardır ya, Tacchan işte bu duygularının kurbanından başka bir şey değildir. Tacchan'ın tek dileği yaşamı boyunca Kacchan'ın önüne geçip de Kacchan'ın mutluluğuna hiçbir şekilde engel olmamak, aksine ona gizliden de olsa destek olmaktır. Kısacası abilerin en güzelinin sözlük karşılığıdır Tacchan. Kardeşi için Minami'ye karşı olan sevecenliğini bile yeri geldiğinde kilitlemeyi göze alan bir abi....

Abi olarak biri her şeyi düşünebilirken, planladığı her şeyi yapamayacağının da farkına varmalı aslında. Belki bunu söylemek en kolay şey ama seriyi izlerken birkaç kez düşünmedim değil. Bir insan ne kadar şeyi engelleyip ne kadarına yön verebilir ki? Cevap çok zor ama bir o kadar da kolay. Herkesin, kendisinin bulması gerektiği bir soru. Tacchan da işte bu soruları kendisi bulmak zorunda. Engelleyemeyeceği şeyler gelip onu bulduğunda çok geçmeden sorunun cevabını da bulmuş odu işte. Bu cevaplardan en basit olanı da kimse bu dünyada zamanı durdurabilecek bir güce sahip değil. Çoğumuz bazen bunu isteriz ama hiçbirimiz sahip değiliz tıpkı Tacchan gibi, ve olacakları önceden görmek gibi.. Tacchan hiç beklemediği bir anda hayatının kırılma noktasında takılı kalır ve o anı durdurmak ya da başa almak istese de bu kez kenara çekilmek zorundadır. O muhteşem abinin yapması tek gereken şey, o beceriksiz, uçarı, alaycı ve yeteneksiz rolünü bir kenara bırakıp kendini, daha doğrusu gerçek Tacchan'ı ortaya çıkarmaktır. Tacchan belki de bu en zorlu yola girme kararını en çok Minami sayesinde göze almıştır ama orda, bu yolun sonunda Tacchan'ı güzel bir dünya beklemekte, hayatının en büyük rakibi de orda bu sona gelmesi için onu sabırla izlemektedir. Tacchan için en büyük rakibi kardeşi Kacchan'dan başkası değildir. Rakiplerin en güçlüsü olsa da Tacchan onu yenmeyi göze alır. Aslında istediği yenmek değildir, Kacchan'ın tüm hayatı boyunca istediği hayalini gerçekleştirmektedir ama Tacchan'ın bilmediği bir şey vardır. Kacchan hiçbir zaman kendi hayalleri için koşmamıştır, Koshien'e gitmek bile Kacchan'ın kendi hayali değildir. Tacchan için artık rol yapmayı bırakma zamanı gelmiştir. Hayat onun için en büyük sahne olsa da perdenin arkasına geçme zamanıdır artık ve Tacchan burda da kendini kabul ettirme yoluna girmiştir. Başlarda kimsenin kabullenmeyeceği bir şey olsa da, zamanla bu herkes için en güzel seyirlik olur çünkü Tacchan savaşçı ruhunu en güzel şekliyle bize sunmaya başlamıştır. Savaşçı ruhuna sahip olmak yeterli değildir elbet, bir savaşçı olmak için birçok yoldan geçmek, birçok yenilgiyi tatmak, birçok derse çalışmak ve kendini geliştirmek gerekmektedir. Tacchan da bunları en güzel en azimli şekliyle yapmaya koyulmuştur çünkü o rakibini herkesten daha çok seven kişidir. Minami de onu bu savaşında yalnız bırakmayacaktır elbet. İşte lise hayatının ve beyzbolunun en güzel dönemine geçişi başlamıştır artık, öyle bir an başlamıştır ki ekran karşısından ayrılmayı düşünmeyin asla. Sizi bilmem ama ben öyleydim, o 101 bölümün her anını en keyifli şekliyle izleyenlerdendim. İzledikçe de izleyesim geldi ve Tacchan gibi bir karakteri bırakıp da günlük yaşamına dönmek istemedi bu gönül. Fakat her güzel şeyin sonu gibi Touch da bir yerde durmalıydı, o da bunu yaptı zaten. En güzel yerinde, en güzel şekliyle durdu ve ben uzun zamandır izlemediğim animelerimin ne güzel bir dünya olduğunu bu güzel isim sayesinde bir kez daha anladım. İyi ki de Touch ile tanışmışım ve Tacchan gibi bir karakteri iyi ki de anime geçmişime yerleştirmişim.

Cross Game'ciler konu ne kadar aşina geliyor değil mi? Tabii bu kez kardeş rollerinin cinsiyeti değişik. Cross Game'de abla ile kız kardeş izlemiştik, bundaysa abi ve erkek kardeş, hatta bir ikiz ile karşı karşıyayız. Amacım ikisini karşılaştırmak değil, zira iki yapım aynı tema gibi gözükse de çok farklı özelliklere sahip ama ben gibi beyzbol maçı, yani beyzbol temasının öne çıktığı bir yapım izleme heveslisiyseniz Touch sizin için biçilmiş kaftan, hatta bir adım önde. Tabii ki sadece maç odaklı değil, daha fazlasına sahip. Antremanların eğlencesi, karakterlerin dünyası, her spor serisinin olmazsa olmazı o dostlukların an be an pekişmesi, tüm bunların yanında gelen o 'Koç' odaklı hikayesi ile size daha da keyifli dakikalar vermesiyle Touch gerçek anlamda eğlenceli bir seyirlik. Mangakası ikinci bir hikayeyi yerleştirmiş bu seriye, 'Koç' deyip geçiyormuşum gibi düşünmeyin sakın çünkü sizi ikinci bir 'abi-kardeş' hikayesine götürüyor. İkisi de çok farklı belki, ya da tam tersine çok benzer belki ama bu hikaye de en az Tacchan - Kacchan hikayesi kadar sizi kendine çekiyor, bir abi-kardeş hikayesinin derinliğinde boğuyor. Tarihleri farklı ama mekanları aynı, isimleri değişik ama yaşanılanları yakın olan iç içe geçmiş iki 'abi-kardeş' hikayesinin en güzel sunumlarından biri Touch. İki hikayenin en güzel şekliyle harmanlandığı hatta. Bir abi-kardeş hikayesinin güzelliğine yakalanmışken bir diğeriyle sizi hapsediveriyor üstad. Sonra da ikisinin birbirine kelepçeleyip sizi olduğunuz yere zımbalıyor.

Touch eksiklere sahip bir yapım değil mi? Hayır, aksine bazı eksiklikleri olan nice yapımlardan birisi belki ama yılına göre en başarılı olanlardan. Çizimleri yanında OSTlarının güzelliğiyle beni tam on ikiden vuranlardan biri. Karakterlerin güzelliği de cabası. Karakterleri yanında, ana hikaye ile gelen yan hikayeler, daha doğrusu dramlar ve komedisi ile bu uzun soluklu seri sizi bir an bile olsun sıkılmaya itmiyor. Aksine en eğlenceli anları size bırakıyor ve bunu en güzel şekliyle yapıyor. Eee ben şimdi böylesi bir yapımı nasıl bir kenara iteyim, hatta Squ gelsin de bunu favorilerine almasın mı?

Hele de şu güzel müziklerinden sonra. ;)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • İleti 20
  • Oluşturma
  • Son yanıt

En Çok Yazanlar

  • Squaw

    9

  • Fingolfin

    6

  • dcmbr

    2

  • CasvalDeikun

    2

Yazın ve resimler, senin de dediğin gibi, tıpkı cross game e benziyor. Karakterlerde öyle. Ama aslında cross game touch'a benziyor demek daha doğru olur gibi.

Şimdi ben izlemek istiyorum ama merak ettiğim, yazıda göremedim, bunda tsundere var mı? Cross game i çok beğenmiştim tsundereye rağmen ama bunda da var mı? :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Öncelikle inceleme yazın için teşekkürler, ellerine sağlık. Cross game serisini şu an izlemekteyim, yarıladım seriyi. Cross game tartışma başlığı burası olmadığı için pek burada tartışmak istemiyorum ama benim de sorunum Tsundere bu serideki.(cross game) Aoba karakteri sinir bozucu, bazen seyir zevkini kaçırabiliyor. Tabii Kou ile atışmaları bazen eğlenceli olabiliyor fakat devamlı ters bir karakteri izlemek sinir bozucu olabiliyor. Ablalarına hiç çekmemiş. Küçük kardeşi de farklı kendisinden. Ailenin tek tersi Aoba heralde :D

Touch bir ara izlemeyi planlıyordum, aynı mangakadan çıkma olduğunu da biliyorum iki serinin. Benim listem epey bir kalabalık. Uzun serileri de eskisi gibi izleyesim gelmiyor. O yüzden ne zaman sıra gelir de izlerim kestirmek zor. Cross Game izledikten sonra da biraz üzerinden geçmesi lazım tekrar bir beyzbol serisi izlemem için.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@Kudo Shin'ichi ve @painscream

Kesinlikle, çıkış yıllarından anladığımız üzere Cross Game Touch'a benziyor ama çoğu izler ben ya da sizler gibi eminim ki önce Cross Game izlemiştir. Girişimin ve gidişatımın nedeni tamamen bundan kaynaklı. :D

Aynı elden çıkma ama karakterlerin dünyası ve olayların gidişatı açısından benim asım kesinlikle Touch. Dediğiniz gibi Tsundere tiplemeleri en uyuz olduğum karakter tarzı ki allahtan Touch serisinde böyle bir karakter yok. Daha doğrusu var ama yan karakter, hatta ana karakterin belalısı diyelim. Ana karakter kızımız Minami tsunderelikten çok uzak, hatta çoğu erkeğin kız arkadaş olarak sahip olmak isteyeceği bir karakter. Kimi zaman anaç, kimi zaman hatalarını söyleyip düzeltmene yardımcı olan, kimi zaman da en zorlu anlarda ikizilerimizin en büyük destekçisi olan. Kısacası bu mangakanın karakter dünyası konusunda zirve yaptığı seri bence Touch. Touch sevince hemen ardından H2'yi de izlemiştim ama benim beğeni sıralamam; Touch, Cross Game ve H2. Hatta her konuda sıralamam diyebiliriz.

Bir de, Clannad izlerler Sunohara karakteri gibi biri de var. Bu mangakanın mizah anlayışına bayılıyorum asıl ben, seride komedi unsurları çok güzeldi. Espriler belki çok basitti ama kesinlikle zeki bir karakterin yapabileceği türde laf sokmalardı. :D Bölüm sayısı da böyle bir seri için çok gereksiz diye düşünmemi sağlamıştı ama bu seride ciddi anlamda bir gelişim ve Koshien'e gitme süreci işlenmiş. O nedenle 101 bölüm tam yerinde olmuş, ha bence finali de fazlasıyla iyi, doyurucu ve keyif verici. Ekran karşısından hoş bir gülümsemeyle ayrılıyorsunuz.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Oh oh güzel havadisler verdin bana. Yahu cross game deki bir de ana karakterdi, halimiz yamandı yani. Touch'daki inşAllah oldukça az görünüyordur. :D

Sunohara'da sevdiğim bir karakterdi onun gibi biri olması iyi bir haber.

Ben de başlığı olmadığı için cross ile ilgili çok konuşmak istemiyorum ama şunu söyleyeyim cross game insan hayatını ve ilişkilerini anlatmakta, irdelemekte baya başarılıydı ve hatta bu spordan daha ön plandaydı. Yazından bunda da aynı düzenin olduğunu anlayabiliyorum. Direkt spor içerikli animeleri de severim ama bu anlatım tarzı da oldukça güzel.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

squaw yine kelimenin tam manasıyla bir şaheserden diğer bir şaheser yazı çıkarmışsınız. elinize sağlık. diyecek tek kelime yok üstüne.

ikinci opening şarkısı da benim favorimdi, bu kadar olur! oturup ezberlemiştim hatta.. kuchibiiru anata no shatsu ni oshiatete! :006::011:

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@Kudo Shin'ichi

Touch'daki de baya görünüyor ama sonuçta ana karakter değil. :D

Sunohara'yı ben de çok severim. Beni az güldürmemişti. :) Bence bu mankaga insan ilişkilerini isleme konusunda uzman. Üç eserinde de bunu çok güzel işlemiş ama bölüm sayisindan mı kaynaklı bilmiyorum Touch tam bir karakter denizi. Mangaka hepsine içeriği bozmayacak şekilde yer vermmiş ve daldan dala atlama hissi vermeden hepsini güzelce işlemiş.

@dcmbr

Teşekkürler, beğendiysen ne mutlu bana. :)

Bir de seri içinde sıkça kulağımıza çalınan ve "My girl.... My girl..." diye her giriş yaptiginda usanmadan sıkıldımadan dinlediğim bu şarkısına da hayranim ama onu bulamadim bir türlü. :(

Seri her anıyla muhtesemdi ki bir üstad annenin kahve içtiği bir sahneye aynı anda nasıl hem bir gulumseme hissi hem de bir ağlama hissi yerlestirebilir ki?

Tacchan Koshien için son maçında ecel terleri dökerken hiç sevmedigi halde, annesinin Tacchan hislerini anlamak için Tacchan'ın favori kahvesinden içtiği sahne.

Bu sahneyi çok sevmiştim. :)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Sonunda beklenilen tanıtım gelmiş ve beni daha fazla heveslendirdi.

:) Zaten sadece bakma amaçlı izlediğim 5 bölüm sonunda hevesim aldı ve gitti. Gerçi, seri sonunda büyük ihtimalle "Minami Hayranları" diye bir grup falan oluştururuz eğer mahsuru yoksa. :D

Bu arada, aranılan şarkıyı buldum sanırım:

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@esaklan987

Ta kendisi canım. Çok ama çok teşekkür ederim, bitanesin sen. Her zamanki gibi ablacığının imdadına yetişiverdin. <3 Bu şarkı Tacchan ve Minami sahneleriyle özdeşleşmişti diyebilirim. Belki de bu nedenle bu şarkıyı ayrı bir seviyorum.

Kesinlikle o grubu açmalısın. Hatta iki grup gerekecek bence; Minami Hayranları ve Tacchan Hayranları. Allahım bir çift bu kadar mı çok yakışır birbirine. :D Minami izledikten sonra Mangaka keşke kız karakterlerinin özelliklerini bozmasaymış dedim hep çünkü H2 ana karakterini de sevemedim hiç. Şu karakter sanırım bu üstadın anime tarihindeki en itici dişi ana karakter tarzı. :/ Bu kızı izlerken, ''Minami nerdesin sen?'' diye hayıflandım hep. :P

http://myanimelist.net/character/13142/Hikari_Amamiya/pictures

Bir de, bu mangakada aşırı bir köpek sevgisi var bence. Touch'daki Punch da komedi unsurlarının etkili elemanlarından biriydi. :D Hele de o Tacchan ile olan atışmalarına bitiyordum.

Tipini yerim senin :)

http://myanimelist.net/character/49359/Punch

Ay yazımı gözden geçirdim de ne çok yanlış yazım varmış, neyse düzeltmiş oldum. Bir de, tüm karakterlerin olduğu bir resim de ekledim. :)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

@esaklan987

Ta kendisi canım. Çok ama çok teşekkür ederim, bitanesin sen. Her zamanki gibi ablacığının imdadına yetişiverdin. <3 Bu şarkı Tacchan ve Minami sahneleriyle özdeşleşmişti diyebilirim. Belki de bu nedenle bu şarkıyı ayrı bir seviyorum.

Kesinlikle o grubu açmalısın. Hatta iki grup gerekecek bence; Minami Hayranları ve Tacchan Hayranları. Allahım bir çift bu kadar mı çok yakışır birbirine. :D Minami izledikten sonra Mangaka keşke kız karakterlerinin özelliklerini bozmasaymış dedim hep çünkü H2 ana karakterini de sevemedim hiç. Şu karakter sanırım bu üstadın anime tarihindeki en itici dişi ana karakter tarzı. :/ Bu kızı izlerken, ''Minami nerdesin sen?'' diye hayıflandım hep. :P

http://myanimelist.net/character/13142/Hikari_Amamiya/pictures

Bir de, bu mangakada aşırı bir köpek sevgisi var bence. Touch'daki Punch da komedi unsurlarının etkili elemanlarından biriydi. :D Hele de o Tacchan ile olan atışmalarına bitiyordum.

Tipini yerim senin :)

http://myanimelist.net/character/49359/Punch

Ay yazımı gözden geçirdim de ne çok yanlış yazım varmış, neyse düzeltmiş oldum. Bir de, tüm karakterlerin olduğu bir resim de ekledim. :)

Evet, onu ben de öyle düşünmüştüm. Dediğim gibi pek fazla izleyemedim ya da neler oluyor bilmiyorum cidden. Ancak duyduğum kadarıyla sadece o sahneler içerisinde çalıyordu. (İlk olarak yanlış hatırlamıyorsam, sanırım Minami ile Tacchan daha ikinci bölümde havuza gidiyorlardı ve orada çalıyordu. Öyle bir şey oluyordu sanırım, pek net hatırlamıyorum ve biraz uzun zaman oldu. Ve ne güzel, sadece onlara özel gibi bir durumu varsa, ayrı bir sevindirici.

:))

Ve sana tamamen katılıyorum abla, Mitsuru Adachi tamamen bir usta. Yani, adamın tek sevmediğim yönü hep aynı şeyleri çizip durması. Hep aynı karakterleri çizip duruyor. Elbette genel olarak mangaka olan neredeyse tüm kişiler aynı karakter desenini kullanır (yani kişinin çizimine göre) ama, Mitsuru Adachi çok fazla abartıyor bazen. Hani hep aynı karakterler var ve sanki farklı bir anlatım var. Bazen "karakterler farklı mı?" diye düşünüyorum. :D Bu eksinin yanında, bence enfes işler çıkartıyor. Ben Cross Game, Rough ve H2 serilerinin mangalarını okudum ve cidden hepsini ayrı bir sevdim. Ama maalesef seninle çeliştiğimiz bir konu var ve o konu H2 konusu. Dediğim gibi kesinlikle ama kesinlikle o serinin mangasına bakılmasını düşünüyorum. Eğer bu mesajı okuyan diğer kişiler ya da sadece animesini izlemiş diğer kişiler lütfen mangasına baksın. H2 çok farklı, cidden ama çok farklı. Hani animesi ne sundu? Ben onu anlamıyorum. Biraz uç bir örnek olacak ama, Berserk serisinin sadece animesini izlemiş ve mangasını okumamış gibi düşünün kendinizi. Elbette bu kadar abartılı bir oran yok ama, yine de bir oran var. H2 mangası ciddi anlamda benim için bir şaheser doğrusu. O yüzden zaten sürekli diyorum. Lütfen ama lütfen mangası okuyun o serinin.

Ve abla, ben de Hikari'yi hiç sevmem zaten, Aoba'yı bile daha fazla seviyorum. Ama H2 benim için Hikari değil, benim için sırf Haruka yeter H2 sevmem için. Minami sonrası, Mitsuri Adachi yapımlarında en sevdiğim karakter benim Haruka. Sen Haruka'yı unuttun sanırım? :D Nasıl sevilmesin o karakter.

Ve evet, her mangaka bir şey seviyor ve Mitsuri Adachi sanırım aşırı derece köpek seviyor. Aynı şekilde, Tacchan olmadan olur mu? O grubu ya ben açarım ya da artık siz açarsınız, öyle karakter nasıl bulunsun? Cidden çok özel bir karakter, daha 5 bölüm ile bu kadar konuşturuyor beni. :D

İkinci olarak, büyük ihtimalle Touch serisinin yine benim için çok özel bir yeri olacak. Hani sadece o bakma bile direkt olarak şu izlenimi oluşturuyor: "40 yılda bir gelen ve hiçbir şekilde unutulmayan ve hiçbir şekilde normal şartlar altında rastlayamacağın, çok özel ve her gün tecrübe edemeyeceğin, çok nadir gelen ve sana unutulmaz bir tecrübe yaşatan serilerden biri".

Ve mangaka, ciddi anlamda insan ilişkilerini çok tuhaf yansıtıyor. Nasıl derler? Sanırım adam uzmanlaşmış, küçük çocukların yer aldığı serileri bile çok olgun bir dil sergileyerek anlatıyor. İnsan ilişkilerine çok hakim ve nasıl ya da nereden vuracağını çok iyi biliyor. Ve karakterleri, hiçbir şekilde nefret edilmeyecek şekilde ayarlıyor.

Örnek olarak Touch üzerinden gidelim başlık gereği. İlk olarak ilerleyen kısımlar içerisinde neler oluyor bilmiyorum, sadece gördüğüm 5 bölüm üzerinden söylediğim durumu anlatmaya çalışacağım. Abla ilk olarak sen zaten benim söylemek istediğim noktalara mükemmel değinmişsin. Benim yazacaklarım çok fazla benzer senin yazdıklarına ama ben seriyi bitirmedim ve belki serinin çok uzun olmasından dolayı bakmak için tereddüt eden arkadaşlara fikir verebilir diye düşünüyorum. (Eğer hiçbir şekilde izlemediler ve izlemeyi düşünüp, sadece uzunluğundan dolayı korkuyorlarsa.)

İlk olarak mesela bazı baylar bir karakteri sever ve bazı bayanlar o karakteri sevmez ya da bazı bayanlar o karakteri sever ve baylar sevmez. Bu durum genellikle, ya fan toplama amaçlı hitap eden serilerde olur ya da başka bir şey. Bu cinsiyete göre değişir ya da tercihlere göre veya kişiliklere göre. Mesela Minami, sırf baylar ya da bayanlar yönünden sevilecek bir karakter değil. Hani ne bay ya da ne bayan baksın Minami karakterine, hiçbir şekilde nefret edilmiyor ve Minami karakteri çok önemli bir karakter ve hiçbir şekilde eksik bir noktası falan yok. Hani yan karakter olarak atılmış bir karakter değil. Gören bay ya da bayan olsun hiçbir şekilde nefret etmez; aksine onu överek "hanım hanımcık" bir kız der. Çünkü cidden öyle, hani onu izlerken insanın yüzünde bir tebessüm oluşuyor. Çok tatlı, çok şeker ve hanım hanımcık bir karakter. Ya da Tacchan, aynı şey yine Tacchan için geçerli. Yerli yerince konuşması, yaptığı yerinde espriler. Hani böyle "Yuh be! Ne odunsun, denilir mi o laf?!" gibi şeyler söylettirmiyor; aksine karşı tarafa hakaret etse bile karşı tarafın savunulması gerekilen yerde Tacchan savunulup "hadi biraz daha!" diye insanı söylettiriyor. Ki Tacchan çünkü çok zeki, belki izlenilen ya da okunulan seriler içerisinde "en fazla empati kurulabilecek" karakterler listesinde ilk sıralar içerisinde bile yer alabilir. Çünkü bazı karakterler ya da başka durumlar gibi değil ve yaptığı hareketler çok mantıklı. İnsanı irrite ettirmiyor kısacası. Öte yandan, Tacchan ve Minami ilişkisini birleştirerek mangaka tam olarak kör noktadan vuruyor ve çok daha fazla merak ettiriyor: "Acaba ne olacak bunların ilişkisi?" diye.

Bununla kaldı mı? Hayır, bir de ek olarak Kacchan gibi bir faktör var. Normal şartlar altında, Kacchan gibi tiplere bela okunur. Ancak Kacchan, cidden hiçbir şekilde bir şey söylemenize olanak sağlamayacak bir karakter. Hani insanı gıcık etmiyor ya da rahatsız etmiyor. Çok böyle mülayim, kendi halinde ve çok olgun bir çocuk yaşına göre ve bu sefer "Ulan, ben bu çocuğa ne desem?" diye kalıp hiçbir şekilde işleri toparlamanız mümkün olmuyor.

Belki çok böyle klişe bir yapı gibi geliyor ama öyle değil. Touch serisinin karakterleri ya da bazı akışları klişe bir yapı olmaktan çok fazla çıkartıyor. Üstüne üstlük, usta işi OST kullanımı (o müziklerin kalitesini biliyorsunuz) ya da daha bu eskilerin samimi havası girdiği zaman cidden hiçbir şekilde akıldan kolay kolay silinmeyecek; aksine hiçbir şekilde unutulmayacak bir şaheser çıkartıyor.

Baylar ve bayanların adeta nasıl kullanıldığına örnek gibi. Yani ne bayları irrite eden; ne de bayanları irrite eden bir durum var. Ve karakterlerin ya da olayların nasıl güzel olduğuna ya da nasıl olgun bir şekilde yazıldığına değinilmesine bile gerek yok. Sıfır fan servis ile ve enfes akış, karakterler ile ve hiçbir şekilde kimseyi -cinsiyet ayrımı olmaksızın- irrite etmeyecek olan karakterler ile ve uzun akışı ile sanırım çok nadir tecrübe edilebilecek bir seri olduğunu fazlasıyla gösteriyor.

Yani çok fazla uzattım ve kısacası benim gördüklerim böyle. Ki mangaka, diğer yapımlarında -okuduğum yapımlarında- yine çok zeki bir akış üzerinden gidiyor. Onlara yine kesinlikle bakılması tavsiye olunur. Ve Touch, cidden inanılmaz bir deneyim olacak sanırım. Daha 5 bölüm için bu kadar konuşuyorsam, seri bitimi tarif edemeyeceğim bir sevgim olacak anlaşılan. :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Tanıtıma gelebilecek en güzel yorumlardan birinin eklemişsin, ben sana daha ne diyeyim ki? Bir şey diyemem zaten canım, o incelemene o güzel sözlerine ve bu güzel yoruma ne kadar teşekkür etsem az çünkü bu üç karakter için bana söylenecek bir söz bırakmamışsın. Mangaka dediğin gibi karakter betimelemesinde en zeki gördüğüm kişilerden biri. Hiçbir karakteriyle izleyicisine rahatsız edecek bir izlenim vermiyor. Ufacık bir spoiler olacak belki ama başlarda ben gibi Koç'a sinir olanlar olmuştur eminim ama onun da arka plandan gelen hikayesini izlerken ve onun yalnızlığında sizde kaybolduğunuzda işte o her zaman bizim kurtarıcımız şey var ya, 'empati'... Onu yapmaya başlıyorsunuz ve o başka yapımlarda size ana avrat düz gittirecek olan Koç'a bile aşırı bir sempati besliyor, ona bile kızamıyorsunuz.

Rakipler diyebiliriz mesela... Rakipleri ve kötü karakterleri sevdiğim seriler arasında gözüm kapalı olarak bir LoGH bir de Kenshin adını lanse edebilirim ama bir spor serisinde rakiplerine bile aşık olduğum isim olayından bahsedilse Touch ezbere verebileceğim bir isim. Hatta Kacchan'ın en yakın dostu, yakalayıcısı olan karakterimizin bile yeri geldiğinde Tacchan'a karşı olan çıkışları sizi hiçbir şekilde rahatsız etmiyor, öyle masum öyle inandırıcı ki ağladığı bir sahnede beni bile kalbimden vurdu. Rakip diyorduk, mesela genelde spor serilerinde rakiplerimiz kasıntı tiplerdir Slam Dunk'ın rakibi gibi, adını unuttum ki çoğu kız ona hayrandır mesela. Bense nefret ederim o tipten. Ama Touch'daki rakibimiz bile saygıyının dibine vuran birisi. Kacchan'ın da Tacchan'ın da yeteneklerini gözardı etmiyor, aksine onların yetenekleri için kendini bu spora adıyor ve kendini geliştirip 'tek rakip' olarak o bilbordlara yazdırmak istiyor, elbette onun da amacı Koshien ama Koshien yanında Kacchan ve Tacchan. Diğer yandan, Sunohara karakterli rakip. Sunohara nasıl o şapşallıklarıyla bizi itmekten ziyade kendine çekiyorsa bu rakip de aynen öyle. Minami'ye karşı olan zaafına bile kızamıyorsunuz ki Minami'ye karşı kimin zaafı yok ki?! :D Neyse yahu, daha fazla karakter analizine girersem ister istemez spoiler verecekmiş gibi hissediyorum. Kısacası ben bu konuya aşık oldum belki ama karakterleriyle kendisine vurulduğumu kabul etmem lazım. Zira, senin de değindiğin gibi bu mangakanın konu gidişatı ve karakterleri aynı çizgide ilerlemekte, bunu sonuna kadar kabul ediyorum, bazen gerçekten de fazlasıyla abartıyor. ;)

Sence Haruka'ya bir lafım olur mu? :D Bir de, ''Haruka Hayranları'' isimli bir grup lazım bize. Onun o sakarlıklarının şekerliliğini kim es geçebilir ki. <3 Ya ayrıca H2'nin mangasını kesin okuyacağım merak etme canım sen, onu da planıma almak istiyorum. Umarım en kısa zamanda okurum. Rough mangasını da istiyorum kesinlikle, bir ara okuyabilmek dileğiyle...

Doğrusu 5 bölümde böyle kaynatıyorsan seriyi izlemeye devam ettiğinde neler olacak çok merak ediyorum. Hatta meraktan ziyade sabırsızlıkla bekliyorum, izlediğinde bol boooooool kaynatabilmek umuduyla. ;)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • 1 yıl sonra...

Touch'ı ve H2'yi izledim. Manga tarafına bulaşmadım. Öncelikle izlemeyenler için Squaw'ın daha önce söylediği konuyu netleştireyim. Bu animede tsundere yok. Rahat edebilirsiniz. Aoba gibi bir illet ile kıyaslanmaz bile. Yuuka oldukça normal sayılır.

Bu mangakanın çizimleri konusunda esaklan'a katılıyorum. Aşırı abartıyor mangaka belki de kolaya kaçıyor. Neyse çok da önemli değil.

Bu mangakanın eserleri pek çok açıdan birbirine benziyor konusu, karakterler, bazı olaylar vb. ama konu ilerledikçe böyle hissetmiyorsunuz çünkü her şey yerli yerince ve özgün denecek bir çerçevede ilerliyor. Anlatım akıcı genel olarak. Bazı önemsiz noktaların uzatıldığı oluyor ve mantıksız şekilde, söylenmesi gereken şeylerin söylenmemesi, mantıksız tepkilerin verilmesi de oluyor ama görmezden gelinebilir.

Animenin ilk 27'i bölümü benim için izlemesi stresliydi. Çok sinir oluyordum bazı noktalara. Kaççan öldükten sonra anime daha güzel oldu bence ki 3. bölümden sonra Kaççan'ın öleceğini anlamıştım. Hatta bu mangayı ben yazmış olsaydım aynısını yapardım. Ama kaççan'dan nefret falan etmiyordum gerçekten iyi bir çocuktu ama besbelli ki ana karakter Taççan'dı. Ben ana karakterci olduğumdan kazuya'nın olması çok sinir bozucuydu ki buna asıl neden olan etrafındaki insanların saçma laflarıydı. Hele yabancılar belli ölçüde anlaşılabilir ama ana-babası(ama çift olarak çok harikalar) bile Tatsuya'yı tam anlamıyorlardı. Neyseki muhteşem bir kız olan Minami vardı. Ama aralarındaki olayları netleştirmemeleri ve susmaları sinirdi. Üzülür diye yapmamaları da çok daha kötü bir şey. Kazuya'nın ölmesinin bir faydası da buydu. Öldükten sonra Tatsuya'yı sürekli Kazuya'nın bir yedeği gibi görmeler ve bunu dillendirmeler yapılır diye korktum ama neyseki mangaka böyle bir saçmalığı yapmadı. Ha Kazuya hayatta kalsaydı bile animenin sonu değişmezdi ama bir sürü saçmalıklar, gereksiz uzatmalar ve döngüler görme gibi sıkıntılar yaşayabilirdik.

Tatsuya'nın iyi bir ağabey olduğuna katılıyorum ama içinde bulundukları durumun önemli bir etmeni de Tatsuya'nın kendine karşı dürüst olmaması ve olaylardan çabuk kaçmasıydı. Kazuya da her şeyin farkında ama en azından kendine karşı dürüst ve o açıdan Taççan'dan daha önde. Şöyle bir şey var; bu çocukların yaşları düşünülürse çoğu saçmalıkları hoş görülebilir çünkü daha çocuk bunlar. Bu hikâye üniversitede geçseydi bu yaptıkları aynı olsaydı hiç izlemezdim. Ama burada belli ölçüde normal karşılayabiliyorum.

Bu arada Koutarou'ya ilk başlardaki Tatsuya'ya tavrı açısından aşırı sinir oldum, hiç anlaşabilir bir şey değildi. Minami'nin dediği gibi "Kaççan wa Kaççan, Taççan wa Taççan."

Zaten Tatsuya'nın Kazuya'nın yerini almak gibi bir şeyi yok ki. Yani çok tek taraflıydı. Yahu ulan sen Kazuya'yı kardeşinden hem de "ikiz" kardeşinden daha çok mu sevdiğini, önemsediğini, anladığını sanıyorsun? Yürü git!

Bu arada Minami'nin Tatsuya'dan ikinci tokat yediği kısımda Tatsuya çok haklıydı tepkisinde. Minami baya saçmalamıştı. Bildiği halde duyarsızlık yaptı.

Tatsuya-Minami ilişkisi de çok bariz ortada olmasın,a hatta yüzde yüz anlaşılacak şekilde bir birlerine aşık olduklarını belli etmelerine rağmen çok havada kaldı. Tatsuya'nın kendine karşı dürüst olmaması bunun en büyük etkeni tabii. Neyse bunu da yaşlarına bağlayıp bahane üretmiş olalım hadi.

Gelelim koç meselesine, aynen Taççan'ın dediği gibi kudaran bir mesele yüzünden alakası olmayan kişilere zarar verme olayıydı. Yaşadığı olay çok zor ama intikamı kudaran çünkü yaptığının, ona acı çektirenlere doğrudan bir zararı bile yok. Ama zaten bizimkilere bir şey olmayacağı çok belliydi.

Bu arada sizin aksinize ben H2'yi ve karakterlerini baya sevdim hatta Touch'ın 27. bölümüne kadar H2 benim için daha öndeydi. Hikari aşk üçgeni veya dörtgeni yüzünden biraz sinir davranıyor gibi geliyor ama çoğunluk Minami'nin aynısı zaten. Haruka da harika ama.

Ama iki anime arasında karara varamam çünkü H2'nin animesi yarım olduğundan her şeyi bilmiyorum. Cross Game'i ise tsundere laneti yüzünden bu sıralamanın dibine rahatlıkla koyabilirim.

Touch ile ilgili yazmak istediğim, anlatmak istediğim daha çok şey vardı ama aklıma gelmiyor ne oldukları. Neyse belki muhabbet açıldıkça anımsarım.

Puan vereyim bari 9/10

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Öncelikle H2 konusundan gireceğim ama spoiler olur mu bilmiyorum, ben yine de spoiler tagiyle açıklayacağım çünkü ileride aşk durumları biraz can sıkıcı bir hale dönüşebiliyor. Mangasına göre konuşuyorum, yazacaklarım da manga spoiler içerir;

Karakterler arası aşk üçgeni giderek daha da belirginleşiyor, hatta Hikaru'nun gel-gitleri H2'yi bir ara çekilmez bir konuya taşıyor. Ana karakter kız fazlasıyla itici bir hale dönüşüyor. Hatta ondaki durumlar daha da belirsiz kalıyor. Yani Hiro hala iki kıza karşı olan hisleri arasında sıkışıp kalmış durumda noktalanıyor havasında.

Yani Hikari bazı özellikleri dışında kesinlikle Minami değil çünkü Minami onun kadar bencil olmadı asla. Haruka sevimlidir ama, ona lafım yok. ;) Anime daha konuya giriş aşamasında, onu belirteyim. Zira Adachi'nin mangalarında/animelerinde sporun en çok öne çıktığı yapımı da H2'dir. H2'de o yukarıdaki spoiler içersindeki bahsettiğim durumlar olmasaydı, onu da Touch kadar sevebilirdim belki ama mangasını okuduktan sonra benim gözümde Cross Game'in tsunderesine rağmen bile o seriden aşağıdadır. H2'deki karakterlerin beyzbolu bırakma nedenleri olan kısımlar şahaneydi yalnız, onu kabul ediyorum. Çok gülmüştüm ve beklemediğim bir şeydi. :D Artı olarak, H2'nin giriş bölümlerini de severim, hele de Hiro'nun repliği, ''Gençliğimi yakıyorum.'' tarzında bir şey geveliyordu yanlış hatırlamıyorsam. Ardından nelerin çıkacağını merak ettiriyordu baya. Bu arada, H2 endingi şiddetle tavsiye edilir. ;) Cross Game'deki tsundere Adachi'nin farklı bir karakter deneme isteğiyle alakalı diye düşünüyorum çünkü her zaman dediğim gibi Adachi karakterleri kendi içersinde klişedir ama diğer spor serileriyle karşılaştırıldığında orjinal karakterler bulabilirsiniz. :)

Gelelim Touch konusuna. Aslında Kacchan gerçekten sinir olunabilecek bir karakter ama olayın kahramanının Tacchan olacağı gün gibi aşikardı zaten ve ben onu gözüme kestirdiğimden Kacchan'a çok takılmadım. Yan karakterler de dolu dolu olunca keyfimi pek bir şey olumsuz yönde etkileyemedi. Hele de o şapşal Nishimura varken. :D

Genelde aşık çiftlerin durumları çoğu spor serisinde havada kalmıyor mu ki zaten. (Major hariç :D)

Son olarak, mangada son kısım bir chapter daha ileride. Dileyen olursa spoiler verebilirim. :P Ben Adachi'nin en çok bu yönünü severim aslında, yani karakterlerini illa ki Koshien'den şampiyonlukla döndürme hevesinde olmamış hiç. Bu bana biraz daha samimi his veriyor. Bu ara, tam da Adachi rüzgarından gidiyordum, Nine mangasını okuyordum. :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Benim H2 ile ilgili kanaatim sadece animeden edindiğim, 41 bölümün verebildiği, kadarıyla sınırlı olduğundan bu ayrışmamızı normal karşılıyorum. İzleyebildiğim kadarıyla benim tahammül-metremin ölçümüne göre normal sınırları içindeydi. Yine dediğim gibi mangayı okumadığımdan daha ileri şekilde bir fikir belirtemem.

Ama Hikari bir yana Haruka oldukça ideal bir kız benim açımdan. :) Ama yine izlediğim kısma binâen böyle söylüyorum. Bir başka mesele de H2'nin ana karakteri özellikler bakımından oldukça iyiydi bence. Ben Taççan'dan daha önde görüyorum pek çok açıdan.

Bu arada evet senin dediğin cümleyi Haruka'ya söylüyordu. Aklıma gelmişken şunu da söyleyeyim. Bir sahnede Hiro ve Haruka yemek yerlerken, Haruka "yazı mı baharı mı daha çok seviyorsun" diye soruyordu. Hikari'yi yazın göz kamaştırıcı ışıklarıyla ve kendisini de bahar olarak metaforlaştırarak. Ve Hiro'nun direkt saniye beklemeden yaz demesi çok sinir bozucu bulmuştum. Ulan mangaka demiştim orada. :D Tabii Hiro'nun sorunun niyetiyle ilgili haberi yoktu ama sonra koşien deyince Haruka biraz rahatlıyordu. Biraz spoilerlı oldu ama yüz yıllık anime!

Neyse Touch'ın başlığında diğerlerini yazmak sorun olur falan. Olmazsa, animeleri karşılıklı konuşmak daha güzel oluyor aslında.

Touch'a döneyim. Kaççan sinir bozucu olmasının nedeni Taççan'ın var olması. Ben de sinir oluyordum ama Kaççan kötü biri olmadığından bu his devam etmiyordu. Nişimura komik ama Minami'ya ısrarla asılması beni rahatsız etmişti. :011:

Spoiler'a aldığın kısım için şunu söyleyebilirim. Genel animeleri düşünürsek haklısın ama bu mangakanın çalışmaları biraz farklı oluyor. O yüzden beklentiye girebiliyorum hele ki daha animenin başında yüzde yüz belli ettiler. Hatırlarsın o sahneleri, birden fazlaydı hatta.

Bu arada Major'un ana karakter kızı da çok harikadır. Tam waifuluk. Tabii Minami kadar değil ama yine de çok iyi. :)

Son olarak ben okumak isterim bahsettiğin spoilerı. Bir sakınca görmüyorum açıkcası.

NOT: Şunu eklemeyi unuttum. Spor animelerinde ana karakterin ve takımının sürekli yenilmesi, başarısız olması gibi durumları hiç sevmiyorum. Bence gerçekçilikle alakası bile yok.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

H2'nin karakter özellikleri iyiydi, ona lafım yok ama dediğim olaylardan dolayı ben o seride sadece kadınlarda Haruka, erkeklerde de Hideo'yu severim. Hiro'yu kararsızlıklarından dolayı sevemedim pek, o yüzden benim gözümde Tacchan'ı geçemez asla. Orda öyle Haruka gibi bir karakter varken ikilemde kalması çok mantıksız geldi bana. Ha onun yanında, Haruka ve Minami'nin aynı yapımda olduğu bir şey istersen Nine oku derim. :P Yalnız esaklan'in dediğinden dolayı arka arkaya Adachi yapımlarını tüketmemek lazım. Hatta kendisi de bunun farkında, Katsu! mangasında bu klişeliklerine gönderme yaptığı kısmı şuraya bırakalım hemen. :D

[bimgx=250]https://s25.postimg.org/id9e7jw1r/image.jpg[/bimgx]

Aslında beğendiğim kısımları H2 okurken almayı unutmuşum, genelde animelerde görüntü aldığım gibi mangalarda da sayfaları alıyorum. Arada açıp bakarım bazen. H2'nin de çok eğlenceli sahneleri vardı. Hatta Hiro'nun ''Koshien rüzgarı'' ve battery için olan ''Karı-koca'' terimine dair süper göndermeleri vardı ama almayı unutmuşum. :( Bu arada H2 anlamını mangada şöyle açıklamışlar, belki bilmek istersin diye düşünüp eklemek istedim; H2 = Hideo and Hiro ''the 2 heroes - Two Heroes'' (Hiro + Hideo).

H2 başlığı olmayınca onu da burda andık, fena mı işte. :P

Neyse, Touch diyorduk. Nishimara bence izlemesi keyifliydi. Onun Minami deliliğinden dolayı düştüğü şapşallıklar animeye eğlence katan kısımlardan biriydi. Hatta Tacchan'la olan telefon macerasını unutmayalım. :biyik gulme:

Ben Tacchan & Minami durumunun havada asılı kaldığını düşünmüyorum hiç. Animede var mıydı hatırlayamadım ama en başından beri iki karakterin de hisleri konusundaki kararlılıkları bile bunun aksini düşünmemizi engelliyordu ki mangasından aldığım kısımları ekleyeyim hemen. :)

Read_Touch_Manga_Online_Free_154.jpg

Read_Touch_Manga_Online_Free_155.jpg

Read_Touch_Manga_Online_Free_156.jpg

Read_Touch_Manga_Online_Free_157.jpg

Spor serilerindeki başlardaki yenilgiler ya da sonlardaki yenilgiler, benim pek sorun ettiğim bir şey değil ama her takımın da gidip Koshien'den zaferle dönmediği gerçeğini unutmamak lazım ki bunu işleyen mangaka nadirdir. Bu konuda benim okuduklarım/izlediklerim arasında sadece Adachi bunu yapıyor (Touch'la alakalı bir final değil bahsettiğim). Bu da bir gerçekçilik bence. Başlarda karakterlerin güçlenmesini göstermek adına yapılan yenilgilere hepimiz aşinayız ama finalde bize verilen yenilgileri nadir görürüz, bu da olası durumlardan biri. Benim için de gerçekçi görünüyor.

Gelelim Touch manga spoilerına, hatırladığım kadarıyla yazacağım. Araya animede gösterilen kısımlardan da sıkıştırma ihtimalim var. :D

Tacchan sınavları için çalışmaya başlıyor. Battery ikilisi okul dışında her gün kütüphaneye de ders çalışmaya gidiyor artık. Yine kütüphaneye gittikleri sıradan bir günde sırasıyla tüm karakterlerimizle yol üzerinde karşılaşıyorlar ve Koshien sonrası kim ne yapıyor bize gösteriyor mangaka. Yuka ile karşılaşıyorlar ve hala Tacchan peşinde tabi, gözlüklü de onun. Harada'yı piyango kuyruğunda görüyorlar, o konuda şansını deniyor çünkü parayı kazanırsa liseden mezun olduktan sonra dünyayı dolaşmak istiyormuş. Nitta pro olmayayı bırakıyor çünkü aile şirketinin başına geçme planı yapıyor. Bu arada, Tacchan'a omuzu için doktoru sakatlığından sonra beyzbolu 1 yıl içersinde zaten mecburen bırakması gerektiğini söylemiş. Belki de H2'deki ile aynı doktordur. :P Nitta, ileride (üni kastediyor sanırım) beyzbol sahasında yine karşılaşmayı umduğunu söylüyor ama Tacchan yorulduğu için bıraktığından, tekrar geriye dönmeye niyeti olmadığından bahsediyor. Koç (animede göstermişler miydi unuttum bu kısmı) hastaneden çıkarken gösteriyorlar, hemşire Minami & Tacchan'ın onun durumu hakkında bilgi almak istediği için aradığından bahsediyor koça. Koç da gayet sağlıklı görünüyor.

Ve ''The End''

Read_Touch_Manga_Online_Free_178.jpg

Son olarak, siz hiç okul kulüplerinden birinin tapınakta yaz kampına girdiğini gördünüz mü? Adachi ise görmeniz mümkün. :D Bunu ilk H2'de görmüştüm, Nine'da da görmek nasip oldu.

[bimgx=250]https://s25.postimg.org/ut641apdr/image.jpg[/bimgx]

NOT:

Shimizu (Major) de aşktır. :kanlp:

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

H2'nin anlamını merak ediyordum ben daha çok Hiro, Hikari olarak düşünmüştüm ama öylesi daha iyiymiş. Haruka dışarıda kalırdı yoksa. :D

Touch'ın sonu fena değilmiş. Şampiyonluğu kazanmışlar sonuçta. :011:

Gelelim sürekli yenilgi meselesine. Bunu Touch için söylememiştim. Genel spor serileri içindi. Ve şimdiye kadar izlediğim neredeyse tüm serilerde hep önemli noktalarda yenilip, başarısız olmalar gördüm. Başarı ve başarısızlık kaçınılmaz iki seçenek. Ben de diyorum ki birazda başarı görelim. Yenilgi gerçekçilik oluşturmuyor. Genelde animelerde hangi noktalar tam olarak gerçekçi oluyor ki de bir tek yenilgi konusuna dikkat ediyorlar. Adaçi'nin mangalarında bu çok sıkıntı olmuyor çünkü zaten en yetenekli oyuncu ana karakterimiz oluyor genelde. :D

Bu arada dediğiniz gibi ben H2 ve Touch'ı ard arda izledim. Belki de yapmamalıydım. :D

Tapınak olayını ben gördüm sanırım. Yani en azından o merdivenleri antreman alanı olarak kullandıklarını sıkça gördüm.

Minami-Tatsuya'nın o resimde paylaştığın sahnesi taa animenin sonunda diyordu. En son bölüme kadar ilişkileri kesin hale gelmedi. Hislerinde kararlıydılar ama ikisi de "seni seviyorum veya aşığım" dışında her şeyi belli ettse de bir türlü koibito olmadılar tam olarak. O yüzden havada kaldı demiştim.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Bu H2'nin türkçe altyazıları var mı? Yoksa eng. mi izlediniz?

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Ben ingilizce izledim. Türkçe altyazı var mı bakmadım. Pek sanmıyorum olduğunu. Belki çoktan nette aramışsındır, mesajının üzerinden baya geçmiş. :)

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

H2 mangasında ilerleyen bölümlerde tapınakta kalıyorlar, Nine'da da aynı şekildeydi. :D

@crow

H2'nin çevirisi yok maalesef.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Forum Kuralları'mızı okudunuz mı?