Jump to content
  • Kayıt Ol

Tüketici İzleyici Tipi


Akuma_Blade

Önerilen İletiler

Beni giderek daha fazla rahatsız eden bir konu olduğundan bu konuda haddim olmayarak 1-2 kelam edeyim dedim.

Şimdi konuya nasıl girizgah yapmalı bilmiyorum. Elitist gibi gözükmek olmasın, yıl 2001 iken, yani o sıralar bu ülkede Anime izleyen aşağı yukarı herkes birbirini ya tanıyor yada birbiri üzerine fikir yürütebiliyor iken, belki hatırlayanlar olacaktır, Anime/Manga haberlerini takip edebileceğimiz kaynak, İnternet'e kaliteli sürümlerle yüklenmiş tracker'ler yada klasik değerde yapımların muhakkak altyazılı şekilde yüklenmiş olması gibi bir durum yoktu. Çoğu kişi zaten ADSL sahibi olmadığından Animenfo'dan bir şekilde haberini aldığı yapımları üniversitelerdeki arkadaşlarına soruyor, onlar kendi hızlı bağlantılarıyla indiriyor, alanlar takas yoluyla diğer arkadaşlarına yolluyor, böylece karşılıklı bir paylaşım ortamı doğuyordu. Bu paylaşım ortamı aynı zamanda insanları ellerindeki kısıtlı sayıdaki Anime'yi özümsemeye ve kadrini bilmeye koşullandırıyordu. AGT forumu kapanip da bir dolu Anime muhabbeti yapılan site, forum ve blog açıldıktan, Tr. altyazısı olan Anime sayısı adeta patlama yaptığından ve genel olarak da ADSL bağlantı artık standart hale geldiği için arşiv sahibi olmayanlar bile direkt izleme sitesinden o Anime'yi internete yüklendikten saniyeler sonra izleyebilmeye başladıkları için gözlerimizin önünde adeta yeni bir jenerasyon doğdu. Niyetim elbette o jenerasyonu yargılamak değil. Öte yandan her karşılaşmamda daha çok dikkatimi çeken birşey var ki o da, insanlar artık izle geç noktasına gelmişler artık. Bir anime'nin remake'i çekilecek olmasının haberi bile insanlarda normal şartlar altında -eğer ki henüz izlememişlerse- o Anime'nin önceki adaptasyonunu yada Manga'sını okumaya yöneltmek yerine doğrudan o yeni Anime'ye izlemeye kanalize ediyor. Uzun seriler konuşma konusu olduğunda "bunların hangi bölümlerini atlasam sorun olmaz?" sorusu kaçınılmaz şekilde soruluyor (Recap bölümleri istisna tutarak konuşuyorum, sanki arkadaşlar o serinin fiiler'inin da artısıyla eksisiyle o serinin bir bütününü oluşturduğunun farkında değilmiş gibi)

Dahası yeni serisi yada remake'i yapılan serileri izleyenler eskisini dahi izlemeden o serileri izlememiş olanlara doğrudan yenisini önerip tavsiye ediyorlar, ki bu katlamalı bir tektipleşmeyi de beraberinde getiriyor. İnsanlar artık yönetmeninin, senaristinin yada Mangaka'sının işlerine değil doğrudan MAL yada Anidb puanına bakıyor, "arkadaşımın arkadaşının arkadaşının arkadaşı, arkadaşından şöyle duymuş" şeklinde ifadeler bile internette sayfalar dolusu yazılan makalelerden daha çok ciddiye alınıyor. Yeri ne kadar özel olursa olsun, insanlara bir seriyi izlemeleri için yönlendirici olabilecek bir tavsiye yazısı/tanıtımı yaptığınızda sırf Türkçe altyazısı yok diye izlemeyeceklerini farkedebiliyorsunuz.

Velev ki izlediği serilerden birşeyler edinmeye karar vermiş olsunlar, figürdür, cüzdandır, strap'tır şudur budur, artık her neyse, gibip HLJ, 1999, Amiami gibi zaten direkt üreticisinden temin eden satıcı sitelerdense Facebook'daki ne idüğü belirsiz Anime dükkanlarından yada Aliexpress'den satın aldıklarını görüyorsunuz. Hayır, ortada bir arz var, talep de var, ama talep sahibi o kadar tembel ki, o kadar tüketme odaklı bakıyor ki, aldığı yerin orijinal olup olmadığını bile önemsemiyor.

Benzer şekilde fi tarihinde bile Blu Ray'i çıkmış bir Anime olsa bile önerdiğiniz kişinin mesajından satır aralarından onun bunu 240p kalite (?!) ile stream sitelerin birisinden izlediğini görüp üzülebiliyorsunuz. Anime'leri stream sitelerden öğrenip takip eden, tartışma ve izlenimlerini bile o siteler üzerinden yapan izleyici tipi zaten bu yazının kapsama alanının da dışında, apayrı bir konu.

Elbette bunun kaçınılmaz şekilde, sadece bir zamanlar elimizde olmayan imkanlara sahip olan bir jenerasyonun bu imkanları kullanmayı tam bilmemesinden yada insanların artık genel manada Anime izlemeye özel anlamda yer ayırmak yerine bunu bir "zaman geçirme aracı olarak görmesinden" değil de, sosyal medyanın payından, yeni uyarlamalarının bazılarının eskiye nazaran daha yüksek bütçeli uyarlamalar olmasından, sektörün giderek artan hızla mainstream'e kaymasından, yada Anime trendlerinin ve hikaye anlatıcılığının bir 15 yıl öncesine göre çok farklı şekillerde algılanmaya başlamasının payından da söz etmemiz gerekir ama özetlemeye çalıştığım üzere, Anime'lerin bir archievement aracından farksız hale gelmesi, hatırlanıp algıları değiştirecek izlenimler yaratmak yerine izlenip geçilecek çerezler haline gelmesinden genel bir rahatsızlık duyuyorum. Hal böyleyken arkadaş ortamında, yada bir convention'a gittiğinizde anime muhabbeti yaptığınızda konu kaçınılmaz şekilde dönüp dolaşıp 4-5 anime'ye sarabiliyor, yada sizin için çok özel yer arzu eden bir seriden bahsettiğinizde insanların anlamsız bakışları yada sırf yazılmış olmak için yazıldığı izlenimi veren mesajları ile karşılaşabiliyorsunuz. Tek başıma mıyım onu da bilmiyorum ama paylaşmak istedim. Zaman ayırıp okuduğunuz için de ayrıca teşekkürler.

not: Aslında daha uzun yazmak isterdim ama dünden beri 10-15 bilemedin 20 dakikada bir kesilen elektrikler yüzünden daha fazlasını yazmaya vicdanım elvermedi. Umarım

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

  • İleti 6
  • Oluşturma
  • Son yanıt

En Çok Yazanlar

  • gundamaster

    1

  • Akuma_Blade

    1

  • aysöken

    1

  • calieran

    1

En Çok Yazanlar

gundamaster

İnsanlara bir tane elma verirsin kıymet eder yemeye kıyamazlar, 1 kg verirsin umursamadan tüketirler bu da öyle bir durum. Ne zaman ki elde etme bu kadar kolaylaştı seçimler de bu yönde değişti.

Ben anime izlemeye başladığım dönemlerde animeyi bulmam çok zordu. Bir arkadaşımdan istemiştim ilk izleyeceğim şeyi hatta internetim bile yoktu. Sen dahil bir çok arkadaşla da anime takası yapmışlığım, karşılık olmadan da arşive eklemişliğim de var. Kadıköy'de bir dükkandan da bulup ordan alıyordum öğrenci harçlığımdan birkaç bir şey kenara ayırarak. Dolayısıyla benim için kıymetliydi aldığım o seriler.

Zaman değiştikçe bir çok şey de değişiyor. Zaten tüketim toplumuyuz kimse aksini iddaa edemez. Hoş bir durum değil elbette ama yapılacak bence en iyi şey takılmayıp boşver demek yoksa insanın sabrını zorlayan o kadar yorum var ki...

Konuyu genele taşıdım bu arada, daha uygun burası.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Fiiler ne zaman serinin bir parçası oluyor? Hakkıyla yapılınca. One Piece'in bütün bölümleri uzatmalara oynuyormuş gibi, Naruto'nun fiilerinin zaten neyini izleyeceksin, Bleach'in falan. Zaten fiiler yapan başka ne var? Dragon Ball'da adam tek bir bölüm ıkınarak saçlarını uzatıyor. Tabii bunu sorma gayeleri başka, kısa sürede daha çok bölüm izleyebilmek.

Bu konuda biraz geniş olmak lazım. Ben kitap okurken okuduklarımı edebiyat yapmış mı yapmamış mı diye ayırmam. Tat versin yeter. Benim Adım Kırmızı ile Afrikalı Leo'yu okurken bir yerden sonra eee artık senin de edebiyatının da diye sövmeye başlamıştım. Ne yapayım edebiyatı tat vermedikten sonra. Animeler de böyle. İnsanlar aradığı zevki bulamadıktan sonra eskilerin animelerini, kült animelerini ne yapsın. Buradaki durum sanat filmlerinin estetik olmaktan ziyade konusuz olması gibi bir şey. Konusuz flimler ikiye ayrılır, sanat ve yetişkin içerikli. Söz konusu adı bilinmeyeni arayıp bulmaksa o insanlar her zaman azınlıkta. Her alanda.

Şu an artan kitle sezon animelerini yalayıp yutmakla o kadar meşgul ki geriye dönük olamıyorlar. Çünkü Facebook'ta ortam böyle dönüyor. O ortamın parçası olmak bunu gerektiriyor. Her şeyi izlemeseler de, okumasalar da hepsi hakkında bir fikir sahibiler. Ve bir kere bir şeye başladılar mı önemli olan zevk almak olmuyor, 1 bölümden aldığı zevki izlediği diğer 5-6 bölümde de sürdürebiliyorlar. Beklemenin de izlemek ve okumak kadar heyecanlı olduğunu unuttuğumuz bir çağdayız. Altyazı sitelerine gir, millet internetten indirdiği fimlerin eleştirmeni olup arşivçiliğini yapıyor. Her şey bu kadar ucuz işte. İzlersin, okursun bir nebze anlarım, biz de bu sınıfa giriyoruz ama arşiv yapmak nedir? Adam arşivlik olduğunu düşünürse yüksek kalite indiriyor, düşünmezse düşük kalite.

Ben de anime izleyeceğim zaman en iyi kalitede izleyebilmek isterim. Önemli olan izlemek değil sonuçta, zevk almak. O zevki en iyi şekilde yaşamak. O yüzden internet sitelerinden zorunda kalmadıkça izlemişliğim yok.

İnsanlar kendini frenleyemiyor. Bitmiş bir mangaya, animeye başladı mı bir gecede bitiriyorlar. Ama popüler olan her zaman o dönemde çıkandır, gidip de 50 yıl öncesinin bir işinin ortalıkta cirit attığını göremeyiz. Bu gayet doğal. Her şeyde olan budur.

Fransız fimlerinden tiksinirim yani, önyargılı yaklaşmam ama eninde sonunda beni şaşırtmazlar. Bir filmden örnek vereyim :D

Filmin başında adamı bayıltıp parkta organını çalıyorlar. Ondan sonra adam karısı anlamasın diye karısıyla yakınlaşmıyor tabii. Ne yapyıor? Gidiyor mektebe, işini orada hallediyor. 2-3 hafta sonra organ yetmezliğinden öleceksin adamın düşündüğne bak.

Ama bir tane de film sevdim, harbi sevdim, aklımda yer etti. Imdb'ye girdim baktım, filmin puanı aha, afişi bile yok, en ufak resim yok. İnsan delleniyor o zaman. Kaçış Planı filminde bir araba sahnesi var, araba kendi etrafında bayağı bir dönüyor, o sahne tüm sanat fimlerine bedel yani. Aklımda o kadar yer etmiş. Ama tabii olmaz, konusuz olmazsa sanat filmi olmuyor ne yazık ki. Yalnıza bir tek yönetmenin bilebileceğini konulara değiniyor olacak, sonra bir bunlar eleştirileri yazılarından öğreneceğiz, sonra da bir halt olmuş olacağız.

Hayat bu, kimse sen değil. Sen de onlar değilsin. Maymun, fil boyamış gibi tabloların milyon dolarlar ettiği bir çağdayız.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Anime sektörü baya bir büyüdü. Bu sorunun sadece bizim insanımızda değil, dünya genelinde böyle olduğunu düşünüyorum. Her yıl yüzlerce seri çıkıyor. Ve her sezon bazıları dışında birçok seri birbirini tekrar ediyormuş gibi hissettiriyor. Yenileri geldikçe; çizim, grafik, seslendirme, animasyon efectleri vs vs; çok fazla kaliteli yapılmaya başlandı. Ancak konu, senaryo, işleniş, oldukça zayıfladı. http://animecalendar.net/ şuraya bakarmısınız yılda 4 defa bu liste yenileniyor.

“Helal-haram ver Allah'ım, kulun doymaz yer Allah'ım” sözündeki gibi çılgınca tüketiyoruz. Gelecekte günümüz serileri aricağımızı bile düşünüyorum. Şuan anime dünyası zirvede. ama ilerisi için böyle söylemek zor. Orjinal hikayeler Japon mangakalardan değilde Kore ve Çine kaymaya başladı. Yinede göreceğiz gelecek nelere gebe....

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Eskiden izlediğim bir şeyi sonuna kadar götüren biriydim. Sıkılsam da, sinir olsam da sonuna kadar götüreceğim mantığı vardı. Sıkıldığım serileri yavaş da olsa ilerletiyordum. Ama bir yerden sonra sıkıldığım ve ilgi çekici gelmeyen serileri izleyemez oldum. Bölümü açıp yarısına gelmeden kapatıyordum. Sonuç olarak bütün serilerin hitap etmemesi normaldi. Hem, hoşuma gitmediyse ona harcayacağım vakitte belki çok daha fazla zevk alacağım başka bir seriyi izleyebilirdim. Daha sonraları hoşuma gitmeyenleri bırakmaya başladım. Kötü seriler değillerdi fakat merak ettirmiyordu, sıkıyordu.

Bir sezonda 40-45 arası seri oluyor. Yılda 150 seri çıkıyor desek yanlış olmaz. Okul, iş dersek bunların hepsine vakit ayırmak çok zor. Hem bunları takip edip hem de eskilere dönmek yine zor. Güncellerden belli bir kısmını takip etseniz de gözden kaçan olabiliyor. Ben genel anlamda güncel takip edemeyen bir insanım. O yüzden eskilerden, yenilerden karışık bir şekilde ilerleyip dengede tutmaya çalışıyorum. Sadece eski veya sadece yeni seriler de olmuyor.

Konusunu okuduğum ve bu bana hitap etmez dediğim şeylerden kötü şeyler çıktığı da oldu, hiç beklemediğim bir şeyi beğendiğim de. Puanlar bu kısımda o yüzden biraz önem kazanıyor. Kimse vaktini bilinmeyen bir şey için harcamak istemiyor. Bakıyor listeden, çoğu kişi tarafıdan 8 ve 9 olarak oylanmış. O zaman vakit ayırmaya değer olarak görüyor. Buna yanlış diyemeyiz. Ama yeni şeyler keşfetmenin önünü kapatıyor. Olabildiğince puana bakmadan ilerlemeye çalışıyorum şahsen. Fakat, listemdeki kişilerin kaç puan verdikleri arada ilgimi çekiyor. Hiç puana bakmadan ilerlemek hedefim ama hep gerçekleştiremiyorum. MAL puanlarından bahsedersem, rastgele gezerken bir seri denk geliyor. Konusunu okuyorum, eh belki güzeldir diyorum. Fakat puanına baktığımda 5.65 misal. İster istemez şöyle diyorum: " O zaman uzak durayım." Belki bana hitap edecek ama insan yine de bir vakit ayırmaya değer mi diye kendisine soruyor. Elbet denemeden bilemeyiz, genel olarak da şans vermeye çalışıyorum fakat bu ön yargıyı genel olarak yıkmak gerek.

Kısacası, ulaşabileceğimiz çok fazla seri var ve sınırlı vaktimiz var genel olarak. Eskiden indirmek zordu, kaynak bulmak zordu. Ne olsa zorlayarak da olsa izliyorduk. Şimdi ulaşmak daha kolay fakat bu sefer de seçiciliğimiz arttı.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Öncelikle Filler konusunda kesinlikle katılmıyorum, onu belirterek başlıyayım bende. Açıkçası ben şimdiye kadar kimsenin "Claymore'un hangi bölümleri filler, onları atlıyayım" veya "Fsn'ın hangi bölümleri orjinalde yok, oraları geçeyim" tarzı birşey söylediğini duymadım, görmedim. Bu tür seriler aynı söylediğin gibi "Filleri animenin bir parçası haline getirdiğinden" birisi çıkıpta şu bölümler fillerdi diyene kadar zaten farkında bile olmuyorsun. Ama aysöken'in söylediği gibi saçını uzatmak hakkında 20 dakika filler, millet savaşırken ev hanımları neler yapıyor diye saçma sapan filleri vs izlemeye zorlamakta saçmalık. Bu tür serilerin filler kalitesi belli olduğundan zaten atlanması en doğrusu, ben tam tersi izleyeni saçma buluyorum açıkçası, yada daha doğrusu "çok" boş vakti var olarak görüyorum diyelim.

Anime mevzusuna gelince, Bu konuda da biraz fazla abartıyorsunuz gibi geliyor bana. Artık "anime izlemek" denilen mevzu çok daha fazla popüler oldu, eskisi gibi 15-20 kişinin bildiği gizli bir hobi değil. Tabiki bununla birlikte herkesin aynı özeni göstermesini, bu hobiye aynı değer vermesini bekleyemezsin. Benim birçok tanıdığım film izler gibi arada bir anime izliyor geçiyor, adam neden kassın eski serileri izliyeyim, yapımcılarını falan öğreneyim şu serilere değer vereyim falan filan diye? Yada biz film izlerken bu duyarlılığı gösteriyor muyuz tüm filmlere?

Bununda haricinde artık insanlarda çok fazla boş vakit yok ve hobi çok. Dota, lol, wow vs gibi oyunları artık üç aşağı beş yukarı her genç en azından bir ara oynamış oluyor. Yine animeydi filmdi yabancı diziydi sosyal hayatıydı derken hobilerine ayırabileceği vakit 4-5e bölünüyor. Animeye kalan bu kısa süreyi de çocuk haliyle eski, konuşmak için özenle birini arayacağı ve sadece bitidikten sonra 2-3 mesaj yazabileceği bir seri yerine her hafta bölüm bölüm konuşabileceği, sosyal medyada geçen muhabbetlere ayak uydurabileceği şekilde seçiyor. Dediğim gibi aslında buda bir önceki paragraf ile bağlantılı, Herkes için bu hobinin değeri farklı. Kimi izle geç yapıyor, kimi arkadaşlarıyla geçen muhabbete ayak uydurmaya çalışıyor, kimi günde 1-2 bölüm izleyerek kafasını dağıtıyor, kimi de tutku seviyesine gelmiş bir şekilde ayda 10-15 seri atıyor. Herkesden aynı şeyi beklemek bence fazla ütopik. En mantıklısı kimin ne yaptığına bakmadan, kendi kafa yapını & zevklerini paylaşan bir ortam bulup bu hobi hakkındaki muhabbetleri orada çevirmek.

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Ben bunu biraz muhabbetsizliğe bağlıyorum. Başka sebepler de var zaten yukarıda değinilmiş. Eskiden diye cümleye başlamak da rahatsızlık veriyor, eskimişiz. :P Neyse eskiden forumlarda özellikle manga başlıklarında muhabbetler dönerdi, her yeni bölümde herkes kendi teorilerini ve bölümle alakalı düşüncelerini paylaşırdı, sonraki bölümlerde ne olacak falan onlar konuşulurdu hep. Sayfalarca muhabbeti görenler ne varmış bu mangada ben de bakayım diye hiç tavsiyeye bile gerek kalmadan dalardı mangaya. Tabi eskiden forumlarda takılanlar iş, güç, çoluk çocuk derken kayıplara karıştı, kalanlar da eski tatlarından uzak. Yeni gelenler ise ya noob olarak karşılanıyor, ya da geldikleri gibi zaten tükenmiş olan muhabbete ortak olamıyorlar. Ve çoğunun da Türkçe olmazsa izlemem durumu var. Böyle olunca da herkes tükettiğiyle kalıyor, herkesin tuttuğu kendine desek de en azından az biraz muhabbet edilse forum ortamında bu durum can sıkıcı boyutlarda olmaz. Ya da bir yerlerde muhabbet ediliyor da ben mi bilmiyorum, benim gördüğüm milletin iki seri izledikten sonra çevirisini yapayım ya da fansub içinde bulunayım istemesi (hatun falan mı düşürüyorlar acaba, nedir bunun sebebi çok merak ediyorum, söz meclisten dışarı tabi), ya da bu forumda gördüğüm tek aksiyon o.

Sayfalar dolusu muhabbeti görüp okudum iki günde yetiştim, insan bi haber verir manganın hasını okuyormuşsunuz vs diyen tiplerdense, bu manga çok uzunmuş, çizimleri de güzel değil okumam ben bunu diyen tipler çıkıyor insanın karşısına (One Piece'i kastetmedim, direk Berserk :P), öyle olunca da tüketicilik ön plana çıkıyor ve kısa, görsel yönden iyi, ama hikaye bazında çöp olarak nitelendirebileceğim serilere kayıyor millet. Zaten anime yapımcıları da bunun farkında ve en fazla para kazanabilecekleri yapımlara yatırım yapıyorlar.

Yahu onu bunu geçtim, Final Fantasy 7'nin ps4 için yeniden yapımı çıkacak, en az 3 yılı var gerçi, eski oyun 10 üzerinden 9 puan alır mesela, ama şu devirde oynanmaz o oyun, yenilere oynatamazsın. Yeni gelecek oyuna da en fazla 7 puan veriyorum ben, daha yüksek puan alabilmesinin imkanı yok (ben malımı biliyorum). Ama ona rağmen hangisini tercih edersin deseler çoğunluk göz göre göre yeniyi seçecektir. Tüketici toplumu olmak bunu gerektirir. :D

Yorum bağlantısı
Hemen paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Forum Kuralları'mızı okudunuz mı?