Bakayalo 18 Ekim 2016 Share 18 Ekim 2016 "Kelimeler engin bir deniz. Denizi geçme imkânına sahip olmayan bizler, kıyıda öylece duruyoruz, birilerine iletmek istediğimiz hisleri -kelimeleri- kalbimizin derinlerine hapsederek. Sözlük, işte o denizi geçiren bir gemi." Büyük bir yayınevinin emekliliği yaklaşan sözlük bölümü baş editörü Kôhê Araki, beraber birçok sözlük hazırladığı yaşlı Eski Japonca hocası Tomosuke Matsumoto ile planladıkları "Büyük Geçit" başlıklı sözlüğün edisyonunu emanet edebileceği bir halef arayışındadır. Bu işin altından kalkabilecek bir genç bulmak için yeri göğü arayan Araki'nin yolu, tuhaf bir rastlantı sonucu, kafayı kelimelerle bozmuş pazarlama bölümü çaylağı Mitsuya Majime'ye çıkar... Şion Miura'nın 2013'te sinemaya uyarlanan romanından. İki ilginç ek bilgi: Roman, CLASSY adlı bir moda dergisinde 2009-2011 arasında tefrika edilmiş. Yazarın adı o yerine wo ile yazılıyor, bu gerçek adıysa avangart merakı olan bir anne babanın çocuğu. Majime'nin, hassasiyet eksikliği sebebiyle yaptığı büyük bir gaf sonucunda "büyük dikkat ve hassasiyet isteyen" sözlük edisyonu işine uygun bulunması, buna giden yolun da gerçek hayatta asla gerçekleşmeyecek bir diyalog ile açılması haricinde harika bir ilk bölümdü. Daha gerçekçi olmasını isterdim ama yeterince gerçekçi de diyebilirim, buna da şükür. Yetişkinlerin hiç de fantastik olmayan dünyasını anlatan anime bulmakta epey zorlanıyoruz zaten, ilaç gibi geldi bana. Hayır yani liselilerin sopa eksikliğinden ileri gelen dertlerini izlemekten de şikâyetçi değilim, onları da seviyorum ama keşke anime âleminin %99'unu işgal etmeseler ¬_¬ Neyse... Fune o Amu'nun ilk bölüm itibariyle dingin bir tonu var. Arada hafif bunaltı, arada hafif espri, arada küçük bir omake komedi, ama genel olarak dinginlik. Müzikler de buna katkıda bulunuyor. Açılış ve kapanış şarkıları ileride daha çok dram ve komedi göreceğimizi hissettiriyor, ama konu bunların abartılmasına müsait değil, abartılmayacağını sanıyorum. Anime, Fuji TV'nin noitaminA kuşağında yayımlanıyor. Bu kuşakta yayımlanan animeleri genel olarak özenli işler olmalarıyla, ucuza da aceleye de getirilmemeleriyle biliriz. Bu da ümitli olmak için bir gerekçe. Animenin adı motamot "gemi örmek" anlamına geliyor. "Örmek" anlamındaki "amu" fiilinin ikinci anlamı "derlemek". "Derleyici" demek olan editörün yaptığı "edisyon" işinin Japoncası olan "henşû"nun ilk kanjisi de "amu"nun kanjisi. Animenin ve filmin İngilizce orijinal ismi olan "The Great Passage", Matsumoto Hoca ile çıkarılacak olan sözlüğün adı. Japoncası "daitokai", motamot "büyük deniz geçişi" anlamına geliyor. Deniz geçişi derken, denizi geçme işi yani. Büyük olan da deniz değil, geçiş. Bu en rahat Arapçaya tercüme edilirdi ama "mürur-u kebîr-u'l-bahr" desem doğru olup olmayacağını bilecek kadar Osmanlıcam yok maalesef >_> Yorum yazdım duygusal izlenim yazmadım, hemen eksiği tamamlayayım: İçimde sözlük hazırlama isteği uyandıran bir ilk bölüm oldu Şimdilik bu kadarla kesip sözü diğer izleyenlere bırakıyorum. İkinci bölümde görüşmek dileğiyle Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
loykad 18 Ekim 2016 Share 18 Ekim 2016 Ay ben açacaktım unuttum açmayı iyi mi? Neyse senin açman daha iyi oldu İzleyince güzelce bu mesajı düzenlerim, benden sonra yazan olursa daha güzelini yazarım. Daha konusundan ümitlendiren bir yapım zaten, bu animeye de bir yer açıverin Edit: Mesajın üzerinden baya geçti düzenlemeyi bırakıp yeni bir şey yazayım dedim. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
loykad 19 Ekim 2016 Share 19 Ekim 2016 Fune wo Amu tabiri bölüm sonunda çok güzel bir cümlede geçiyordu, aşağı yukarı anlamını çıkarmak isteyenler o cümleyi dikkatle dinlerlerse ne demek istendiğini anlayacaklardır. İşin tesadüfi kısmını bir yana bırakırsak bence güzel bir giriş yaptılar. Bölümün ilk sahnesiyle son sahnesi birbirine eğer bağlanabiliyorsa benim o animeyi gözüm tutuyor zaten. Bölüm ortasında gelen "her sözlüğün bir kişiliği vardır" muhabbeti de çok şirindi, bakalım mavi sözlük hangi sözcüklerle dolduracak içini. Dikkatimi inanılmaz çeken başka bir unsur yönetmenlik oldu. Alışılmışın dışına çıkıp farklı farklı teknikler denediler. Renk paleti de zaten gerçekçiliğe yakın olarak ağırlıklı gri tonlarında gidiyordu. Takım elbiseli abiler, asfalt yollar, renksiz binalar vs bakayalo'nun dediği o "yetişkinlerin sıkıcı iş hayatı" temasına uymuş. Yönetmenlik diyordum, Ping Pong'tan bu yana değişik açılar/teknikler kullanan sakin animelere rastlamamıştım. Örneklendirecek olursam: [bimgx=500] http://puu.sh/rOakG/3e10a2f48f.jpg[/bimgx] Örneğin karakter uzunca bir koridordan yürürken yanından geçtiği elemanların arkasından konuşmaya başladıklarında ekrana böyle kutucuklar halinde gelişi. [bimgx=500] http://puu.sh/rOamO/c1ccba689d.jpg[/bimgx] Diyaloglarda aynı ekrana iki tarafın da yüz ifadelerini sığdırmaya çalışmaları. Ve bu resimde sağ alttaki siyah boşluk da şu görüntüyle devam ediyor: [bimgx=500]http://puu.sh/rOat0/9c4458ad57.jpg[/bimgx] Siyah zeminde giderek küçülen kutucuk ve karakterin yalnız kalışı, o kadar çabanın sonunda çaresizliğini çok iyi temsil ediyor. Bir yapımı izlerken böyle tekniklere ve ne yansıtmak için kullanıldıklarına çok dikkat ediyorum. Bölüm başlarındaki yemek sahnesinde de yan masadaki müşterilerin kalkışı güzel bir sahne geçişi için kullanılmıştı mesela. Güzel bir yönetmenlik var işin özeti. Geri kalanını bakayalo güzelce değerlendirmiş, ben de işin bu tarafından ele alayım dedim Açılış kapanışlar çok dikkatimi çekmedi ama açılışını görsel olarak beğendim. -------- Bir de anlamadığım bir şey var, şu sahnede neden Araki'nin gözleri parladı? [bimgx=500]http://puu.sh/rOazG/d961e7111a.jpg[/bimgx] Yazıyı havadan tutup yerine oturttu arkadaş anladık da, burada tam olarak ne yazıyor? Yandakilerle aynı şey yazıyor ama bu kadar şaşırtıcı ne var tam olarak anlayamadım. (Bu arada bu sahnenin de yönetmenliği muazzamdı, tüm odayı köşeden süzen bir açıyla göstermişler falan of of <3) Edit: Yönetmen Toshimasa Kuroyanagi imiş. Tek başına yönetmenlik koltuğuna oturduğu yapım Sukitte Ii na yo var. Hatırlıyorum bu yapımı izlememin tek nedeni farklı kamera açıları kullanıyor oluşuydu (bilekliğin koptuğu sahne örneğin). Demek ki bu abimizin tarzı buymuş Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
suke 19 Ekim 2016 Share 19 Ekim 2016 İzlemiycektim bunu ama ben de izleyeyim bari. Dilek yeni avatarın güzel olmuş ama korkutucu biraz. Biz seni gerçek insan biliyorduk yoksa A.I. falan mısın? ;____; Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
CloudT 19 Ekim 2016 Share 19 Ekim 2016 Konuyu dün açacaktım ama şehir dışında olunca kaldı. Seriye gelecek olursam eğer harikaydı. Bu tarz serileri çok sevdiğimi bir kez daha anladım. Özellikle kelimelerle oyun oynadıkları sahneler muhteşem. Çok aksiyonvari serileri artık sevmediğimden biraz daha böyle "sıkıcı" olan serileri seviyorum. Sanırım yaşlılık. Beklediğime de değmiş, 2. bölümü de merakla bekliyorum ama hangi gün çıkıyordu unuttum. Seriyle alakalı tek nokta da çevirisi. Yapacak biri varsa dikkatli olsun, şimdiden uyarayım. Sonra sağda solda çemkirirsem kızmayın. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
loykad 19 Ekim 2016 Share 19 Ekim 2016 İzlemiycektim bunu ama ben de izleyeyim bari. Dilek yeni avatarın güzel olmuş ama korkutucu biraz. Biz seni gerçek insan biliyorduk yoksa A.I. falan mısın? ;____; Çok uğraştım ama 100 px idealine ulaştıramadım ya o yüzden minik ve korkutucu olarak kaldı. Amacım biraz korkutucu olmasıydı zaten o cızırdama efektini istiyordum Benim konum boşuna mı senelerdir "Wired" orada Seriyi izle bence seveceksin hazır kursa falan da gidiyorsun can kulağıyla dinle abilerimizi ayaklı sözlük gibiler Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Bakayalo 20 Ekim 2016 Yazar Share 20 Ekim 2016 Bir de anlamadığım bir şey var, şu sahnede neden Araki'nin gözleri parladı?Yazıyı havadan tutup yerine oturttu arkadaş anladık da, burada tam olarak ne yazıyor? Yandakilerle aynı şey yazıyor ama bu kadar şaşırtıcı ne var tam olarak anlayamadım. Yazılarla alakası yok ya. Aradığı adamı sezgileriyle tespit etmek için odayı süzdü, süzdü, bulunca gözleri parladı. Yazıları havada tutup yerine oturtma tarafı artistik sunum, elemanın yaptığı kitabı yerine koymak. Aslında kitap da değil, defter demek daha doğru olsa gerek. Sırtlarında "XX Malî Yılı Bilançosu" yazıyor. So much for the mystery İkinci bölümün televizyonda yayımlanmasına 5 saat kala, animenin ve sözlüğün adıyla ilgili olarak Commie'den bildiriyorum: Fumihiko Ôtsuki'nin "Kelimeler Denizi" (genkai) ve "Büyük Kelimeler Denizi" (daigenkai) adlı sözlüklerinden esinlenilmiş. Herkz'in TQ redaksiyonu haricinde işi olmadığını düşünürsek, yeni bölümün yarın sabaha gelmesi muhtemeldir. Seriyle alakalı tek nokta da çevirisi. Yapacak biri varsa dikkatli olsun, şimdiden uyarayım. Sonra sağda solda çemkirirsem kızmayın. Bunu tek başına güncel çevirmeye kalkışan başına iş alır. "Taş gibi Japoncam var, işim gücüm de yok, girerim de çıkarım da" diyen varsa aramızda para toplayıp çevirtelim ¬_¬ Fansub olarak anca bittikten sonra, ağır bir tempoda ve tanımlanan her kelime için bir danışma kurulu ile istişarede bulunarak çevirebileceğini düşündüğüm iki kişi var. Biri ŞimoSeka'ya niyetlenmişti, işleri kalabalıklaşınca girişemedi bir türlü; bu aralar işleri hafifleyecek gibiymiş, belki ondan vazgeçip buna girmeyi kabul eder. Diğerini biliyorsunuz Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Bakayalo 22 Ekim 2016 Yazar Share 22 Ekim 2016 Büyük olan da deniz değil, geçiş.demiştim, Matsumoto Hoca ikinci bölümün başlarından yapıştırdı: "'Koca denizi geçen' anlamında 'daitokai'" İkinci bölüm elemanın ekiple ve işle tanışmasıyla geçti. Bölüm sonuna kadar yine dingin dingin gittik, son saniye sürprizi dinginliği hoş bir gelişmeyle bozdu. Bu noktadan sonra romans da girecek herhalde işin içine, az da olsa. Bu seferki omake de epey güldürdü beni, bölüm ortasında nefeslenmek için iyi oldu. Müzik kullanımı ve sözsüz sahneler yine harika, ilk bölümde olduğu gibi. Diyaloglardan ve olayların gelişiminden yine ufak tefek rahatsızlığım var, ilk bölümde olduğu gibi. Bölüm sonu gelişmesini de hesaba katarsak, sanırım sonuna kadar bu sürecek. Tablo şöyle görünüyor: vasat senaryo + çok iyi yönetmenlik = iyi dizi Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
loykad 22 Ekim 2016 Share 22 Ekim 2016 Çok iyi yönetmenlik çoğu seriyi resmen kolundan tutup göklere çıkarıyor ya bu sezon buna çok rastlıyoruz. Bölümü 3-4 güne izkeyip yine yönetmenlik detaylarını koymak istiyorum >< Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
tabibitosan 23 Ekim 2016 Share 23 Ekim 2016 İlk bölümü az önce izledim. Güzel olsa da biraz beklentimin altında kaldı. Shouwa Genroku Rakugo Shinjuu seviyesinde bir şeyler bekliyordum ama ilk bölümde öyle olmadı. Karakter tasarımları da SGRS mangakasına aitmiş zaten. Bakayalo'nun da bahsettiği diyalog dışında gayet iyi bir bölümle giriş yapmış oldular. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
cakiphan 5 Kasım 2016 Share 5 Kasım 2016 Artık ilk bölümde yaptıkları geçiş sahnelerini yapmıyor yahu heyecan katıyordu onlar o değilde şu araya fırlayan sözlük muhabbetleri sıkıyor yahu aynı şey udon no kunide de var bölüm sonunda gaogao diye her bölümden 3-5 dakika çalıyor soğutuyor beni tüm motivasyonumu götürüyor seriye karşı Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
CloudT 5 Kasım 2016 Share 5 Kasım 2016 Bu seride olmasının amacı belki kafayı biraz boşaltmak adınadır. Belki de sadece zaman kazanmaktır ama seviyorum. Galiba çocuk anime'lerini izlediğimden garip gelmiyor ve seviyorum. Ek olarak bölüm gayet iyiydi. Kriz kısmını iyi aştılar. Bir de bizim elemanla kızın arası bi' olsa diyeceğim ama ben de göz koydum. İşinin gücünün başında, hem de yemek yapmada çok iyi, güzel de... Bir sürü iyi özelliği var gibi. Bi' çay içsek keşke. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Bakayalo 8 Kasım 2016 Yazar Share 8 Kasım 2016 Krizin sunumu bana fazlasıyla şônen klişelerini andırdığından pek tat alamadım son bölümden. Önceki bölümlerde yönetmenlikle ve müziklerle bir şekilde götürüyorlardı ama bu bölümde bir de şöyle bir saçmalık gördük: 4. bölümün içinde açılış şarkısı Çeviri benden. Ve Nişioka'ya katılıyorum. Oha! Bu ne hacı? OST yaptırmak mı yetişmedi? Animenin konusuyla zerre kadar ilgisi olmayan açılış şarkısını animenin içinde niye dayıyorsun bana? Üstelik açılıştakinden de uzun, 2 dakika. Başlangıçtaki üç beş cümle de harcıâlem, yasak savmak için yazılmış otomatik diyalog. Yani tamam, bu görsel sanat, mesele görüntüyle hikâye anlatmak, istersen hiç diyalog koyma sırf görüntüyle anlat, ama bunun içine diyalog ve müzik koyuyorsan bir zahmet anlamlı olsun! Bu ne? Elemanın büstünün bir görünüp bir kaybolarak ekranda yukarıdan aşağıya doğru aktığı sahne haricinde (ki o da müziğin ritmiyle uyumsuz olduğundan netice itibariyle başarısız bir uygulama) orijinal bir şey de yoktu, yönetmen de burada otomatiğe bağlamış. Bana şunu hatırlattı: Hocanın sesi ve tavrı da gitgide batmaya başladı. Eksantrik bi herif olduğu kıyafetinden belli. Öyleyse niye hiç eksantrik davranmıyor? Öyle değilse niye öyle giydirdiniz adamı? Başta fikir iyi gelmişti, yönetmenlik becerisi de ortada, ama hikâyenin zayıflığı bölümler ilerledikçe beni baymaya başladı, yönetmen de benim gibi bayılmaya başlamış görünüyor... Sonunu görür müyüm bilmiyorum. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
CloudT 13 Kasım 2016 Share 13 Kasım 2016 Gitti yiğit Nishioka. Garibim onca çabalasın sonra gelen uyuz bir müdür yüzünden yollar ayrılsın. Ha bir de ekiptekilere söylemiyor, adamın dibi. Tabii nereye kadar saklayacak ve öğrendiklerinde ne olacak bilemiyorum ama adam sonunda kendisinin de bahsettiği gibi "kendine ait bir yer" bulmuştu ama... Diğer bölümleri merakla bekliyorum. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
cakiphan 6 Aralık 2016 Share 6 Aralık 2016 nasıl yaşlandılar arkadaş 13 yıllık zaman atlaması mı olur be. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Önerilen İletiler
Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın
Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor
Hesap oluştur
Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.
Hesap OluşturGiriş yap
Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.
Giriş Yap