Ne Oynuyoruz?

The Wolf Among Us dedin mi akan sular durur. Fikir çok güzel. Masal karakterlerinin zorunlu olarak da olsa zamanla bu dünyaya adapte olup, tam şehir insanı kıvamında stresli ve entrikalı tiplere bürünmeleri kısmını çok sevmiştim. Çok yeni bi şey olmasa da kendince bi özgünlüğü yine var. Atmosferi desen, seri bitince kendini aratıcak türden zaten. İlk açtığımda save mantığını bilmediğim için (hala bilmiyorum, gram anlamıyorum sistemini) tek açışta tüm bölümü oynamam gerekiyordu. O açıdan ilk zamanlar baya uğraştırmıştı ama uğraştığıma pişman olmadım.

Şu anki halini yadırgamıyorum ama, kategorisine aykırı da olsa, hani oyun daha gelişkin, GTA kıvamında bi şehir genişliğine, oynayış özgürlüğüne sahip olsa gerçekten harika bi şey olurdu. Bu tarz bi hikayenin ortamında saatlerce dolaşıp yeni yeni şeyler keşfetmek isterdim.

Ama olsun, böyle de başımızın üstünde yeri var.

Ben şu sıralar Witcher 2 oynuyorum. İyi oyun, güzel oyun ama Dark Souls II'den sonra pek sürüklemedi. Souls serisini çok özlüyorum.

Save sistemi Autosave'den ibaret, kendin durdurup save alamiyorsun. Oyunun Autosave yerleri var, zaten anliyorsun sağda solda çark dönmeye başlayinca. Loading ekranlari, aşağida yukarida bir şeylerin dönmesi, mekan değiştirme gibi şeyler autosave noktalari. Onun haricindeki yerlerde oyunu kapatirsan en sonki save noktasindan oynuyorsun.

Ben oyunu ne zaman açsam ilk açtığım zamanki hali oluyor. Haliyle hep tek oturuşta bitirmem gerekiyor.

Trine 2

Oyun oynayacak zamanım yok bu aralar pek. Olduğunda da içimden gelmiyor diyebilirim. Trine 2'e girip bir yarım saat ilerleyip çıkıyorum oyun oynamak istersem. Garip bir şekilde oyunlarla aram kesildi resmen.

Trine 2

Oyun oynayacak zamanım yok bu aralar pek. Olduğunda da içimden gelmiyor diyebilirim. Trine 2'e girip bir yarım saat ilerleyip çıkıyorum oyun oynamak istersem. Garip bir şekilde oyunlarla aram kesildi resmen.

Yüklerken tereddüte düşmüştüm. Fakat şimdi Trine 2 gibi oyun arıyorum.

Castlevania: Lords of Shadow 2

İlk oyunun hikayesi kaldığı yerden devam ediyor. Aile içi meselelere daha da odaklı olup günümüz sokaklarında Dracul ile kötülüğe karşı savaşıyoruz.

Bende The Walking Dead'in ilk sezonunu bitirdikten sonra The Wolf Among Us'a başladım. Herkesin kesinlikle oynaması gereken bir oyun. Bu iki oyunu hiçbir şekilde hikaye olarak karşılaştırmam ama oynanış türünü karşılaştırabilirim. Sonuçta iki oyunda aynı şirketten çıktı. Cinayet araştırması bile beni heyecanlandırıyor.

Wolf'un aksiyon sahneleri ve kontrol mekanizması çok iyi. Walking Dead oynarken mouse'im ayarında mı bir sorun var yoksa ayardan mı diye kendime sorduğumda ayarlardan olduğunu öğrenmiştim.

Wolf'un aksiyon sahneleri ve kontrol mekanizması çok iyi. Walking Dead oynarken mouse'im ayarında mı bir sorun var yoksa ayardan mı diye kendime sorduğumda ayarlardan olduğunu öğrenmiştim.

Twd2'de bunu düzeltiyorlar ya, ilk önce ikinci oyunu oynayan biri olarak ilk oyunda acayip zorlandim. Mouse çok hantal geliyor, sen oynattiktan 1 saniye sonra falan hareket ediyor, tiklarken tam tutturman zorlaşiyor. Bi bölümde çatidan atliyorduk, tam düşmek üzereyken Molly'nin elini tutmamiz gerekiyordu mesela. Orada 1-2 kez tutturamadim bu mesele yüzünden

Wolf'ta iyi yapmişlar onu ama bunda da atiyorum kapinin önündeyiz, seçenekler geliyor. Ben farenin tekerleğiyle seçenekler arasinda gidip gelirim genelde, bu oyunda nedense farenin tekerini kaydirsam bile bazen seçenekler değişmiyor. Kafasina göre takiliyor diyeyim, belki de bunu orijinal oynamadiğimdandir bilemem tabi. Zira dün "This choice is blank" bug'i bile karşima çikti, adama zorla aldiracaksiniz oyunu

Edit:

Az önce 400 Days de bitti.

Edit 2:

Az önce Wolf da bitti.

The Wolf Among Us bitti bugün. İlk bölüm yayınlandığında şoke etmişti beni Telltale. En az The Walking Dead kadar güzel bir seri olacağı belliydi, ama sabredip tamamlandığında oynamaya karar vermiştim. Çok da iyi yapmışım, hem bir taraftan aynı anda aynı bölümü oynayan UnderminE ile mesajlaşarak, bir taraftan da bölümler arasına haftalar koymadan oynamak güzel oldu. Şimdi gelsin yeni oyunlar.

Hem The Walking Dead'de hem de The Wolf Among Us'ta waifularım hayatta kaldı.

prince of persia warrior within oyununu bitirdim oyun paso araya gidiyordu bi ara dvd bile bozuldu :S bir final fantasy 12 oynayayım bari hazır ps2 çıkmışken

Hem The Walking Dead'de hem de The Wolf Among Us'ta waifularım hayatta kaldı.

Ben de aldığım gazlar neticesinde The Walking Dead: 400 Days'i bitirdim. İlk sezon sonrası güzel bir dlc olmuş. Hem dizide hem oyunda bu şekilde farklı karakter ve hikayelerini görmek beni mutlu ediyor.

Onunkisi Wolf'ta Snow, TWD'de Molly. Onunkilerde bir problem yok, olan hep bana oldu Sen de Beauty'i koymuşsun, insan Faith'i koyar bee

Ayrica 400 Days'le ilgili şeyleri wiki'sinde okumani öneririm Özkan. Oynadiğin halde kaçirdiğin detaylar var, onlari wiki'den telafi etmen lazim çok şaşiracağin şeyler göreceksin. Aman dikkat et de 2. sezondan spoiler yeme. Mesela örnek, Roman diye bir herif var Shel'in hikayesinde. Bu adamdan kaçiyordu Shel, biz de görmemiştik noldu sonra Roman'a falan. 2. sezonda nehir kenarinda 1-2 ceset buluyoruz, yüzlerine bakma şansimiz var. Orada Roman'in cesedi görüyoruz mesela Neden öldü, orada ne işi vardi falan oyuncunun hayalgücüne birakmişlar. Veya o benzinci, Kenny'nin kamyonetine benzin aldiği bir mekanmiş. Carley olayini zaten biliyorsun. Bu tarz şeyler var işte.

http://walkingdead.wikia.com/wiki/400_Days Bonnie'yi çok okuma, onun 2. sezonda biraz rolü var spoiler olmasin şimdi sana.

Castlevania LoS2 bittikten sonra Lords of Shadow: Mirror of Fate'e başladım. Side scrolling aksiyon macera bir oyun ve yine oldukça sürükleyici, eğlenceli.

Bu sefer karakterimiz Simon Belmont.

Akşama da LoS2 DLC'sini oynayacağım. Böylelikle reboot Castlevania oyunlarını tamamlamış olacağım. Daha sonra klasik seriye geçmeyi düşünüyorum.

Brothers: A Tale of Two Sons'u bitirdim bu gece. UnderminE ile paralel oynadığımız (mmorpgleri saymazsak) 3. oyun oldu. 3 oyun da birbirinden güzeldi fakat Brothers aşmış bir yapım olmuş. Gerek oynanışı gerek hikayesi gerekse de atmosferi muazzam ve game of the year ödüllerine layık bir oyun olmuş. Tek kötü yanı diyebileceğim şey oyunun biraz kısa olması. Oynanışı kafa karıştırıcı geliyor ilk başta, iki karakteri de aynı anda ayrı şekillerde kontrol etmeniz gerekiyor. Aynı şey olmasa da iki elinize de birer kalem alıp aynı anda iki farklı kağıda yazı yazmak gibi. Tabi bu kadar kompleks değil ama oynarken insanın beyni sapıtıyor. Oyundaki bulmacalar zor değil ama yine de biraz düşünmek gerekiyor çözümü bulabilmek için. İki karakterin de insani yetenekleri hariç yapılarına göre farklı yetenekleri var, özellikle oyunun sonunda neden böyle farklılık yaptıklarını çok iyi anlıyorsunuz.

Oyunun hikayesi basit ama bir o kadar da sürükleyici. Her bölüm değişen mekanlar insanı meraklandırıyor ve gamepadi elinden bırakmasına engel oluyor. Şöyle anlatayım, Frodo ve Sam'in Yüzüklerin Efendisi serisinde yola çıkması ve karşılaştığı zorlukları düşünün, 3 kitaplık 3 filmlik hikayenin yazılmış en iyi senaryolardan biri olduğu gerçeğini göz önüne alıp, Brothers'ta kardeşlerin oyun boyunca karşılaştıklarıyla kıyaslayın ve Brothers'ın hikayesinin sizi daha derinden etkilediğini farkedeceksiniz. Şahsen bende öyle oldu. En azından Frodo gibi itici karakterlerimiz yok bu oyunda. Ve sonda inanılmaz bir karakter gelişimi görüyoruz ki bu oyunun en duygusal kısımlarındandı.

Oyunla ilgili bir-iki spoiler, oyunu oynamadıysanız lütfen bakmayın.

Oyunlarla aramı bilenler biliyor, şiddetle tavsiye ettiğim oyunları oynayanlar pişman kalmadı, bu oyun da şiddetle tavsiye ettiğim oyunlar arasına girdi. Haberiniz ola. 10/10

Castlevania: Lords of Shadow'a başladım. Kendi tavsiye ettiğim oyun bana tekrar tavsiye edildiği için oynamak farz oldu.

Pokemon HeartGold

Oyun Johto'da başlıyor ama sonra Kanto'ya dönüyor. Tüm pokemon oyunları arasında en çok bunu sevdim, oynanış inanılmaz uzun, sürükleyici, pokemon'lar güncel, savaş görselliği 2ds'de olsa bile 3ds'deki X/Y'den kesinlikle daha iyi. Zaten son nesli hiç sevmedim. Sincaba gözlük takıp pokemon diye yutturuyorlar.

Hile yapmayacağım yapmayacağım diyorum ama Hitmonchan'e evrilen Tyrogue'yi oyunun ta sonunda Red'i yendikten sonra Profesör Oak'tan alacağım Rock Climb'le bilmem ne dağında gideceğimiz karate ustasından alacağımı öğrenince evde bir arbede yaşandı. O yüzden en doğrusunun hile yapmak olduğuna karar verdim.

Zaten bir de 50'lik Lance'e hepsi 40 bile olmayan pokemon'larla dalınca ilaçlar, diriltmeler havada uçuştu, o zamandan beri iyi değilim. Sıra Kanto'da. Red'e ömür boyu unutamayacağı bir ayar vereceğim. Tüm Kanto ayak seslerimle inleyecek. Hayalimdeki altılıya Hitmonchan hariç bi' Aerodactyl kaldı.

Geodude'un başsolist olduğu kısım deli. Tam Victory Road'lık.

Ulan çocukluğumdan bu yana fire red ve sapphire dışında hiçbir pokemon oyununu gameboy alıp da insan gibi oynama orjinalliğine erişemedim. Onları da arkadaşımın gameboy'unda oynadım zaten. Bendeki hep bi emulator ameleliği. Ama bu sefer almaya karar verdim gibi. Hem şu X/Y'nin esas romlarını beklemek istemediğimden, hem de tuvalette oynama keyfiii muhabbetinden.

Ben yeni nesil pokemonları sevdim. Serebii'yi talan ettim ve aralarında çok leş şeyler olsa da akla gelmeyen tasarımlar da gördüm, güzel şeyler de var. Ama şimdi pokemon dediğimiz bu seriye "Mega" diye zorlama bi digimon havası gelmeyeydi iyiydi.

-

Efenim Witcher 2 bitti bitecek.

Pokemon Omicron. Fan yapımı bir oyun olup, gerekli indirmelere sayesinde 3d spriteları kullanabiliyorsunuz. 649 tane pokemon var oyunda. (Pokedex'i doldurmak için diğer versiyonu Zetanın da oynanması gerekiyormuş.) ve kendine özgü bir hikayesi olduğu söyleniyor.

http://www.reddit.com/r/pokemonzetaomicron/comments/295tjc/pokemon_zetaomicron_149/

Son 1 aydır Ni no Kuni isimli bir oyun oynuyorum, j-rpg türü oyunları seven arkadaşlar bilir. Konusu, müzikleri, oynanışı ciddi anlamda çok güzel bir oyun. Pokemona benzer yanları olması da ayrı bir güzellik. Oyunun sonlarına yaklaştım yakında Tales of xillia'ya başlamayı düşünüyorum.

Castlevania rebootları bittikten sonra Murdered: Soul Suspect'e başladım.

Baş karakterimiz bir hayalet ve kendisini öldüren kişiyi arıyor. Huzura ermeden önce bu olayı çözmesi gerekiyor. Biraz Ghost filmi gibi ve biraz da Supernaturalvari bir havası var.

Resident Evil 4'ü bitirmiştim ve yakında çıkan Resident Evil Ultimate HD Edition'u oynuyorum şu sıralar. Görüntüleri biraz daha iyileştirilmiş bir 4.seri. İlk günkü tadı bırakıyor damaklarda.

Killer is dead'e başladım. Görüntü ve aksiyon bakımından çok başarılı ve tabi ki içerik bakımından seksi bi oyun. Dil ayarından konuşma dilini japoncaya getirmenizi öneririm. Öbür türlü oyunun atmosferini yakalayıp moda giremiyorsunuz. İngilizce dublaj karakterlere pek oturaklı değil.

Killer is dead'e başladım. Görüntü ve aksiyon bakımından çok başarılı ve tabi ki içerik bakımından seksi bi oyun. Dil ayarından konuşma dilini japoncaya getirmenizi öneririm. Öbür türlü oyunun atmosferini yakalayıp moda giremiyorsunuz. İngilizce dublaj karakterlere pek oturaklı değil.

İçimde uhde kalan oyun. Hangi ripini indirdiysem 3. bölümde hata verdi. Sonra vazgeçtim oynamaktan. Yan görevleri yapmayı ihmal etme. Oldukça komik jigolo görevleri var

Evet 2. bölümün açılışında oyunun devredışı kalma sıkıntısına çözüm aradım durdum mesela ama o çözülse bile okuduklarıma göre oyunda başka hatalar da oluyormuş. Baya sıkıntı yaratıcak gibi.

Oyun fiyatı güzel bir indirimde olursa ancak öyle alıp oynamak lazım. Şahsen para verebileceğim oyunlardan. Blackbox torentini bir türlü eklemedi, ekleseydi onlardan oynayacaktım.