Stzake 12 Haziran 2014 Share 12 Haziran 2014 Hepimizin elbet açlığını hissettiğimiz, hayalini kurduğumuz, kendi kafamızda oluşturduğumuz oyun veya oyunlar vardır. Başlığın amacı da bu hayalleri birbirimizle paylaşmak. Kendim hayalini kurduğum oyunu bazı oyunlardan örneklemelerle anlatacağım ki, gözünüzde daha iyi canlanabilsin ve kendimi daha iyi ifade edebileyim. Karakterimizi çocukluktan alıp (7-9 yaş) yaşlanıp ölene kadar oynamak istiyorum. Fable serisindeki gibi. Ama bu seride olduğu gibi çocukluk kısmı kısa sürmemeli, kafadan bir 10 saat almalı. Karakterimiz evlenmeli, türlü türlü dostluklar ve düşmanlar edinmeli. Ve bu tarz karakterimizin etrafındaki veya karşısındaki kişiler bizim oyun boyunca yaptığımız seçimlerle gelişmeli. Aynı şekilde karakterimizin, yaşadığı evren içerisindeki yeri ve mesleği de hikaye boyunca yaptığımız seçimlerle oluşmalı. Oyunun başındaki seçimlerimiz dahi belli bir süre etkinliğini sürdürmeli. Karakterimizi kendimiz yaratmalıyız en baştan. Kimin çocuğu olduğuna bile karar vermeliyiz. Atıyorum, ufacıkken sokağa atılmış bir fahişe çocuğu olarak veya zengin ve onurlu bir ailedeyken ailemiz katledilip sokaklara düşmeliyiz. Bu oyunun başında seçtiğimiz "geçmişimiz" bize oyunun başlangıcında bir şeyler katmalı. Bunu biraz, dark souls'taki "gift" kısmı olarak da düşenebilirsiniz ama, geçmişimiz üzerimizde daha etkili izler bırakmalı kesinlikle. Hem karakterimizin özellikleri açışısından hem de hikayesi. Mesala eğer fahişe çocuğuysak annemizi bulmaya çalışabilir veya zengin aile çocuğunu seçtiysek intikam peşinde koşabiliriz. Ama bunlar tamamen bizim elimizde. İsteğimize kalmış şeyler. İster yaparız ister yapmayız. Ki yapsak bile bu kısımlar oyunda ufak yer kaplamalılar. Bahsettiğim gibi, oyunda "zorunlu görev" gibi bir şey olmamalı. Görevler oyunda zincirleme görevler açmalılar ve görevler de tek bir çizgi üzerinde değil de çok farklı şekilde dallanıp budaklanabilmeliler. Oyunda yaptığımız her görev, her seçim, edindiğimiz her düşman veya dost, özetle neredeyse bütün aktivitelerimiz, günlük gibi bir şeye kaydedilmeli. Oyunu bitirdikten sonra, kendi hikayemizi okuyabilmeliyiz. Oyunun resmi sitesindeki, atıyorum "hikayeniz" isimli bir bölüme upload edip, okutabilmeli veya başkalarının hikayelerini okuyabilmeliyiz. Ayrıca oyunda bir çok minigame ve ufak basit işler olarak görülen görevler olmalı. Evrene dönecek olursak. Geçmiş dönemde geçmesini istiyorum ben. Fantastik bir evrende özellikle. İnsanlık bilimsel yönden gelişmiş olabilir ama bizim şuanki gidişatımızdan farklı olarak olmalı bu gelişim. Grafikler ise kartonumsu ve gerçekçi arasında bir grafik yapısına sahip olmalı. Fizik motoru ise, karakterimiz üzerindeki her şeyin hareket edebileceği şekilde. O evreni tamamen hissetmeliyiz. Görsel olarak en önemli ve ilginç bulacağınızı düşündüğüm şey ise şu, karakterimizi ufaklıktan beri alıp büyüttüğümüz için, bellir bir karakteri ve hayata bakış açısı olacaktır. Oyunda bize aynen bu şekilde gözükmeli. Eğer karakterimiz, karamsar veya kötü yaşanan şeylerle içli dışlı olan bir tipse, olgunluk çağına geldikten veya sonraki döneminde etrafında yaşanan olaylarda bu tarz olumsuz olayları daha kolay seçebilmeli, ve evrenin rengi de bu karamsarlığa yakın bir şekilde donuk ve mat renklerden oluşmalı. Gelelim, "oyunun devam serileri olacak mı, olacaksa nasıl?" sorusuna. Böyle bir oyun yapılırsa tutacağı garanti gibi duruyor bana, o yüzden devam oyununun gelecek olmasından çok bu devamın nasıl olacağı gerçek bir soru gibi geliyor bana. Bu konuda ise iki fikrim var. Birincisi, her oyunda bir karakter açıp onun yaşamına şahit olmak ve arkasından gelen oyunda karakterimizin çocuğuyla veya arkadaşlarımızdan birinin çocuğuyla oynamak. İkincisi ise oyunu üçleme halinde çıkarmak. 7 - 25 yaş aralığı ilk oyunumuz, çocukluk ve ergenlik dönemi diyelim buna. 25 - 45 ikinci oyun, olgunluk dönemimiz. 45+ üçüncü, yaşlılık. Ama bu son bahsettiğim üçleme tarzı, oyunun ruhunu katledecekmiş gibi geliyor bana. Son olarak, her oyun sonunda save'imizi, arkasından gelen oyuna koyup, yaptığımız seçimleri de bu oyuna taşıyabilmeliyiz. Bazı konuları çok yüzeysel anlattım. Ayrıntılarına girildiğinde çok güzel şekilde şekilleneceklerdi. Ama eminim bu yazıyı okuduğunuzda siz bu ayrıntılara ister istemez kendiniz girdiniz. Benim düşündüğüm şekilde veya kendinize özgü. Neyse, yüzeysel olarak bu tarz bir oyun bekliyorum ve şuan bu hayal gibi. Bu tarz bir oyun çıkarmak için çok fazla emek çok fazla sermaye gerekiyor. Hayatım boyunca da bu tarz bir oyun göremeyeceğim büyük ihtimal. Çünkü günümüzde, belli yere gelmiş şirketler bu tarz çalışmalardan çok bir önceki oyunlarında yaptıklarına iki üç şey ekleyerek, en az emek ve yaratıcılıkla kar yapma peşindeler. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
suke 25 Ağustos 2014 Share 25 Ağustos 2014 Bu başlığa bir şeyler yazacaktım ama elimde olmayan nedenlerle epey ertelemiştim, başlık güzel, boş kalmamalı. Öncelikle hayalimdeki oyundan ziyade oyun yapma işiyle de minimal seviyede uğraşmışlığım var, ama bıraktım, keşke bırakmasaydım, şimdi steam greenlighttan gelsin paracıklar diyordum belki de. İlk bilgisayarla tanıştığım yıllarda içini dışını çok kurcaladığım için hem yazılım hem de donanım yönünden epey hakim oldum pclere. O aralar da pc ve oyun dergileri çok ilgimi çekiyordu, internet de olmadığından o hediye cdler bana cennet gibi geliyordu. O aralar emulatörler ile tanıştım, ve halen de emu konusunda her yeni jenerasyonla geliştirmeye çalışıyorum kendimi. Neyse o aralar o cdlerin arasından Captain Tsubasa Vol 2 oyunu çıkmıştı, japoncasından oynamıştım, ki öncesinde arkadaşın micro genius tipi çakma nes konsolunda ara ara adaptör yanmasın diye buzdolabına atar oynamaya devam ederdik. Tabi kendi pcmde oyunu oynama imkanıma sahip olunca çok daha rahat davrandım ve ben neden bir oyun yapmayayım ki dedim. Sıfır programcılık bilgim vardı ama hayallerim vardı, bir ajandam vardı, ona oyunun krokisini çizmiştim, yani oyun Captain Tsubasa Vol 2 gibi olacaktı, tabi hikaye Türkiye'de geçecek ve o zamanki aklımla baya bir şeyler karalamıştım, her okul için yedek oyuncularla beraber birbirinden farklı bir sürü isim, her birine özel teknikler ve kısa da olsa arka plan hikayeleri ve en önemlisi de spritelar. Spriteları direk oyundan print screen yapmıştım ve japonja yazıları editlemiştim. Sayfalar dolusu ajamdam büyük ihtimalle halen duruyor. Fakat bir sonraki adımı atamamıştım. Üniversitede mühendislik okudum ve programlama ile alakalı bir tek Visual Basic gördüm, ama bu oyun projesi için yeterli değildi. Sanırım bir kişi bu işin içine ciddi anlamda girmeden en fazla oyunu editleyebileceği bir program yardımıyla oyun içinde değişiklik yapabilir. Ki o da benim hayalimdeki sonucu vermeyecekti. Bir ara bu tarz bir program bulmuştum ve Final Fantasy'nin (ilk oyun taa 87de çıkan nes versiyonu) çevirisini yapmaya başladım tek başıma. Tabi çeviride zorlanmadım fakat yenilenmiş ps1 veya gba versiyonları dururken kim ne yapsın nes versiyonunu, ben bile oynamam bunu deyip bıraktım. Benzer yıllarda RPGMaker programıyla tanıştım. Program biraz karışıktı ama denemelik basit bir şey yapmıştım, karakterlerim bir binadan çıkıp, açık bir alana geliyorlardı ve orada klasik rpg savaşları yapıyorlardı. Sadece programı öğrenme amaçlıydı elbet, ama gerek pcye format atmam ve ardından gelen sınavlarla unuttum gitti, sonra da sadece internetten denk geldiğim oyunlara baktım ve RPGMaker defterini kapadım. Neyse bu kadar ön bilgi (!) sonrası asıl konuya gelelim. Aslında çok sevdiğim bir kaç tür var hepsine birer oyun yazabilirim ama en sevdiğim türden gidelim. Elder Scrolls, Dark Souls, Fable, Vampire the Masquerade: Bloodlines, Deus Ex, Fallout, Mass Effect, Star Wars: Knights of the Old Republic, Dragon's Dogma gibi oyunların geçtiği zaman dilimlerini ve oynanışlarını baz alacağım. Öncelikle zaman dilimi için tek bir şey söyleyemem, hem medieval/fantasy zamanlarını, hem sci-fi/cyberpunk zamanlarını hem de üstüne supernatural elementler eklenmiş günümüz zamanlarında geçen hikayeleri seviyorum. Eğer zamanda yolculuk yapabiliyorsak çok daha şahane olur ki bazı oyunlar bunun hakkını fazlasıyla verebiliyor. Oynanış olarak aksiyon türü çok iyi, özellikle Dark Souls örneği fazlasıyla yeter. Gelecekte geçen bir oyun için ise ateşli silahlar kullanılacağı için shooter elementleri Mass Effect'teki gibi olabilir. Grafiklerin realistik olmasından yanayım. Yada anime stili olsun. Oyun Stzake'nin de dediği gibi çocukluktan başlayıp karakterin büyümesini konu alabilir. Buna en iyi örneğim Dragon Quest 5: Hand of the Heavenly Bride'dır. Oyunda istediğim her şey var, oyuna çocuk olarak başlayıp, büyümesini görmek, evlenmek, çocuklarının olması, o çocukların da büyüyüp yanımızda savaşması, Persona, Pokemon, Suikoden gibi serilerdeki karakter/yaratık toplama sistemi, ilginç twistler, sağlam bosslar ve şahane müzikler hatta time travel sistemi bile oyunumun içinde olmasını istediğim şeyler. Farklı sonlara sahip olmalı ve karakterin iyi/kötü yapısına göre oyunun hikayesinde de şekillenmeler olmalı. Yan karakter mevzuu da önemli, oyun olmasa da bir hikaye/roman yazmak için yoldaş tarzı karakterler oluşturmuştum. Detaya girmiyorum ama oyunu renklendirecek karakterler olacak. Günlük hayatta nasıl bazı insanların yanımızda olmasını istiyoruz, bazılarının da uzağımızda olmasını, hepsinin uygun şartlar yerine getirildiğinde partimize katılacağı bir oyun olsun istiyorum. En önemli elementlerden biri müzikler. Çok fazla isim sayabilirim ama özellikle j-rpglerde aşmış müziklere imza atan Yoko Shimomura'yı oyunumum müziklerinin az bir kısmında olsa bile görmek isterdim. Oyunun atmosferi için en önemli şey uygun müzikler ve bu konuda çok pimpirikli olurdum diye tahmin ediyorum. Bu ayarlarda bir oyun olurdu ama Fallout 4, Elder Scrolls 6, SW: KotOR 3, Dark Souls 3'e falan da razıyım. Aslında yazarken eklemek istediğim başka şeyler de vardı ama bazılarını unuttum, bazılarını da çok ayrıntıya girmemek için eledim. Zaten yeterince uzun oldu diye düşünüyorum. Aslında çok da uzatılabilir de insan okuyacak bunu insan deyip konuya uzun kısa herkesin bir şeyler yazmasını umut ediyorum. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Kirillov 26 Ağustos 2014 Share 26 Ağustos 2014 Şöyle eski j-rpglerden chrono trigger, Breath of fire gibi yeni bir oyun çıkarılsaydı ve uzun oynama süresi olsaydı harika olurdu. Şimdilik hayalimde Persona 5 var sırf bu yüzden konsolu satmıyorum. Yorum bağlantısı Hemen paylaş More sharing options...
Önerilen İletiler
Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın
Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor
Hesap oluştur
Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.
Hesap OluşturGiriş yap
Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.
Giriş Yap